Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16102
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
What are you talking about? | Neden bahsediyorsun? Ne diyorsun sen? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
It is all right. I am just a machine. | Sorun değil. Ben sadece bir makineyim. Sorun yok. Ben sadece bir makineyim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Please feel at ease. | İçin rahat olsun. İçim rahat. Lütfen rahat ol. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I've handled hundreds of troublesome robots like you. | Senin gibi yüzlerce sorunlu robot elimden geçti. Ben senin gibi sorunlu olan yüz tane robotla ilgilenmişimdir. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I do not understand why UR International | UR Şirketinin neden uzman bir... Niye bir tamirci... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
sent a repair specialist. | ...tamirci gönderdiğini anlayamıyorum. ...gönderdiler anlamadım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I'm here at the temple's request. | Tapınağın isteği üzerine geldim. Ben tapınaktakiler istedi diye buradayım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I know we did not request a repair specialist. | Bildiğim kadarıyla uzman bir tamirci çağırmamıştık. Bir tamirci çağırmadığımızı biliyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
A specialist first checks in person | Bir üründe anormallik varsa ya da müşteri iade veya... Bir uzman her türlü arızayı ve... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
for defects or need of service. | ...ürün değişimi isterse bizzat kontrole geliriz. ...sorunu bulup düzeltmelidir. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
It's protocol. | Protokol böyle. Protokol bu. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Then you have confirmed | Herhangi bir... O zaman hiç arızamın... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
that I have no defects. | ...kusurum yok demiştin. ...olmadığını anlamışsındır? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
That's not for you to decide. | Buna karar vermek sana düşmez. Buna sen karar veremezsin. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
All is functional is it not? | Her şey normal değil mi? Tüm devreler çalışıyor değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
This matter is beyond my authority. | Bu mesele benim yetkilerimi aşıyor. Sorun benim görevimde. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I do not understand. | Anlamıyorum. Anlamıyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I don't know what you're asking of me. | Benden ne istiyorsunuz anlamıyorum. Niye bana sorduğunu bilmiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I know nothing about Buddhism. | Budizm'le ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Budizm ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
If a robot is defective, | Eğer bir robot hasarlıysa... Eğer bir robot arızalı ise... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I change its parts and repair it. | ...parçalarını değiştirip onu tamir ederim. ...onu tamir ederim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
If it's worse I report to the head office. | Daha kötü durumdaysa ana ofise rapor ederim. Eğer durumu çok kötüyse ofise bildiririm. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
My job is to fix defective robots. | Benim işim hasarlı robotları tamir etmek. Benim işim robotları tamir etmek. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But you're telling me this robot is Buddha. | Ama siz bana, bu robotun Buda olduğunu söylüyorsunuz. Ama bana bu robotun Buda olduğunu söylüyorsunuz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
If this crazy robot claims he's Buddha, | Bu çılgın robot Buda olduğunu iddia ediyorsa... Eğer çılgın bir robot Buda olduğunu iddia ederse... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
it's my job to open him up and repair the short circuit. | ...benim işim de, onu açıp arızayı tamir etmektir. ...onun içini açıp kısa devreyi tamir etmek benim işim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But you want me to confirm if he is Buddha. | Ama benden onun Buda olduğuna inanmamı istiyorsunuz. Ama benden gelmiş onun Buda olup olmadığını araştırmamı istiyorsunuz... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You are not at fault, sir. | Sizin kabahatiniz yok, efendim. Hatalı değilsiniz, bayım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Stay out of this! Humans are talking! | Karışma sen! İnsanlar konuşuyor burada! Kapa çeneni! İnsanlar konuşuyor! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I apologize if we have offended you. | Sizi gücendirdiysek özür dileriz. Seni gücendirdiysek özür dileriz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I had thought seeing him for yourself would be best. | Onu kendi gözünüzle görmenizin daha iyi olacağını düşünmüştüm. Onu gelip bizzat görmen iyi olur diye düşünmüştüm. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I'm afraid my actions were rash. | Ne yazık ki, tavırlarım düşüncesizceydi. Hareketlerimden dolayı özür dilerim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
