Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20699
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| That's incredible. | Bu bir mucize. | Fringe-1 | 2008 | |
| Ben, are you hungry? | Ben, aç mısın? | Fringe-1 | 2008 | |
| 'Cause there's a vending machine in the hall | Çünkü içerde satış makinesi ve benim de bir sürü bozukluğum var. | Fringe-1 | 2008 | |
| No I'm okay. Thanks. | Hayır, böyle iyiyim. Sağ olun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sure? Mm hmm. | Emin misin? | Fringe-1 | 2008 | |
| Dad! | Baba? Ama bu gece değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| Release forms. | Salıverme formları. İmzalar imzalamaz gitmekte serbestler. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah oh we should maybe just uh | Belki biraz... | Fringe-1 | 2008 | |
| Let them have a minute. | ...onlara biraz müsaade edelim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I really need to call peter and walter. | Peter ve Walter'a haber vermeliyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| After what walter went through | Yaşadığı onca şeyden sonra Walter, Ben'in iyi olduğunu duyunca sevinecektir. | Fringe-1 | 2008 | |
| Good work. | İyi iş. | Fringe-1 | 2008 | |
| They're calling these events "the pattern," | Bu olaylara Düzen diyorlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| As if someone out there is experimenting. | Sanki birileri deneyler yapıyor ve bütün dünya onların laboratuarı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Anybody you need, you can have. | İstediğini alabilirsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| You're saying I can talk to john? | Yani John'la konuşabilir miyim? | Fringe-1 | 2008 | |
| You could access his memories. | Belleğine girebilirsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| You fall in love with your partner, 1 | Bu özel bir karışım. Sana ihanet eden ortağına âşık oldun. Kollarında öldü. | Fringe-1 | 2008 | |
| I saw him last night. hello, liv. | Dün gece onu gördüm. Merhaba, Liv. 1 | Fringe-1 | 2008 | |
| I grabbed my gun, but he was gone. | Silahıma sarıldım ama o gitmişti. | Fringe-1 | 2008 | |
| When you were in the tank, part of his consciousness | Tanka girdiğinde John’un bilinçaltının bir kısmı seninkinin üstüne bindi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Wait, wait...the tie. | Bekle, kravatın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Breathe. | Toparlanın ve çıkın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Especially given wall street's recent financial difficulties. | Aslında, bu aptalca. | Fringe-1 | 2008 | |
| Thank you. | Elbette sorunlarım var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Bastard. | "Çekici Nesnelerin Gecesi" | Fringe-1 | 2008 | |
| Son of a... | Onun bunun... | Fringe-1 | 2008 | |
| Lauren and Craig will be here. | Lauren ve Craig gelecek. Craig'i hatırlıyor musun? Güney Afrikalı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, I remember him. | Evet, hatırlıyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Are you sure Bobby's gonna be okay with it? | Bobby'nin bir şey demeyeceğinden emin misin? Annem onu çok erken kaldırırsam huysuzlaşıyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| You know, Beth, not everybody likes a surprise. | Biliyorsun, Beth. Sürprizlerden herkes hoşlanmaz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, please, the man loves being the center of attention. | Yapma. Adam ilgi odağı olmaya bayılıyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Do you know how many times he told me | Bana kaç kere doğum gününde parti istemediğini söyledi, biliyor musun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Anyway, I'm glad you're coming. | Neyse, iyi ki geliyorsun. Doğru düzgün görüşmeyeli çok uzun zaman oldu. Ben o kadının öldürülmüş olabileceğini düşünüyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| And get to Marlboro airport. | Alo? | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, I'm gonna tell you something. | Buldum. O ajanlarsınız siz. Sınır Bilim. Bakan için çalışıyorsunuz. | Fringe-1 | 2008 | |
| I quit. | Hipnotize durumda bile. Hepsi akademisyen. | Fringe-1 | 2008 | |
| So where are we going? | Nereye gidiyoruz peki? | Fringe-1 | 2008 | |
| Multinational corporation. specializing in secret biological research. | Çok uluslu bir şirket. Savunma alanında Gizli Biyolojik araştırmaları yapıyorlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| For a corporation, don't you think? | ...oyunlar oynayıp, müzikler dinleyerek geçiriyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hmm. that's odd. what? | Garip. Ne? | Fringe-1 | 2008 | |
| The lacerations on the body. | Vücuttaki kesikler. | Fringe-1 | 2008 | |
| These, no doubt, were caused by shards of glass. | Şunlara camlar sebep olmuş ama gömleğin altındakiler... | Fringe-1 | 2008 | |
| But these under the shirt... | Tommie, sen iyi misin? | Fringe-1 | 2008 | |
| A fall of such height | Bu yükseklikten düşmek açık kırıklara ve şiddetli iç kanamalarına... EY ile mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| Would cause compound fractures, | Oğlunuza ne olduğunu bulmak için... | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't want to sound callous, agent Dunham, | Kayıtları görebilir miyiz? Elimden geleni yaparım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who succumb to the stress of their responsibilities... | Orası bir lahit halini almıştı. | Fringe-1 | 2008 | |
| To deliver results, 1 | Soluk cihazını düşürmüş. Onu ver! Soluk cihazını düşürmüş. Onu ver! | Fringe-1 | 2008 | |
| Which the private sector seems to require. 1 | Ve Carl da liderleriydi. | Fringe-1 | 2008 | |
| You would find it exhilarating. | Evet? Nedir o? | Fringe-1 | 2008 | |
| Who is constantly being turned down for a date. | Seni oradan ben çıkardım, hatırladın mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| I would expect nothing less. | Doktorlar bu durumun görüldüğünü... Ben gidip Dempsey denen çocuğu göreceğim... | Fringe-1 | 2008 | |
| He was a rising star in your company. | Buyurun alın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Doing the work that you do. | ...kurtarabilecek son derece nitelikli bir doktor var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Do you ever wonder how we survived as a species | Biz insanlar ilaçlar olmadan nasıl hayatta kalmışız, hiç düşündünüz mü? Öldü mü yani? | Fringe-1 | 2008 | |
| The hard drive is password protected. | Hard disk şifre korumalı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Christmas in nebraska. | Omaha'ya. 22 Aralık'a. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sounds depressing. | Başlangıçta %5 iyidir. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, well, maybe he's got family there. | ...biri aklına geliyor mu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Did you find something? | Bir şey bulabildin mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| To the bone itself. | Bana St. Claire'i hatırlatıyor. Kaldığım akıl hastanesini. | Fringe-1 | 2008 | |
| That's charming, walter. blood samples are ready. | Sanmıyorum. Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| To transfer the foreign compound to the victim's brain. | Bu mümkün değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| What foreign compound? | ...ama ehliyeti de kimliği de yoktu. ...belki de daha tetikte olmalıyız. | Fringe-1 | 2008 | |
| Perhaps he was treated for migraines. | Yetişkin yıllarının çoğunu... | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, that wasn't me. that was you. | Senin hakkında ne diyor? Harika bir parça. | Fringe-1 | 2008 | |
| Tell her to bring some coffee yogurt. | Sence iyi olacak mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| You know, hearing your voice. | ...almanı istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| I know you're back. | Ne? | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey, liv, what do you know about a bunch of frogs? | Hey, Liv. Kurbağalar hakkında ne biliyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| I just got a p.o. request from agent farnsworth | Olabilir. Tabii ona ulaşabilirsek. | Fringe-1 | 2008 | |
| And charge it off to the mark young case. | Mark Young davası içinmiş. Bana söyleyeceğin bir şey var mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| These frogs, you think they had something to do | Sence bu kurbağaların adamın camdan atlamasıyla bir ilgisi mi var? | Fringe-1 | 2008 | |
| Probably not. | Kızarmalarından önce... | Fringe-1 | 2008 | |
| Charlie. | Broyles. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah? | Arama emri istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Standing right in front of me. | Milyonlarca organizma bizim üzerimizde beslenirler... | Fringe-1 | 2008 | |
| I know how it sounds. | Kulağa nasıl geldiğini biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Have you spoken to dr. katz? uh uh. | Dr. Katz ile konuştun mu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Even though it's confidential, | Gizli olmasına rağmen kayıtlarımda psikolojik rahatsızlık görünüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I know, it seems so selfish to even say it, | Çok bencilce bir hareket olabilir ama düşündüm de... | Fringe-1 | 2008 | |
| I could just take a personal leave. | ...özel izin alabilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Just do nothing for a week or two | Bir iki hafta hiçbir şeye karışmam. Belki biraz kendimi toparlarım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Think that'll help? | Sence bunun yardımı olur mu? Bilmiyorum. Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know. | Ne var ki ne zaman bunu yapsak Walter'ı ayrı bir heyecan sarar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dunham. | Dunham. Ajan Dunham, benim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hi. hi. | Merhaba. Merhaba. Ayrıca sen orda ne yapıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| I wasn't sure you'd be here. | Geleceğinden emin değildim. | Fringe-1 | 2008 | |
| You look older. | Sen de yaşlı. Yaşlı mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| When my father first saw me, | Babam beni ilk gördüğünde şişmanladığımı söylemişti. | Fringe-1 | 2008 | |
| Long story. | Uzun hikâye. Oranın onlarca yıldır kapalı olduğunu söylediniz. Bay Hughes. | Fringe-1 | 2008 | |
| Wait, listen to me. | Beni dinle. | Fringe-1 | 2008 | |
| If I can find you, then they can find you. | Ben seni bulabildiysem onlar da bulurlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| They'll hurt you. | Sana zarar verecekler. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's the same old peter. | Hapishane müdürünü tanıyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Until it's too late. tess... | ...arabalarıyla üstünden geçiyorlarmış. | Fringe-1 | 2008 | |
| I know that you believe that, tessa. | Tuvaletin üzerinde oturuyordum Walter, bence o kadar bilgi yeterli. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm not sure I ever even knew you. | Ne düşünüyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, you did. | Evet, tanıdın. | Fringe-1 | 2008 |