Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172653
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Kra kozhia. | Kra kozhia. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Kra kozhia. Yes. | Kra kozhia. Evet. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Krakozhia. OK. | Krakozhia. Tamam. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Er... So the potato chips are Krakozhia. | Eee... Patates cipsleri Krakozhia olsun. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
And this apple... Big Apple. Big Apple. | Ve bu elma... Büyük Elma. Büyük Elma. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
...Big Apple represents the Liberty Rebels. | Büyük elma da isyancıları temsil etsin. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
No more Krakozhia! OK? | Artık Krakozhia yok! Tamam mı? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
New government. Revolution. You understand? | Yeni hükümet. Devrim. Anladınız mı? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You don't qualify for asylum, refugee status, | Sığınma hakkı, mültecilik durumu... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
temporary protective status, humanitarian parole, | ...geçici korunma durumu, insani tahliye... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
or non immigration work travel. You don't qualify for any of these. | ...ya da göç dışı iş seyahati hakkınız yok. Bunların hiçbirine hakkınız yok. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You are at this time simply... | Şu anda sadece... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
...unacceptable. Unacceptable. | ...kabul edilemezsiniz. Kabul edilemez. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Unacceptable. Unacceptable. | Kabul edilemez. Kabul edilemez. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Big Apple tour includes Brooklyn Bridge, Empire State, Broadway show Cats. | Big Apple tur; Brooklyn köprüsü, Empire State ve Broadway Cats şovu içerir. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I got more bad news for you. Cats has closed. | Siz daha da kötü haberlerim var Bay Navorski Cats kapandı. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Now I go New York City. Thank you. | Şimdi ben New York City'e gidiyorum. Teşekkürler. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
No, Mr. Navorski. I cannot allow you to enter the United States at this time. | Hayır, bay Navorski. Şu anda Birleşik Devletler'e girmenize izin veremem. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Krakozhia. We can't allow you to go home either. | Krakozhia. Eve gitmenize de izin veremeyiz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Zanti Misfits was Outer Limits, sir. | Uyumsuz Zanti "Outer Limits" teydi efendim. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Really? It's not important. | Gerçekten mi? Önemli değil. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Where do I buy the Nike shoes? | Nereden Nike ayakkabı alabilrim? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
OK, Mr. Navorski, come here. | Pekala bay Navorski, buraya gelin. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Here's my dilemma, Mr. Navorski. | Çıkmazımız şu ki bay Navorski. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You have no right to enter the US and I have no right to detain you. | Birleşik Devletlere girme hakkınız olmadığı gibi sizi alıkoyma hakkım da yok. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You have fallen through a crack in the system. | Sistemdeki bir boşluktasınız. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I am crack. Yes. Until we get this sorted out, | Ben boşluktayım. Evet. bu işi çözene kadar... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I will allow you to enter the International Transit Lounge. | ...uluslararası yolcu salonuna girmenize izin vereceğim. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I'm going to sign a release form that is going to make you a free man. | Sizi özgür bıracak bir salıverme formu imzalayacağım. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Free? Free. Free. | Özgür? Özgür. Özgür. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Free to go anywhere you like in the International Transit Lounge. | Uluslararası yolcu salonundan istediğiniz yere gitmeye özgürsünüz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Uncle Sam will have this sorted out by tomorrow, | Sam amcanın bu işi yarın çözmüş olacağına eminim... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
and welcome to the United States. Almost. | ...Birleşik devletlere hoşgeldiniz. Hemen hemen. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Thank you. OK. All right. | Teşekkürler. Tamam, pekala. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Now, Mr. Navorski. | Şimdi, bay Navorski. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Mr. Navorski. Mr. Navorski. | Bay Navorski, bay Navorski. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
This is the International Transit Lounge. | Burası uluslararası yolcu salonu. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You are free to wait here. These are food vouchers. | Burada beklemeye özgürsünüz. Bunlar yemek makbuzları. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You can use them in the Food Court. Your Krakozhian money is no good here. | Bunları yemek salonlarında kullanabilirsiniz. Paranız burada geçmez. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
This is a 15 minute, prepaid calling card. | Bu 15 dakikalık telefon kartı. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You may call home, if you like. | İsterseniz evi arayabilirsiniz. ...size iyice anlatmamı istedi. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
This, in case we need to contact you, is a pager. | Bu da sizinle irtibat kurmamız için gerekli bir çağrı cihazı. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You must keep this with you at all times. | Bunları daima yanınızda bulundurmalısınız. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Here is an ID badge for you to get into CBP. Beyond those doors... | Bu CBP ye girmeniz için bir kimlik kartı. Kapıların diğer tarafında. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Mr. Navorski. I'm going to need you to look at me. | Bay Navorski. Bana bakmanız gerek. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Beyond those doors is American soil. | Şu kapıların diğer tarafı Amerikan topraklarıdır. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Mr. Dixon wants me to make it clear | Bay Dixon o kapılardan geçmemeniz için... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[TV]... the international community tries to secure a peaceful resolution. | Uluslararası toplum güvenli bir barış çözümü arıyor. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
The populace has to wonder if they will ever find political stability, | Halk politik bir istikrar ya da dünya sahnesindeki yerlerini... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
or find the leadership to secure their place on the world stage. | ...sağlama alacak bir lider olup olmayacağını merak ediyor. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
