Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19655
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What he did... kills all of us? | Bizi daha fazla ölüme sürüklüyor, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It kills all of us, greg, a little bit more, | Hepimizi ölüme sürüklüyor, Greg, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Until there's nothing left. | Ta ki... Her şey tükenene kadar. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
There is something left, walter. | Bir şeyler kaldı, Walter. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's left, greg? | Ne kaldı, Greg? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's always been there, | Her zaman burada olan ailen, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Family. Your family. | Aile, ailen kaldı... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It still needs you, no matter what. | Ne olursa olsun, hala sana ihtiyaçları var. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Family... | Bir aile... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Let me tell you a little bit about my family, greg. | Sana biraz ailemi anlatayım mı, Greg... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I have a... | Eski bir... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
An ex Wife... | eşim vardı... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Who drank herself into a coma every night for 4 years! | Son 4 yıldır, her gece komaya girene kadar alkol alan bir eşim vardı! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And she pities me! | Ve bana hala acıyor! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I have a mother and a father that i can't even look at | Yüzüne bakmaya utandığım... Evet, anlıyoruz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And i have a cd where a daughter used to be; | Ve bir de CD; kızımın benim için hazırladığı bir tane... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
There's no family left, greg! | Geriye aile filan kalmadı, Greg! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
See, that's what you realize. | Saklanmalısın. Gör işte, bahsettiğin şey buysa... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I mean, there's no reason why, there's just people in pain, | Yani bir sebebi yokken, acı çekiyor bu insanlar, Tamam, sakin ol. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Go now! | Şimdi! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Go, go, go! | Neden geldiklerini bilmiyorum. Yürü, yürü, yürü! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Stay down! Stay down! | Kal orda! Kal orda! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Don't move! Don't move! Stay down! | Kıpırdama! Kıpırdama! Olduğun yerde kal! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
No! | Tamam. Hayır! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Get him up. | Kaldırın şunu. Tam olarak bir şey söylemek zor. El yapımı bir bomba. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
We know who's working with you, walter. | Kiminle çalıştığını biliyoruz, Walter. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Come on. | Hadi, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It was broder, right? | Broder, değil mi? Neler oluyor? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
He put the call into the, | Seni, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Into the victim's group for a distraction? | o adamı ortadan kaldırmak için, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's this "better idea" you're talking about? | Bu bahsettiğin, "daha iyi fikir" de neydi? İşte söylediği en son söz buydu. İşte söylediği en son söz buydu. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's he supposed to do? | Bu, ne anlama geliyordu? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Come on, buddy, he's already in custody. | Hadi dostum, sonuçta o hala tutuklu. Yaptığınız şu rehine numarasından bahsediyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Whatever it is, it's not gonna happen. | Herneyse, bu olmayacak. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
And the more co Operative you are, | Eğer bize biraz daha yardımcı olursan, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
This isn't the sudan, walter. | Burası Sudan değil, Walter. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
We can't change the rules. | Kuralları değiştiremeyiz. Hala üzerinde çalışıyoruz. Hala üzerinde çalışıyoruz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
We gotta job to do, no matter what. | Ne olursa olsun, yapmamız gereken bir işimiz var. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
He was stationed there last year. | Geçen yıla kadar orada görevliymiş. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wordy, donna, get back to the prisoner, | Wordy, Donna, tutuklunun yanına geri dönün, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's up, boss? | Ne oluyor şef? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Stupid. | Geri zekalı. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Superintendent mclean's office? | Şef Mclean'in Ofisi mi? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, did agent semple call today, | Evet. Ajan Semple bugün sizi arayıp, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
For, uh, peter wilkins? | Şey, e, Peter Wilkins için? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Okay, ed, uh... they didn't get a call, | Tamam, Ed, şey... Orayı aramamış, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
They didn't get a call, she wasn't talking to them. | Onları arayan olmamış. Konuştuğu kişi onlar değilmiş. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, and i think broder was telling the truth. | Evet, sanırım Broder doğru söylüyor... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Run. | Eve gelmek istiyorum. Ne olursa olsun, bir evim olsun, ve hergün evime geleyim istiyorum. Kaç. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I need to make it look like you tried to escape. | Sen kaçıyormuşssun gibi görünmeli. Çaresiz hissediyorsun. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I said run, you son of a bitch. | Kaç dedim sana orospu çocuğu!. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Run! | Koş!! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Clear. | Temiz! Joel Graves'ten sen ne istiyorsun? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
