Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20701
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Tonight, during dinner, | Bak, öğrendim gibi. | Fringe-1 | 2008 | |
| But you were lying to me about who you were. | Ama sen bana kim olduğunla ilgili yalan söyledin. | Fringe-1 | 2008 | |
| No, olivia. | ...bağlantılı olma şansı nedir? | Fringe-1 | 2008 | |
| He definitely does not see you. | Seninle konuşuyor. Eğer istersen burada numarası var. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know who they are. | Tamam, bekle. | Fringe-1 | 2008 | |
| I see him. he's here. | Sanırım şüphelimizi bulduk. | Fringe-1 | 2008 | |
| Can you hear him? | Üzgünüm, Peter. Hatırlamak için her şeyi denedim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Young's leaving with the latino. | Young, Latin'le gidiyor. 3. Kusura bakma, Olivia. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm going after them. | Peşlerinden gideceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Now you just do your part | Üstüne düşeni yap biz seninle ilgileneceğiz. Luke'un babası. Sanırım aradığımız o. | Fringe-1 | 2008 | |
| What did I tell you? | Anlaşmayı yaptık mı... | Fringe-1 | 2008 | |
| They've disappeared. | Bence beni kaçıran kişiyle aynı. | Fringe-1 | 2008 | |
| If we get into another ashy situation, | Biraz bekle. | Fringe-1 | 2008 | |
| We're screwed. | Eski İngilizce. "Hancı"dan aklıma otel geldi. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's the only one of the four still alive. | Asistanlar ufak tefek şeyler bilirdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| John's memories gave us a lead. | John'un anıları bize ipucu verdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| You want some company? | Eşlik etmemi ister misin? Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Olivia, if you need me, I'm here. | Olivia, bana ihtiyacın olursa buradayım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Was part of an underground group | Walter şu an onun sıvılarını yeniden dolduruyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Of this hallucinogen? | Walter, birileri neden başkasının rüyasına girmek istesin ki? | Fringe-1 | 2008 | |
| We're gonna need massive dynamic | ...bir yeraltı grubunun üyesi olduğunu sanıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| If you touch her again, I'll kill you. | Ona bir daha dokunursan seni öldürürüm. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hold on. | Tam 6:30 nasıl? | Fringe-1 | 2008 | |
| From nina sharp. | Nina Sharp'tan. Mark Young'ın projeleri. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, can you call me back if you find something? | Bir şey bulursan arar mısın? | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello? | Alo? Ona istediğini veremedim. Walter? Hazırsan seni... Eve bırakayım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello, I'm calling on behalf | Uluslararası konuşma aboneliğiniz için arıyorum. Onu doğrudan, gerçekten... | Fringe-1 | 2008 | |
| And I don't want you calling again. | Bir daha aramanızı istemiyorum. Beni listenizden silin, tamam mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| I need this phone traced. | Bu telefonun izini sürün. | Fringe-1 | 2008 | |
| This is our guy. | Aradığımız adam bu. | Fringe-1 | 2008 | |
| How do you know? | Nerden biliyorsun? Sesini tanıdım. | Fringe-1 | 2008 | |
| I recognize his voice. | Sanırım başlangıç için tüm vücudunu saracak kurşun bir kasa bulmalıyız. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's a land line, but it was forwarded to a cell. | Bunu göğsüne batırmanı söyleyebilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| How far out are we? | Ne kadar kaldı? | Fringe-1 | 2008 | |
| About a mile and closing. | 1.5 km.'den az. | Fringe-1 | 2008 | |
| We got 'em. | Bulmuşlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Name on the account is george morales. | Hatırlamana yardım edeceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's a black market trafficker, high end. | Benim. | Fringe-1 | 2008 | |
| 550 yards. | 18 ila 19:45 arası hiçbir şey yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's okey. | İyi. Şehir merkezindeki bir güvenlik görevlisinden haber aldık. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm told you wanted to see me. | Beni görmek istediğini söylediler. Evet. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm not sure what you have to trade. | Affedersiniz, bayan. | Fringe-1 | 2008 | |
| Under title 18 of the u.s. code, | Alo. Başla, acele et. | Fringe-1 | 2008 | |
| We have you for possession of chemical weapons. | Bu geceye kadar. Bu geceye kadar. | Fringe-1 | 2008 | |
| No, I mean protection. | Ben taksi kapıya dayanana dek hazırlanamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| From massive dynamic. | Senin dahi olduğunu sanıyordum. Bir yöntemin olmalıydı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Why would i? | Eve gitmek istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Why would they? | ...onlara da yaşatmak istedim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Maybe as a warning to any employee | Hadi ya. Dashiell'den bir şey alamamış mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| That you think I want to hear. | Cihazı durdurmak için tek bir yol var. | Fringe-1 | 2008 | |
