Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156328
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| As though they are vibrating... | Sanki titriyorlar... | Strings-1 | 2004 | |
| l can tell he's alive and that he will return. | Onun yaşadığını ve döneceğini söyleyebilirim. | Strings-1 | 2004 | |
| Tonight l dreamed of Sideon! | Bu gece Sideon rüyama girdi! | Strings-1 | 2004 | |
| He was disguised as an old Zerith, | Yaşlı bir Zerith gibi giyinmişti, | Strings-1 | 2004 | |
| his voice sounded like the wind blowing through the dry grass on the great plains. | Sesi geniş bir ovada kuru otları okşayan rüzgar gibiydi. | Strings-1 | 2004 | |
| Some people are bound together, Ghrak. | Bazı insanlar birbirlerine bağlıdır, Ghrak. | Strings-1 | 2004 | |
| Like Hal and me, | Aynı Hal ve ben gibi, | Strings-1 | 2004 | |
| like the man who loses his hand and the slave who gives him a new one. | aynı elini kaybeden bir adam ve ona yeni bir el veren bir köle gibi. | Strings-1 | 2004 | |
| lf you feel, then you'll know it's true. | Eğer hissediyorsan, bunun doğru olduğunu bilirsin. | Strings-1 | 2004 | |
| And to whom are you bound, Ghrak? | Peki sen kime bağlısın, Ghrak? | Strings-1 | 2004 | |
| My father, who robbed you of your strength and beauty? | Senin gücünü ve güzelliğini çalan babama mı? | Strings-1 | 2004 | |
| To Nezo? | Nezo'ya mı? | Strings-1 | 2004 | |
| To those from whom you took your body parts? | Parçalarını aldığın kölelere mi? | Strings-1 | 2004 | |
| Whatever you do to me, l will never ever be yours. | Bana ne yaparsan yap, senin olmayacağım. | Strings-1 | 2004 | |
| Well then, l cannnot help you. | O zaman, sana yardımcı olamam. | Strings-1 | 2004 | |
| Goodbye, Jhinna. | Hoşçakal, Jhinna. | Strings-1 | 2004 | |
| Take them down there! | Atın şunları aşağı! | Strings-1 | 2004 | |
| ls that really you? | Bu gerçekten sen misin? | Strings-1 | 2004 | |
| That's a very long story. | Bu çok uzun bir hikaye. | Strings-1 | 2004 | |
| Listen carefully! | Dikkatle dinle! | Strings-1 | 2004 | |
| Jhinna and l found your father's farewell letter. | Jhinna ve ben babanın veda mektubunu bulduk. | Strings-1 | 2004 | |
| He wasn't murdered, Hal. | O öldürülmedi, Hal. | Strings-1 | 2004 | |
| He took his own life | Kendi canına kıydı | Strings-1 | 2004 | |
| so that he could leave the throne to you. | böylece tahtı sana bırakabilecekti. | Strings-1 | 2004 | |
| So that you could accomplish what he never could. | Böylece onun yapamadıklarını sen yapabilecektin. | Strings-1 | 2004 | |
| We have found the Zeriths. | Zerithler'i bulduk. | Strings-1 | 2004 | |
| l have deployed the army forth and we should defeat this evil. | Orduyu dışarıda konuşlandırdım ve bu kötülüğü yenmeliyiz. | Strings-1 | 2004 | |
| But there is also evil within Hebalon itself. | Ama Hebalon'un içinde de kötülük var. | Strings-1 | 2004 | |
| This is what happens when you betray your own people. | İnsanlarına ihanet edersen olacak şey bu. | Strings-1 | 2004 | |
| You should have listened to Ghrak. | Ghrak'ı dinlemeliydin. | Strings-1 | 2004 | |
