Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20706
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Four... | Evet. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where are you? | Walter. O kadar. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm in a bedroom. | Ne? | Fringe-1 | 2008 | |
| No,it's not a bedroom. | En iyisi birazcık etrafa bakalım. | Fringe-1 | 2008 | |
| John and I. | Eveline Hughes ve bebeği doğum sırasında öldü, nedeni bilinmiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Absolutely,this will never happen again. No. | ...zaten burada yatılı bir hastaydı. | Fringe-1 | 2008 | |
| What do you see? | Bir bilgisayar programı... ...karısı ve çocuğunu 17 yıl önce Hughes öldürmüş olabilirmiş. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where John and his accomplices met. | Dr. Bishop, bu çözeltiyi beyninizin köküne enjekte edeceğiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Don't. Don't move. | ...yeni yeni benimsiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm going to ask you a question, | Geometri ve harmonik titreşimler... Belly ve ben bu şekilde yapmıştık. | Fringe-1 | 2008 | |
| She's in deep rem. | ...ve ben sebebi hakkında ortaya bir hipotez atabilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I could've taken him out right then and there. | Gerçek gibi. | Fringe-1 | 2008 | |
| It was my most important mission. | Daha yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| What sale? | Cazı pek sevdiğimi söyleyemem. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know what's going on | Zor bir gün müydü? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,that's the perfect alibi. | Güzel. Herhangi bir ipucu görüyor musun? | Fringe-1 | 2008 | |
| One that you can't confirm. | Seni ve Ajan Dunham'ı duydum. Paraya gerek yok. Kadının kendisi para. | Fringe-1 | 2008 | |
| His cell sample's membranes still aren't | Bir şey yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| It finally happened. | Vesayet mi? Unut bunu! | Fringe-1 | 2008 | |
| Little worse than adrenaline. | Lloyd Becker adlı ortak bir arkadaşımız vardı. | Fringe-1 | 2008 | |
| We know about the work you were doing with John Scott. | Nasıl birisi Boston'da tırnaklarına inek kanı bulaştırabilir ki? | Fringe-1 | 2008 | |
| Now we need your help. | Makinedeki hangi kablonun hangi deliğe gireceğini hatırlamaya çalışıyor. Ben de anlamıyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| But we do have someone else in custody. | Bu, yağmurun sulu bir bileşim tarafından etkilendiğini söylemek gibi bir şey. | Fringe-1 | 2008 | |
| on the players we will be dealing with | Bayanlar baylar. Arabaları çalıştırın. | Fringe-1 | 2008 | |
| The seller is making a phone call. | ...siyah saçlı, üniformalı, gri süveterli. | Fringe-1 | 2008 | |
| You didn't have to come with me,you know. | Marlborough'da ne yapıyordun? Dr. Bell diğer tarafın varlığını keşfettiğinden beri... | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,they're going to be suspicious | Arkadaşınızın hayatı pamuk ipliğine bağlı. Öyle mi? Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,of course we came. | Hayır Walter, bunu yapmana izin veremem. | Fringe-1 | 2008 | |
| But this is a larger purchase. | Beni adalete teslim edecekseniz durmayın. | Fringe-1 | 2008 | |
| What's going on? | Sen beni... | Fringe-1 | 2008 | |
| Quickly! Quickly! | Tamam, bu insanları buradan çıkarmamız gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who was Ernesto meeting? | Adı buydu. Buraya geldiğinde değiştirdi. ...planladığım şey zaten... | Fringe-1 | 2008 | |
| What secret is that? | Hoş geldin. Hoş bulduk. Buyur. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's... he's dying... sick,okay? | Elle tutulur hiçbir şey vaat etmiyor. Sadece daha çok soru getiriyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| He just doesn't want anybody to know. | Tüm ihtiyaçların da karşılanacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| I got a gun in my face,for starters. | Ne oldu? | Fringe-1 | 2008 | |
| It's true. | O insanları öldürdüğünü biliyordu. | Fringe-1 | 2008 | |
| As far as this department is concerned, | Karımı görmek istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Even if he was telling the truth. | Massive Dynamics bu konuda hiç cana yakın ve kibar değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| Your mind is finally succeeding | Tamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| ********* | Olivia Dunham. FBI. Sınır Bilim Departmanı. FBI Ajanı Olivia Dunham... Fringe'de Daha Önce... Onların bölümü Fringe Departmanı'ydı. Fringe'de daha önce... | Fringe-1 | 2008 | |
| Mr. Jones. Mr. Kohl. | ...Harvard'da çalışıyordu. Tırtıla ilaç veriyorum. ...bana karşı dürüst olmalısın. | Fringe-1 | 2008 | |
| *********** | ...eğer sorularınız varsa ben cevaplayabilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| TWO***** | İKİ HAFTA SONRA | Fringe-1 | 2008 | |
| Mornin'. Is your father about? | Günaydın. | Fringe-1 | 2008 | |
| in germany,right? | Olamaz. | Fringe-1 | 2008 | |
| How? Uh,nobody knows. It makes no sense. | Otomatik Pilot. | Fringe-1 | 2008 | |
| Except for this one's meant to travel through time. | Walter. Benim Peter. | Fringe-1 | 2008 | |
| Everything is in order then? | İşlerin olması gerektiği gibi olup olmadığı hakkında emin olmak için. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey,you know,it's not a library here,you know. | Sanırım ben biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| But jimmy stewart was better. | O modellerde faz tekrarlayıcı yok. Tasarım hatası. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm creatin' cinephiles one reader at a time. | Hangi tarafta olduğumu hatırlatmana lüzum yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| Someone! | Sağ olun, efendim. Geldiğiniz için teşekkürler. | Fringe-1 | 2008 | |
| More interesting. | Ajan Dunham? | Fringe-1 | 2008 | |
| Let me know if you find something useful. | Mcneary pencerede gördükleri yüzünden... | Fringe-1 | 2008 | |
| really wanna work with. | Sanırım biriyle tanıştım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Your transfer order. | Affedersiniz. | Fringe-1 | 2008 | |
| You know what they're gonna do to you,what it's gonna be like that first night? | Ben acıktım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Agent dunham. | Birkaç elementi ayırt edebiliyorum ama diğerlerinden emin değilim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Ah,yes. The other was... | Şüphelerim doğru gibi görünüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| You think jones? Help me with this. | Sen yokken buna katlanamıyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| That's what we're going to find out. | Keller seni iyi besliyormuş Gael. | Fringe-1 | 2008 | |
| Peter... you got a sec? | Tanıdığı biri mi var? M.I.T'ye kaçak yoldan girebilecek... Birini tanıdığını mı varsayayım? | Fringe-1 | 2008 | |
| Interesting. | O bir hayvan hakları savunucusu muydu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,you're always a little weird. | ...olay yerine gönderilip orayı temizleyerek... | Fringe-1 | 2008 | |
| I think I got a weird connection. | Belgeler burada. | Fringe-1 | 2008 | |
| I had her send over a list of every business that | Adı Peter Bishop. | Fringe-1 | 2008 | |
| This is all protected by lawyer client privilege. | Sene 1983, günlerden Çarşamba. | Fringe-1 | 2008 | |
| First edition land of laughs? | Sadece şaka yapıyordum. Yaşam ünitesine bağlı kalmak istemediğine dair belgesi var. Sağlık sözleşmesi vardı. Yaşam destek ünitesi istemiyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Was that really necessary? | Ne yazık ki öyle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who's this friend? | ...müthiş bir şey gibi gelir. | Fringe-1 | 2008 | |
| Don't tell me... you're gonna like this. I'm never wrong. It's a gift. | Evet, beraber yemek yemiştik. | Fringe-1 | 2008 | |
| Right. Impress me. | Brookline'daki düğüne benzer bir boğulma olayı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Think I might have something. | Sizin asla yapamayacağınız bir şey. Kendine bir Faraday Çarkı yapmışsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| ******* | Şimdi, bazılarınız onunla 3 yıl önceki ilk karşılaşmamızı hatırlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| I will speak only with agent olivia dunham. | Bu da eğer lisedeki biyoloji öğretmenin sana insanların... | Fringe-1 | 2008 | |
| and he just turned himself in. | Dr. Winnik'i siz mi bekliyordunuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| And your choice is what? | Senin için işleri kolaylaştıracağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| We don't know that was jones. | ...tam bağımsız olarak olmasa bile... | Fringe-1 | 2008 | |
| Well,because right now,he's just an escaped prisoner. | ...virüsün semptomlarını göstermesi gerekirdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| So it's light reading? | Elizabeth, bunu sana göstermemin sebebi... | Fringe-1 | 2008 | |
| "Our technological hubris "has brought us not to the brink of catastrophe, | Ama ilgilenmemiz gereken bir olay var. | Fringe-1 | 2008 | |
| So lucky you. You get me. | Ona "deniz atı" derlerdi çünkü çok iyi bir yüzücüydü. | Fringe-1 | 2008 | |
| When agent dunham comes to see me,I'll require the following items. | Yemek deme. | Fringe-1 | 2008 | |
| You sure you don't need anything else? | Bell'den mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| Nothing criminal. | Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where are we? | Peter... Akli dengesini yeni yeni bulmuş birini, onu o hale... | Fringe-1 | 2008 | |
| Here I am. | Beni eve götürebilecek teknoloji geliştiriyorlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| But we haven't much time. | Muhtemelen Penrose bizi o kişiye götürebilir. Nereye? | Fringe-1 | 2008 | |
| Something far worse,yes. | Walter, bu bir son değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| What is it? | Çünkü arkadaşın Sanford Harris... | Fringe-1 | 2008 | |
| I wouldn't call it that. I'd call it an insurance policy. | Bugün hiç bu kadar ciddi olmamıştım. | Fringe-1 | 2008 | |
| in the manner of the newsman and your affianced agent. | Ne? Eğer sen de benim gibiysen... | Fringe-1 | 2008 | |
| He's working on it. | Sadece gevşe. Ben yanında olacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| I must read you one excerpt. | Üzülme, hayatım. | Fringe-1 | 2008 | |
| "by beings much like us, | Nick Lane'in yıllarca akıl hastanelerinde kaldığını söylemiştin, değil mi? Ama sen değilsin. Yüzüne bakarak bile bunu söyleyebilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| "Unquantifiable,at first... | ...deri hücrelerinden kısmi... | Fringe-1 | 2008 | |
| That I've sent you quite a distance to pick up a child's board game. | Sistemin kapanması, rastgele güç dalgalanmaları. | Fringe-1 | 2008 | |
| "but what I've hidden here is not a game at all. | Bekle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dunham. | Bak, öğrendim gibi. | Fringe-1 | 2008 |