Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19909
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| "Try to get out of this thing with your skin intact. | bu pisliğe iyice bulaşmadan bir an önce kurtul oldu.. bu pisliğe iyice bulaşmadan bir an önce kurtul oldu.. "Bu işten, derinizi kaybetmeden çıkmaya bakın. | Food inc-1 | 2008 | |
| Don't fight 'em. You've got to roll over | Onlara dalaşma, ne istiyorlarsa ver Onlara dalaşma, ne istiyorlarsa ver Onlarla savaşmayın. Onlara uyup... | Food inc-1 | 2008 | |
| and give them what they want, 'cause you can't defend yourself". | boşver gitsin.. Çünkü kendini savunamazsın.. boşver gitsin.. Çünkü kendini savunamazsın.. ...istediklerini verin. Çünkü onlarla savaşamazsınız.". | Food inc-1 | 2008 | |
| In the case of Monsanto, their control is so dominant. | monsanto olayında onlar çok baskın monsanto olayında onlar çok baskın Monsanto'ya bakarsak, o kadar baskın bir hakimiyete sahipler ki... | Food inc-1 | 2008 | |
| If you want to be in production agriculture, | eğer tarımla, ziraatla uğraşacağım dersen eğer tarımla, ziraatla uğraşacağım dersen Tarım yapacaksanız, onlarla yapacaksınız. | Food inc-1 | 2008 | |
| you're gonna be in bed with Monsanto. | onlarla yatağa girmeyi kabulleneceksin.. onlarla yatağa girmeyi kabulleneceksin.. | Food inc-1 | 2008 | |
| They own the soybean. | Soya fasulyesi onların Soya fasulyesi onların Soya onların elinde. | Food inc-1 | 2008 | |
| They are going to control that product | Tohumdan süpermarkete tüm ürün Tohumdan süpermarkete tüm ürün Ürünü, tohumdan markete kontrol ediyorlar. | Food inc-1 | 2008 | |
| from seed to the supermarket. | onların kontrolü altında.. onların kontrolü altında.. | Food inc-1 | 2008 | |
| They are, in effect, gaining control of food. | Gerçekte tüm gıdayı kontrolleri altına alıyorlar.. Gerçekte tüm gıdayı kontrolleri altına alıyorlar.. Hatta, yemeğin kontrolü onlarda. | Food inc-1 | 2008 | |
| There has been this revolving door | Bir döner kapıda Bir döner kapıda Monsanto'nun yönetim odasını, önemli görevleri olan... | Food inc-1 | 2008 | |
| between Monsanto's corporate offices | Monsanto'nun yetkilileri Monsanto'nun yetkilileri | Food inc-1 | 2008 | |
| and the various regulatory | çeşitli düzenleyici kurumlar çeşitli düzenleyici kurumlar | Food inc-1 | 2008 | |
| and judicial bodies that have made the key decisions. | ve yargı organları en hayati kararları alıyorlar.. ve yargı organları en hayati kararları alıyorlar.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Justice Clarence Thomas was a Monsanto attorney. | Justice Clarence Thomas bir Monsanto avukatıydı Justice Clarence Thomas bir Monsanto avukatıydı Justice Clarence Thomas Monsanto'nun avukatıydı. | Food inc-1 | 2008 | |
| That wouldn't be such a big deal | Şimdi Supreme Court (Bizdeki Anayasa Mahkemesi) üyesi Şimdi Supreme Court (Bizdeki Anayasa Mahkemesi) üyesi Bu aslında önemli olmazdı. | Food inc-1 | 2008 | |
| if it weren't for one court case | bu kabul edilebilir.. ama çiftçinin tohum ayırmasına yasak bu kabul edilebilir.. ama çiftçinin tohum ayırmasına yasak Eğer Thomas tarım konusunda önemli bir davada yer almasaydı. | Food inc-1 | 2008 | |
| that really decided this whole seed saving issue. | getiren kararda onun imzası var.. getiren kararda onun imzası var.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Justice Clarence Thomas wrote the majority opinion | Justice Clarence Thomas çoğunluk kararını kaleme alırken Justice Clarence Thomas çoğunluk kararını kaleme alırken Yüksek Mahkeme Hakimi olan Clarence Thomas, büyük şirketlerin, çiftçileri... | Food inc-1 | 2008 | |