| Now l have no choice. | Artık hiçbir seçeneğim yok. | Strings-1 | 2004 | |
| So the whole thing is a lie. | O zaman herşey bir yalan. | Strings-1 | 2004 | |
| Our whole life. | Bütün hayatımız. | Strings-1 | 2004 | |
| lt is we who are the enemy. | Düşman aslında biziz. | Strings-1 | 2004 | |
| We are our own worst enemy. | Bizler kendimizin en kötü düşmanıyız. | Strings-1 | 2004 | |
| Ola. | Ola. | Strings-1 | 2004 | |
| Something is happened to Jhinna. | Jhinna'ya birşeyler oldu. | Strings-1 | 2004 | |
| Zita was right. | Zita haklıydı. | Strings-1 | 2004 | |
| Hebalon belongs to the Zeriths. | Hebalon Zerithlere ait. | Strings-1 | 2004 | |
| l end where you begin, | Senin başladığın yerde ben biterim, | Strings-1 | 2004 | |
| and where you end, l begin. | ve senin bittiğin yerde, ben başlarım. | Strings-1 | 2004 | |
| And in that way we are all connected. | Ve bu şekilde birbirimize bağlanırız. | Strings-1 | 2004 | |
| you will be able to use the strength that dwells in all life. | onun hayat boyunca gelişen gücünü kullanmayı başarabilirsin. | Strings-1 | 2004 | |
| l got him, dad. | Anladım, baba. | Strings-1 | 2004 | |
| Don't move, stay where you are. | Kıpırdama, olduğun yerde kal. | Strings-1 | 2004 | |
| l'm letting go of the grille. | Kafesi bırakıyorum. | Strings-1 | 2004 | |
| Stay where you are... | Olduğun yerde kal... | Strings-1 | 2004 | |
| Hal, you are alive! | Hal, yaşıyorsun! | Strings-1 | 2004 | |
| No, Jhinna, stay with me. | Hayır, Jhinna, benimle kal. | Strings-1 | 2004 | |
| Promise me you'll do what our father said, Hal. | Bana, babamızın söylediğini yapacağına söz ver hal, Hal. | Strings-1 | 2004 | |
| He asked you to live in peace. | Senden barış içinde yaşamanı istedi. | Strings-1 | 2004 | |
| You must do that. | Bunu yapmalısın. | Strings-1 | 2004 | |
| ln peace and love, Hal! | Barış ve sevgi içinde, Hal! | Strings-1 | 2004 | |
| You must! | Yapmalısın! | Strings-1 | 2004 | |
| We are bound together in heaven, the two of us. | Biz ikimiz, cennette birbirimize bağlıyız. | Strings-1 | 2004 | |
| lt is you who plays that beautiful music, isn't it? | O güzel müziği yapan sendin, değil mi? | Strings-1 | 2004 | |
| Jhinna, no. | Jhinna, hayır. | Strings-1 | 2004 | |
| Oh no! Hal, look out! | Oh hayır! Hal, dikkat et! | Strings-1 | 2004 | |
| lt's over, Kharo Nezo. | Herşey bitti, Kharo Nezo. | Strings-1 | 2004 | |
| Too late, Hal. | Çok geç, Hal. | Strings-1 | 2004 | |
| Thanks to you, the army has long since been sent against the Zeriths. | Sana teşekkür ederim, ordu Zerithler'e karşı savaşmaya gönderildiğinden beri bekliyordu. | Strings-1 | 2004 | |
| lt was so nice of you to locate them for us. | Bizim için onları bulman büyük incelik. | Strings-1 | 2004 | |
| Don't delude yourself. You're a son of Hebalon! | Kendini kandırma. Sen bir Hebalon evladısın! | Strings-1 | 2004 | |
| You're like me, like your father, | Sen de benim gibisin, baban gibisin, | Strings-1 | 2004 | |
| you can't run away from that. | bundan kaçamazsın. | Strings-1 | 2004 | |
| So come on then, you miserable coward, kill me! | Haydi o zaman, Seni sefil korkak, öldür beni! | Strings-1 | 2004 | |
| l am like my father. | Ben, yaşamının son anlarını yaşayan, | Strings-1 | 2004 | |
| ln the last few seconds of his life. | babam gibiyim. | Strings-1 | 2004 | |
| l am beginning where he ends, l shall have the strength to do what he did not. | Ben O'nun bittiği yerde başlarım, ben O'nun yapmadığı şeyleri yapacak güce sahip olacağım. | Strings-1 | 2004 | |
| l've promised a friend to use this hand to something good. | bir dosta, bu eli iyi bir şeyler yapmak için kullanacağıma söz vermiştim. | Strings-1 | 2004 | |
| The Hebalonians are just beyond the forest. | Hebalonlular ormanın tam arkasında. | Strings-1 | 2004 | |
| l told you, we should have killed him. | Sana söylemiştim, onu öldürmeliydik. | Strings-1 | 2004 | |
| Summon our men. | Adamlarımızı getir. | Strings-1 | 2004 | |
| They must have a special route. | Özel bir yolları olmalı. | Strings-1 | 2004 | |
| We'll never get in there alive. | Oraya asla canlı olarak giremeyeceğiz. | Strings-1 | 2004 | |
| Oh yes we will. We'll burn our way through. | Hayır gireceğiz. Yolumuzu yakarak açacağız. | Strings-1 | 2004 | |
| Why isn't anything happening? | Neden hiçbirşey olmuyor? | Strings-1 | 2004 | |
| Why aren't they attacking? | Neden saldırmıyorlar? | Strings-1 | 2004 | |
| How long are we going to wait? | Daha ne kadar bekleyeceğiz? | Strings-1 | 2004 | |
| Mother, what are we waiting for? | Anne, ne için bekliyorlar? | Strings-1 | 2004 | |
| Hush, now! | Şimdilik sus yavrum! | Strings-1 | 2004 | |
| Look. The sun is coming up. | Bak. Güneş doğuyor. | Strings-1 | 2004 | |
| That's not the sun. | Bu güneş değil. | Strings-1 | 2004 | |
| Take up your positions! | Mevzilerinize geçin! | Strings-1 | 2004 | |
| Fill the traps with water. | Tuzakları suyla doldurun. | Strings-1 | 2004 | |
| The moment is at hand. | Zaman neredeyse geldi. | Strings-1 | 2004 | |
| l want Sahro taken alive! | Sahro'yu canlı istiyorum! | Strings-1 | 2004 | |
| Onwards l say. | İlerleyin diyorum. | Strings-1 | 2004 | |
| Kill men, women and children. | Adamları, kadınları ve çocukları öldürün. | Strings-1 | 2004 | |
| Let no one be spared. | Kimse sağ kalmasın. | Strings-1 | 2004 | |
| This night will see the end of the Zeriths. | Bu gece Zerithler'in sonuna şahit olacak. | Strings-1 | 2004 | |
| By dawn, Hebalon will be victorious and they will be ashes. | Şafakla birlikte, Hebalon muzaffer ve onlar da kül olacak. | Strings-1 | 2004 | |
| Search the forest, search under every stone! | Ormanı arayın, bütün taşların altına bakın! | Strings-1 | 2004 | |
| But remember. | Ancak unutmayın. | Strings-1 | 2004 | |
| Sahro is mind alone. | Sahro benimdir. | Strings-1 | 2004 | |
| The camp is abandoned. The Zeriths must have fled. | Kamp terkedilmiş. Zerithler kaçmış olmalı. | Strings-1 | 2004 | |
| They are here! | Buradalar! | Strings-1 | 2004 | |
| Up there, in the trees! Take him down! | Yukarıda, Ağaçların içinde! İndirin onu! | Strings-1 | 2004 | |
| Well, what have we here. | Bakın burada neyimiz var. | Strings-1 | 2004 | |
| l want him alive. | Onu canlı istiyorum. | Strings-1 | 2004 |