• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177114

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I can't think of anything more depressing Sonsuza kadar kurallara bağlı olarak yaşamaktan daha sıkıcı bir şey düşünemiyorum. Sonsuza dek kurallara bağlı yaşamaktan... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
than living by the law forever. ...daha bunaltıcı bir şey düşünemiyorum. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Your Highness. Yes? Majesteleri. Evet? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Forgive me, but I don't feel the same sense of relief you do. Bağışlayın fakat ben sizin kadar rahatlayamadım. Bağışlayın beni ama sizin kadar rahat hissetmiyorum ben. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
You don't think he believed us? Bize inanmadığını mı düşünüyorsun? Bize inandığını düşünmüyor musun? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Not entirely, no. Tam olarak değil, hayır. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Then I suggest you sell everything you have O hâlde elindeki tüm malı vakit kaybetmeden satmanı öneririm. Anlayamadım? O zaman en kısa zamanda... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
as soon as possible. Excuse me? ...elindekilerin hepsini satmanı öneriyorum. Anlayamadım? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
The pigs at the IRS are breathing down my neck, Vergi dairesindeki domuzlar bir rahat vermiyorlar... Vergi Dairesi'ndeki domuzlar ensemde soluyor... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
and I need money now. ...ve benim hemen paraya ihtiyacım var. ...ve paraya acil ihtiyacım var. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Sell the blood at half price if you have to. Gerekirse kanı yarı fiyatına sat. Eğer gerek olursa, kanı yarı fiyatına sat. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I don't care what it takes. Just move the product Nasıl yapacağın umurumda değil. Malı elinden çıkar... Ne olacağı umrumda değil. Sadece malı piyasaya sür... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
and then cover our tracks. ...ve arkamızda bıraktığımız izleri temizle. ...ve bizim izimizi kaybettir. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
All due respect, Your Highness. Kusura bakmayın, Majesteleri ama... Saygısızlık etmek istemem, Majesteleri. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I fear you're not considering all the angles. ...korkarım olayı tüm açılardan düşünmüyorsunuz. Ama korkarım ki bütün açılardan düşünmüyorsunuz. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
All due respect, Mr. Northman, Kusura bakmayın, Bay Northman ama... Saygısızlık etmek istemem, Bay Northman,... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I'm due a lot more respect than that. ...ben bundan daha fazla saygıyı hak ediyorum. ...bundan daha çok saygıyı hak ediyorum. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
And I'm sorry to compromise your manhood like this, Hayalarını böyle tehlikeye attığım için de üzgünüm... Erkekliğini böyle riske ettiğim için üzgünüm ama... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
but hell hath no fury like a vampire queen broke. ...fakat beş parasız kalmış bir vampir kraliçeden daha tehlikeli bir şey olamaz. ...parasız kalmış kraliçe vampirden daha öfkeli bir şey olamaz. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Move the blood. Kanı elden çıkarın. Kanı piyasaya sür. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
There's something I couldn't tell you Ekselansın önünde size söyleyemediğim bir şey vardı. Ekselansın önünde size söyleyemediğim bir şey var. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Bill Compton has gone missing. Bill Compton kayıp. Bill Compton kayboldu. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Kidnapped, perhaps. Kaçırılmış herhâlde. Kaçırıldı, muhtemelen. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Move the blood. Kanı elden çıkarın. Kanı sat. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
He is the one vampire that knows about our arrangement. Aramızdaki anlaşmayı bilen tek vampir o. Bizim anlaşmamızı bilen tek vampir o. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
My side of it, at least. En azından benim anlaşmanın bir parçası olduğumu. Benim açımdan, en azından. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Then I don't understand why we're even talking about him. O hâlde neden ondan bahsettiğimizi bile anlamıyorum. O zaman, hala ondan niye konuştuğumuzu anlamıyorum. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Let him rot. Çürüyüp gebersin işte. Çürüsün gitsin. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I'll show myself out. Kendim çıkarım. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Thanks, Isabel. Sağ ol, Isabel. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Anything you can find out is more than I got. En ufak şey de öğrensen hiç yoktan iyidir. Ne bulursan bul, çok önemli benim için. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
