Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19911
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
A month doesn't go by | Hiç bir ay geçmiyor ki Hiç bir ay geçmiyor ki | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
where there isn't a story in the news | haberlerde endüstriyel gıdanın haberlerde endüstriyel gıdanın | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that peels back the curtain | nelere yol açtığını nelere yol açtığını | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
on how that industrial food is made. | görmeyelim.. görmeyelim.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Downer cows... too ill or lame to walk... | Sersemlemiş danalar.. Hastalık ya da sakatlıktan Sersemlemiş danalar.. Hastalık ya da sakatlıktan Sakat inekler, yürümelerini engelleyen bir durumları var... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
being brutalized to get them to their feet for slaughter. | ötürü zorlanarak kesimhaneye götürülüyorlar.. ötürü zorlanarak kesimhaneye götürülüyorlar.. ...ve mezbahaya doğru yürümeleri için onlara resmen işkence yapılıyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Millions of gallons of concentrated hog manure | Milyonlarca ton konsantre domuz Milyonlarca ton konsantre domuz Milyonlarca litre domuz dışkısı, nehire dökülüyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
flushing their contents downriver. | gübrelik dışkısı nehre karıştı.. gübrelik dışkısı nehre karıştı.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Government's food czar reported | Hükümetin gıda baronları Hükümetin gıda baronları Hükümetin yaptığı bir araştırma sonucunda, salgına neden olan bakterinin... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that there are no tools in place to track | ellerinde son salmonella bakterisi ellerinde son salmonella bakterisi | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
the origin of the latest salmonella outbreak. | salgınının kaynağına ait bir iz bulunmadığını belirtti.. salgınının kaynağına ait bir iz bulunmadığını belirtti.. ...kaynağının belirlenmesinin mümkün olmadığı belirtildi. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Every time one of these stories comes out, | Böyle hikayeleri her duyduğunda Böyle hikayeleri her duyduğunda Böyle bir haber her yayınlandığında.... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
America learns a little bit more... | Amerika birazcık daha öğreniyor.. Amerika birazcık daha öğreniyor.. ...halk, yediği yemeğin nerede hazırlandığını daha iyi görüyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
what's going on in the kitchen where their food is being prepared. | ..mutfakta ne oluyor? yemekleri nerede hazırlanıyor.. ..mutfakta ne oluyor? yemekleri nerede hazırlanıyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
And every time they turn away in revulsion | Her seferinde tiksinti duyup Her seferinde tiksinti duyup Ve bu görüntüyü her gördüklerinde de... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and start looking for alternatives. | yeni alternatifler arıyorlar.. yeni alternatifler arıyorlar.. ...başka seçenekler aramaya başlıyorlar. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
The irony is that the average consumer | buradaki ironi, tüketicinin kendini güçlü hissetmemesi buradaki ironi, tüketicinin kendini güçlü hissetmemesi İronik olan kısım, müşterinin, seçme şansı olmadığını düşünmesi. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
does not feel very powerful. | kendilerini endüstri neyi koyuyorsa kendilerini endüstri neyi koyuyorsa | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
They think they are the recipients | onu alıp tüketmek onu alıp tüketmek Önlerine ne konuluyorsa, onu almak zorunda gibi hissediyorlar. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
of whatever industry has put out there | zorunda kalmış zorunda kalmış | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
for them to consume. | gibi görüyorlar.. gibi görüyorlar.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Trust me, it's the exact opposite. | Güvenin bana.. Tam tersi aslında.. Güvenin bana.. Tam tersi aslında.. Aslında durum tam tersi. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
When we run an item past the supermarket scanner, | Süpermarket kasasından her bir ürünü Süpermarket kasasından her bir ürünü Bir ürünü kasadan her geçirdiğimizde aslında oy vermiş oluyoruz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we're voting for local or not, organic or not. | geçirdiğimizde aslında bir oy veriyoruz; yerel.. organik... geçirdiğimizde aslında bir oy veriyoruz; yerel.. organik... Satılan yemek yerel ya da organik olacak mı, karar veriyoruz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
At Wal Mart, we made a decision about a year ago | Wal Mart'ta bir yıl önce aldığımız bir kararla Wal Mart'ta bir yıl önce aldığımız bir kararla Wal Mart olarak, bir yıl önce, süt ürünlerimizde hormonlu ürün satmamaya karar verdik. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
to go through a process of becoming rBST free in our milk supply. | büt ürünlerimizi rBST'siz(Yapay Büyüme Hormonu) üretmeye başladık büt ürünlerimizi rBST'siz(Yapay Büyüme Hormonu) üretmeye başladık | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We made that decision based on customer preference. | Bunu tüketici tercihlerine dayanarak yaptık.. Bunu tüketici tercihlerine dayanarak yaptık.. Bu kararı, müşteri talebine göre verdik. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Individual consumers | Bireysel tüketiciler Bireysel tüketiciler Müşteriler, dünyanın en büyük şirketini değiştirdiler. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
changed the biggest company on earth | yeryüzünün en büyük şirketini değiştirebildiler.. yeryüzünün en büyük şirketini değiştirebildiler.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and in so doing, | Ve belki bunu yaparak Ve belki bunu yaparak Ve böylelikle de, hormonlu ürünleri mezara yollamış oldular. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
