Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165054
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What'd you think, it was a joke? | Ne sanıyordun ki, şaka falan mı? Ne sandın, şaka mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
One fucking night. And that's it. You understand me? | Sadece bir gece, o kadar. Anlıyor musun beni? Bir gecelik. O kadar. Anladın mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Jackson, will you chill out, man, and show your Uncle Pete a little love, huh? | Jackson, biraz sakin olup Pete amcana biraz sevgi göstersen olmaz mı dostum? Jackson, sakin olup Pete Amcana biraz sevgini gösterir misin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Well, where's this fucking lndian friend of yours? | Peki şu siktiğimin Kızılderili arkadaşın nerede? Kızılderili arkadaşın nerde? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Indian's in the desert. | Kızılderili çölde. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What the fuck does that even mean, "The lndian's in the desert"? | "Kızılderili çölde" ne demek amına koyayım? Kızılderili çölde ne demek? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Indian did some bad stuff. | Kızılderili bazı kötü şeyler yaptı. Kızılderili kötü bir şey yaptı. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Decided to stay in Barstow. | Barstow'da kalmaya karar verdi. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
He's laying low, if you get my drift. | Şu an yeri öpüyor. Bilmem anlatabildim mi? Alçakta yatıyor, tabi demek istediğimi anlıyorsan. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
But Mary's in the van. | Ama Mary arabada. Ama minibüste Mary var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Who's Mary? Come on, I'll show you. | Mary de kim? Gel hadi, göstereyim. Mary kim? Gel göstereyim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Jackson, this is Mary. | Jackson, işte Mary. Jackson, bu Mary. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Mary? Mary, this is Jackson. | Mary? Mary, bu bay da Jackson. Mary? Mary, bu Jackson. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Is she okay? | İyi mi? Kız iyi mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, she's sort of just taking it all in. | Evet, her şeyi çok içerleyen bir yapısı var. Evet, sadece hepsini almış. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
She saw some stuff. Bothered her. | Bazı şeyler gördü, onu rahatsız etti. Bir şey gördü. Onu rahatsız etti. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
How old is this girl? I don't know. | Kaç yaşında bu kız? Bilmiyorum. Bu kız kaç yaşında? Bilmiyorum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Sixteen. Seventeen. I never ask. | On altı. On yedi. Hiç sormadım. 16. 17. Hiç sormadım. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
What the fuck are you doing with two underage kids? | Yaşı tutmayan iki çocukla ne bok yiyorsun sen? Reşit olmayan iki çocukla ne işin var? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
How many times are we gonna go through this? | Bunun üstünden daha kaç kere geçeceğiz? Bunu daha kaç kere tekrarlayacağız? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
It does not matter if it was consensual. | Karşındakinin rızası olsa bile bunun bir önemi yok. Karşılıklı anlaştıysanız önemli değil. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I fucked up my hand. | Elimi darmadağın ettim. Elimi mahvettim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
How'd you do it? Did someone help you? | Nasıl yapabildin bunu? Biri mi yardım etti? Nasıl yaptın? Sana biri mi yardım etti? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I did it shaving, man. Who the fuck cares? | Traş olurken oldu dostum. Kimin sikinde bu? Kestim, dostum. Kimin umurunda ki? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
My hand is fucked up. Just... Just call a doctor, Roger. | Elim darmadağın oldu. Bir doktor çağırıver işte, Roger. Elim mahvoldu. Bir doktor çağır, Roger. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We are meeting Gary Gray, the movie producer. | Gary Gray'le görüşme yapacağız. Şu film yapımcısı. Gary Gray'le toplantı yapacağız, film yönetmeni. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You know, I don't know if I'm going to be able to make that meeting, Roger. | O görüşmeyi yapabilecek miyim bilmiyorum, Roger. Toplantıya gelebilir miyim bilmiyorum, Roger. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Look, I'll send the hotel doctor up and then you're gonna pull it together. | Dinle, otel doktorunu sana göndereceğim ve sen de uyum içinde olacaksın. Bak, otele doktor göndereceğim sonra da bir araya geleceğiz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
And when I knock on your door, you are going to answer it | Ayrıca kapını çaldığımda, cevap vereceksin ve bu esnada... Ve kapını çaldığımda, aletin... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
without your cock hanging out of some 14 year old girl's ass. Got it? | ...aletin 14 yaşında bir kızın kıçında dolaşıyor olmayacak. Anlaşıldı mı? ...14 yaşında bir kızın kıçında olmaksızın cevap vereceksin. Anladın mı? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
And you're going to be wearing something with long sleeves. | Ve de uzun kollu bir şeyler giyiyor olacaksın. Ve uzun kollu bir şey giy. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Why? Multiple choice. | Niye ki? Şıklara bakalım hadi. Neden? Çoktan seçmeli. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
A, you look nice in long sleeves. | A, uzun kollu sana çok yakışıyor. A, uzun kolluda yakışıklı görünüyorsun. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
