Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172816
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Do you want some wine, Henry? No, thanks. | Şarap ister misin, Henry? Hayır, sağol. Biraz şarap alır mısın? Hayır, teşekkürler. Biraz şarap alır mısın? Hayır, teşekkürler. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Yeah, sure. Yeah? | Tabii, olur. Tamam. Tabi, olur. Olur mu? Tabi, olur. Olur mu? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Well, obviously, you never had a boyfriend. | O kadar yıl boyunca erkek arkadaşın olmadı, her dakikanı bu adamla geçiriyorsun. Hiç erkek arkadaşın olmamıştı. Vaktini hep Charisse'yle geçirirsin. Hiç erkek arkadaşın olmamıştı. Vaktini hep Charisse'yle geçirirsin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Just wondering what the draw is. Leave her alone. | Nasıl biri diye baktım. Rahat bırak kızı. Çekici gelen kısmı merak ediyorum. Çekil kızın başından. Çekici gelen kısmı merak ediyorum. Çekil kızın başından. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
She's codependent on rest of us. | Ona çok bağımlı. Hepimiz gibi onun da ihtiyacı var. Yakasını kurtaracağını mı sandın? Hepimiz gibi onun da ihtiyacı var. Yakasını kurtaracağını mı sandın? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Where's the pan? How do I know? | Tava nerede? Ne bileyim? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You can help. I don't even live here. | Yardım edebilirsin. Burada yaşamıyorum bile. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You First, I'm a man. | Sen... Öncelikle, ben erkeğim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I didn't read it. Well, it kind of looked like you did. | Okumadım. Okumuşun gibi görünüyor. Okumadım. Ama okumuşsun gibi geliyor. Okumadım. Ama okumuşsun gibi geliyor. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
So I could tell the little girl in the meadow. | Çayırdaki küçük kıza söyleyebilmek için. Böylece çayırdaki küçük kıza eğer onun için önemli biriysem... Böylece çayırdaki küçük kıza eğer onun için önemli biriysem... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I wanted to be able to tell her when I was coming to see her | ...onu görmeye gideceğim vakitleri söyleyebilseydim ki... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Come on, kick his ass. Guys, check this out. | Hadi, parçala şunu! Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Come on, he's a fag. Kick his ass. Oh, no. | Hadi, parçala şu ibne herifi! Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Henry. Gomez. | Henry. Gomez. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What's the date? What do you mean, "what's the date?" | Tarih nedir? Ne demek yani, tarih nedir? Hangi tarihteyiz? Ne demek "Hangi tarihteyiz"? Hangi tarihteyiz? Ne demek "Hangi tarihteyiz"? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What year? What do you mean, "what year?" | Hangi yıldayız? Hangi yıl da ne demek? Kaç yılındayız? Ne demek "kaç yılındayız"? Kaç yılındayız? Ne demek "kaç yılındayız"? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Forget it. I gotta get some clothes. | Unut gitsin. Giyecek kıyafet bulmalıyım. Boş ver. Üstüme bir şeyler bulmalıyım. Tabii, pembe sana gitmemiş. Boş ver. Üstüme bir şeyler bulmalıyım. Tabii, pembe sana gitmemiş. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What are you doing now? Picking a lock. | Ne yapıyorsun? Kapıyı açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Huh? Close the door. | Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Why don't you tell me what the hell this is all about? | Neden bana bunların ne olduğunu söylemiyorsun? Ne dolaplar döndüğünü anlatsana. Bilmek mi istiyorsun? Anlatayım o zaman. Ne dolaplar döndüğünü anlatsana. Bilmek mi istiyorsun? Anlatayım o zaman. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Know what? I look older, right? | Neyi bilmeliyim. Yaşlı görünüyorum, değil mi? Neyi bilmeliyim? Yaşım ilerlemiş gibiyim, doğru mu? Neyi bilmeliyim? Yaşım ilerlemiş gibiyim, doğru mu? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
