Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20449
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| it's my life's savings. | hayat kurtarıcım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Be nice to it. | Ona kibar davran. | Freezer-1 | 2013 | |
| That will do... | İşte oldu... | Freezer-1 | 2013 | |
| It's kind of a weird time to be romantic, don't you think? | Romantik olmak için biraz tuhaf bir durumda olduğumuzu düşünmüyor musun? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's... oh, okay. | Bu... oh, evet. | Freezer-1 | 2013 | |
| Ow! Oh. | Ow! Oh. | Freezer-1 | 2013 | |
| You've got a funny way of showing it. | Bunu göstermek için çok eğlenceli bir yol seçtin. | Freezer-1 | 2013 | |
| I don't want to hurt you anymore. | Seni daha fazla incitmek istemiyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, good. | Oh, güzel. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh. Oh, your hands. | Oh. Oh, ellerin. | Freezer-1 | 2013 | |
| Your hands... your hands are really, really warm. | Ellerin... ellerin gerçekten, gerçekten çok sıcak. | Freezer-1 | 2013 | |
| I didn't find the money at the restaurant. | Restaurantta parayı bulamadım. | Freezer-1 | 2013 | |
| You can go. You'll be free. | Buradan özgürce çıkıp gitme şansın var. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, that'd be amazing. | Oh, bu muhteşemdi. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well? | İyi mi? | Freezer-1 | 2013 | |
| No. Then you die. | Hayır. Yoksa ölürsün. | Freezer-1 | 2013 | |
| And you'll never get the money. | ve siz de parayı asla alamazsınız. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh hh! | Oh hh! | Freezer-1 | 2013 | |
| I think I'll liked the bite better. | Sanırım ısırmandan daha çok hoşlandım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah. No, I did. I definitely... | Evet. Hayır, Yaptım. Ben kesinlikle... | Freezer-1 | 2013 | |
| oh, wait, wait, wait. Wait. | oh, bekle, bekle, bekle. Bekle. | Freezer-1 | 2013 | |
| Before you go, | Gitmeden önce, | Freezer-1 | 2013 | |
| there's something you need to know. | bilmeniz gereken birşey var. | Freezer-1 | 2013 | |
| I'm not the only one holding the cards here. | Elinde kartları olan yalnız ben değilim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Isn't it odd | Sam'in telefonunu, | Freezer-1 | 2013 | |
| that no one found Sam's phone? | kimsenin bulamaması garip değil mi? | Freezer-1 | 2013 | |
| That Sam was still alive in here | Hani herkes öldüğünü düşünmesine rağmen, | Freezer-1 | 2013 | |
| when everyone else thought he was dead? | burada gayet canlı şekilde yatarken? | Freezer-1 | 2013 | |
| I think someone was trying to save him. | Bence biri onu kurtarmaya çalışıyordu. | Freezer-1 | 2013 | |
| He told me he had a partner. | Bana bir ortağının olduğundan söz etti. | Freezer-1 | 2013 | |
| And if you don't listen, they're gonna get the money, | ve eğer dinlemezseniz, parayı onlar alacak. | Freezer-1 | 2013 | |
| I promise you. | Size garanti ederim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Sam was a dirty cop. | Sam kirli bir polisti. | Freezer-1 | 2013 | |
| You said it yourself. He owed money. | Sen kendin söyledin. Bir sürü borcu vardı. | Freezer-1 | 2013 | |
| And you delivered the money to Boyka. | ve sen parayı Boyka'ya teslim ettin. | Freezer-1 | 2013 | |
| And Boyka was Sam's snitch. | ve Boyka da Sam'in muhbiriydi. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you didn't know that, he was. | Eğer bilmiyorsan öğren, öyleydi,. | Freezer-1 | 2013 | |
| Boyka trusted Sam... a bad mistake. | Boyka Sam'e güvendi... affedilmez hata. | Freezer-1 | 2013 | |
| The money was stolen, | Para çalındı, | Freezer-1 | 2013 | |
| Boyka is blamed, | Boyka şuçlandı, | Freezer-1 | 2013 | |
| and who kills him? | ve onu kim öldürdü? | Freezer-1 | 2013 | |
| Stepan. | Stepan. | Freezer-1 | 2013 | |
| And who saw me in the parking garage? | ve beni park yerinde kim gördü? | Freezer-1 | 2013 | |
| I trust Stepan. | Stepan'a güvenirim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Why would he kill the cop if they are working together? | Birlikte çalışıyorlarsa polisi neden öldürdü? | Freezer-1 | 2013 | |
| Sam would have spilled the beans to save his own life. | Sam kendi hayatını kurtarmak için gerçekleri söylemeye başlayacaktı..... | Freezer-1 | 2013 | |
| If Stepan hadn't chopped his head off... | Eğer Stepan kafasını baltayla kesmeseydi... | Freezer-1 | 2013 | |
| What's your beef, man? | Derdin ne adamım? | Freezer-1 | 2013 | |
| Tell him! No. | Anlat ona! Hayır. | Freezer-1 | 2013 | |
| That's right. He understands. | Bu doğru. Anladı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Right? You understand, right? | Doğru mu? Anladın değil mi? | Freezer-1 | 2013 | |
| You got your fucking money. | Sizin kahrolası paranızı sen çaldın. | Freezer-1 | 2013 | |
| Enough of this bullshit. | Bu kadar saçmalık yeter. | Freezer-1 | 2013 | |
| You don't need me. Run while you can. | Bana ihtiyacın yok. Kaçabiliyorken kaç. | Freezer-1 | 2013 | |
| Hmm? Huh? | Hmm? Huh? | Freezer-1 | 2013 | |
| Huh? Pull the trigger. | Huh? Çeksene tetiği. | Freezer-1 | 2013 | |
| That's the only way to keep me from killing you. | Seni öldürmemi engelleyecek tek yol bu. | Freezer-1 | 2013 | |
| Tsk, tsk, tsk. | Tsk, tsk, tsk. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah? Whatever. | Evet? Herneyse. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh hh. | Oh hh. | Freezer-1 | 2013 | |
| Did the bad man hurt you? | Kötü adam sana zarar verdi mi? | Freezer-1 | 2013 | |
| Happy birthday, dumb ass. | Mutlu yıllar, geri zekalı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, that's nice. That's nice. | Oh, çok güzel. çok güzel. | Freezer-1 | 2013 | |
| Did you bring the marshmallows? | Marşmelov da getirdin mi? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's out of fuel anyway, Borat. | Dua et gazı bitti, Borat. | Freezer-1 | 2013 | |
| This is goodbye. | Veda etmeye geldim. | Freezer-1 | 2013 | |
| I'm sad. | Üzüldüm. | Freezer-1 | 2013 | |
| Don't trust him. | Onlara güvenme. | Freezer-1 | 2013 | |
| You know, a different place, a different time, | Bilirsin, düşünüyordum da, başka bir zaman veya mekanda | Freezer-1 | 2013 | |
| you and me... I think we could have worked out. | sen ve ben... birlikte takılabilirdik. | Freezer-1 | 2013 | |
| A little apartment in the East Village, | East Village'da küçük bir dairede, | Freezer-1 | 2013 | |
| sipping vodka, making love, watching "Doctor Zhivago. " | votkamızı yudumlayıp, sevişir, "Doktor Jivago" izlerdik. | Freezer-1 | 2013 | |
| I can't save you, Robert. | Seni kurtaramam, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| Aggh! What the fuck...? | Aggh! Bu lanet şey de ne? | Freezer-1 | 2013 | |
| The money. Ask him. He's got the money. | Para. Sor ona. Para onda. | Freezer-1 | 2013 | |
| Save me, Robert. Please save me. | Kurtar beni Robert. Lütfen kurtar beni. | Freezer-1 | 2013 | |
| I'm not falling for this bullshit. | Bu palavraya kanmayacağım. | Freezer-1 | 2013 | |
| It's not a trick. It's not a trick. | Bu bir numara değil. Bu bir numara değil | Freezer-1 | 2013 | |
| Uh, uh... | Uh, uh... | Freezer-1 | 2013 | |
| I'll get you the money. Give me the phone. Give me the phone! | Paranız bende. Telefonu ver. Telefonu ver! | Freezer-1 | 2013 | |
| The cop stole the money. | Parayı polis çaldı. | Freezer-1 | 2013 | |
| He had a partner, but it wasn't you, dickhead. | Ortağı vardı, ama sen değildin. s.kkafalı. | Freezer-1 | 2013 | |
| His name is Detective Al Dorian. | Adı Dedektif Al Dorian. | Freezer-1 | 2013 | |
| That's the cop I was talking to on the phone. | Bu herif telefonda konuştuğum polisti. | Freezer-1 | 2013 | |
| That's why he was trying to call Sam... | Bu nedenle Sam'i arayıp duruyordu... | Freezer-1 | 2013 | |
| to find out where he stashed the money. | parayı nereye sakladığını öğrenmeye çalışıyor. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you let me call, I'll make him believe | Eğer aramama izin verirseniz, Sam'in hayatını kurtarmanın | Freezer-1 | 2013 | |
| that giving the money back is the only way to save Sam's life. | tek yolunun, parayı geri vermek olduğuna onu ikna edebilirim.. | Freezer-1 | 2013 | |
| What about Sam? Uh, I'll tell him that he's... | Sam'i ne yapacağız? Uh, Bağlı veya... | Freezer-1 | 2013 | |
| that he's unconscious or he's tied up. | bilinç kaybı içinde olduğunu söylerim . | Freezer-1 | 2013 | |
| I'll tell him whatever the fuck I have to, to get the eight mil. | Sekiz milyonu geri almak için, ne yalan gerekiyorsa onu söyleyeceğim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Then I'll call him. No. He'll never believe you. | Ben arayacağım onu. Hayır. Sana asla inanmaz. | Freezer-1 | 2013 | |
| But he might buy my story. | ama benim hikayeme inanabilir. | Freezer-1 | 2013 | |
| It's worth a shot. Just give me the phone. | Denemeye değer. Sadece telefonu verin. | Freezer-1 | 2013 | |
| Give me the phone. | Telefonu verin. | Freezer-1 | 2013 | |
| Huh? Okay. | Huh? Peki. | Freezer-1 | 2013 | |
| What's your emergency? Detective Al Dorian, NYPD Narcotics. | Acil durumunuz nedir? Dedektif Al Dorian, New York Narkotik'ten. | Freezer-1 | 2013 | |
| It's Robert Saunders. It's an emergency. | Ben Robert Saunders. Acil bir durum var. | Freezer-1 | 2013 | |
| I'll connect you now. | Bağlıyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| God damn, you're still alive? | Tanrı aşkına, hala yaşıyor musun? | Freezer-1 | 2013 |