| The whole thing is... is a hoax. | Aktivasyon kapatıldı ve sanırım Bay Heath'in yeteneği... | Fringe-1 | 2008 | |
| But only if I get protection. | Sana burada ihtiyacım vardı. En yakın teşhis hepea'ydı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Because I know I can trust you. | Orada dur! | Fringe-1 | 2008 | |
| John scott told me about you. | Virüsün kökenini araştırmak için daha fazla zaman ihtiyacım var. | Fringe-1 | 2008 | |
| They always come back here. | ...dönüp dolaştığı yer burası oluyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Since we last saw each other, | Geri çekil! | Fringe-1 | 2008 | |
| It's about time. | ...izini bulması ve ne yazık ki onunla tekrar birleşmek için yaptığı girişim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Are you sure you're feeling well, ms. dunham? | Çocuğunu kaybetmenin nasıl bir şey... | Fringe-1 | 2008 | |
| I wanted to thank you for all your job offers. | Teoride... | Fringe-1 | 2008 | |
| And I'm sorry that it's taken me so long | At onu. | Fringe-1 | 2008 | |
| To give you an answer, | ...Ajan Dunham bu davayı... | Fringe-1 | 2008 | |
| Now is the time to tell me. | John'u buraya getirmeleri için Ulusal Güvenlik'ten izin alacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| I seriously doubt that your witness will be able | Üzerinde ne kadar baskı kuracağımız... | Fringe-1 | 2008 | |
| No, please! | ...yoksa atlarım ve hepsi beni izlerler. Bununla daha fazla savaşamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| I won't say anything. | Şimdi, bak... | Fringe-1 | 2008 | |
| How? | Vur beni, Olive. | Fringe-1 | 2008 | |
| But a nurse saw his throat open up | Bay Kohl. | Fringe-1 | 2008 | |
| Designing and carrying out experiments | Kimi tutuklayacağız? Kim ne planlıyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| But not tonight. | En ufak bir kırıntı bile. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's back in town. | Ama neden beni kaçırdılar? | Fringe-1 | 2008 | |
| Previously on Fringe | Fringe'de daha önce... | Fringe-1 | 2008 | |
| You're saying I can talk to john. | Yani John'la konuşabilir miyim? Anılarına girebilirsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| David robert jones was arrested on possession of state secrets | David Robert Jones elinde devlet sırlarıyla, Frankfurt'ta tutuklandı. | Fringe-1 | 2008 | |
| The people I work with are loyal to the end. | Çalıştığım insanlar sonuna dek sadıktır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hello, Liv You're not real | Merhaba, Liv. Sen gerçek değilsin. | Fringe-1 | 2008 | |
| When you were in the tank, part of his memories crossed over into yours. | Tanka girdiğinde John’un bilinçaltının bir kısmı seninkinin üstüne bindi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Security cameras are out, disarming alarm. | Kameralar tamam, şimdi alarmı hallediyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Alarm disarmed. | Alarm devre dışı. Anlaşıldı, içerdeyiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| How are you doing? Loop is up, you're good to go. | Nasıl gidiyor? Döngü tamam, hazırız. | Fringe-1 | 2008 | |
| OK. powering up. | Pekâlâ. Güç veriliyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where are we? | Durumumuz nedir? | Fringe-1 | 2008 | |
| 98% | Hayır. Bu akşam yapmayacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| resonants, | Ben bu hikâyeleri anlatanların kafadan çatlak olduğunu düşünürdüm. | Fringe-1 | 2008 | |
| Give me the grid | Bölgeyi açın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Careful | Dikkatlice. | Fringe-1 | 2008 | |
| United firm | Birleşme sağlandı. | Fringe-1 | 2008 | |
| OK, we got it. | Tamam, buldum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Give me a charge gel | Patlayıcı jeli ver. | Fringe-1 | 2008 | |
| 57 seconds. We gotta move | 57 saniye. Acele etmeliyiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| 45 seconds | 45 saniye. | Fringe-1 | 2008 | |
| OK, tie it on. | Dikkatli. Tamamdır, aldım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Alright, let's move. | Evet, gidiyoruz. Her şeyi alıp çıkalım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Let's go, I need help. Get it up | Yardım edin, Kaldıralım şunu. | Fringe-1 | 2008 | |
| OK, take your dom. | Tamam, çıkar dışarı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Neg, can't just disengage. Forget disengage, we gotta go now. | Neg, çıkmıyor. Bırak onu, hemen çıkmalıyız. | Fringe-1 | 2008 | |
| You go, i'm working on it. Go. I'll back the herage. | Sen git. Ben halledeceğim. Git, hemen arkandayım. | Fringe-1 | 2008 | |
| 15 sec. What the hell is he doing? Man he's stuck, | 15 saniye, ne yapıyor o orada? | Fringe-1 | 2008 | |
| Come on. | Çabuk. Peter'a haber verdiniz mi? Peki. Hemen geliyoruz. Peter'a haber verdiniz mi? Peki. Hemen geliyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| What got it slack. | Sanırım çıktı. | Fringe-1 | 2008 | |
| 10 sec, | 10 saniye. 9, 8, 7, 6. Tamam, hazırım. | Fringe-1 | 2008 |