All right, talk to you soon. Tamam, görüşürüz. Pekala, yakında görüşürüz. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Come on in. Buyur. İçeri gel. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Now, why'd you have to go and kill that maenad? Neden Baküs perisini öldürdün ki sanki? Neden Baküs rahibesini öldürmek zorundaydın ki? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
She's a terrific decorator. Mükemmel bir dekoratörmüş. Harika bir dekoratörmüş. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Any news about Bill? Bill'den haber var mı? Bill'le ilgili yeni bir haber var mı? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
No, but just making my nightly rounds, Hayır, her zamanki gece turlarımı atacakken... Hayır, gece gezmemi yapıyordum... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
and Eric wanted me to give you this. ...Eric bunu sana vermemi istedi. ...ve Eric sana bunu vermemi istedi. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
This is too much. It's only supposed to be 10. Bu çok fazla. On bin olması gerekiyordu. Bu çok fazla. Sadece 10 bin olması gerekiyordu. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
We know. Eric wanted to give you a bonus Farkındayız. Ama görevini gerektiğinden daha iyi yaptığın için... Biliyoruz. Bu kadar uğraştığın için... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
for going above and beyond. ...Eric sana küçük bir ödül vermek istedi. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Well, tell him thanks, I guess. Teşekkürlerimi ilet. Ona teşekkürlerimi ilet. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I'll say you sounded more appreciative than that. Göründüğünden daha minnettar olduğunu söyleyeceğim. Çok daha minnattar olduğunu söyleyeceğim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
What was that? Neydi o? O neydi? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
It was Eric calling me. Eric beni çağırdı. Eric, beni çağırıyor. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I should probably check in. Gidip bakmam lazım. Gidip bakmalıyım. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
He can call you? Seni çağırabiliyor mu? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
There you are. Demek buradasın. İşte buradasın. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
So, um, you remember how Bu gece işten sonra bir şeyler yaparız... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
we talked about doing something after work tonight? ...diye konuşmuştuk hatırlıyor musun? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Are we still on or...? Plan hâlâ geçerli mi yoksa... Hala geçerli mi yoksa... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I don't know, Terry. Bilmiyorum, Terry. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I have to focus on my kids. Çocuklarıma odaklanmam lazım. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Peculiar. Tuhaf. Garip. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
A half off sale on V. V'de yarı yarıya indirim demek. V'de yarı yarıya indirim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Even though part of the allure of this shit Bu zamazingonun bir albenisinin de... Hem de bu bokun cazibesinin bir parçasının da... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
is how expensive and exotic it is. ...egzotik ve fiyatının pahalı olması olduğu hâlde yani? ...pahalı ve egzotik olmasına rağmen? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Well, then sell it for twice the price. O zaman iki katına sat. O zaman bunu iki katına sat. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
We don't care. Umurumuzda değil. Umrumuzda değil. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Just so long as it's all gone Yeter ki yarın akşam biz uyanana kadar hepsi satılmış olsun. Yeterki biz uyandığımızda hepsi bitmiş olsun. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Tomorrow? Is there a problem? Yarın mı? Bir sorun mu var? Yarın mı? Bir problem mi var? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
No, hooker. Hayır, fahişe. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Look, I can't sell all this shit by tomorrow. Bak, hepsini yarın akşama kadar satamam. Bak, tüm malı yarına kadar satamam. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I got a cousin in trouble. She needs Kuzenimin başı dertte. Onun Kuzenimin problemleri var. Onun... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I don't know what it is about me that makes people think İnsanların sorunlarını duymak ister gibi... İnsanlara sorunlarını dinlemek istediğimi... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I want to hear their problems. ...görünmeme neden olan yönüm nedir bilmiyorum. ...düşündüren yönüm ne bilmiyorum. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Maybe I smile too much. Belki de çok fazla gülümsediğimdendir. Belki çok fazla gülümsediğimdendir. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Maybe I wear too much pink. Belki de çok fazla pembe giyindiğimdendir. Belki çok fazla pembe giyidiğimden. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