This is beyond my authority. | Bu benim yetkimi aşıyor. Bu benim uzmanlık alanımın dışında. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I'll file a recall according to protocol. | Protokole uyup, durumu rapor etmem gerek. Protokolden dolayı bir dosya hazırlayacağım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
In myung is no mere robot. | In myung, basit bir robot değil. In myung öylesine bir robot değil! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
That's for us to decide. | Buna biz karar veririz. Bu kararı biz veririz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yes, it is a matter for you experts to decide. | Evet, sizin gibi uzmanlar karar verir. Evet, siz uzmanlar karar verebilirsiniz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
So what have you decided? | Siz neye karar verdiniz? Hangi karara vardınız? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Even if In myung is not Buddha, | In myung, Buda olmasa bile... In myung, Buda değilse bile... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
don't you agree that he is different from other robots? | ...sizce de diğer robotlardan farklı değil mi? ...diğer robotlardan farklı olduğunu göremiyor musunuz? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
It's just a robot like I'm just a technician. | Ben nasıl bir teknisyensem, o da basit bir robot işte. O sadece bir robot tıpkı benim sadece bir teknisyen olmam gibi. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Why do you experts only believe data? | Siz uzmanlar neden olaya sadece 'veri' olarak bakıyorsunuz? Niye uzmanlar sadece veriye inanıyor? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Why won't you allow room for imagination? | Neden tasavvura müsaade etmiyorsunuz? Niye beyninizde hayal gücüne yer yok? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Why must data be truth and all else be false? | Neden 'veri' doğru da, diğer her şey yanlış? Niye veriler doğru geriye kalan her şey yanlış olmalı? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
What are you saying? | Ne diyorsun sen? Ne diyorsunuz siz? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Then would you have me explore philosophy with the robot? | Kusurlu bir robotu tamir etmek yerine onunla felsefi keşfe mi çıkayım? Robotla felsefe mi yapmalıyız? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I am asking you to look again without fear. | Sizden istediğim, korkusuzca onu yeniden kontrol etmeniz. Sizden sadece korkmadan tekrar bakmanızı istiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
If you cannot determine whether | In myung'un Buda olup olmadığını tayin edemiyorsanız... In myung'un Buda olup olmadığını kontrol etmiyorsanız... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
In myung is Buddha or not, | ...en azından buradaki... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
then can you not at least see the hearts of people? | ...en azıdan onun hislerini anlayamaz mısınız? ...insanların kalplerini görmüyor musunuz? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
The reason for our actions... | Bunu yapma sebebimiz bu... Hareketlerimizin... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
The reason for our bringing a busy technician here. | Meşgul bir teknisyeni buraya getirme sebebimiz bu. Sizi çağırmamızın... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Can you not see it? | Anlamıyor musunuz? ...sebebini göremiyor musunuz? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Please check Brother In myung once more. | Lütfen, Birader In myung'u bir kez daha kontrol edin. Lütfen In myung'u bir kere daha kontrol edin. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
All I see is a defective robot. | Tek gördüğüm kusurlu bir robot. Tek gördüğüm arızalı bir robot. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I will go now. | Ben gidiyorum. Şimdi gidiyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Who is it? Hey... | Kim o? Hey... Kim o? Hey... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Is the repair guy here? | Tamirci eleman burada mı? Tamirci çocuk burada mı? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
What guy? | Ne elemanı? Ne çocuğu? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Hi. You're the guy who fixes robots, right? | Selam. Sen robotları tamir eden elemansın, değil mi? Selam. Sen robotları tamir eden çocuksun değil mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yes. So? | Evet, ne olmuş? Evet. Ne olmuş? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Fix my baby for me. | Minnoş'umu tamir et. Bebeğimi benim için tamir et. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
What is this? My baby. | Bu da ne? Minnoş'um. Bu da ne? Bebeğim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I think she's dead. She won't move. | Sanırım öldü. Hareket etmiyor. Sanırım ölmüş. Hareket etmiyor. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
So just lend me a chip. | Bana bir çip ödünç ver. Bana bir yonga ver. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You fix robots. I'm sure you have a lot. | Robot tamir ediyorsun. Elinde bir sürü çip vardır. Robot tamir ediyorsun. Sende bir sürü vardır. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
No, you need to take this to a robot pet center. | Hayır, onu hayvan robot merkezine götürmen gerek. Hayır, bunu bir robot evcil hayvan dükkânına götürüp tamir ettirmelisiniz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But she died all of a sudden | Birden bire öldü ve şu an merkez kapalı. Ama birden bire öldü ve... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
and the center is closed now. | ...mağaza şu an kapalı. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I've been waiting for you to come home for hours. | Saatlerce eve gelmeni bekledim. Uyuyakaldığım için geldiğini görmedim. Saatlerdir senin gelmeni bekliyorum. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I was waiting for you and it's too late now! | Seni bekliyordum ve artık saat çok geç oldu! Seni bekliyordum ve artık çok geç! | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
So just give me one chip. | Bana çip ver işte. Şimdi bana bir yonga ver. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Just wait until tomorrow and go to the center when it opens. | Yarına kadar bekle ve merkez açıldığında oraya git. Yarına kadar bekle ve mağaza açıkken git. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
But I need her right now! | Ama ona hemen ihtiyacım var! Ama ona şimdi ihtiyacım var. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Don't you know that smoking is illegal? | Sigara içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun? Sigara içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Did you fix her? | Tamir ettin mi? Bebeğimi tamir ettin mi? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
It's temporary. I don't have the right chip. | Geçici olarak. Elimde doğru çip yok. Sadece geçici olarak. Şu an lazım olan yonga bende yok. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
It'll be fine to play with for a few hours. | Birkaç saat oynama yeter. Birkaç saatliğine oynayabilirsin. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Damn it. It moves awkward. | Lanet olsun. Salakça hareket ediyor. Lanet. Garip yürüyor. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
You really don't have it? | Sende yok mu? Cidden yonga yok mu? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Go to this place tomorrow. | Yarın buraya git. Yarın bu yere git. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
They carry the best biochips in the country. | Ülkedeki en iyi biyoçipleri satıyorlar. Ülkedeki en iyi yongalar onlardadır. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I'm not quite happy with it but thanks anyway. | Buna pek sevinmedim ama yine de teşekkürler. Pek mutlu değilim ama yinede sağ ol. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
So do you live with robots too? | Bir robotla birlikte mi yaşıyorsun? Sen de mi robotlarla yaşıyorsun? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Do you live alone with robots? | Robotlarla birlikte mi yaşıyorsun? Robotlarla yalnız mı yaşıyorsun? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I see. No wonder. | Anlıyorum. Boş ver. Anladım. Hiç şaşmadım. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Let's go, baby. | Gidelim Minnoş. Hadi, bebeğim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
More and more young people | Birçok genç... Gün geçtikçe daha fazla genç... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
are choosing robots over marriage. | ...evlenmek yerine robotlarla yaşamayı tercih ediyor. ...evlilik yerine robotları tercih ediyor. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
These so called "humanoid mates". | Onlara ' insansı dostlar' deniliyor. Buna: 'İnsanımsı Arkadaşlar' deniyor. Doğum arttıkça... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
With national birth rates at record lows, | Ulusal doğum oranları düşüyor... ...böyle sosyal eğilimler... | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
such social trends are a rising problem. | ...ve bu trend beraberinde sorunları da getiriyor. ...birer sorun teşkil ediyor. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
They're actually more trustworthy. | Aslında daha güvenilirler. Aslında daha güvenilirler. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
We're practically family now. | Artık bir aileyiz. Artık bir aileyiz. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yes, ma'am. | Buyurun, efendim. Evet, hanımefendi. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Why don't I have your report? | Raporun elime neden geçmedi? Niye raporunu almadım? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Yes, I'll file it soon. | Tamam, yakında göndereceğim. Evet, yakında göndereceğim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
Is there a problem? | Bir sorun mu var? Bir sorun mu var? | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
I need your report to decide what to do with the robot. | O robotla ne yapılacağına karar vermek için raporuna ihtiyacım var. Robotla ne yapacağımıza karar vermek için raporuna ihtiyacım var. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |
To be honest, I haven't reached a decision yet. | Dürüst olmak gerekirse, henüz bir karar veremedim. Aslında, daha bir karar vermedim. | Doomsday Book-1 | 2012 | ![]() |