Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157805
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, as honestly as I could. | Aslında, elimden geldiğince dürüst davrandım. | Swindled-1 | 2004 | |
| The one smiling isn't the mother. That's Aunt Luisa. | Gülücük saçan annesi değil. O Luisa teyze. | Swindled-1 | 2004 | |
| The other one is Aunt Carlota. | Diğeri Carlota teyze. | Swindled-1 | 2004 | |
| This is her mother. | İşte annesi bu. | Swindled-1 | 2004 | |
| She wasn't expected until next week. | Gelecek haftaya kadar gelmemesi lazımdı. | Swindled-1 | 2004 | |
| What is your specialty? | Uzmanlık alanın nedir? | Swindled-1 | 2004 | |
| Neurology. | Nöroloji. | Swindled-1 | 2004 | |
| But I haven't practiced for a year. | Ama bir yıla yakın uzak kaldım. | Swindled-1 | 2004 | |
| And you work abroad? | Yurtdışında mı çalışıyorsun? | Swindled-1 | 2004 | |
| In Kiriata, a village in Guinea. He works with an NGO. | Kiriata da, Gine'de küçük bir köy. NGO'da çalışıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's a good business. | Çok güzel. | Swindled-1 | 2004 | |
| Aunt, it's non profit making. | Teyze, gönüllü olarak çalışıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| Really? They're the worst kind. | Gerçekten mi? Onlar çok kötü. | Swindled-1 | 2004 | |
| Aunt Carlota! | Carlota teyze! | Swindled-1 | 2004 | |
| It was a very poor hospital. | Fakir bir hastane. | Swindled-1 | 2004 | |
| He's going away again soon, to Zambia. | Yakında tekrar gidecek, bu sefer Zambia'ya. | Swindled-1 | 2004 | |
| I believe you're building a hospital and a school. | Tahminimce okul ve hastane yaptırıyorsunuz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Yes, well, | Evet, | Swindled-1 | 2004 | |
| that was the plan but the money they've got | asıl plan bu ama ellerindeki para... | Swindled-1 | 2004 | |
| barely covers the trip and a few water bottles. | ancak uçak bileti ve bir kaç bardak su almaya yetiyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| And the people are dying of huger. | Oysa insanlar açlıktan ölüyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| Can we still make a donation? | Hala bağış yapma şansımız var mı? | Swindled-1 | 2004 | |
| I demand to do it. | Ben istiyorum ama. | Swindled-1 | 2004 | |
| You don't have to, we're in contact with other NGOs. | Sizden bunu isteyemem, Diğer NGO'larla iletişim içindeyiz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Just tell us how much, | Sadece ne kadar istediğini söyle, | Swindled-1 | 2004 | |
| or I couldn't look at those poor black children on TV again. | yoksa TV'deki fakir siyah çocukların yüzüne tekrar bakamam. | Swindled-1 | 2004 | |
| It was incredible. | İnanılmaz bir durum. | Swindled-1 | 2004 | |
| However much I refused, they insisted. | Ne kadar reddettiysem de, hala ısrar ediyorlar. | Swindled-1 | 2004 | |
| I didn't want to do this to Miriam. | Bunu Miriam'a yapmak istemedim. | Swindled-1 | 2004 | |
| I was on vacation, I loved being with her, | Tatildeyim, onunla olmaya bayılıyorum, | Swindled-1 | 2004 | |
| but those ladies were determined. | ama bu bayanlar çok azimli çıktı. | Swindled-1 | 2004 | |
| If I'd said I wanted to take advantage of their daughter, | Onlara "kızınızı kullanmak istemiştim" demiş olsam da, | Swindled-1 | 2004 | |
| they wouldn't have cared. | umurlarında olmayacaktı. | Swindled-1 | 2004 | |
| The checks were raining down on me. | Üstüme çekler yağıyordu. | Swindled-1 | 2004 | |
| I told you, Federico. | Sana demiştim Federico. | Swindled-1 | 2004 | |
| This boy is overflowing with class. | Bu genç kabına sığmıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're falling in love with that girl. | O kıza aşık oluyorsun. | Swindled-1 | 2004 | |
| No, Federico. | Hayır, Federico. | Swindled-1 | 2004 | |
| Well, I like her a bit, but... | Aslında ondan biraz hoşlandım, ama... | Swindled-1 | 2004 | |
| No one can share our life. | Bizimle kimse hayatını paylaşamaz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Did she go to see you? | Seninle mi görüştü yoksa? | Swindled-1 | 2004 | |
| Yes, but she only wants to talk to you. | Evet, ama seninle konuşmak istiyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're a big mouth. | Gevezenin tekisin. | Swindled-1 | 2004 | |
| Go out by the service door. | Arka kapıdan çıkın. | Swindled-1 | 2004 | |
| What must I do to keep you out of my life? | Seni hayatımdan çıkarmak için ne yapmam lazım? | Swindled-1 | 2004 | |
| Give me a drink. | Bir içki hazırlayabilirsin. | Swindled-1 | 2004 | |
| Get out of here. Not so fast, Federico. | Git buradan. O kadar kolay değil Federico. | Swindled-1 | 2004 | |
| You need the money as much as I do. | O paraya en az benim kadar ihtiyacın var. | Swindled-1 | 2004 | |
| Your last job was a disaster. | Son işi eline yüzüne bulaştırdın. | Swindled-1 | 2004 | |
