Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19662
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Spike: yeah. | Evet. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: here, give him to me. | Buraya, onu bana ver. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: you sure? | Emin misin? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry, watch his head, watch his head. | Terry, kafasına dikkat et, dikkat et. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: i got it, i got it. | Aldım, aldım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: okay team, keep me posted. | Sonra sırtınızı döneceksiniz, onun bir istisna... Tamam takım, rapor verin. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: nothing yet, boss. | Henüz bir şey yok, şef. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: no joy here either. | Burada da bir şey yok. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna: right down here? | Buraya mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: yup. | Evet. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: you know, when your daddy was almost 4 his mommy and his daddy | Senin baban da 4 yaşındayken, anne ve babası ile buraya gelmişti Şu fotoğraftaki beş kız vardı ya... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And your daddy, well, he thought the whole world lived in this park. | ve baban tüm dünyasını sadece burası zannediyordu | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And at the centre of this world was the most beautiful thing he had ever seen. | ve burayı dünyanın merkezi, hatta en güzel şeyin burası olduğunu sanıyordu. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Horses and families, everybody together. | Atlar ve aileler hepsi bir aradaydı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: eddie, i'm about to talk to this tami. | Eddie, Tami ile konuşmak üzereyim. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
See what more we can get on our subject here. | Bak bakalım onu buraya getirebilecek başka ne var elimizde. Bu taraftan, lütfen. Bu taraftan, lütfen. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
If you see him, let me know right away. | Eğer onu görürsen, Orada ne var bildir. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Tami: no, i spent more time in court with him than all | Ve çocuğu kaybettik. Hayır, onunla çoğunlukla mahkemede görüşüyorduk. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What did he do now? | Şimdi ne yapıyor? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: how long did he live with you? | Sizinle birlikte ne kadar süre yaşadı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Tami: two years. | İki yıl. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Time he was sixteen to the time he walked out. | 16 yaşına geldiğinde, gitme vakti de gelmişti. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Can't say i was sorry. | Üzgünüm diyemem. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: quite a handful, huh? | Anlatması zor, ha? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Tami: no, a handful's what i'm used to. | Hayır anlatması zor olan benim yaptığımdı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You ever spend the night with a baby's not getting his crack from mommy's milk? | Hiç anne sütü görmemiş bir çocukla geceyi geçirdiniz mi? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
That i'm used to. | Aynen benim yaptığım gibi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
When terry came everybody said, look, this is a really hard one. | Terry herkesin söylediği hale gelince, zor olan buydu işte... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I said, yeah, hard or not, | Diyorum ki, öyle ya da böyle, Okey, okey, okey, okey. Patron, bu iyi mi? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Every kid wants love and that i got to give. | bütün çocuklar sevilmek ister, benim yaptığımda buydu... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: okay. | Tamamdır. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
So what made him different? | Peki onu farklı kılan nedir? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Tami: look, no kid likes a foster home. | Bak, hiç bir çocuk onun gibi değildi. Bu kadar uzun zaman önce olan şeyi, çok net hatırlıyorsun. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Every kid wants to believe that some day mommy and daddy | Her çocuk bir gün anne ve babasının eve geri döneceğini... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Are going to come back and everything's going to be better. | Her şey daha güzel olacağını biliyordu. Böyle olacağını nerden bileyim? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Well, terry never even had that, | Ama, bu onu hiç yaşayamadı, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
His mother dead from that accident, and then his father, | Annesi o kazada öldü, sonra da babası, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I don't know, maybe you just never get over something like that. | Bilmiyorum, bunun gibi bir şeyin üstesinden kimse gelemezdi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: what happened to his father? | Babasına ne oldu? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: oh, and this one. | Oh, işte bu. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
This one. | İşte buydu. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
This was my favorite, he'd never forget it. | Favorim buydu, hiç unutamadım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And my daddy. | Ve benim bakıcım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Hey, you know what his name was? | Hey, ismi neydi onun? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It was owen. | Owen'dı.. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Just like you, buddy. | Aynı senin gibi, dostum. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna: there's nothing in quadrant e2. | Bizim görüşte bir şey yok. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Spike: no dice in w4. | Bizde de yok. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: i need a better vantage point. | Bana daha iyi bir görüş açısı lazım. Danny... Danny. sırayla ilerleyip... Cory'nin içeri girmesine müsaade ettim. Sonra da kazan dairesinin anahtarını verdim. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Parker: thank you. | Sağolun. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: sierra 1 in position. | Sierra 1 yerini aldı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