And next this hour, looking to buy a 90 foot yacht? | Ve sırada 27 metrelik bir yat satın almak için... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[TV]... taken hostage. We're hearing that the Vice President has been killed | ...rehin alındı... 13 asker ve 20 sivil yaralandı ayrıca dört kabine... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
along with four cabinet members, 13 inijured soldiers and 20 civilians. | ...üyesiyle birlikte başkan yardımcısının da öldürüldüğü haberini alıyoruz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
By dawn, rebel leaders had surrounded the state houses. | Şafakla birlikte isyancı liderler hükümet binalarını kuşattılar. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
This ijust in. Last night a military coup overthrew the government of Krakozhia. | Dün gece bir askeri darbe ile Krakozhia hükümeti devrildi. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Bonijour, monsieur. You are a Red Carpet Club member? | Merhaba bayım. Red Carpet Club üyesi miniz? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[TV] The tiniest nation in the region has been shaken by another uprising. | Bölgenin en küçük ülkesi bir başka isyanla daha sallandı. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Krakozhia has been involved in civil war throughout the late '80s and '90s | Krakozhia komünist kuralları değiştirmek için... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
as it has tried to transition from Communist rule. | ...80 lerin ve 90 ların sonunda bir iç savaş yaşamıştı | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I don't let anyone to look at my trash without an appointment. | Randevusu olmadan kimsenin çöplerime bakmasına izin vermem. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I have an opening next Tuesday. | Önümüzdeki Salı açılışım var. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Tuesday. Tuesday, Monday, Tuesday, Wednesday, Tuesday. | Salı. Salı. Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
It will be good time for you to come back and get lost. | Daha sonra gelmen için iyi bir zaman. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
OK, goodbye. Sorry. | Tamam, hoşçakal. Üzgünüm. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[Salchak] She sleeps 12, Frank. Has a 120 volt generator, wet bar, gas range. | 12 aydır uyuyor Frank. 120 Voltluk jeneratörü, barı ve gaz yakıtı var. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
She looks amazing. | İnanılmaz görünüyor. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
She's my pot of gold at the end of the rainbow. | O benim gökkuşağının sonundaki altın küpüm. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
She's a beautiful boat and I hope you get her soon. | Güzel bir tekne, umarım hemen alırsın. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You've earned her. Thank you, Frank. | Onu sen kazandın. Sağol Frank. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You have. Actually, I bought her yesterday. | Ona sahipsin. Aslında onu dün aldım. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I'm nominating you to take my place. | Yerimi alman için seni aday gösteriyorum. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You will assume the duties of acting Field Commissioner | Washington'dan onay alana kadar... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
until you get approval from Washington. | Alan Komisyonu vekil üyesi olarak görev yapacaksın. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Really? I don't know what to say. | Gerçekten mi? Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Jesus. Richard, is this real? It's real, Frank, it's real. | Yüce İsa. Richard bu gerçek mi? Gerçek Frank, gerçek. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Don't pretend to be surprised. | Şaşırmış gibi davranma. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You've been waiting for me to retire or drop dead for years now. | Yıllardır emekli olmamı ya da ölmemi bekliyordun. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
No, I haven't been waiting for you to retire. | Hayır emekli olmanı beklemiyordum. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
That's all right, Frank. | Pekala Frank. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
My retirement will become official the day you get sworn in. | Yemin ettiğin gün emekliliğim resmiyet kazanacak. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You've waited a long time for this. I have. | Bunu uzun zaman bekledin. Bekledim. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Just be careful about the inspection process. | Denetleme işlemi süresince dikkatli ol. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I will. I've been here for 17 years... | Olacağım. 17 yıldır buradayım. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
We're talking about the Field Commissioner position. | Frank Alan Komisyon üyeliği pozisyonundan bahsediyoruz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
People are going to look to you for leadership, to set an example. | İnsanlar liderlik etmen için sana bakacaklar; örnek almak için. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I know, sir. You put him there. | Biliyorum efendim. Onu siz yerleştirdiniz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Welcome to the United States. | Birleşik Devletlere hoşgeldiniz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I need visa. | Vizeye ihtiyacım var. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Where's your green form? I can't do anything without it. | Yeşil renkli form nerede? O olmadan birşey yapamam. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Light green. | Açık yeşil. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Mr. Navorski, you cannot get into New York without a visa. | Bay Navorski vize olmadan New York'a giremezsiniz. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
You cannot get a visa without a passport, | Pasaport olmadan vize alamazsınız... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
and you cannot get a new passport without a country. | ...ve bir ülkeniz olmadan da pasaport alamazsınız. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
There's nothing we can do for you here. | Sizin için yapabileceğim hiçbirşey yok. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I give you light green. | Size açık yeşili verdim. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
I'm sorry, but you've wasted an entire day. | Üzgünüm ama bütün gününüzü harcadınız. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
At this time you are simply... | Şu an da siz... | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[Frank] Why is he still here? | Neden hala burada? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
Who knows what this guy is thinking, what gulag he escaped from. | Kimbilir ne düşünüyor? Kaçtığı çalışma kapını mı? | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |
[woman] Next! | Sıradaki. | The Terminal-2 | 2004 | ![]() |