| You invested a lot and now you're broke. | Çok masraf yaptın ve şu an meteliksizsin. | Swindled-1 | 2004 | |
| How did you get Fingers to tell you everything? | Cepçi'nin sana herşeyi anlatmasını nasıl sağladın? | Swindled-1 | 2004 | |
| That doesn't matter. | Konumuz o değil. | Swindled-1 | 2004 | |
| I want you to leave, Pilar. No. | Pilar, buradan gitmeni istiyorum. Olmaz. | Swindled-1 | 2004 | |
| First, listen to me. | Öncelikle beni bir dinle. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm giving you a prime sucker on a plate. | Sana müthiş bir enayi sunuyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| A friend of my husband. | Kocamın bir arkadaşı. | Swindled-1 | 2004 | |
| We can take him for 300 million. | Ondan 300 milyon koparabiliriz. | Swindled-1 | 2004 | |
| I want you to leave. Federico, | Gitmeni rica ediyorum. Federico, | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm desperate. | Umutsuzum. | Swindled-1 | 2004 | |
| Time puts us all in our place. | Zaman bizi yorgun düşürdü. | Swindled-1 | 2004 | |
| Goodbye, Pilar. | Güle güle Pilar. | Swindled-1 | 2004 | |
| What if it were 600? | Ya 600 milyon kazanabilseydik? | Swindled-1 | 2004 | |
| We can take him for at least 600 million. | En az 600 milyon kaldırırız bu işten. | Swindled-1 | 2004 | |
| I never work those amounts. Come on, Federico. | O miktarlarda iş yapmam. Yapma Federico. | Swindled-1 | 2004 | |
| A blind man can see it's a rare bird. | Kör birisi bile bunun bir kelaynak olduğunu anlar. | Swindled-1 | 2004 | |
| He trusts blindly in me. | Adamın bana güveni sonsuz. | Swindled-1 | 2004 | |
| The walls of his house are lined with undeclared money. | Herifin evi beyan edilmemiş parayla dolup taşıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| With the arrival of the Euro, it's useless. | Euro'ya geçişten sonra, o para hiç bir işine yaramaz. | Swindled-1 | 2004 | |
| He has to invest it, don't you see? | En kısa zamanda yatırıma dönüştürmesi gerek, anlamıyor musun? | Swindled-1 | 2004 | |
| How do you know I won't cheat you? | Peki, seni aldatmayacağımı nerden biliyorsun? | Swindled-1 | 2004 | |
| I prefer that risk to losing everything. | Her şeyi kaybetmektense o riski göze alıyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| The new scam was a challenge for Federico. | Yeni iş Federico için bir başkaldırıştı. | Swindled-1 | 2004 | |
| The imminent death of Pilar's husband | Pilar'ın kocasının yakında ölecek olması | Swindled-1 | 2004 | |
| meant he had to work fast. | elini çabuk tutmasını gerektiriyordu. | Swindled-1 | 2004 | |
| He played the main character, Federico Collado, | Ana karakteri o üslendi, Federico Collado, | Swindled-1 | 2004 | |
| a businessman who'd made a fortune with investments. | yatırımlarıyla servet edinen bir iş adamı. | Swindled-1 | 2004 | |
| To make the contact, Pilar went to a gala party | Teması kurmak için, Pilar bir partiye gitti, | Swindled-1 | 2004 | |
| to be attended by her friend, the sucker. | arkadaşının dikaktini de çekecekti, yani enayinin. | Swindled-1 | 2004 | |
| She got invitations for Federico and another of our con men. | Federico ve diğer iş arkadaşlarımızı da davet ettirmişti. | Swindled-1 | 2004 | |
| Federico, | Federico, | Swindled-1 | 2004 | |
| excuse me, I'd like you to meet | afedersin, seni... | Swindled-1 | 2004 | |
| Jose Luis Orozco and his wife Lola. | Jose Luis Orozco ve eşi Lola ile tanıştırmak istedim. | Swindled-1 | 2004 | |
| We were dying to meet you. | Sizinle tanışmak için can atıyorduk. | Swindled-1 | 2004 | |
| Pilar talks about you a lot. | Pilar sizden çok bahseder. | Swindled-1 | 2004 | |
| I hope you don't listen. | Umarım kulak asmamışsınızdır. | Swindled-1 | 2004 | |
| Pilar always exaggerates, a lot. | Pilar oldukça abartır da. | Swindled-1 | 2004 | |
| An honor. | Benim için bir şeref. | Swindled-1 | 2004 | |
| The honor is ours. | O şeref bize ait. | Swindled-1 | 2004 | |
| I hope we can do business. | Umarım beraber iş de yaparız. | Swindled-1 | 2004 | |
| Right, darling? Yes. | Değil mi hayatım? Tabi. | Swindled-1 | 2004 | |
| I hope so. | Ben de isterim. | Swindled-1 | 2004 | |
| This is Antonio Mellado. | Antonio Mellado. | Swindled-1 | 2004 | |
| Is that a Buenos Aires accent? | Buenos Aires aksanınız var! | Swindled-1 | 2004 | |
| A pleasure, Antonio. | Memnun oldum, Antonio. | Swindled-1 | 2004 | |
| This is a very fine apartment. | Çok güzel bir dairedir. | Swindled-1 | 2004 | |
| Does it have a service door? | Arka kapısı var mı? | Swindled-1 | 2004 | |
| Of course, we have two. | Tabi ki, hem de iki tane. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll show you the other side. | Diğer odaları göstereyim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Once Federico assigned the work, | Federico işi kafasında oluşturunca, | Swindled-1 | 2004 | |
| things went very quickly. | herçey çok hızlı ilerler. | Swindled-1 | 2004 |