1995. I don't like this. | 1995. Bu işten hiç hoşlanmadım. Bu yılda ortaya çıktım. 1995. Bu hiç hoşuma gitmedi. Zamanda gezinti yapıyorum. 1995. Bu hiç hoşuma gitmedi. Zamanda gezinti yapıyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
But I care about Clare more than you can possibly imagine, | Ama Clare'i düşünebileceğinden bile çok daha fazla umursuyorum. Ama Clare'yi hâyâl edebileceğinden daha fazla önemsiyorum,... Ama Clare'yi hâyâl edebileceğinden daha fazla önemsiyorum,... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Knowing stuff in advance makes you crazy. | İleride olacakları bilmek seni çıldırtır. Olacakları önceden bilmek delirtir. Palavra sıktığının farkında mısın? Olacakları önceden bilmek delirtir. Palavra sıktığının farkında mısın? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You won't think that in a minute. Yeah? Why's that? | Bir dakika içinde böyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? Bir dakika sonra öyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? Bir dakika sonra öyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Charisse is out. Henry here? | Charisse dışarı çıktı. Henry burada mı? Charisse dışarıda. Henry burada mı? Charisse dışarıda. Henry burada mı? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
No, he's at the library. Don't marry him, Clare. | Hayır, kütüphaneye gitti. Onunla evlenme, Clare. Hayır, kütüphanede. Onunla evlenme Clare. Hayır, kütüphanede. Onunla evlenme Clare. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What? Just don't marry Henry, okay? | Ne? Onunla evlenme, tamam mı? Ne? Henry ile evlenme o kadar, olur mu? Ne? Henry ile evlenme o kadar, olur mu? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You know, he hasn't asked me yet. | Daha teklif bile etmedi. Ne dediğimi biliyorsun. Daha teklif bile etmedi. Evet, neden bahsettiğimi biliyorsun. Daha teklif bile etmedi. Evet, neden bahsettiğimi biliyorsun. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Barrel of laughs. First, he beats up a guy, | Komik durumdaydık. Önce birini dövdü, sonra da ordunun deposuna gizlice girdik. Kepazelik. Önce, birini dövdü,... Kepazelik. Önce, birini dövdü,... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Are you saying you know about this? I've known for a very long time. | Bundan haberin olduğunu mu söylüyorsun? Bunu bildiğini mi söylüyorsun? Uzun zamandır biliyorum. Bunu bildiğini mi söylüyorsun? Uzun zamandır biliyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I really don't need to know how the whole thing works, because I don't care. | Neler olduğunu bilmek de istemiyorum, çünkü umurumda değil. Böyle bir şeyin nasıl olabileceğini bilmek zorunda değilim, umurumda değil. Böyle bir şeyin nasıl olabileceğini bilmek zorunda değilim, umurumda değil. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
But, uh, just presuming for a second | Ama bir saniyeliğine hepimizin kafayı yemediğini varsayıyorum... Gel bir dakikalığına kafalarımızı üşütmediğimizi varsayalım,... Gel bir dakikalığına kafalarımızı üşütmediğimizi varsayalım,... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
whatever Henry has, it's, uh.... | Henry her neyse... ...Henry'de olan her neyse, bu... ...Henry'de olan her neyse, bu... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I mean, it's already happened. | Artık gerçekleşti bile. Yani, olan oldu zaten. İstesem bile değiştiremem. Yani, olan oldu zaten. İstesem bile değiştiremem. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Are you Annette DeTamble? Yes. | Siz Annette DeTamble mısınız? Evet. Siz Annette DeTamble misiniz? Evet. Siz Annette DeTamble misiniz? Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