| in a case that allowed these companies | şirketlerie tohum sattığı çiftçilerin şirketlerie tohum sattığı çiftçilerin | Food inc-1 | 2008 | |
| to prevent farmers from saving their own seed. | tohum ayırmasını engelleme izini veriyordu.. tohum ayırmasını engelleme izini veriyordu.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Monsanto had very close ties | Monsanto'nun Bush yönetimiyle Monsanto'nun Bush yönetimiyle Monsanto, hem Bush Hükümeti'yle hem de... | Food inc-1 | 2008 | |
| to the Bush administration... | çok sıkı bağları vardı.. çok sıkı bağları vardı.. | Food inc-1 | 2008 | |
| and the Clinton administration. | Clinton yönetimiyle de.. Clinton yönetimiyle de.. | Food inc-1 | 2008 | |
| This goes to why we haven't had much political debate | İşte bu gıda sistemimizin üzerinde neden siyasi İşte bu gıda sistemimizin üzerinde neden siyasi Bu da, Gıda Sanayisi'deki bu büyük değişimlerin mecliste neden tartışılmadığını açıklıyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| over this radical change to our food system. | ..olarak tartışamadığımızı ya da kökten değiştirtmemizin nedeni.. ..olarak tartışamadığımızı ya da kökten değiştirtmemizin nedeni.. | Food inc-1 | 2008 | |
| For the last 25 years, our government | Son 25 yılda hükümetler Son 25 yılda hükümetler Son 25 yıldır, hükümetimiz, denetlemesi gereken kurumlardan gelen insanlarla dolu. | Food inc-1 | 2008 | |
| has been dominated by the industries | endüstriler tarafından yönlendirildi endüstriler tarafından yönlendirildi | Food inc-1 | 2008 | |
| that it was meant to be regulating. | ve bunun adına düzenleme dendi.. ve bunun adına düzenleme dendi.. | Food inc-1 | 2008 | |
| The challenge is as soon as you have people | Aslında fikir iyi.. Aslında fikir iyi.. | Food inc-1 | 2008 | |
| with expertise in industry, they may turn out to be very good regulators. | Endüstrinin uzmanlarını bul, onları bürokrat yap, piyasaları düzenlesinler.. Endüstrinin uzmanlarını bul, onları bürokrat yap, piyasaları düzenlesinler.. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's really about what interests they decide to represent. | Tabii mesele kimin çıkarları için çalışacaklarına bağlı.. Tabii mesele kimin çıkarları için çalışacaklarına bağlı.. | Food inc-1 | 2008 | |
| You're talking about power... | Burada güçten bahsediyoruz... | Food inc-1 | 2008 | |
| centralized power | merkezi güçten merkezi güçten Merkezileşmiş, yemeğimizi asıl üretenlere karşı kullanılan bir güç. | Food inc-1 | 2008 | |
| and that power is being used | ve bu güç ve bu güç | Food inc-1 | 2008 | |
| against the people who are really producing the food | çiftçiler gibi çiftçiler gibi | Food inc-1 | 2008 | |
| like the farmers. | gıdayı üretenlere karşı.. gıdayı üretenlere karşı.. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's being used against the workers | bu şirketler için çalışan bu şirketler için çalışan Bu güç, fabrika işçilerine karşı da kullanılıyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| who work for these companies | işçilere karşı.. işçilere karşı.. | Food inc-1 | 2008 | |
| and it's being used against consumers | yediği şeyin ne olduğunu, nereden geldiğini yediği şeyin ne olduğunu, nereden geldiğini Bu güç, aynı zamanda, kendilerine yedikleri şeyler konusunda hiç bilgi verilmeyen... | Food inc-1 | 2008 | |
