Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20709
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Experimenting on animals is a crime. | Orada burada buluşmalara. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, my... ugh! | Sadece bir omlet. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, why is there an ear in the omelet? | Gözlerimde bir şey var. | Fringe-1 | 2008 | |
| You could do me a favor and just put a sign | ...30 dakika içinde buluşsunlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| To the solar panels and I nearly electrocuted myself. | Bilmiyorum. ...amaçlarımın hiçbir önemi kalmamıştı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Looks like these kids were out for more than a joyride. | Dr. Bishop, bir fikriniz var mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| What is the matter with you? | Çok tuhaf. 15'i de mi? Bize bir kestirme gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, maybe one of them got away and survived. | ...kurtarabilecek son derece nitelikli bir doktor var. | Fringe-1 | 2008 | |
| "What's for dinner?" | Dışarı bak Sam. | Fringe-1 | 2008 | |
| It reminds me of a woman I once knew in Cleveland. | Bizden önce orada olan birinin parmak izi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which would explain the burglary tools | Halüsinasyon görüyor muydu? Hayır. Kesinlikle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Does that bother you? | Belki gücünüzü kazanmanız için yapıyordur. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, good heavens. | Hayır, siz yoktunuz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who claims that she nearly hit a monster on route 30. | Tanrım. Bunu sakladığına inanamıyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Charlie? | Birisi ambulans çağırsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| But, uh, it was course like sandpaper. | Tanıması zor olabilir, ama... | Fringe-1 | 2008 | |
| Although one would have to solve many problems... | Aslına bakarsan o bizi buldu. Aslına bakarsan o bizi buldu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Similar to when a transplant recipient | Olivia, seni Etta ile tanıştırayım. | Fringe-1 | 2008 | |
| And? | Yardım edeyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, by testing them on animals first? | Nina'da şifre olacaktı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, maybe one that was genetically altered? | Ama ilaçlardan uzak duracaksın. | Fringe-1 | 2008 | |
| With you running around? | Şu an kaderinle aynı hizada ilerliyorsun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Is this the creature? | Makinenin kapatılmasını konuşmak istiyorlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, maggots! No, not maggots. | Teneke Adam Projesi iptal edildi diyor. Gillespie eve döndükten hemen sonra. | Fringe-1 | 2008 | |
| We must collect them. | Çok iyi adamdı. Aklından bir şey geçiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, how is this even possible? | Hızla iyileşiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| That you should not try to approach it. | Birkaç kurban daha buldum. Chicago'dan Hartford'a 20 ayda 5 ölüm. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who's that? | Beni gördüğün şu rüyalar var ya... | Fringe-1 | 2008 | |
| There's nothing from any of the local hospitals either. | Ne arıyorum ben? Ne duymak istiyorsan onu. | Fringe-1 | 2008 | |
| So if we want to have another baby | Burada nam salmışsın sanırım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, and, uh, the best part about it | Peter'ı alıkoymadan önce Costa Rica'ya iki uçak bileti almış. | Fringe-1 | 2008 | |
| So it's probably only surfacing to eat | Bir tedavi geliştirdik. | Fringe-1 | 2008 | |
| Charlie. | Neden bahsettiğini bilmiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| So there's no predictable pattern. | Ne oldu? Sizin şu Nick Lane'i... | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello. | Hayır. Başka bir şey yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| The other night, and he hasn't been seen since. | Sadece... talihsizdiler. | Fringe-1 | 2008 | |
| That went into the hybrid. | Sürekli karşılaştığımız vakalardaki gibi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, oh, go on. | Kulağa harika geliyor. Hayal bile edemezsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah. Why, what is that? | Öldürülebilirdim de. Ne yapıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, no. Yes! | İyi şanslar. | Fringe-1 | 2008 | |
| By dangling those larvae in front of it? | Tamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, now that I have a better idea | Doğruyu söylüyor olabilme ihtimali var mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, we missing anything? | Aksini söyleyene kadar kadranın 60 Hz 10 Gaus'ta kalmasını istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Could you carry these, son? | Bir cinayet araştırmasındaki şüpheliyi arıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, the second thing. | Ne yani, blöf mü yapıyordun? Belly'nin bana ne bıraktığını öğrendim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, you open this gate right now. | Özür dilerim Olivia. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, this is not your fault. | Çabuk! | Fringe-1 | 2008 | |