probably put the last nail in the coffin | yapay büyüme hormonu tabutunun yapay büyüme hormonu tabutunun | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
for synthetic growth hormone. | son çivisini çaktılar.. son çivisini çaktılar.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
To eat well in this country costs more | Bu ülkede iyi beslenmek Bu ülkede iyi beslenmek Bu ülkede iyi beslenmek, para isteyen bir iş. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
than to eat badly. It will take more money | kötü beslenmeye göre daha pahalı.. Daha çok para gerektiriyor.. kötü beslenmeye göre daha pahalı.. Daha çok para gerektiriyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and some people simply don't have it. | Çoğun insanda da bu para yok.. Çoğun insanda da bu para yok.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
And that's one of the reasons | İşte bu, işi tarım politikaları yönünden İşte bu, işi tarım politikaları yönünden İşte bu yüzden, yöntem değişikliklerine de gidilmeli. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that we need changes at the policy level, | değiştirmemiz gerektiğinin sebeplerinden biri.. değiştirmemiz gerektiğinin sebeplerinden biri.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
so that the carrots are a better deal than the chips. | Yani cips yerine havuç daha iyi bir teklif.. Yani cips yerine havuç daha iyi bir teklif.. Öyle ki, havuç, cipsten daha ucuz olsun. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
People think "These companies are so big | İnsanlar; "bu şirketler çok büyük İnsanlar; "bu şirketler çok büyük İnsanlar: "Bu şirketler çok büyük. Onları asla yenemeyiz." diye düşünüyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and so powerful, how are we ever going to change things?" | .. çok güçlü, onlarla nasıl başa çıkıp bir şeyleri değiştirebiliriz ki" diyor.. .. çok güçlü, onlarla nasıl başa çıkıp bir şeyleri değiştirebiliriz ki" diyor.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
But look at the tobacco industry. | İşte tütün endüstrisine bakın.. İşte tütün endüstrisine bakın.. Ama sigara sanayisine bakın. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
It had huge control over public policy | Tüm alanlarda büyük güçleri vardı Tüm alanlarda büyük güçleri vardı Eskiden toplum üzerinde ciddi bir gücü vardı, ve artık yok. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and that control was broken. | ve tüm kontrolleri yok oldu.. ve tüm kontrolleri yok oldu.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
The battle against tobacco is a perfect model | Tütüne karşı savaş müthiş başarılı, Tütüne karşı savaş müthiş başarılı, Tütün sanayisine olanlar, bir endüstrinin sorumsuzca davranışlarının.... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
of how an industry's irresponsible behavior | bir endüstrinin sorumsuz davranışlarının bir endüstrinin sorumsuz davranışlarının | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
can be changed. | nasıl değiştirilebileceğini göstermesi açısından güzel bir örnek.. nasıl değiştirilebileceğini göstermesi açısından güzel bir örnek.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Imagine what it would be if, as a national policy, | Bunun ulusal bir politika olarak kabul edildiğini Bunun ulusal bir politika olarak kabul edildiğini Bir düşünün, eğer hükümet politikası, sadece, seneye hastaneye giden... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we said we would be only successful | ve sadece; gelecek yıl, bu yıldan çok daha az insanın ve sadece; gelecek yıl, bu yıldan çok daha az insanın | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
if we had fewer people going | hastaneye gitmesini sağlamak bile hastaneye gitmesini sağlamak bile | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
to the hospital next year than last year. | çok büyük bir başarı sayılmaz mıydı? çok büyük bir başarı sayılmaz mıydı? | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
How about that for success? | Sizce nasıl bir başarı? Sizce nasıl bir başarı? Nasıl bir hedef sizce? | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
The idea then would be to have | Katkısız, doğal ürünler üretip Katkısız, doğal ürünler üretip O zaman amaç, besin değeri yüksek... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
such nutritionally dense | insanlar bu gıdalarla beslendiğinde insanlar bu gıdalarla beslendiğinde | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
unadulterated food | kendilerini daha iyi hissetseler kendilerini daha iyi hissetseler | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that people who ate it actually felt better, | daha enerjik daha enerjik Öyle ki, onu yiyenler kendilerini iyi hissetsin, daha enerjik olsun. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
had more energy, | ve eskisi kadar sık hastalanmasalar ve eskisi kadar sık hastalanmasalar | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and weren't sick as much. | bu fikir arkasından gelmez mi.. bu fikir arkasından gelmez mi.. Daha az hastalansın. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Now see, that's a noble goal. | İşte bu çok soylu bir hedef.. İşte bu çok soylu bir hedef.. Bakın, işte bu, yüce bir amaç | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I can't change the fact that Kevin's dead. | Kevin öldü.. Bunu değiştiremem. Kevin öldü.. Bunu değiştiremem. Kevin'i geri getiremem. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
When you tell somebody you've lost a child, | İnsanlara oğlumun ölümünü söylediğimde İnsanlara oğlumun ölümünü söylediğimde Birine çocuğunuzu kaybettiğinizi söylediğinizde... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I really don't like that look of pity | benim için üzgün olduklarını söyleyip benim için üzgün olduklarını söyleyip ...o acıma dolu bakış, bana üzülmeleri, ondan hiç hoşlanmıyorum. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that comes into their eyes, | gözlerindeki acıma bakışını gözlerindeki acıma bakışını | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
that they feel sorry for me. | görmekten hoşlanmıyorum.. görmekten hoşlanmıyorum.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
I can have a pity party all by myself very well, | Kendi kendime mükemmel bir "acınma partisi" Kendi kendime mükemmel bir "acınma partisi" Ben kendime acıyabilirim, sağolun. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
thank you. I don't need it from other people. | verebilirim.. Teşekkürler sizinkine ihtiyacım yok.. verebilirim.. Teşekkürler sizinkine ihtiyacım yok.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
What I need them to do is listen | Benim onlardan istediğim beni dinlemeleri Benim onlardan istediğim beni dinlemeleri İhtiyacım olansa, beni dinlemeniz... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
and help me effect a change. | ve bana değiştirebilmemiz için yardım etmeleri.. ve bana değiştirebilmemiz için yardım etmeleri.. Bir şeyleri değiştirmeme yardım etmeniz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
You have to understand that we farmers, | Biz çiftçileri anlayın.. pazar bizden ne bekliyorsa Biz çiftçileri anlayın.. pazar bizden ne bekliyorsa Şunu bilmelisiniz ki, çiftçilerin işi, pazarın taleplerini karşılamaktır. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
we're gonna deliver to the marketplace what the marketplace demands. | biz pazara onu sunuyoruz.. biz pazara onu sunuyoruz.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
If you want to buy $2 milk, | Eğer 2 dolarlık süt istiyorsanız Eğer 2 dolarlık süt istiyorsanız Eğer sütü 2 dolara istiyorsanız... | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
you're gonna get a feedlot in the backyard. It's that simple. | arka bahçenize bir ahır kurun.. Bu kadar basit.. arka bahçenize bir ahır kurun.. Bu kadar basit.. ...arkada bir besi yeriniz olacak. Basit bir şey. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
People have got to start demanding | İnsanlar talep etmeye başlamalı İnsanlar talep etmeye başlamalı İnsanların da, kaliteli, besleyici yemeği talep etmesi gerekiyor. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
good, wholesome food of us. | güzel ürünler, güzel yiyecekler talep etmeli bizden.. güzel ürünler, güzel yiyecekler talep etmeli bizden.. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
And we'll deliver. I promise you. | Sizin için yetiştiririz.. Söz veriyorum.. Sizin için yetiştiririz.. Söz veriyorum.. Siz isterseniz, biz de veririz, söz. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
We're very ingenious people. We'll deliver. | Biz akıllı insanlarız. Size onu sağlarız. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
That's all I had to say. | Tek diyeceğim buydu. | Food inc-1 | 2008 | ![]() |
Two, two, one, two. Mic check one, two. One, two. | 2, 2, 1, 2. Ses kontrol 1, 2. 1, 2. | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Oh, yeah. Y'all know what's coming up, don't you? | İşte böyle. Sırada ne var biliyorsunuz değil mi? | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Come on, I got it right here. I got it right here. | Tamam, başlıyoruz. Başlıyoruz. | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Bomont High School, where you at? | Bomont Lisesi, keyifler nasıl? | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
We got something to celebrate! Bomont Panthers, 31! | Hadi kutlama yapalım! Bomont Panterleri, 31! | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Bayson Bulldogs, 17! We killed 'em, y'all! Yeah! | Bayson Bulldog'ları 17, işlerini bitirdik millet! Evet! | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
All right, I want everybody on the dance floor! Come on! | Tamam, hadi herkes dans pistine! Haydi! | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
What? What? Y'all ready to party? | Ne? Ne? Partiye hazır mısınız? | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Get up, get up! I thought this was a party! Let's dance! | Ayağa, ayağa! Oturmaya mı geldik? Hadi dans edelim! 1 | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Been working so hard | Çok sıkı çalışıyorum | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
I'm punching my card | Mesaimi dolduruyorum | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Eight hours for what? | Günde 8 saat ama ne için? | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Oh, tell me what I got | Elime ne geçti söyle bana | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
I've got this feeling | İçimde bir his var | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
That time's just holding me down | Zamanın benim yükselmemi önlediğine dair | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
I'll hit the ceiling | Tavana vuracağım | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Or else I'll tear up this town | Yoksa bu kasabayı dağıtırım | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Tonight I got to cut loose | Bu gece kurtulacağım | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Footloose Kick off your Sunday shoes | Serbest kalacağım. Kilise ayakkabılarını bir kenara at | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Please, Louise | Lütfen, Nurten | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Pull me off of my knees | Kurtar beni bu dertten | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Jack, get back | Ece, geri dön bence | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Come on, before we crack | Geri dön biz çatlamadan önce | Footloose-1 | 2011 | ![]() |
Lose your blues | Bunalımından kurtul | Footloose-1 | 2011 | ![]() |