No sign. | İz yok. Sadece ufak bir konuşmaya ihtiyacımız var. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Hold on, hold on. | Bekleyin, bekleyin. Bu olaya bir son verecekmişsin gibi gözüküyor. Evet, aynen. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
At the carousel. | Atlıkarıncada. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Bravo team, that's closest to you. | Bravo takımı, bu size daha yakın. Şişenin dibinin gelmesine az kaldı. Çok konuşursak o kadar az içer. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna: there it is. | İşte orda! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: okay. | Tamamdır. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: wordy, donna, stealth approach. | Wordy, Donna, gizlice yaklaşın. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Alpha team, what's your 20? | Alpha Takımı, durum nedir? Amanda... Amanda... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Spike: alpha team's on the move and we're far. | Alpha takımı yolda, şu anda uzaktayız. Anlaşıldı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: i didn't cry. | Ben ağlatmadım. Tamam, anneciğim. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: well, you were 4, terry he's just a baby. | Pekala, sen de 4 yaşındaydın. O daha sadece bir bebek. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Give him to me. | Onu bana ver. Devriye arabası getiriyor. Neden bize yardımcı olmuyorsun? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: i thought we were gonna go downtown together. | Bence birlikte şehir merkezine gitmeliyiz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: yeah, we will. | Tabi, gideceğiz zaten. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: then what are they doing here? | Onlar, orada ne arıyor o zaman? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: terry, i'm sorry. | Terry, özür dilerim. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: when i go to jail you'll probably never see me again, right? | Hapise gidersem, bir daha beni göremeyeceğini sandın; değil mi? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You'll just give me up. | Beni satacaksın. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
We were supposed to be together. | Birlikte olmamız lazımdı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: supposed to? | Lazım mıydı? Eğer daha iyi bir fikriniz yoksa. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry, we did all of this together. | Terry, tüm bunları birlikte yaptık. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: he's escalating, he's got the baby. | Bebek adamda, ortalık kızışıyor. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: you know, maybe it doesn't matter how much we want it. | Bilirsin işte, belki de bebeği, ne kadar çok istediğimizin bir önemi yoktur. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
We have to think about what he needs, okay? | Neye ihtiyacı var düşünmek zorundayız, anladın mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Give him to me. | Ver onu bana. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: no! | Olmaz! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: no? | Olmaz mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: it's too late. | Artık çok geç. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Give him to me. | Onu bana ver. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Terry: no! | Hayır! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna: he's seen us. | Bizi gördü. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: cover's blown, we're in pursuit. | Bizi farketti. Takipteyiz. Bırak da, senin için bunu halledeyim. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: wordy, on the girl. | Wordy, bebeğe dikkat. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna, follow the male. | Donna, adamı izle. onun ne çeşit bir adam olduğunu etraflıca düşündün mü? Bize anlatmadığın başka şey de var mı? Bize anlatmadığın başka şey de var mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Spike and lou, get to the carousel. | Spike ve Lou, atlıkarıncaya ilerleyin. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna: i got him. | Tamamdır. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: you got him? | Tamam mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Splitting up. | Ayrılıyoruz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: (screaming) terry! | Terry! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: stay right there. | Olduğun yerde kal! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Stay right there! | Kal orada! ...kapsamlı bir adres listesi gönderdi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: i gotta go, i gotta go. | Gitmem lazım, gitmem lazım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: i know, i know, i know. | Biliyorum, biliyorum, biliyorum... Stan, Brian ile aynı sokakta yaşıyor. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Jessie: i can't let him go alone. | Tek başına gitmesine izin veremem. Tanrı aşkına, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy: i need you to calm down. | Sakin olman lazım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Listen, i know. | Beni dinle, anlıyorum... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Spike: wordy, hold on, i got him. | Wordy, sen git, ben onunla ilgileniyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Ed: donna, wait on my go. | Donna, işaretimi bekle. O benim kocam. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Boss, he's heading for the stairs and he's got the baby. | Şef, merdivenlere doğru gidiyor ve bebek hala onda. Kırk ayak! Kırk ayak! Kırk ayak! Kırk ayak! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |