Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14329
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
My first big promotion was to Strasbourg. | İlk büyük terfim Strazburg'a oldu. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We spent five years there. | Orada beş yıl kaldık. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We liked the place. | Strazburg'u sevdik. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Then came Montpellier. | Sonra Montpellier'e gittik. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
A trickier period. | Zor bir dönemdi. Neden? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Nothing to do with work. On a personal level. | İşle hiçbir ilgisi yoktu, kişisel düzeydeydi. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
The more I know about you, | Sizi daha fazla tanıdıkça doğru teşhisi koymak kolaylaşır. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
If you don't trust me, we won't get anywhere. | Eğer bana güvenmezseniz hiçbir yere varamayız. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Do you want a cigarette? | Bir sigara ister misin? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Do you understand how so many billions go up in smoke? | Sigara içmekle milyarların nasıl uçup gittiğini anlıyor musun? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
The big picture, yes. | Olayın bütünü, evet. Şeytan ayrıntılarda gizlidir. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
People used assets they didn't own thinking debt was risk free. | İnsanlar kendilerine ait olmayan varlıkları kullanır... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Let's go inside. I'm freezing. | Donuyorum, hadi içeri girelim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
They'd rather have a chick on a calendar than as their banker. | Bankacıları yerine takvimde poz veren fıstıkları tercih ediyorlar. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Since I worked that out, I play on it. | Böyle çalışmaya başladığımdan beri bunun üzerine oynuyorum. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We'll have to take steps | Giderek artan borcu ödenmeyen hesap sorununu çözmek için adımlar atmalıyız. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We need to be able to identify potential problem accounts. | Potansiyel sorunlu hesapları tespit edebilmemiz gerekiyor. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Short term, we need a precise report on all our clients in difficulty. | Kısa vadede, zor durumda olan müşterilerimizin... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Paul, you have the best overview of the situation. | Paul, bu duruma en iyi bakış açısı sende var. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
And time on your hands. | Zamanı kendin belirle. Bunu 2 haftada yapabilir miyiz? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Mr. Mazelat, how are you? | Bay Mazelat, nasılsınız? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Fine, thank you. | İyiyim, teşekkür ederim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I thought my colleague had contacted you. | Meslektaşımın sizinle iletişim kurduğunu sanmıştım. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
That's very kind, but BICF likes to vivify its outlook. | Çok naziksiniz ama BICF görünümünü güçlendirmeyi seviyor. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
New blood will give you a better analysis than me. | Yeni bir kan size benden daha iyi analizler verecektir. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Fresh ideas, a new approach, you see... | Yeni fikirler, yeni bir yaklaşım, göreceksiniz ki... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We can still have lunch if you want. | İsterseniz hâlâ öğle yemeğine çıkabiliriz. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Okay, I'll have someone call you today. | Tamam, bugün birinin sizi aramasını sağlarım. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
See you soon. | Görüşmek üzere. Teşekkür ederim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
If I can find Benoît's high school... | Benoit'in lisesini bulabilirsem... Şu tepenin dibinde değil mi? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
So we're over there, behind it. Out of sight. | Yani biz buradayız, onun arkasında. Görüş alanı dışında. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You got what you wanted, didn't you? | İstediğinizi aldınız, değil mi? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Anyway, what can we do? Nothing. | Her neyse, ne yapabiliriz ki? Hiçbir şey. Ne demek hiçbir şey? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Imagine how humiliating a hearing is for him. | Bunu duymanın onun için ne kadar aşağılayıcı olduğunu bir düşün. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
It's just office politics. He'll be cleared. | Bu sadece ofis politikası. Aklanacaktır. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
So why won't you testify? | Neden tanıklık etmiyorsun? Yeni patronuma karşı mı? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Don't be naïve. Let them fight it out. | Saf olma. Bırak onlar birbirine girsin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
And take it all lying down. The abuse, the insults... | Bırakalım da yan gelip yatsınlar. İstismar, hakaret... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Is that self interest or principle? | Kişisel çıkarın mı, prensip için mi? Ne demek istiyorsun? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
If Lancelin stays, you'll be regional director. | Eğer Lancelin kalırsa bölge müdürü sen olursun. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Antoine, | Antoine, sen iş yerinde en sevdiğim adamsın. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
but actually we don't understand each other. | Ama aslında birbirimizi anlamıyoruz. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You have an office. That's easy to understand. | Bir ofisin var. Bunu anlamak kolay. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Laurent Struder, safety engineer. | Laurent Struder, iş güvenliği mühendisi. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I'm Delphine Jiloroy | Ben Delphine Jiloroy, merkez ofisteki bir denetçiyim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Robert Fazil, cost controller. | Robert Fazıl, maliyet kontrolörü. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Florence Boquet, from legal affairs. | Floransa Boquet, hukuk işlerinden. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
How could anyone believe Jacques Lancelin | Nasıl olur da herhangi biri Jacques Lancelin'in para tırtıkladığına... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
can vouch for his integrity and devotion to the bank. | ...onun dürüstlüğüne ve bankaya olan sadakâtine kefil olabilir. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
We're asking you to testify, not plead his case. | Davasını savunmanızı değil tanıklık yapmanızı istiyoruz. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Frankly, there are more subtle ways of creaming off cash. | Açıkçası nakitle daha fazla para kazanmanın daha kurnazca yolları var. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
cashing the extra 300,000 euros, | ...ekstradan 300.000 euro bozdurmak... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
erasing the records to avoid getting caught... | ...yakalanmayı önlemek için kayıtları silmek... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Looking for the truth. | Gerçeği arıyorum. Tamam. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Thank you, Paul. | Teşekkür ederim Paul. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Françoise, see you soon. | Françoise, görüşmek üzere. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Goodbye, Youssef. | Hoşça kal Youssef. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I hope so. We can't guarantee it, but we'll do our best. | Umarım alırsın. Garanti veremeyiz ama elimizden geleni yaparız. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
And if not? | Ya alamazsam? Yine de tatil için gel. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
What will I do? | Ne yapacağım? Bir şeyler buluruz, göreceksin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Come on... | Hadi. Hoşça kal. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Don't worry about it. | Bunu dert etme. Her şey için teşekkürler. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
See you, son. | Görüşürüz evlat. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Bye, Ben. Have a good trip. | Güle güle Ben. İyi yolculuklar. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Feel free again? Don't be ridiculous. | Tekrar özgür hissetmek mi? Saçmalama. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Just say you've fallen in love. It's less hurtful. | Sadece âşık oldun diyelim. Daha az acı verir. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Have you fallen in love? | Âşık mı oldun? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I don't know. | Bilmiyorum. Henüz bilmiyorum. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Enough to wreck everything? | Her şeyi mahvetmek için yeterli mi? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Sure. | Elbette. Nasılsın? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
In your state, no way. | Sen bu durumdayken katiyen olmaz. Durumum hakkında ne biliyorsun? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Jesus! Don't run away. | Tanrım! Kaçma. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Smoking dope, putting the world to rights... | Uyuşturucu kullanmak, dünya haklarını savunmak... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
That's what makes you so superior? | ...seni bu kadar üstün kılan şey ne? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
What's your problem? | Senin derdin ne? Seni kızdırdığımı hissediyorum. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You're way off base. Booze and medication don't mix. | Yanlış yoldasın. İçki ve ilaç karıştırılmaz. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I can handle the booze. | İçkiyle başa çıkabilirim. Onları karıştırmam. Sorumsuzun teki değilim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Bullshit! | Saçmalık! İstersen bankanın hayatını mahvetmesine izin ver. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Now get out of my room! | Hemen odamdan defol! Seni pislik! | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You'll lose your arrogance, too. | Kibrini de kaybedeceksin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Thanks to you, I'm out of a job. | Senin sayende işsiz kaldım. Ne demek istiyorsun? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Fisher just fired me for gross misconduct. | Fisher, ağır suistimal nedeniyle az önce beni kovdu. Ne için kovdu be? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Too many decisions "taken lightly with no basis in fact. " | Bir sürü karar düşünülmeden, hiçbir temele dayanmadan alınmış. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I thought he hated you, but no. | Senden nefret ettiğini sanmıştım ama yanılmışım. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
He loved your report. Just shows, you can't trust anyone. | Raporunu beğenmiş. Gösteriyor ki hiç kimseye güvenemezsin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Don't say that. It's what he wants. | Böyle deme, onun istediği bu. Siktir et, buradaki herkes arkadan bıçaklıyor. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I don't believe it! | Buna inanamıyorum! Paul, bekle! | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
This time, you've gone too far. | Bu sefer çok ileri gittin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You told Miss Chambéron I got her fired. | Bayan Chamberon'a onu benim kovduğumu söylemişsin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I told her that your excellent report means we're restructuring. | Ona, senin mükemmel raporunun yeniden yapılanmamız anlamına geldiğini söyledim. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
My report says absolutely nothing about that. | Kesinlikle raporumda bu konuda hiçbir şey yer almıyor. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
My job is to draw the conclusions you fail to make. | İşim senin başarısızlıklarının sonuçlarını düzeltmek. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
That's just an excuse. | Bu sadece bahane. Hayır, her bölüm bunu yapıyor. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
It's what I'm assigned to do. Lower overheads. It's no secret. | Ben bunu yapmak için görevlendirildim. Düşük sabit masraflar. Bu bir sır değil. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Precisely. Why let the desk think I had something to do with it? | Kesinlikle. Neden bürodakilerin benim bununla bir ilgim olduğunu... | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
Aren't you ashamed? Of what? Being accountable? | Utanmıyor musun? Neden? Sorumlu olmaktan mı? | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
You twist right and wrong. | Doğruyu ve yanlışı çarpıtıyorsun. Bu besbelli ve çok tehlikeli. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
What did the shrinks do to you? | Neden kendini küçültüyorsun? Uzatma artık! | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I'll write a memo. We can't go on like this. | İç yazışmayla durumu bildireceğim. Bu şekilde devam edemeyiz. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |
I quite agree. You should ask for a transfer. | Tamamen katılıyorum. Tayin istemelisin. | De bon matin-1 | 2011 | ![]() |