Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20445
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| adopt a nice little Congolese baby | Kongolu şirin bir kız çocuğunu evlat edinin, | Freezer-1 | 2013 | |
| and be happy. | ve mutlu olun. | Freezer-1 | 2013 | |
| Right? What's more important than love? | Aşktan daha önemli ne olabilir ki? | Freezer-1 | 2013 | |
| Need a bank? | Dövüşmek mi istiyorsun? | Freezer-1 | 2013 | |
| Nyet. | Nyet. | Freezer-1 | 2013 | |
| I apologize for their lack of manners. | Kabalıkları için özür dilerim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh. I don't have much time tonight. | Oh. Bu akşam fazla zamanım yok. | Freezer-1 | 2013 | |
| And neither do you in this cold. | Bu soğukta, senin de olmadığını düşünüyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Finally someone who can speak English around here. | Sonunda, İngilizce konuşan birine rastladım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Are you shy around women? | Kadınların yanında utangaç mısındır? | Freezer-1 | 2013 | |
| Only women as ugly as these two. | Eğer, şu ikisinden daha tehlikeli duruyorsa, evet. | Freezer-1 | 2013 | |
| You've been here about 30 minutes. | 30 dakikadır buradasın. | Freezer-1 | 2013 | |
| Feels like 30 days. | Bana 30 gün gibi geldi. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well, Robert Saunders, | Pekala, Robert Saunders, | Freezer-1 | 2013 | |
| at this temperature, | bu derece düşük sıcaklıkta, | Freezer-1 | 2013 | |
| most men last between three and four hours, | çoğu erkeğin üç veya dört saatte pili biter. | Freezer-1 | 2013 | |
| just so you know. | Bil diye söyledim. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you know who I am, then you know this is a mistake. | Kim olduğumu biliyorsan, bunun bir hata olduğunu da biliyorsundur. | Freezer-1 | 2013 | |
| I... I... I was having dinner at Cafe Volga. | Ben... Ben... Kafe Volga'da akşam yemeğindeydim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Please. Perhaps I know more than you think. | Lütfen. Muhtemelen düşündüğünden daha çok şey biliyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Then you don't need me. | Öyleyse bana ihtiyacın yok demektir. | Freezer-1 | 2013 | |
| It's not that easy. We still have to talk. | O kadar kolay değil. Hala konuşmamız gereken şeyler var. | Freezer-1 | 2013 | |
| Fine, then let's step outside for a nice cup of hot cocoa. | Güzel, o zaman birer sütlü kahve alıp dışarı çıkalım ve konuşalım. | Freezer-1 | 2013 | |
| You took my money. | Zaten tüm paramı aldınız. | Freezer-1 | 2013 | |
| Why does it have to be like this? | Neden her zaman aynı şey oluyor? | Freezer-1 | 2013 | |
| Because these two dumbasses picked the wrong guy. | Çünkü bu iki gerizekalı, yanlış adamı yakaladılar. | Freezer-1 | 2013 | |
| I'm afraid we are stuck in here for a while longer. | Korkarım burada biraz daha kalmak zorundayız. | Freezer-1 | 2013 | |
| All right, for you, I'll stay just for a little bit, | Pekala, senin için, biraz daha kalabilirim, | Freezer-1 | 2013 | |
| because I'm supposed to meet some friends downtown. | çünkü,şehirde yeni birileriyle tanışmaya her zaman açığım, | Freezer-1 | 2013 | |
| So, maybe give me your number | Eğer bana telefon numaranı verirsen, | Freezer-1 | 2013 | |
| and, you know, we can hook up, have some borscht. | birlikte takılıp belki Rus çorbası bile içebiliriz. | Freezer-1 | 2013 | |
| You must be getting cold. You think? | Giderek daha çok üşüyor olmalısın. Sence? | Freezer-1 | 2013 | |
| Tell me where the money is. | Paranın nerede olduğunu söyle. | Freezer-1 | 2013 | |
| I spent it. | Harcadım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, for Chrissake, | Oh, Tanrı aşkına, | Freezer-1 | 2013 | |
| I'm a mechanic. I don't believe you. | Ben sadece bir tamirciyim. Sana inanmıyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well, neither did that cop I was just on the phone with, | Peki, az önce telefonda görüştüğüm polis de inanmadı ama, | Freezer-1 | 2013 | |
| but he traced the call anyway. | nasılsa telefonun izini sürecektir. | Freezer-1 | 2013 | |
| They're gonna be here any minute. | Her an buraya gelebilirler. | Freezer-1 | 2013 | |
| We don't believe the trace worked. | Telefonun izini takip edebileceklerine inanmıyoruz. | Freezer-1 | 2013 | |
| We'll see. I don't hear any sirens. | Görürüz. Herhangi bir siren sesi duymuyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| They're sneaky that way. | Gizlice geliyorlardır. | Freezer-1 | 2013 | |
| Don't fuck with us, Robert. | Bizi yeme, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| They're not coming. | Gelmiyorlar. | Freezer-1 | 2013 | |
| You know it. I know it. | Bunu sen de biliyorsun,ben de biliyorum. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you don't give us the money, | Eğer parayı bize vermezsen, | Freezer-1 | 2013 | |
| you will freeze to death. | ölene kadar donacaksın burada. | Freezer-1 | 2013 | |
| Honey, I've been to a Giants Bills game in December. | Tatlım, Ben Aralık ayında Giants'larla Bills'lerin maçını seyretmiş adamım. | Freezer-1 | 2013 | |
| This is nothing. | Burası onun yanında nedir ki? | Freezer-1 | 2013 | |
| Your shivering will increase. | Titremelerin artacak. | Freezer-1 | 2013 | |
| You'll also get confused | bilinç bulanıklığı başlayacak, | Freezer-1 | 2013 | |
| and have trouble concentrating. | dikkatini toplayamayacaksın. | Freezer-1 | 2013 | |
| It may get so bad that you'll bite your tongue off. | O kadar kötü olmaya başlayacak ki farkında olmadan kendi dilini ısıracaksın. | Freezer-1 | 2013 | |
| In the final stages of hypothermia, | Isı kaybının son aşamasında artık, | Freezer-1 | 2013 | |
| you will develop terminal burrowing. | ana rahmindeymişsin gibi durmaya başlayacaksın. | Freezer-1 | 2013 | |
| Terminal burrowing? | Ana rahmindeymiş gibi mi duracağım? | Freezer-1 | 2013 | |
| Do we get to cuddle? | Beni kucağına alıp okşamayacak mısın? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's a self protective behavior. | Bu duruş şekli en ilkel, kendini korumaya almaya yönelik duruş şeklidir . | Freezer-1 | 2013 | |
| You will crawl into a small corner | Bir köşeye büzülüp, | Freezer-1 | 2013 | |
| and wait there to die. | ölmeyi bekleyeceksin. | Freezer-1 | 2013 | |
| The good news is | İyi haber, | Freezer-1 | 2013 | |
| you won't even care. | tedavi edilmek bile istemeyeceksin. | Freezer-1 | 2013 | |
| How much money do I have, by the way? | Bu arada, ne kadar paranızı almışım? | Freezer-1 | 2013 | |
| Eight million dollars. | Sekiz milyon dolar. | Freezer-1 | 2013 | |
| Eight million? Shit, I'm rich. | Sekiz milyon? Lanet olsun, Zenginim artık. | Freezer-1 | 2013 | |
| Robert, | Robert, | Freezer-1 | 2013 | |
| Help me what? Piss ice cubes? You've got the wrong guy. | Nasıl yardım böyle? Buz küpleri işeterek mi? Yanlış adamı yakaladınız. | Freezer-1 | 2013 | |
| Someone saw you. | Biri seni görmüş. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, damn it. Don't you get it? | Oh, kahretsin. Daha anlamadınız mı? | Freezer-1 | 2013 | |
| It's some dude who looks like me, but it's not me. | Bana benzeyen birini görmüştür ama gördüğü kişi ben değilim. | Freezer-1 | 2013 | |
| Were you alone at Cafe Volga? I was on a date. | Kafe Volga'da yalnız mıydın? Biriyle buluşmuştum. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, maybe she knows where the money is. | Oh, belki yanındaki bayan paranın nerede olduğunu biliyordur. | Freezer-1 | 2013 | |
| Ask her. She's there right now with a dozen cops | Kendisine sor. Birazdan yanında kendi dedektiflerini de arayan bir düzine polisle burada olur | Freezer-1 | 2013 | |
| When did the money disappear? | Para ne zaman kayboldu? | Freezer-1 | 2013 | |
| Sometime between 9:00 and 10:00 tonight. | Bu gece 9:00 ve 10:00 arasında. | Freezer-1 | 2013 | |
| Um, before we went to the Volga, | Volga'ya gitmeden önce, | Freezer-1 | 2013 | |
| we stopped at Gina's on 3rd for a drink. | birer içki içmek için, Gina'nın Yeri'nde durduk. | Freezer-1 | 2013 | |
| I... I paid with a... I paid with a credit card. | Ben......Kartla... Ödemeyi kredi kartımla yaptım. | Freezer-1 | 2013 | |
| Maybe I... maybe I still have the receipt. | Belki ben... Belki hala ödeme dekontu bendedir. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, shit. Please. | Oh, kahretsin. Lütfen orda ol. | Freezer-1 | 2013 | |
| Come on, come on, come on. | Hadi,hadi, hadi. | Freezer-1 | 2013 | |
| Yeah, yeah, yeah, yeah, Gina's. That proves it. | Evet, evet, evet, evet, Gina'nın yerine ait. Bu herşeyi kanıtlar. | Freezer-1 | 2013 | |
| Take a look. | Bir gözat. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well, the time on this shows | Pekala,a bu dekonttan anladığım kadarıyla, | Freezer-1 | 2013 | |
| you closed out at 9:14. | 9:14'te içkiniz bitmiş. | Freezer-1 | 2013 | |
| Well, we stayed for another round. My girlfriend paid. | Bir tur daha içtik, bu sefer kız arkadaşım ısmarladı. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, such a gentleman. It's my birthday. She wanted to. | Oh, ne kadar kibarsın. Doğum günümdü. Ismarlamak istedi. | Freezer-1 | 2013 | |
| Go to Gina's. Talk to the bartender... | Gina'nın Yeri'ne git. Barmen çocukla konuş... | Freezer-1 | 2013 | |
| Will or William, something like that. We don't have time for this. | Adı Will veya William gibi bir şeydi . Buna vaktimiz yok. | Freezer-1 | 2013 | |
| Then you're gonna lose your man. You are the man. | O zaman aradığınız kişiyi bulamazsınız. Aradığımız kişi sensin. | Freezer-1 | 2013 | |
| Oh, shit. This is gonna be a long ass night. | Oh, kahretsin. Bu lanet gece hiç bitmez o zaman . | Freezer-1 | 2013 | |
| It's not gonna be a long night, Robert. | Senin için hiç de uzun bir gece olmayacak, Robert. | Freezer-1 | 2013 | |
| Certainly not for you. | Özellikle senin için. | Freezer-1 | 2013 | |
| A man is coming to get his money. | Adam parasını almaya buraya geliyor. | Freezer-1 | 2013 | |
| If you're still here and the money is not, it'll be unpleasant. | Eğer sen hala burada olur ancak para olmazsa işte o zaman işler çok sevimsiz bir hale döner. | Freezer-1 | 2013 | |
| It's already unpleasant, cupcake. | Zaten şu anda da çok sevimsiz bir halde. | Freezer-1 | 2013 | |
| Can't he come a little sooner? | Gelmesini biraz geciktirebilir misin? | Freezer-1 | 2013 | |
| Alisa. | Alisa. | Freezer-1 | 2013 | |
| Are you a Gemini, by chance? Because I'm a Sagittarius, | Umarım ikizler burcusun. Çünkü ben yay burcuyum, | Freezer-1 | 2013 | |
| and we're supposed to be pretty compatible. | ve bence çok iyi bir uyum sağlayabiliriz. | Freezer-1 | 2013 |