There not here, boss. | Burda yoklar, şef. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Listen to me, walter. | Dinle beni, Walter. ...ne olduğunu anlayamayacaklar. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I know you think you're trying to protect her, | Senin ve bebeğinizin. Onu korumaya çalıştığını biliyorum ama, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
But you're not. | faydası olmuyor. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
If agent semple hurts that man, she's done, she's destroyed. | Eğer Ajan Semple o adama zarar verirse, işi biter, mahvolmuş demektir. Zarar vereceğiz. Biliyorsun. Onu geri getiremez. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
She's already done. | O, zaten bitmiş durumda. Anladım, dostum. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wilkins got her sister the same time he got my julie. | Wilkins, onun kız kardeşini de elinden aldı; aynen Julie gibi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
She could've lost it like most of us, | Aynen bizler gibi, o da kaybetti, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
She didn't even tell her superiors. | Bunu üstlerine bildirmedi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Her sister had a married name, so she just kept it to herself. | Kız kardeşi evlilik soyadını kullanıyordu. Bunu kendi içinde gizli tuttu. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
She tell you this in khartoum? The sudan? | Bunu, sana Khartoum'da mı anlattı? Sudan'da? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It's like it happened for a reason. | Bir sebebi varmış gibi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I mean, what are the chances, both of us there, | Demek istediğim; ikiniz de aynı değişikliği yaşamışsınız, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Both of us trying to get away from the same thing. | İkiniz de, aynı şeylerle mücadele etmişsiniz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
But you can't... | Ama, başaramamazsın... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You can't get away. You can't get away. | Bundan kurtulamazsın. Bundan kurtulamazsın. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It's like you can smell it on each other, you know? | Bunun kokusunu alırsın, anlaman mümkündür... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
It... stinks. | Berbat bir şeydir... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Like, uh... like gasoline. | Gözleri açıktı. Bana bakıyordu. Şey gibi... Benzin gibi. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
That kind of pain. | O türden bir acı işte. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
What's she gonna do, walter? | Ne yapacak peki Walter? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
All i had to do was shoot him. | Tek bildiğim şey, onu vuracak... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Now that's all she has to do. | Yani tüm bunlar onun için... | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Boss, we're looking at the cctv now. | Şef, güvenlik kameralarını inceliyoruz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Wait a minute, wait a minute. | Bekle bir dakika, bekle bir dakika. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
If she used her id card, there's a record of it. | Eddie, o çocuğu kendisinden kurtarmamız lazım. Eğer geçiş kartını kullandıysa, kayıtlarda vardır. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Right here, i got her. | Keenan ona kilitlendi. Yolun sonu, Ed. İşte, buldum onu! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Third basement, right below us. | Üç kat altımızda, hemen sağımızda. Durum raporu, Spike. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
The two of you get down there, i'm on my way. | Siz ikiniz oraya gidin, ben de geliyorum. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Copy. Right around the corner. | Anlaşıldı. Yola çıktık bile. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
No, please. | Rebecca, bizimle konuşmayacaksan, biz geliyoruz. Hayır, lütfen. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Close your eyes and this'll be over. | Gözlerini kapa ve bu iş bitsin. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Close your eyes! | Kapa gözlerini! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Agent semple! | Peki, Laura burdaki planının son parçasını biliyor mu Evan? Ajan Semple! ...bil ki bu yüzdendir. ...bil ki bu yüzdendir. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I just want him to close his eyes. | Ondan sadece gözlerini kapatmasını istiyorum. Silah aşağıda. Silah aşağıda. ...bir daha asla geri dönemeyeceksiniz. ...bir daha asla geri dönemeyeceksiniz. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You need to put the gun down. | Silahını indirmen gerkiyor. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I just need him to close his eyes. | Sadece gözlerini kapatması lazım. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
I said, close your eyes! | Kapa gözlerini dedim sana! | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Donna, on target. | Donna, hazır ol. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
If you don't put the gun down, | Eğer silahını indirmezsen, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Delia. | Delia. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
Delia, what're you doing? | Delia, ne yapıyorsun? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
This isn't right, this isn't justice, | Bu doğru değil, bu adalete sığmaz, | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
This is vengeance, you know that. | Bunun adı vahşiliktir, bunu biliyorsun. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
But can i tell you what i do know? | Ama sana ne bildiğimi anlatayım mı? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You've had wilkins all alone for nearly 20 minutes. | Wilkins ile yaklaşık 20 dakikadır yanlızdınız. | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |
You could've killed him by now, but you didn't. | Onu şimdiye kadar öldürebilirdin, ama bunu yapmadın değil mi? | Flashpoint-1 | 2008 | ![]() |