People don't usually recognize me. Not on the subway, anyway. | İnsanlar genelde beni tanımaz. İnsanlar pek tanımaz beni. En azından metrodayken. İnsanlar pek tanımaz beni. En azından metrodayken. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I haven't felt that way for a long time. | Çok uzun zamandır kendimi böyle hissetmemiştim. Uzun zamandır bu duyguya kapılmamıştım. Çocukluğumdan beri. Uzun zamandır bu duyguya kapılmamıştım. Çocukluğumdan beri. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I called the orchestra. Hmm. | Orkestrayı aradım. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Want one? No. | İçer misin? Hayır. Bir kadeh vereyim mi? Hayır. Bir kadeh vereyim mi? Hayır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Help pay some bills? What? No. | ...faturalarını ödememi ister misin? Hayır. Faturaları ödemek gibi? Başka? Hayır. Faturaları ödemek gibi? Başka? Hayır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Get your own life in order | Benim hayatıma burnunu sokmadan önce kendi hayatını düzene sok. Nasıl yaşamam gerektiğini söylemeden önce kendininkini düzene koy. Nasıl yaşamam gerektiğini söylemeden önce kendininkini düzene koy. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Does she know about ? She knows everything about me. | Hakkındaki gerçeği biliyor mu? Hakkındaki şeyleri bili... Her şeyi biliyor. Hakkındaki şeyleri bili... Her şeyi biliyor. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I see her pushing me in the stroller. | Beni bebek arabasıyla gezdiriyordu. İkinizi birlikteyken de gördüm. Bebek arabasıyla beni ittiğini, seninleyken görüyorum. Bebek arabasıyla beni ittiğini, seninleyken görüyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
to assert my own sense of free will. I.... | Özgür irademden emin olmak istemiştim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
So it's a yes? Yes. | Yani evet mi? Evet. Yani bu evet mi? Evet. Yani bu evet mi? Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You ever handled a gun before? Not exactly. I | Daha önce hiç silah kullandın mı? Hayır, kullanmadım. Hiç elin silah tuttu mu? Pek sayılmaz. Eskiden... Hiç elin silah tuttu mu? Pek sayılmaz. Eskiden... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Hello? Mom, we're home. | Merhaba! Anne, biz geldik. Merhaba? Anne, eve döndük. Merhaba? Anne, eve döndük. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I told you to have it shipped. Mom, it'll be fine. | Kargoyla yolla demiştim. Anne, merak etme. Göndertmeni söylemiştim. Anne, zararı yok. Göndertmeni söylemiştim. Anne, zararı yok. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
We'll need to adjust the seating plan. I'm not sure he'll make it. | Oturma düzeni için soruyorum da. Sanırım gelemeyecek. Oturma düzenini kurmamız lâzım. Gelebileceğini sanmıyorum. Oturma düzenini kurmamız lâzım. Gelebileceğini sanmıyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Philip. Pull. | Philip. Fırlat. Philip. Ateş. Philip. Ateş. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Hope you know what you've signed on for. | Umarım Clare ile nasıl bir işe kalkıştığının farkındasındır. Umarım neye imza attığının farkındasındır. Clare ile yani. Umarım neye imza attığının farkındasındır. Clare ile yani. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Her mother and I didn't succeed in | Annesi ve ben onu gerçek Dünya'ya hazırlamakta pek başarılı olamadık. Korkarım onu annesiyle gerçek bir dünyaya hazırlayamadık. Korkarım onu annesiyle gerçek bir dünyaya hazırlayamadık. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Cut it off. All of it? | Kes gitsin. Hepsini mi? Bayağı kesilsin. Tamamını mı? Bayağı kesilsin. Tamamını mı? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Take your bags? I've got it. Thank you. | Çantalarını aldın mı? Aldım. Teşekkür ederim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I suppose I'll have to meet her parents. | Sanırım gelinin ailesiyle tanışmalıyım. Galiba ailesiyle tanışmam gerekecek. Galiba ailesiyle tanışmam gerekecek. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Let me get this for you, ladies. Thank you. | Size bunu vermeme izin verin. Teşekkürler. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
This hair, it's always been difficult. Mom. Stop already, okay? | Saçı hep zor şekil almıştır. Bu saç, hep farklı olmuştur. Anne. Zamanı değil, tamam mı? Bu saç, hep farklı olmuştur. Anne. Zamanı değil, tamam mı? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
he's gonna pass out on the spot. | ...ağzı bir karış açık kalacak. ...heyecandan bayılacak. ...heyecandan bayılacak. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Are you guys nearly ready? Yeah. Yeah, we're good. We're fine. | Beyler, hazır mısınız? Evet, iyiyiz. Hazır mısınız artık? Evet. Evet, iyiyiz. Gayet iyi. Hazır mısınız artık? Evet. Evet, iyiyiz. Gayet iyi. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
We'll just probably be, like, another half an hour | Bize yarım saat izin verin de süslenip güzelleşelim... Yarım saate kadar hazır olur ve süsleniri., ve sonra... Yarım saate kadar hazır olur ve süslenir, ve sonra... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You look like my grandpa. Don't worry. It all works out. | Dedeme benziyorsun. Merak etme. Her şey düzgün gidecek. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I just hope no one notices the gray hair. | Umarım kimse saçlarının griliğini fark etmez. Traş edecek vakit de yok. Umarım kimse saçının ağarıklığını fark etmez. Umarım kimse saçının ağarıklığını fark etmez. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
In the presence of family and friends and before God, | Aile ve arkadaşlarınızın önünde ve Tanrı'nın huzurunda karşılıklı yeminlerini edecekler. Aile ve arkadaşlarının önünde ve Tanrı'nın huzurunda karşılıklı yemin edecekler. Aile ve arkadaşlarının önünde ve Tanrı'nın huzurunda karşılıklı yemin edecekler. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
for better or for worse, in sickness and in health. | ...iyi günde ve kötü günde, zenginlikte ve yoksullukta, hastalıkta ve sağlıkta... ...iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta. ...iyi günde kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
and my gallant new son in law to the dance floor. | ...yeni cesur oğlumu... ...dans pistine davet etmek istiyorum. ...dans pistine davet etmek istiyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Clare. Who'd you expect? | Clare. Kimi bekliyordun ki? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I brought you a turkey leg. | Sana hindi bacağı getirdim. Sana hindi budu getirdim. Aşçımız herkesten iyi hindi pişirir. Sana hindi budu getirdim. Aşçımız herkesten iyi hindi pişirir. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Is your wife a time traveler? No. No, thank God. | Eşin de zaman yolcusu mu? Karın da zaman yolcusu mu? Hayır, çok şükür değil. Karın da zaman yolcusu mu? Hayır, çok şükür değil. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
that you were married to someone fat with a mustache. | ...kendimi inandırmaya çalışırdım. ...evli olduğuna kendimi ikna eder dururdum. ...evli olduğuna kendimi ikna eder dururdum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
That's great, guys. Thanks. You're welcome. | Çok iyi, oraya bırakabilirsiniz. Tabii, bayan. Çok güzel oldu arkadaşlar. Sağ olun. Rica ederiz. Çok güzel oldu arkadaşlar. Sağ olun. Rica ederiz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I know, but I have a show in two weeks. | 2 hafta içinde bir sergim var. Biliyorum ama iki hafta içinde gösterim var. Biliyorum ama iki hafta içinde sergim var. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Could we talk about this? Talk? | Bu konu hakkına konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? Bunu konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? Bunu konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Yeah, I can't believe that. Yeah. | Evet, buna inanamıyorum. Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
We'll never make it in time. In time for what? | Sabredemeyeceğim. Ne için? Asla zamanında yapamayacağız. Neyi? Asla zamanında yapamayacağız. Neyi? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Somewhere in America, moments from now, | Amerika'da şu an birisi multi milyoner olmuş olabilir. Amerika'nın bir yerlerinde şu an biri multi milyoner olmuş olabilir. Amerika'nın bir yerlerinde şu an biri multi milyoner olmuş olabilir. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