But please remember, Ama lütfen unutma ki... Ama lütfen unutma,... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I can rip your throat out if I need to. ...gerektiğinde boğazını deşebilirim. ...yapmam gerekirse, boğazını parçalayabilirim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
And also know that I am not a hooker. Ayrıca fahişe olmadığımı da kafana sok. Ayrıca fahişe olmadığımı da bil. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
That was a long time, long time ago. Çok ama çok uzun zaman önceydi o. O, çok çok uzun zaman önceydi. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
You picking up what I'm putting down? Dediklerim kulağına iyice girdi mi? Demek istediğimi kaptın mı? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I is. Good. Evet. Güzel. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I'll be back tomorrow to pick up the money. Yarın parayı almaya geleceğim. Parayı almak için yarın gelirim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
You know, you might wanna start Artık uğrayacağın zaman önceden haber versen iyi olur. Geleceğin zaman beni haberdar... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
letting me know when you're gonna be swinging by. ...etmeye başlasan iyi olur aslında. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
It'd be considered polite. Has Bill called you? Nezaket icabı en azından. Bill seni aradı mı? Kibarca olurdu. Bill seni aradı mı? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
No. And I told you I would tell you if he did. Hayır, ararsa söylerim demiştim. Hayır. Ararsa sana haber vereceğimi söylemiştim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Not that kind of call. Arama değil çağırma. Öyle bir arama değil. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
I was just with Pam and she got all shivery, Pam ile beraberdim sonra birden titredi. Pam'le beraberdim ve birden titredi... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
and then she told me that Eric had just called her Sonra da bana Eric'in onu çağırdığını... ...sonra Eric'in onu çağırdığını... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
and she had to go. ...ve gitmesi gerektiğini söyledi. ...gitmesi gerektiğini söyledi. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
She was shivering? Titriyor muydu? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
You ever felt anything like that? Buna benzer bir şey hissettiğin oldu mu hiç? Sen hiç bunun gibi bir şey hissettin mi? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Last night. Geçen gece. Dün gece. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
It came over me like a wave, and it made me feel sick too, Bir dalga gibi geldi ve midemi bulandırdı. Dalga olarak geldi üzerime ve midem de bulandı... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
just like that time I drank Kahlúa. Kahlúa içtiğim zamanlardaki gibi. ...Kahlua içtiğim zamandaki gibiydi. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
This isn't about underaged drinking. Bozuk içkilerden bahsetmenin sırası değil, Jessica. Konu ergenken içtiğin içkiler değil Jessica. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Bill is missing, and without your help, Bill kayıp ve senin yardımın olmadan... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
he might never come back. ...asla geri gelmeyebilir. ...asla geri gelemeyebilir. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Now, other than sick, what else did you feel? Mideni bulandırmasından başka nasıl hissettirdi? Şimdi, mide bulantısı dışında başka ne hissettin? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Um, I don't know. Maybe Bilmiyorum, belki... Bilmiyorum. Belki... True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Maybe I felt a place. Bir yer hissettim gibi. Bir yer hissetmiş olabilirim. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
What place? Where? I don't know. Ne yeri? Nerede? Bilmiyorum. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
Come on. Hadi. Haydi gel. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
But where are we going? Nereye gidiyoruz? Ama nereye gidiyoruz? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
You gotta find that place. O yeri bulmalısın. O yeri bulman lazım. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
And what the hell is that smell? Bu koku da ne böyle? Bu berbat koku da ne böyle? True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
A possum died under the house. Bodrumda sıçan ölmüş. Bodrumda bir sıçan ölmüş. True Blood Bad Blood-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 177109
  • 177110
  • 177111
  • 177112
  • 177113
  • 177114
  • 177115
  • 177116
  • 177117
  • 177118
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim