Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177112
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| it ain't gonna never motherfucking happen. | ...asla onarılmayacak. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I take it you heard what happened last night with Bill. | Dün gece Bill'e olanları duymuşsundur herhâlde. Dün gece Bill'e olanlardan haberiniz vardır herhalde. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Kenya told me. | Kenya anlattı. Kenya söyledi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| She also told me you got a hint out of line with her. | Aynı zamanda ona saygısızlık yaptığını da anlattı. Ona karşı saygısızlık yaptığını da söyledi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| If anyone was out of line, it was her. | Saygısızlık yapan biri varsa, o kişi oydu. Saygısızlık yapan biri varsa, bu oydu. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| The man I'd be engaged to right now | Evet deme şansım olsaydı şu an nişanlım olacak olan adam... Eğer evlenme teklifini kabul etseydim,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| if I'd gotten a chance to say yes | ...şu an nişanlı olabileceğim adam dün gece kaçırıldı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| was kidnapped last night, | ...dün gece kaçırıldı... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and Kenya wouldn't even file a missing persons report. | ...ve Kenya kaçırıldığını rapor bile etmedi. Kenya kaçırıldığını dosyalamadı bile. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, how the hell could she, Sookie, | Kayıp olan kişi gerçek bir insan bile değilken... Kaybolan kişi... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| when the person that's missing | ...gerçek bir insan bile değilken... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| ain't even a real person? | ...nasıl edecekti ki, Sookie? ...nasıl yapabilirdi ki Sookie? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Okay, tell me you did not just say that, | Bana yanlış duyduğumu söyle... Pekala, bana bunu demediğini söyle... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| because if you did, I might have to forget | ...yoksa büyüklerime saygısızlık yapmamam gerektiğini unutacağım şimdi. ...çünkü dediysen büyüklerime saygılı olarak... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| that I was brought up to respect my elders. | ...büyütüldüğümü unutmam gerekebilir. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| We are all supposed to respect our elders, | Hepimiz büyüklerimize saygı göstermeliyiz... Hepimizin büyüklerimize saygı duymamız gerekiyor... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and since Bill Compton's got about a hundred years on you, | ...ve Bill Compton da senden yüz yaş kadar büyük olduğuna göre... ...ve Bill Compton senden yaklaşık yüz yıl kadar yaşlı olduğuna göre... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I think he deserves at least a hint of your respect. | ...biraz da olsa saygını hak ediyor bence. ...biraz da olsa saygı duymanı hak ediyor bence. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| There's a A woman. A vampire, actually. | Bir kadın var. Vampir aslında. Bir kadın var. Bir vampir aslında. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Her name's Lorena Krasiki, | İsmi Lorena Krasiki... Adı Lorena Krasiki,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and I think she's the one who took him. | ...ve onu kaçıran kişi o bence. ...ve onu kaçıranın o kadın olduğunu düşünüyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I need you to help me find her. | Onu bulmama yardım etmen gerekiyor. Onu bulmam için yardımına ihtiyacım var. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You have to understand, Sookie. | Anlayışlı ol biraz, Sookie. Beni anlamalısın, Sookie. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I got dead bodies piling up on me. | Bir sürü ceset var başımda. Başımda bir sürü ceset var. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Dead human bodies. | İnsan cesetleri. Ölü insanlar. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So I can't be spending this department's limited resources | Bu teşkilatın kısıtlı olanaklarını vampirlerin... Bu yüzden merkezin kısıtlı kaynaklarını... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| following up on hunches about vampire nappings. | ...ortadan yok olması üzerine kurulan önseziler için kullanamam. ...vampir kaçırılmalarını araştırmakla ilgili önseziler için harcamayamam. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Because I love Bill just like you love your wife | Çünkü nasıl ki sen karını, çocuklarını ve torunlarını seviyorsan... Çünkü Bill'i senin karını ve çocuklarını... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and your children and your grandbabies. | ...hatta torunlarını sevdiğin gibi seviyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So to my mind, that makes hi worth following up on. | Bu yüzden benim için onun peşine düşmek çok önemli. Yani bana göre bu araştırmaya değer bir şey. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yeah? | Buyur? Evet? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You Tommy? | Tommy sen misin? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Congrats, bro. You can read. | Helal, dostum. Okuyabiliyorsun demek. Tebrikler dostum. Okuyabiliyorsun. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Tommy Mickens? | Tommy Mickens? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Family name's Harmon. | Soyadım Harmon. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| you're not Melinda and Joe Lee's boy, then? | ...Melinda ve Joe Lee'nin oğulları değil misin yani? ...Melinda ve Joe Lee'nin oğlu değilsin o zaman? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Because somebody told me he's working here. | Onun burada çalıştığını söylemişlerdi de. Çünkü biri bana onun burada çalıştığını söylemişti. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Oh, the Tommy you're looking for, Tommy Mickens, | Senin aradığın Tommy Mickens... Aradığın kişi, Tommy Mickens,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| uh, he quit about six, seven months ago. | ...altı yedi ay önce işi bıraktı. ...yaklaşık altı yedi ay önce işi bıraktı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Said he was leaving town. Didn't say where to. | Kasabadan ayrılacağını söylemişti. Nereye gideceğini söylemedi. Kasabadan gideceğini söylemişti. Nereye olduğunu söylemedi. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| A real piece of shit if you ask me. | Çok adi bir herifti bana kalırsa. Oldukça adi bir adamdı bana soracak olursan. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yeah, well, from what I'm hearing, | Evet, duyduğuma göre tüm Mickenslar öyleymiş. Evet, duyduğum kadarıyla... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| pretty much all the Mickens are. | ...bütün Mickenslar öyleymiş. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Can't speak to that. | O tarafını bilemem. O kadarını bilemem. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| He's the only one I ever met. | Tek tanıdığım Mickens oydu. O aileden bir tek onu tanıyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So sorry I couldn't be more help. | Daha fazla yardımcı olamadığım için üzgünüm. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Oh. Well, thanks anyway. | Sağ ol yine de. Teşekkürler yine de. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You got some nice tires. | Lastikler çok iyiymiş. Lastikler iyiymiş. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Maybe I'll uh, come back and get me some | Kasabaya dönerken uğrayıp birkaç tane alırım belki. Belki kasabadan ayrılırken... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| on my way back out of town. | ...gelip alırım birkaç tane. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Give you good deal if you do. | İstersen sana iyi bir fiyat veririm. Gelecek olursan, sana iyi bir fiyat veririm. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I'll think about it. | Aklımda bulunsun. Bunu düşüneceğim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Name's Sam, by the way. | Adım Sam bu arada. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Sam Merlotte. | Sam Merlotte. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| God works in mysterious ways, Tara Mae. | Tanrı'nın işine akıl sır ermez, Tara Mae. Tanrı gizemli yollarla çalışır, Tara Mae. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Keep talking to her, Reverend Daniels. | Konuşmaya devam edin, Peder Daniels. Konuşmaya devam edin, Reverend Daniels. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I think it's helping. | İşe yarıyor sanırım. İşe yarıyor bence. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And this devil woman came to you. | Bu iblis kadın sana gelmiş. Bu şeytan kadın sana gelmiş. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| She introduced you to a man, | Seni bir adamla tanıştırmış... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| and together, they tried to pull you down into the pits of hell. | ...ve ikisi birlikte seni cehennemin kör kuyularına çekmeye çalışmışlar. ...ve ikisi beraber, seni cehennemin derinliklerine çekmeye çalışmışlar. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But all of it was part of God's plan | Ama bunların hepsi seni annene geri döndürmek için Tanrı'nın planın parçasıydı. Ama bunların hepsi, seni annene... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| to lead you back to your mama. | ...döndürmek için Tanrı'nın planının bir parçasıydı. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| And I'm so glad you're back. | Döndüğüne çok sevindim. Döndüğün için çok mutluyum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Ain't nobody ever gonna get to you again, baby girl. | Bir daha kimse sana zarar veremeyecek, yavrum. Bir daha kimse seni benden alamayacak canım kızım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| It's just you and me now. | Sadece seninle ben olacağız. Artık sadece sen ve ben varız. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Didn't fucking work. | Bir boka yaramamış. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Oh, it stinks. | İğrenç kokuyor. Berbat kokuyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Hoyt? | Hoyt? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I hope I didn't wake you. I just | Uyandırmadım umarım. Uyandırmamışımdır umarım. Sadece ben... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You do? | Öyle mi? Gerçekten mi? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Well, that's great. | Çok sevindim. Bu harika. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| So when I can I see you again? | Seni ne zaman görebilirim? Seni ne zaman görebilirim peki? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| But I got a haircut you'll like. | Saçımı istediğin gibi kestirdim. Şu an hiç müsait değilim. Saçımı kestirdim. Hoşuna gidecek. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| This is just a really bad time. | Çok üzgünüm ama hiç zamanım yok şu an, kapatmalıyım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I actually think I look kind of badass. | Sert çocuklara benzedim aslında. Aslında havalı gözüktüğümü düşünüyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Jessica? Uh | Jessica? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Magister. | Ekselansları. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Mr. Northman. | Bay Northman. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I haven't seen you since the Bill Compton trial. | Bill Compton'ın mahkemesinden beri sizi görmemiştim. Bill Compton'nın mahkemesinden beri sizi görmemiştim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Yes, it's been, uh, too long. | Evet, çok uzun zaman oldu. Evet, uzun zaman oldu. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| May I ask what brings you to Fangtasia? | Sizi Fangtasia'ya hangi rüzgârın attığını sorabilir miyim? Sizi Fangtasia'ya hangi rüzgar attı sorabilir miyim? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| You should probably close up. | Burayı kapatsan iyi olur. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| We can just use my office. | Ofisimi kullanabiliriz. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| It's bugged. | Orası dinleniyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| How do you know this? Because I'm the one | Nereden biliyorsunuz? Dinleten benim çünkü. Bunu nasıl biliyorsunuz? Çünkü bunu yapan benim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| It's how I know I can trust you. | Sana güvenebileceğimi bilmemin tek yolu bu. Sadece bu şekilde sana nasıl güveneceğimi bilebilirim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| All right, everyone out now! | Pekâlâ, herkes çıksın! Derhâl! Pekala, herkes dışarı! Şimdi! | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Except she can stay. | O kalabilir ama. O kalabilir. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| No. No humans. | Hayır, insan olmaz. Hayır. İnsan olmaz. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I need both of you at full attention. | İkinizin de bana dikkat kesilmesi gerekiyor. Beni tüm dikkatinizle dinlemenizi istiyorum. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Trouble abounds in your fair state. | Güzel bölgenizde tehlike çanları çalıyormuş. Güzel bölgenizde çok fazla tehlike bulunuyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Tell me. | Nedir acaba? Anlatın. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| It would seem your idyllic little home | Görünen o ki, sakin küçük kasabanız... Huzurlu küçük yuvanız,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| is competing to become the V capital of the world. | ...dünyanın V başkenti olması konusunda rekabet içinde. ...dünyanın V başkenti olmak için yarışıyor gibi gözüküyor. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Can you believe it? | Aklın alıyor mu? Buna inanabiliyor musun? | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| I am so embarrassed. | O kadar utandım ki. Çok utandım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Naturally, I told the Magister | Hâliyle, ben de ekselansa krallığımda... Doğal olarak, Ekselansları'na senin,... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| that you were the only vampire in my kingdom | ...bu konuda güvenilebilecek krallığımdaki tek vampir... | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| that could be trusted with this. | ...olduğunu söyledim. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 | |
| Anything I can do to be of service. | Emrinize amadeyim. Elimden geleni yapmaya hazırım. | True Blood Bad Blood-1 | 2010 |