The TVs are gonna set you off. We have to watch something. | Başımıza bir şey gelecek. Şu programı izlemeliyiz. Televizyonlar ortaya çıkaracaklar. Bir şey izlemek zorundayız. Televizyonlar kaybolmanı tetikleyecek. Bir şey izlemek zorundayız. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
To win, all you have to do.... What's that? | O nedir? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Seventeen. ...seventeen. | 17. 17. On yedi. On yedi. On yedi. On yedi. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Maybe a 23. Number 23. | 23 olur mu? 23 numara. Belki de 23. 23 numara. Belki de 23. 23 numara. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Couldn't possibly be a 40. Followed by 40. | 40 olmasının imkanı yok. Ve 40. Muhtemelen 40 olamaz. Muhtemelen 40 olamaz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
That shouldn't be a 12. And our last number is... | 12 olamaz. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Seventeen, 23, 32, 40 and 12. You just won $5 million. | 17, 23, 32, 40, 12. Az önce 5 milyon dolar kazandın. 17, 23, 32, 40 ve 12. Şuan 5 milyon dolar kazandın. 17, 23, 32, 40 ve 12. Şuan 5 milyon dolar kazandın. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
It's It's cheating. | Bu hile yapmak olur. Bu... Bu sahtekarlık. Bu... Bu sahtekarlık. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Okay. Let's rip it up. No. | Tamam. Yırtıp atalım. Hayır. Tamam. Yırtalım gitsin. Hayır. Tamam. Yırtalım gitsin. Hayır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
But I like it. You'll like another one more. | Ben beğendim. Ama ben beğendim. Bir sonrakini daha çok seveceksin. Ama ben beğendim. Bir sonrakini daha çok seveceksin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Spectacular. No. Not the one. | Olağanüstü. Gösterişli. Hayır. Burası olmaz. Gösterişli. Hayır. Burası olmaz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
where there is a charming garden. | ...büyüleyici bir bahçesi var. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
We're home. See the garage? Uh huh. | İşte bizim evimiz. Garajı görüyor musun? Evimizdeyiz. Garajı görüyor musun? Evimizdeyiz. Garajı görüyor musun? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
That's your studio. Aah! | Orası senin stüdyon. Orası çalışma odan. Orası çalışma odan. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
And over there is my studio. Oh, my. | ...ve tabii ki benim stüdyom. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Things are going okay. This is.... | Fena değilmiş. Her şey yolunda gidiyor. Her şey yolunda gidiyor. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Mint? Yes. | Nane? Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
And black for you. Mm hm. | Sana siyah. Evet. Seninki sade. Seninki sade. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
How many more of these do you want? Three's good. | Kaç tane daha yapalım? Üç tane yeter. Bunlardan daha ne kadar istiyorsun? Üç tane yeterli. Bunlardan daha ne kadar istiyorsun? Üç tane yeterli. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
He's kicking. Max is kicking. Oh! | Tekmeliyor. Bebek tekmeliyor. Tekmeliyor. Max tekmeliyor. Ah! Tekmeliyor. Max tekmeliyor. Ah! | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Somebody Somebody finds a cure. | Birileri tedaviyi bulur. Birileri... Birileri tedavisini bulur. Birileri... Birileri tedavisini bulur. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
There's gotta be some kind of drug you can take. | Kullanabileceğin bir ilaç falan olmalı. Kullanabileceğin bir ilaç olmalı. Birileri olmalı... Kullanabileceğin bir ilaç olmalı. Birileri olmalı... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I travel back in time to see my wife when she's a little girl. | ...karımın küçük bir kız olduğu zamana yolculuk yaptım. ...karım henüz küçükken zamanda yolculuk yapıp onu ziyarete gidiyorum. ...karım henüz küçükken zamanda yolculuk yapıp onu ziyarete gidiyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I found three in Chiago, | Şikago bölgesinde 3 kişi buldum. Chicago'da üç kişi buldum: Chicago'da üç kişi buldum: | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |