Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20713
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Would you care to hear it? | Duymak ister misin? | Fringe-1 | 2008 | |
| Would I ever be able to sleep at night again? | Duyduktan sonra gece uyuyabilecek miyim? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, that depends. | Bu değişir. Neye göre değişir? | Fringe-1 | 2008 | |
| On whether the light is on or not. | Işığın açık olup olmamasına göre. | Fringe-1 | 2008 | |
| There's four exits. | Dört çıkış var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Risk and Walken, you take the rear. | Risk ve Walken, siz arka tarafı alın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Taub and Brown, you take the side. | Taub ve Brown yanı alın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dunham and I are gonna be in the front with the rest of you. | Dunham ve ben geri kalanlarınızla beraber önden gireceğiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| And remember, this is a hostile situation | Unutmayın, bu dar bir ortamdaki tehlikeli bir durum. | Fringe-1 | 2008 | |
| So retrieving the hostage unharmed is our top priority. | Yani rehineyi zarar görmeden ele geçirmek birincil önceliğimiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yes, ma'am. Dunham. | Emredersiniz efendim. Dunham? | Fringe-1 | 2008 | |
| Greg wants full custody of Ella. | Greg Ella'nın tam velayetini istiyor. Ne? | Fringe-1 | 2008 | |
| Another process server | Az önce başka bir mübaşir daha geldi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Greg is claiming that I am an unfit parent. | Greg benim uygun bir ebeveyn olmadığımı iddia ediyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| That "the minor's mental and physical well being would be | "Çocuğun fiziksel ve zihinsel iyiliği en iyi... | Fringe-1 | 2008 | |
| "best served under the... | ...davacının tek sahipliği altında sağlanabilir." diyor. Astrofizik. M.I.T'de ders veriyormuş. | Fringe-1 | 2008 | |
| He can't be serious. | Ciddi olamaz. | Fringe-1 | 2008 | |
| I won't let that happen, Liv. | Bunun olmasına izin vermeyeceğim, Liv. Gerekirse kaçarım. | Fringe-1 | 2008 | |
| I will take her and I will disappear, | Yemin ederim onu alır, ortadan kaybolurum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, Rachel, Rachel... Just calm down. | Tamam, Rachel, Rachel... Sakin ol. | Fringe-1 | 2008 | |
| You're not running anywhere, and you're not gonna lose Ella. | Hiçbir yere kaçmıyorsun ve Ella'yı da kaybetmeyeceksin. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's just doing this to hurt me. | Bunları sadece beni incitmek için yapıyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, Rachel, listen to me. | Tamam, Rachel, beni dinle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Now, this is just one of those things | Şimdi, bu, arkana bakıp... | Fringe-1 | 2008 | |
| that you're gonna look back on | ..."Bunun da üstesinden geldim." dediğin şeylerden biri olacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay. So, um, look, | Tamam, o zaman bak, eve geldiğimde konuşuruz, tamam mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| I I've got a... | Benim... | Fringe-1 | 2008 | |
| I gotta go to a meeting. | Benim bir toplantıya gitmem gerekiyor. Tamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| We got that meeting. | O toplantıyı yaptık. | Fringe-1 | 2008 | |
| F.B.I.! Get your ass on the floor! | FBI! Hemen yere yat! | Fringe-1 | 2008 | |
| Clear? Clear. | Temiz mi? Temiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Your wife isn't there. | Karın orada değil. Bunu biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| I know that. | Astril, bana keskin bir bistüri... | Fringe-1 | 2008 | |
| I need to talk to Agent Dunham. | Ajan Dunham ile konuşmam gerekiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dunham. | Dunham. Onu veriyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Agent Dunham. | Ajan Dunham. Neler oluyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| There's a room in the back. Can you see it? | Arkada bir oda var. Görebiliyor musunuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, we checked. She's not there. | Evet, kontrol ettik. Orada değil. Sana söyleyeceğini nereden çıkardın? Birbirimizi tanıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| I know, but what I need is. | Biliyorum, ama ihtiyacım olan şey orada. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, I'm here. | Tamam, odaya geldim. | Fringe-1 | 2008 | |
| In front of you, you should see | Önünüzde, bir dizi soğutucu olmalı. Sağdan üçüncüsü. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, I see it. | Evet, gördüm. Açın onu. | Fringe-1 | 2008 | |
| You know, I'm not gonna do a thing | Neden burada olduğumuzu söylemeden hiçbir şey yapmayacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| We're getting to that. | Ona geliyoruz. Hayır, bana şimdi söyle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Inside that cooling unit | O soğutucunun içinde... | Fringe-1 | 2008 | |
| you'll find a contagion, | ...XT 43 diye etiketlenmiş, beş tüp virüs bulacaksınız. | Fringe-1 | 2008 | |
| The person who's out there killing | Dışarıda o cinayetleri işleyen adama ondan verildi. | Fringe-1 | 2008 | |
| I need it to make an antidote. | Panzehir yapmak için ona ihtiyacım var. | Fringe-1 | 2008 | |
| You lied to me? | Bana yalan mı söyledin? Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Agent Dunham... | Ajan Dunham, karımı kaçırmadılar. | Fringe-1 | 2008 | |
| They infected her. | Ona bundan bulaştırdılar. | Fringe-1 | 2008 | |
| That was my punishment for trying to leave Z.F.T. | ZFT'den ayrılmaya çalışmamın cezası buydu. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's she who's out there killing. | Cinayetleri işleyen o. | Fringe-1 | 2008 | |
| Valerie Boone. | Valeri Boone. | Fringe-1 | 2008 | |
| Valerie Boone, you turn March into June. | Valerie Boone, sen Mart'ı Haziran yaparsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Alright. Okay, that's enough. | Pekâlâ. Tamam, bu kadar yeter. | Fringe-1 | 2008 | |
| You... You be on camera. | Sen... Sende kamerada çıkmalısın. | Fringe-1 | 2008 | |
| I always do this. No. | Bunu hep yaparım. Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| I have no interest in being on camera. | Kamerada gözükmek gibi bir amacım yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| Come on, you. We'll both... | Hadi ama. İkimiz de... | Fringe-1 | 2008 | |
| Are we both in? Okay, that's me. | İkimizde mi çıkıyor muyuz? Tamam, bu benim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hi! Hello. | Selam! Merhaba. | Fringe-1 | 2008 | |
| Us in the park! | Parktayken. | Fringe-1 | 2008 | |
| You are really warm. | Çok sıcaksın. | Fringe-1 | 2008 | |
| You're burning up. | Yanıyorsun. | Fringe-1 | 2008 | |
| What What's wrong? | Ne oldu? | Fringe-1 | 2008 | |
| You're my kind of guy. | Sen benim tipimsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dunham. | Dunham. Charlie Mustang'de bulduğu cesedin... | Fringe-1 | 2008 | |
| he found on the Mustang. | ...geçmişini araştırıyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Peter said that you had something I should see. | Peter görmen gereken bir şey olduğunu söyledi. | Fringe-1 | 2008 | |
| We found this at Boone's house. | Bunu Boone'un evinde bulduk. | Fringe-1 | 2008 | |
| You wanna pay specific attention to the date. | Tarihe ayrı bir dikkatli bakmak isteyebilirsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| Whoever wore a lab coat and rubber gloves. | Kim laboratuar giysisi ve lastik eldiven giyiyorsa. | Fringe-1 | 2008 | |
| Valerie Boone. | Valerie Boone. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, that's enough. You you be on camera. | Tamam, bu kadar yeter. Sen de kamerada çıkmalısın. | Fringe-1 | 2008 | |
| I have no I always do this. | Kamerada gözükmek Bunu hep yaparım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Come on, you Okay, we'll both... | Hadi ama. Tamam. İkimiz de... | Fringe-1 | 2008 | |
| Hi. Hello. | Selam! Merhaba. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where is Okay. | Nerede Tamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Look out. Okay. | Dikkat et. Tamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay. There, okay, that's it. | Tamam. İşte, tamam, işte böyle. | Fringe-1 | 2008 | |
| No, no, no! That's not it. | Hayır, hayır, hayır. O değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, my God, you look like you ran in the trash can. | Aman Tanrım, çöp tenekesine düşmüşsün gibi oldu. | Fringe-1 | 2008 | |
| That video was taken three weeks ago, | Bu video üç hafta önce çekilmiş, Dr. Boone. | Fringe-1 | 2008 | |
| Can you explain to me why you are in a wheelchair today? | Şu an neden tekerlekli sandalyedesiniz bana açıklamak ister misiniz? | Fringe-1 | 2008 | |
| She needs to feed. | Onun beslenmeye ihtiyacı var. | Fringe-1 | 2008 | |
| She can't control it. | Kendini kontrol edemiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I began to feed her my own spinal fluid. | Onu kendi omurilik sıvımla beslemeye başladım. | Fringe-1 | 2008 | |
| The more I gave, | Ben verdikçe, daha çok istemeye başladı. | Fringe-1 | 2008 | |
| I couldn't give anymore. | Daha fazla veremedim. | Fringe-1 | 2008 | |
| The contagion burns through her spinal fluid | Virüs onun omurilik sıvısını vücudunun yenileyebileceğinden... | Fringe-1 | 2008 | |
| faster than her body can replace it. | ...daha hızlı bir şekilde tüketiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| When she kills, it's simply to... | Öldürdüğü zaman... | Fringe-1 | 2008 | |
| I tried to synthesize the antidote on my own, | Panzehiri kendi başıma üretmeye çalıştım... | Fringe-1 | 2008 | |
| watching her suffer the effects of being infected. | ...onun etkilenmiş olmanın verdiği etkileri yaşamasını izlerken. | Fringe-1 | 2008 | |
| But I couldn't do it. | Ama başaramadım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Not without a dose of the bacteria to work from. | Üzerinde çalışacak bakteri örneği olmadığı için. | Fringe-1 | 2008 | |
| For the rest of my life, | Hayatımın geri kalanı boyunca, bu sandalye bana yaptığımı hatırlatacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| Why would Z.F.T. want you to create something like this? | ZFT neden böyle bir şey yapmanızı istedi? | Fringe-1 | 2008 | |
| To create a human nightmare. | Bir insan kabusu yaratmak için. | Fringe-1 | 2008 |