Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172599
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I plan to. Yeah. | İşlemeyi umuyorum. Evet. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I'm gonna have me a place someday. I've thought about it. I've thought about it a lot. | Birgün ben de bir yer alacağım. Hep bunu düşüyorum. Bunu çok düşünüyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
A man should have something of his own, something to belong to. To be proud of. | Bir adamın kendisine ait bir mülkü olmalı. Gurur duyacağı bir çiftliği olmalı. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You figure you'll get it this way? Sometimes you don't have a choice. | Bu yeri nasıl almayı düşünüyorsun? Bazen hiç sansın olmaz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Now look, Brennan... Frank! | Dinle, Brennan... Frank! | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Grab the horses, Billy Jack. | Billy Jack, atları tut. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Well, it's all set. What did he say? | Hımm, herşey hazır. Ne dedin. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He said he'd bring out the money. | Parayı vereceğini söyledi. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Is that right, Billy Jack? Did he say he'd bring out the money? | Doğru mu diyor, Billy Jack? Parayı veririm dedi mi? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
That's what he said. | Evet, veririm dedi. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You expect any funny business? Nope! | Altında bir düzenbazlık sezdin mi? Yok! | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He can scare up that much money, can he? | Bu kadar çok parayı bulurum dedi mi? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He said he could, but it'd take him most of the day to do it. | Bulurmuş, ama bulması bir gün sürermiş. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Means he'd be out sometime tomorrow. That's right. | Yarın burada olacakmış. Güzel. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You give him the directions, Billy? | Billy, ona teslim edeceğini yeri söyledin mi? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Like you said, right at the mouth of the barranco chock full of willow. | Dediğin gibi, sağdaki vadinin ağzındaki sık söğütlüğe. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Do you think he can find it? I made him say it twice every turn. | Orayı bulabilir mi sence? Herşeyi iki kez tekrar ettim. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
How'd he take it? How do you think he took it? | Nasıl anladı mı? Onun anladığını sen nasıl anladın? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Mister, I'm asking you. | Bayım, sizden rica ediyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Well, of course he was mad. But there wasn't anything he could do about it. | Haliyle adam biraz bunamış. Ama yapacak birşey yok | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He's a reasonable man. I think you made yourself a pretty good deal. | Siz anlayışlı bir adamsınız. Bence kendinizi fazlasıyla memnun edebilirsiniz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Yeah. Now do you want to stay out here or go back in? | Evet. Şimdi burda mı kalmak istiyorsun yoksa burdan ayrılmak mı? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You don't hear so good. | İyi duymuyorsun galiba. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You mean, you'd let me go? | Beni serbest mi bırakıyorsun? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Mister, we don't need you anymore. Billy, get him his horse. | Bayım, artık sana ihtiyacımız kalmadı. Billy, Ona atını getir. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I could go back now and lead old man Gateway back here in the morning. | Şimdi dönüyorum ve yarın sabah ihtiyar Gateway'a refakat ediyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Sure you could. My wife, she's all right? | Yapacağına eminim. Karım, o iyi mi? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Still asleep. | Hala uyuyor. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Listen, you know I'd rather stay here with her, | Dinle, onunla burada kalmayı tercih edeceğimi biliyorsun. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
but if it means getting old man Gateway out here faster, | Fakat ihtiyarın buraya gelişini hızlandırmak adına, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
then I think I'd better go. I know what you mean. | Gitsem iyi olur. Ne demek istediğini anlıyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Don't you want to see your wife? Well, | Karını görmek istemiyor musun? Şey, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
the quicker I get traveling, the better. | Bir an evvel yola çıksam iyi olacak. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
We'll see you tomorrow then? About the same time. | O zaman seninle yarın görüşürüz? Hemen hemen aynı saatte. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
All right to get going? Sure. | Gideyim mi? Elbette. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Now? Sure. | Şimdi mi? Tabii ki. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Bust him, Chink. | İndir onu, Chink. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Get rid of him, Billy. | Defet onu, Billy. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
What do you suppose is the matter with her? | Bayana ne oluyor sence? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Hey, lady, don't you realize what you just got out of? | Hey, Han'fendi, seni ondan kurtardık. Anlasana? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
She didn't know he did it. No, I don't guess she would, at that. | Kocasının bunu yaptığını farkında değil. Hayır, bileceğini sanmıyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Lady, don't you know that boy was selling you? | Han'fendi, kocanızın sizi sattığını bilmiyor musunuz? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
This whole thing was his idea to save his own skin. | Bunların hepsi paçanızı kurtarmak için sizin uydurduklarınız. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He was ready to leave you again just now. | Az önce senden kaçmak için gönüllü oldu. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Then I got awful sick of him, way down deep inside. | Bu işten gerçekten usanmaya başladım. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
That was some boy you was married to who would do a thing like that. | Evli olduğunuz şu tip işte bunu yaptı. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Look, what he did was wrong, | Bak, hata yapmışsa bile, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
but you going along with it, then shooting him down, that was all right? | o senin planını uyguladı, ardından da onu öldürürdünüz, iyi mi oldu? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
If you can't see the difference, I ain't going to explain it to you. | Eğer aradaki farkı göremezseniz, ben size onu açıklayamayacağım. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