B, you have holes in your arms. C, you have holes in your arms. | B, kolların süzgeç gibi. C, kolların süzgeç gibi. B, kolunda delikler var. C, kolunda delikler var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Or D, you have holes in your arms. | Ya da D, kolların süzgeç gibi. Ya da D, kolunda delikler var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
C. Really? | C. Harbi mi? C. Sahi mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Graham, it's for you. | Graham, telefon sana. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
It's Dirk. Shit. | Arayan Dirk. Siktir. Dirk. Hayda. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Hey, Dirk. | Selam, Dirk. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I can get that for you. | Evet, senin için bulabilirim. Evet, senin için ayarlayabilirim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
A little business? | Küçük bir mesele mi? Küçük bir iş mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. And my fucking car's at my mom's. | Evet. Lanet arabam da annemlerdeymiş. Evet. Ve arabam annemde. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Can you give me a ride? Can't. I'm going to Hawaii. | Beni götürebilir misin? Götüremem. Hawaii'ye gidiyorum. Beni bırakabilir misin? Bırakamam. Hawaii'ye gideceğim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Well, fuck, dude, give me a better excuse than that. | Siktir oradan lan, bundan daha iyi bir bahane sun bana. Hadi be dostum, bana bundan daha iyi mazeret uydur. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I wish I could. Thanks. | Keşke götürebilseydim. Sağol. Keşke uydurabilsem. Teşekkürler. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Aloha. | Güle güle. Hoşça kalın. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Can you give me a lift? | Sen götürebilir misin? Beni bırakabilir misin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Don't look at me, dude. | Bana hiç bakma dostum. Bana bakma, dostum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
So how're you doing, Tim? | Nasılsın bakalım, Tim? Eee nasılsın, Tim? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm good. Fine. How are you? | İyiyim. Her şey yolunda. Sen nasılsın? İyiyim. İyi. Sen nasılsın? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm doing good, I guess. | Galiba ben de iyiyim. İyiyim galiba. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You want a drink? No, that's all right. | Bir şey içer misin? Hayır, böyle iyi. İçki ister misin? Hayır, almayacağım. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Come on. Have a drink. | Hadi ama, iç bir şey. Hadi ama. Bir içki iç. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm okay. I'm gonna pour you one anyway. | Böyle iyiyim. Yine de bir tane dolduracağım. İçmeyeceğim. Yine de bir kadeh dolduruyorum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
So, what have you been up to? | Ne alemdeydin? Eee, neler yapıyorsun? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Kind of a tough thing about that friend of yours dying, huh? | Şu arkadaşının ölümü katlanılması güç bir şey olsa gerek. Arkadaşınızın ölmesi adeta talihsiz bir olaydı, değil mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You want to talk about that? What time does the plane leave? | Bu konuda konuşmak ister misin? Uçak kaçta kalkıyor? Bundan bahsetmek ister misin? Uçak ne zaman kalkıyor? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
11:00 sharp. | Tam 11:00'de. Tam 11.00’de. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You wanna hear something? | Bir şeyler dinlemek ister misin? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Who's this? | Kim bu? Bu kim? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I think it's Devo. Who? | Galiba Devo. Kim? Sanırım Devo. Kim? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
It's a group called Devo. | Devo diye bir grup. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Great. I love it. | Harika. Seviyorum bunu. Harika. Beğendim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I think it's great you could finally get away with your old man, you know? | Nihayet babanla birlikte kaçmak harika bir şey olsa gerek. Sonunda babanla yola çıkabilmen harika, değil mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Your mom said maybe you weren't gonna be able to make it. | Annen belki de bunu başaramayacağını söyledi. Annen gidemezsin demiş olabilir. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
But here you are. I'm here. | Ama işte geldin. Geldim. Ama işte buradasın. Buradayım. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We're going to Hawaii. It's gonna be great. | Hawaii'ye gidiyoruz. Bu harika olacak. Hawaii'ye gidiyoruz. Harika olacak. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
The virus's unknown origin and seeming selectivity is creating fear. | Virüsün kaynağının bilinmemesi ve görünüşteki seçiciliği korku salıyor. Virüsün bilinmeyen kaynağı ve seçici görünümü korku yaratıyor. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Gays, intravenous drug users and Haitians seem particularly to be at risk. | Eşcinseller, damardan uyuşturucu kullananlar... Özellikle geyler, damardan uyuşturucu kullananlar ve Haitililer risk altında görünüyor. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
The virus reacts almost like a contagious form of cancer. | Virüs, neredeyse kanserin bulaşıcı bir şekli gibi reaksiyon gösteriyor. Virüs hemen hemen çabuk yayılan bir kanser gibi reaksiyon gösteriyor. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
I'm trying to stay positive. I think in my situation it's very... | Olaya pozitif bakmaya gayret ediyorum. Sanırım benim durumumda bu çok... Olumlu kalmaya çalışıyorum. Sanırım durumum... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
And it's where film meets rock and we're all happy. | İşte tam orada da filme Rock dahil oluyor ve hepimiz mutlu oluyoruz. Ve filmin parayla buluştuğu yerde hepimiz mutlu oluyoruz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Bryan. Okay, an idea for a movie. | Bryan. Pekala, film için bir fikir. Bryan. Tamam, bir film fikrim var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
And the reason we came to Bryan Metro is because people remember | Bryan Metro'ya gelmemizin sebebi de, o filmin grubun hayatını... Bryan Metro'ya gelme nedenimiz müzik grubunun hayatıyla... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
how intense that movie turned out about the life of the band. | ...nasıl alenen gözler önüne serdiğini insanların hatırlamaları. ...ilgili yapılan filmin etkisini insanların nasıl hatırlayacağıdır. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Holy Christ, man, the four of you guys, Sam and Matt and... | Vay anasını be dostum. Siz dördünüz, Sam, Matt ve... İsa aşkına, dördünüz, Sam, Mat ve... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Ed. His name was Ed. Yeah. Yeah. | Ed. Adı Ed'di. Evet. Evet. Ed. Adı Ed. Evet. Evet. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
That's known as a real tragedy, huh? A real shame. | Ciddi bir trajedi, değil mi? Çok yazık oldu. Gerçek bir trajedi olarak biliniyor, değil mi? Gerçek bir utanç. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Upsetting, too, I bet. Right? | Eminim üzücü de olmuştur. Değil mi? Eminim hem de moral bozucudur. Değil mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
When your bassist jumps from the roof of the Clift Hotel, I'd say so. | Bas gitaristiniz Clift Otel'in çatısından atlasaydı, ben de öyle derdim. Bassocun Clift Otel'in çatısından atladığında, ben de öyle derdim. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
They'd already split up by then, so... | Olay olduğunda zaten ayrılmışlardı, yani... O zaman kadar zaten ayrılırlardı... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. Well, anyways, since that movie about the life of the band | Evet. Neyse artık, grubunuzun hayatı hakkındaki film muhteşem olduğundan... Evet. Neyse, mademki müzik grubunun hayatıyla ilgili olan bu film... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
turned out to be so cool and so profitable, without exploiting anyone, | ...ve kimseyi istismar etmeden çok kâr getirdiğinden... ...kimseyi kullanmadan harika ve çok karlı bir filme dönüştü... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
we were wondering if you'd be pleased and thrilled | ...bizzat kendinizi canlandıracağınız bir filmde... ...gerçekte kendini oynayacağın bir... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
to star in a movie, | ...başrol oynamak... ...filmde oynamak... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
one where you would actually play yourself. | ...sizde bir memnuniyet ve heyecan uyandırır mı merak ediyorduk. ...sizi sevindirip, heyecanlandırdı mı merak ediyorum. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We get so many scripts. | Bize çok senaryo geliyor. Elimizde bir sürü senaryo var. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Bryan turned down Amadeus, so we're very fussy. | Bryan, Amadeus'u geri çevirdi, yani çok seçiciyiz. Bryan Amadeus'u reddetti, o yüzden çok titiziz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Well, this movie is basically your typical rock star in outer space type thing. | Bu film aslında sizin tipik... Bu film aslında sizin uzaylı rak yıldızı türünden bir şey. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
There's this alien creature, this ET. | Şu uzaylı yaratık var, ET. Uzaylı bir yaratık var, ET. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
ET? Extraterrestrial. Alien. | ET mi? Dünya dışı canlı. Uzaylı yani. ET? Uzaylı yani. Yabancı. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
Yeah. The ET sabotages Bryan's limo after a gig, | Evet. ET, Bryan sahneden indikten sonra onun limuzinini sabote eder... Evet. Bryan sahneye çıktıktan sonra ET onun limuzinine sabotaj yapıyor... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
and there's a big fiery chase and somehow... | ...sonra hummalı bir kovalamaca başlar ve bir şekilde... ...ve ateşli bir kovalamaca çıkıyor ve her nasılsa... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We haven't quite got that nailed yet... Yeah, go on. | ...bu kısmı henüz tam oturtamadık... Evet, devam et. Henüz tam olarak belirlemedik... Evet, devam et. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
You all end up on a planet where Bryan falls in love with a princess. | Kendinizi birden, Bryan'ın bir prensese aşık olduğu bir gezende bulursunuz. Herkesi Bryan'ın bir prensese âşık olduğu bir gezegende buluyorsunuz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
We're thinking Pat Benatar or a Go Go for that. | Prenses rolü için Pat Benatar ya da Go Go'yu düşünüyoruz. Bunun için Pat Benatar veya Go Go'yu düşünüyoruz. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
In order to escape the planet, | Gezegenden kaçmak için... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
you have to play in this big concert for the emperor, | ...imparator şerefine verilen büyük bir konserde çalmanız gerekiyor... ...aslında dev domates olan... | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
who's basically this giant tomato. | ...ki imparator da aslında dev bir domates. ...imparator için bu büyük konseri yapmanız gerekiyordur. | The Informers-1 | 2008 | ![]() |
So it's madcap, right? | Yani biraz kaçık işi, öyle mi? Yani bu çılgınca, öyle mi? | The Informers-1 | 2008 | ![]() |