| who are deliberately being kept in the dark | bunun bünyesine ne yapacağını bilmeyen bunun bünyesine ne yapacağını bilmeyen | Food inc-1 | 2008 | |
| about what they're eating, where it comes from | kasti olarak bilgilendirilmeyen kasti olarak bilgilendirilmeyen | Food inc-1 | 2008 | |
| and what it's doing to their bodies. | tüketicilere karşı kullanılıyor.. tüketicilere karşı kullanılıyor.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Good afternoon, Madame Chair and members. | Sayın başkan, saygıdeğer üyeler tünaydın.. Sayın başkan, saygıdeğer üyeler tünaydın.. | Food inc-1 | 2008 | |
| SB 63 is a consumer right to know measure. | SB 63 bir tüketici koruma tedbiri.. SB 63 bir tüketici koruma tedbiri.. SB 63, tüketicinin, bilme hakkıyla ilgili bir yasadır. | Food inc-1 | 2008 | |
| It simply requires that all foods that are cloned | Basit olarak, klonlanan hayvanlardan üretilen gıdaların Basit olarak, klonlanan hayvanlardan üretilen gıdaların Amacı, basitçe, klonlanarak üretilen tüm gıdaların... | Food inc-1 | 2008 | |
| must be labeled as cloned foods. | "klonlanmış üretim" şeklinde etiketlendirilmesini talep ediyor.. "klonlanmış üretim" şeklinde etiketlendirilmesini talep ediyor.. ...klonlandığını belirtecek şekilde işaretlenmesidir. | Food inc-1 | 2008 | |
| These cloned animals are | Hayvan klonlama Hayvan klonlama Hayvan klonlaması, çok yeni bir olay. | Food inc-1 | 2008 | |
| a fundamentally new thing. | aslında yeni bir olgu.. aslında yeni bir olgu.. | Food inc-1 | 2008 | |
| But I find it incredible that the FDA | Fakat bu konuda.. Fakat bu konuda.. Yine de, Gıda ve İlaç İdaresi, şaşırtıcı bir biçimde... | Food inc-1 | 2008 | |
| not only wants to allow the sale of meat from cloned animals | .. gerçekten inanması zor ama.. .. gerçekten inanması zor ama.. ...araştırma yapılmadan bu tür bir etin satılmasına izin vermekle kalmıyor... | Food inc-1 | 2008 | |
| without further research, | FDA bu ürünlerin ilerideki olası zararlarını FDA bu ürünlerin ilerideki olası zararlarını | Food inc-1 | 2008 | |
| but also wants to allow the sale of this meat | araştırmak bir yana bu tip gıdaları araştırmak bir yana bu tip gıdaları ...bu etin etiketlenmesini de zorunlu kılmıyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| without any labeling. | hiçbir uyarı olmadan satmaktan yana.. hiçbir uyarı olmadan satmaktan yana.. | Food inc-1 | 2008 | |
| How many witnesses in opposition, please? | Karşıt görüşten kaç tanık var? Karşıt görüşten kaç tanık var? Kaç tanığınız var acaba? | Food inc-1 | 2008 | |
| Noelle Cremers with California Farm Bureau. | California Çiftçi Bürosu'ndan Noelle Cremers California Çiftçi Bürosu'ndan Noelle Cremers Noelle Cremers, California Çiftlik Bürosu. | Food inc-1 | 2008 | |
| And if I can point out... | Eğer izin verirseniz Eğer izin verirseniz Şunu söylemek istiyorum ki... | Food inc-1 | 2008 | |
| the reason that we are concerned with labeling | bu uyarı etiketleri konusunda kaygımı dile getirmek istiyorum; bu uyarı etiketleri konusunda kaygımı dile getirmek istiyorum; ...etin etiketlenmesiyle ilgilenmemizin tek nedeni... | Food inc-1 | 2008 | |
| is it creates unnecessary fear in a consumer's mind. | bu etiketler tüketicinin kafasında gereksiz bir korku yaratacak bu etiketler tüketicinin kafasında gereksiz bir korku yaratacak ...tüketicide yersiz de olsa bir korku yaratması. | Food inc-1 | 2008 | |
| Until the industry has an opportunity | Endüstri bu konuda toplumu Endüstri bu konuda toplumu Halk, klonlanmış etin faydaları ve gereği konusunda bilgilendirilene kadar... | Food inc-1 | 2008 | |
| to educate why we want to use this technology | bu teknolojiyi neden kullanmamız gerektiğini bu teknolojiyi neden kullanmamız gerektiğini | Food inc-1 | 2008 | |
| and the value of the technology, | ve ne kadar değerli olduğunu ve ne kadar değerli olduğunu | Food inc-1 | 2008 | |
| we don't feel that consumers just having | anlatana kadar sadece bir uyarı etiketinin anlatana kadar sadece bir uyarı etiketinin ...sadece etiketlemenin yeterli olacağına inanmıyoruz. | Food inc-1 | 2008 | |
| a warning label will help them. | onlara yardımcı olacağını düşünmüyoruz.. onlara yardımcı olacağını düşünmüyoruz.. | Food inc-1 | 2008 | |
| These companies fight tooth and nail | SB 63 Eyalet Mahkemesi'nde kabul edildi.. Fakat Vali A. Schwarzenegger veto etti... SB 63 Eyalet Mahkemesi'nde kabul edildi.. Fakat Vali A. Schwarzenegger veto etti... Büyük şirketler, bütün güçleriyle, etiketleme yasasına karşı çıkıyorlar. | Food inc-1 | 2008 | |
| against labeling. | Bu şirketler zamanında Bu şirketler zamanında | Food inc-1 | 2008 | |
| The fast food industry fought against | dişleri tırnakları ile savaşarak dişleri tırnakları ile savaşarak Fast food satanlar, yediklerinizin kalorisini size söylememekte ısrar ettiler. | Food inc-1 | 2008 | |
| giving you the calorie information. | kalori bilgisini vermemek için savaştılar kalori bilgisini vermemek için savaştılar | Food inc-1 | 2008 | |
| They fought against telling you | ..yediğiniz üründe trans yağ olup olmadığını ..yediğiniz üründe trans yağ olup olmadığını Sattıkları yemekteki trans yağ miktarını da söylemek istemediler. | Food inc-1 | 2008 | |
| if there's trans fat in their food. | söylememek için savaştılar.. söylememek için savaştılar.. | Food inc-1 | 2008 | |
| The meat packing industry for years prevented | Et paketleme firmaları yıllardır Et paketleme firmaları yıllardır Et satan şirketler, yıllarca etin hangi ülkeden geldiğini bize söylemediler. | Food inc-1 | 2008 | |
| country of origin labeling. | hayvanın nereden geldiği bilgisini saklıyor.. hayvanın nereden geldiği bilgisini saklıyor.. | Food inc-1 | 2008 | |
| They fought not to label genetically modified foods, | GDO'lu ürünlerin etiketlenmemesi için savaştılar GDO'lu ürünlerin etiketlenmemesi için savaştılar GDO'lu ürünleri işaretlememek için savaş verdiler. | Food inc-1 | 2008 | |
| and now 78% of the processed food in the supermarket | ve bugün markette satılan ürünlerin ve bugün markette satılan ürünlerin Sonunda, kullandığımız ürünlerin %78'i öyle ya da böyle GDO içerir oldu. | Food inc-1 | 2008 | |
| has some genetically modified ingredient. | %78'i GDO'lu.. %78'i GDO'lu.. | Food inc-1 | 2008 | |
| I think it's one of the most important battles | Bana kalırsa tüketici olarak vermemiz gereken Bana kalırsa tüketici olarak vermemiz gereken Bence, tüketicinin uğruna en çok uğraşması gereken şeylerden biri... | Food inc-1 | 2008 | |
| for consumers to fight... | en büyük savaş tükettiğimiz gıdanın en büyük savaş tükettiğimiz gıdanın | Food inc-1 | 2008 | |
| is the right to know what's in their food and how it was grown. | nereden geldiğini ne içerdiğini bilme hakkı konusunda olmalı.. nereden geldiğini ne içerdiğini bilme hakkı konusunda olmalı.. ...yedikleri şeylerde ne olduğu, ve onun nasıl üretildiği. | Food inc-1 | 2008 | |
| Not only do they not want | İçinde ne olduğunu bilmenizi istemedikleri gibi İçinde ne olduğunu bilmenizi istemedikleri gibi Sadece bu bilgileri sizden saklamakla kalmadılar... | Food inc-1 | 2008 | |
| you to know what's in it, | bir de ürünlerinin bir de ürünlerinin | Food inc-1 | 2008 | |
| they have managed to make it against the law | eleştirilmesini de eleştirilmesini de Kendilerini eleştirmeyi yasadışı hale de getirdiler. | Food inc-1 | 2008 | |
| to criticize their products. | kanun yoluyla engellemeyi başardılar.. kanun yoluyla engellemeyi başardılar.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Can you tell me how you've changed how you eat? | Söyleyebilir misin? Beslenme biçiminizde değişiklik oldu mu? Söyleyebilir misin? Beslenme biçiminizde değişiklik oldu mu? Beslenme biçiminizin nasıl değiştiğini anlatır mısınız? | Food inc-1 | 2008 | |
| Yeah, we... | Tabii ki.. Tabii ki.. Evet... Biz... | Food inc-1 | 2008 | |
| you'll probably have to talk to an attorney | Ama söyleyeceklerimi filme koymadan önce Ama söyleyeceklerimi filme koymadan önce Aslında, bunu filminize koyacaksanız önce bir avukata sorsanız iyi olur. | Food inc-1 | 2008 | |
| before you would put this in there. | bir avukata danışsanız iyi olur.. bir avukata danışsanız iyi olur.. | Food inc-1 | 2008 | |
| What? You can say this is... we've stopped... | Ne yani.. bu söylediklerinin suç.. Durdurduk.. Ne yani.. bu söylediklerinin suç.. Durdurduk.. Ne? Konuşabilirsiniz... Asıl kısım bitti... | Food inc-1 | 2008 | |
| I know, but... | Biliyorum.. fakat.. Biliyorum.. fakat.. Biliyorum da... | Food inc-1 | 2008 | |
| I could have the meat and poultry industry | Yani bana göre et ve tavuk Yani bana göre et ve tavuk Bütün et ve tavuk sanayisi peşime düşebilir... | Food inc-1 | 2008 | |
| coming after me and I really... | endüstrisi benden sonra gelir.. Gerçekten.. endüstrisi benden sonra gelir.. Gerçekten.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Seriously? For saying... that it's so... | Ciddi misin? Ne yani bu kadar mı? Ciddi misin? Ne yani bu kadar mı? Gerçekten mi? Bu biraz... | Food inc-1 | 2008 | |
| It depends on the context. | İçeriğe bağlı.. İçeriğe bağlı.. Tabii duruma göre de değişir. | Food inc-1 | 2008 | |
| You're not saying "Someone else don't eat it". | İyi ama sen hiç kimse şunu yemesin demiyorsun ki.. İyi ama sen hiç kimse şunu yemesin demiyorsun ki.. "Başkası yemesin." demiyorsunuz herhalde. | Food inc-1 | 2008 | |
| Yeah, I'm sorry, Robbie, | Evet, ama üzgünüm Robbie, Evet, ama üzgünüm Robbie, Üzgünüm Robbie, ama... | Food inc-1 | 2008 | |
| but I get asked this all the time. | bu bana hep soruluyor zaten.. bu bana hep soruluyor zaten.. ...bunu bana çok soruyorlar. | Food inc-1 | 2008 | |
| Initially, my reaction was | Benim ilk tepkim Benim ilk tepkim İlk başta hep şunu diyordum: "Bırakın da dava etsinler. | Food inc-1 | 2008 | |
| "I don't care. Let them sue me. | .."umurumda değil" oluyor .."umurumda değil" oluyor | Food inc-1 | 2008 | |
| Let them try and sue the mother | Hodri meydan, gidip evladını yitirmiş Hodri meydan, gidip evladını yitirmiş | Food inc-1 | 2008 | |
| of a dead child and see". | bir anneyi dava etsinler.. Sonrasını görelim.. bir anneyi dava etsinler.. Sonrasını görelim.. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's pretty amazing that you can't say... | Çok ilginç gerçekten.. yani sen Çok ilginç gerçekten.. yani sen Ailenizin nasıl değiştiğini söyleyemiyor olmanız çok ilginç. | Food inc-1 | 2008 |