How many does that make? | Kaç tane adam öldürdün? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He was the seventh. When do you figure on eight and nine? | 7.ydi. 8 ve 9.'yu ne zaman? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Tomorrow before we leave, you can count on it. | Yarın burdan gitmeden, görebilirsin. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Lf your boss gives the word. Don't worry about that. | Ya patronun emir verirse. Sen bunu hiç düşünme. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I figure I can count on mine in the back. | Arkanızdan sağ kalacağımı düşünüyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You can count on getting yours in the front. | Gitmeden önce senden başlayacağıma güvenebilirsin. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I'd kind of like to watch your face. | Ne tür suratın olacak görmek isterim. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
But you can make a run for it right now if you'd like to make it interesting. | Fakat derhal kaçmaya çalışabilirsin, böylece olay daha da ilgi çekici olur. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Better than just standing there and getting it. | Orada dikilip vurulmayı beklemekten iyidir. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I'll wait till tomorrow. Suit yourself. | Yarına kadar bekleyeceğim. Nasıl istersen. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I... I'm sorry, Mrs. Mims. Why didn't you tell me? | Ben... özür dilerim, Bayan Mims. Bana niye söylemediniz? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Why didn't you tell me that he was... It wouldn't have helped. | Niye bana onun yaptığını söylemediniz... Değiştirmeyecekti. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He could have been doing it for all of us. | Onu hepimiz için yapıyor olacaktı. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
But you don't believe that, do you? You knew your husband better than I did. | Fakat buna inanmıyorsunuz değil mi? Eşinizi benden daha iyi tanıyorsunuz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Terrible things have happened these past two days, | Bu son iki günde berbat şeyler oldu, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
yet all I can do is think of myself. | fakat yapabildiğimin hepsi sadece kendimi düşünmek. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
All I can do is look at myself and feel very foolish! And do you know why? | Yapabildiğimin hepsi kendime bakmak ve çok aptal hissetmek! Biliyormusun neden? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Because I know now that he never cared for me! | Çünkü artık onun beni hiç sevmediğini biliyorum! | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
That he married me for his own interests! | Benimle sevdiği için evlenmemiş! | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I saw him killed just now and I couldn't even feel sorry for him. | Az önce onun ölüsünü gördüm ve hiç üzülmedim. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
All I could do was think that he didn't love me! That he didn't care... | Yapabildiğimin hepsi onun beni sevmediğini düşünmekti! Önemsenmedim... | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Now you listen to me, Mrs. Mims. | Şimdi beni dinleyin, Bayan Mims. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Your husband married you for your money. You know it and I know it. | Kocanız sizinle paranız için evlendi. Bunu siz de, ben de biliyoruz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
But you're alive and he's dead and that makes the difference. | Fakat siz hayattasınız ve o öldü ve aranızdaki fark bu. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You can cry and moon about being a fool until they shoot you tomorrow, | Yarın sizi öldürene kadar ağlayabilirsin veya bir aptalca hayaller kurabilirsin, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
or you can start thinking about saving your skin. But I'll tell you this. | veya hayatınızı kurtarmayı düşünebilirsiniz. Meramım bu. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
It'll take both of us working together to stay alive. | Hayatta kalmak için ikimizin birlikte çalışması gerekli. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
They said they'd let us go. You think they'd do that? | Bizi serbet bırakacaklarını söylediler. Yapacaklarına inanıyor musun? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
They've killed four people in less than two days. | iki günden daha az zamanda dört kişiyi öldürdüler. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
And the only reason they've kept me around this long is because they thought | Bu süre içinde beni sağ bırakmalarının tek bir sebebi var. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
they might've needed me in case something went wrong in Contention. | Contention'da bir terslik çıkması halinde bana ihtiyaçları olabilir diye düşünüyorlar. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
No, Mrs. Mims, we've got until your father gets here tomorrow, that's all. | Hayır, bayan, babanız yarın gelene kadar burdan kaçmamız gerekiyor. Hepsi bu. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I don't care what happens to me. | Bana ne olacağı umrumda değil. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Well, I care about me. | Ben kendimi umursuyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I'm not going to be shot in the belly because you feel sorry for yourself. | Karnımdan bir mermi yersem çok üzülürsün. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
They're going to kill us, Mrs. Mims. Think about that for a while. | Bizi öldürecekler, Bayan Mims. bir an için bunu düşünün. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Well, what can I do? I don't know. | Ben ne yapabilirim? Bilmiyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
We've got to keep our eyes open, watch every move they make. | Gözümüzü dört açıp, yaptıkları her hareketi izlemeliyiz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
And when our chance comes, we've got to take it. | Ve fırsatını yakaladığımız an, onu kullanmalıyız. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Hey, that's a big buck, Chink. | Hey, büyük bir geyikmiş, Chink. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
He was in a full run, I hit him smack in the middle, near tore him in two. | Dört nala koşuyordu, sırtından öyle bir vurdum ki, nerdeyse hayvan ikiye ayrıldı. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Billy Jack, you get Brennan to dress down enough for supper. You do the cooking. | Billy Jack, Brennan'a eti hazırlaması için bir fırça kay. Sen pişirmeye başla. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
That's woman's work! | Yemek yapmak kadın işidir! | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I said you'll do the cooking, I'm not going to have burnt meat | Sana yemek yapacaksın dedim. Han'fendi kocasının yasını tutuyor. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
'cause that lady's in a state over her husband. | Yanmış et yemeyi de düşünmüyorum. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You want I should take a plate in to the woman, Frank? | Bir tabakta içerdeki kadına götürmemi mi istiyorsun, Frank? | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Eat. | Ye yemeğini. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
You'd never know she was around, would you? Quiet like she is. | Kadın o kadar sessiz ki, yanımızda olduğunu neredeyse unutuyoruz. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
Them's the kind you gotta watch, Billy. | Aynen öyle, kadınları hep izlemelisin, Billy. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
I had me a quiet woman once. Outside she was as calm as Sunday, | Vaktiyle sessiz bir kadınla birlikteydim. Dışarıda pazar günü kadar sessizken, | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |
but inside, wild as mountain scenery. | evdeyken, güneş kadar ateşliydi. | The Tall T-1 | 1957 | ![]() |