| Did either of you happen to notice the time? | Peki. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sonia and I, | ...ne hatırlarsam size söyleyeceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sorry, I gotta gel you up. | Walter da onu kendisi için aldı. Almasa şaşardım. | Fringe-1 | 2008 | |
| But you were brave today. | Beni neden kaçırdınız? | Fringe-1 | 2008 | |
| far, far away | Benim yardımcım. Fazla zamanımız yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's our lucky day, baby. | Sıkı durun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Here it comes. | 49 derece, 20 dakika, 2 saniye Kuzey... | Fringe-1 | 2008 | |
| What that means is I always hated you could do that. | Ben çok... Konuşmanı bölmek istemezdim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I always hated that | Bayan. | Fringe-1 | 2008 | |
| Come on, baby, go get dressed. | Bu annemin bıraktığı harita. Tam dört hız treni var. | Fringe-1 | 2008 | |
| There may have been extraordinary circumstances. | Ne yani? Salmışlar mı? Muhtemelen. | Fringe-1 | 2008 | |
| Uh... | ...Bishop'un eski çalışmalarının... | Fringe-1 | 2008 | |
| That's all I'm comfortable saying | Polis müzedekilere resmini göstermiş ama tanıyan çıkmamış. | Fringe-1 | 2008 | |
| at the moment, sir. | ...oğlunuzun davranışlarında bir değişiklik sezdiniz mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| No, you were asleep in your bed. | Tek bir patlayıcı madde. 11 ölü, 28 yaralı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Have you experienced any nausea, Agent Dunham? | Evet. | Fringe-1 | 2008 | |
| But even the most controlled matter | ...burada raporunda yazılı. | Fringe-1 | 2008 | |
| A spirit walk, as it were. | Dişçiye geç kalan bir ahmak kırmızı ışıkta geçti. | Fringe-1 | 2008 | |
| No, no, no, you wouldn't have | Hayvanların bağırsaklarında yaşayan tek hücreli bir asalak. | Fringe-1 | 2008 | |
| How is that possible? | Ellerini başına koy ve yere yat. Olağandışı bir şey? | Fringe-1 | 2008 | |
| I love New York. | Teşekkürler, Astrid. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh... | Çok eğlenceli bir iştir. | Fringe-1 | 2008 | |
| We could catch a show! | Çok iş, az vakit var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Pippin! | Sanırım bu çocuklar eğlenceden daha fazlası için dışarıdaymışlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Children fit in the snow Walter, you're staying here. | ...ağır beyin travması geçiren kişilerde... ...bu soruşturmanın sonuna dek gideceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| That is the Jackson Five, right? | Her zaman vardır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hmm? | Teşekkürler. | Fringe-1 | 2008 | |
| You know, you shouldn't eat those. | Abby öldükten sonra, kardeşim... | Fringe-1 | 2008 | |
| We're as safe as houses. | Gerçekten ne zaman güvende oluyoruz emin değilim. O, onun nerede olduğunu biliyor olabilir diye düşünüyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Married, a baby. | ...ancak belli ki bu başın nerede olduğunu bilmiyorlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| You don't take your kid to the circus | ...ama nerede olduğunu bilmiyorlar. Peki. Kimi arıyorlar? | Fringe-1 | 2008 | |
| And then there's that. | Seni eve götürmesi için birini bulacağız. | Fringe-1 | 2008 | |
| And she's from here. | Allah yazdıysa bozsun. | Fringe-1 | 2008 | |
| I remember things from the crime scene. | Gördünüz mü, hiç mantıklı değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| We just watched her kill herself. | Hâlâ kanıt olarak saklanıyor Walter. Merak etme, Olivia halledecek. | Fringe-1 | 2008 | |
| I didn't even know her. | Hayır, amonyak. | Fringe-1 | 2008 | |
| What is mankind's oldest dream? | Değilim. Kendine hep kötü davranırsın. Şu soruyu göz önüne al. | Fringe-1 | 2008 | |
| World peace? Oh, hardly. | İnsanoğlunun en eski rüyası nedir? | Fringe-1 | 2008 | |
| Sexist cavemen at that. | Bu nasıl olur? Şunu dinle. Ona elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım, yemin ederim... | Fringe-1 | 2008 | |
| To wish someone dead. | Tişörtünü giyebilirsin. Ben hemen dönerim. | Fringe-1 | 2008 | |
| You cheating bastard! | Şansınız varmış, Ajan Dunham. | Fringe-1 | 2008 | |
| I have a half dozen witnesses' statements say | ...onun da bana söylemesini tercih ederdim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello. Uh, Agent Olivia Dunham. | Dan Gillespie'nin profili bir intihar bombacısınınkiyle hiç uyuşmuyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| How could I do this? | Aynı bakteri üreme kabına benziyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Maybe... you didn't mean to hurt him. | Elimden gelirse yardım etmek isterim. Lütfen... | Fringe-1 | 2008 | |
| I mean, maybe somebody made you do it. | Dava dosyalarını getireyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| You're running on no sleep. | Bu o kadar da kolay değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| I faked my way through grad school, remember? | En azından öğretirken, erdemli bir uğraşta öldü. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sure. Middle of dinner, | Tıbbi değişiklikler, köklü hormon terapileri. | Fringe-1 | 2008 | |
| You think you can do whatever you want? | Nerde bu millet? Walter özgerçekleştirim modunda. | Fringe-1 | 2008 | |
| No. | Tedaviyi buldun. | Fringe-1 | 2008 | |
| No, no, not the coffee. | Eğer radyoaktif zehirlenmeyle gelen olursa bize ulaşsınlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Agents. | Virüs kendisi dışarı çıkmak istedi. | Fringe-1 | 2008 |