Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156661
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'm really sorry. You OK? | Gerçekten üzgünüm. Sen iyi misin? | Summer-5 | 1986 | |
| Whenever you want, the keys are here for you. | Ne zaman istersen, anahtarlar emrine amade. | Summer-5 | 1986 | |
| THURSDAY, JULY 26 | 26 TEMMUZ PERŞEMBE | Summer-5 | 1986 | |
| Back already? | Hemen mi döndün? | Summer-5 | 1986 | |
| I only stayed one day. | Sadece bir gün kaldım. | Summer-5 | 1986 | |
| Came back the same night. | Aynı gece geri döndüm. | Summer-5 | 1986 | |
| You're a little crazy! | Sen delisin! | Summer-5 | 1986 | |
| I couldn't... I know that resort. | Yapamadım... Orayı iyi biliyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| It's rough there by yourself. | Orada tek başına kalmak zor. | Summer-5 | 1986 | |
| You have money. So take off again. | Paran var. Yeniden bir yerlere git. | Summer-5 | 1986 | |
| But I hate going alone. | Ama yalnız gitmekten nefret ediyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| But you can't just stay in Paris! | Ama Paris'te de kalamazsın. | Summer-5 | 1986 | |
| You always meet someone when you least expect it. | Hiç ummadığın bir anda karşına biri çıkabilir. | Summer-5 | 1986 | |
| Since I don't expect it, let's see if I do. | Ummadığıma göre, bakalım olacak mı? | Summer-5 | 1986 | |
| I'm talking nonsense. | Saçmalıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| I really feel out of it. | Kendimi boşlukta hissediyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| Of course you can stay. Leave me alone! | Elbette kalabilirsin. Beni rahat bırak. | Summer-5 | 1986 | |
| Stay where? In Paris? | Nerede kalacaksın? Paris'te mi? | Summer-5 | 1986 | |
| FRIDAY, JULY 27 | 27 TEMMUZ CUMA | Summer-5 | 1986 | |
| Hello, Irene. | Merhaba, Irene! | Summer-5 | 1986 | |
| Getting along. It's funny seeing you here. | Dolaşıyorum. Seni burada görmek ne tuhaf. | Summer-5 | 1986 | |
| Shopping. I was in the neighbourhood, so I stopped by. | Alışveriş. Yakınlardaydım, biraz oturayım dedim. | Summer-5 | 1986 | |
| I was on my way home. I still live in the same place. | Eve gidiyordum. Hâlâ aynı yerde yaşıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| I'm on vacation, sort of in transit... | Tatildeyim, bir bakıma yollardayım... | Summer-5 | 1986 | |
| Looking for a place. | ...gidecek yer arıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| I can't get over it! | Boş ver bunları. | Summer-5 | 1986 | |
| What've you been up to? | Sen neler yapıyorsun? | Summer-5 | 1986 | |
| I took the plunge. I got married. | Nihayet büyük bir adım attım. Evlendim. | Summer-5 | 1986 | |
| This time it's serious. I have a little son. | Bu seferki ciddi. Küçük bir oğlum var. | Summer-5 | 1986 | |
| When did you have him? | Ne zaman doğdu? | Summer-5 | 1986 | |
| 17 months ago. | 17 ay önce. | Summer-5 | 1986 | |
| He's handsome, right? | Yakışıklı mı bari? | Summer-5 | 1986 | |
| He's pretty handsome. | Hem de çok yakışıklı. | Summer-5 | 1986 | |
| Yes and no. There are times... | Hem evet, hem hayır. Bazı zamanlar var ki... | Summer-5 | 1986 | |
| So far it's been difficult, very rough. | Şimdiye kadar zor oldu, çok zor. | Summer-5 | 1986 | |
| It's too long a story to tell you now, but... | Anlatamayacağım kadar uzun hikâye, neyse... | Summer-5 | 1986 | |
| I've been on vacation. | Ben tatildeyim. | Summer-5 | 1986 | |
| You're not working? | Çalışmıyor musun? | Summer-5 | 1986 | |
| Sure I'm working, but this is my vacation. | Tabi ki çalışıyorum şimdi izne çıktım. | Summer-5 | 1986 | |
| I still have 2 weeks to go, but, really... | Hâlâ iki haftam var ama gerçekten... | Summer-5 | 1986 | |
| Not going away? | Bir yerlere gitmiyor musun? | Summer-5 | 1986 | |
| That's just the trouble: I went away, | Sorun da bu: Gittim... | Summer-5 | 1986 | |
| I came back, I went off again and came back... | ...geri döndüm, tekrar gittim ve yine döndüm... | Summer-5 | 1986 | |
| Now I feel sort of foolish, here in Paris like an idiot. | Şimdi aptal gibi Paris'te dolanıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| The weather's awful and I'd love to get away fast. | Hava berbat ve acilen buradan uzaklaşmak istiyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| The weather'll change. | Hava değişiyor. | Summer-5 | 1986 | |
| You know my pad on the Left Bank: | Benim karşı kıyıdaki evi bilirsin: | Summer-5 | 1986 | |
| when the sun's out, it's hot. | Güneş çıktı mı çok sıcak oluyor. | Summer-5 | 1986 | |
| What is it? | Her yıl anahtarı veriyor ama orası bana göre değil. Neymiş? | Summer-5 | 1986 | |
| I'll lend you my brother in law's apartment in Biarritz. | Kayınbiraderimin, Biarritz'deki evine git. | Summer-5 | 1986 | |
| He lends it to me every year, but it doesn't suit me. | Her yıl anahtarı veriyor ama orası bana göre değil. | Summer-5 | 1986 | |
| My husband and I go to Deauville. | Kocamla biz Deauville'e gidiyoruz. | Summer-5 | 1986 | |
| How sweet of you! Wonderful idea! | Ne kadar tatlısın! Harika bir fikir. | Summer-5 | 1986 | |
| Very nice crowd there, so you never know! | Harika bir kalabalık var, hiç belli olmaz! | Summer-5 | 1986 | |
| WEDNESDAY, AUGUST 1 | 1 AĞUSTOS ÇARŞAMBA | Summer-5 | 1986 | |
| THURSDAY, AUGUST 2 | 2 AĞUSTOS PERŞEMBE | Summer-5 | 1986 | |
| You still reading Jules Verne? | Hâlâ Jules Verne mi okuyorsun? | Summer-5 | 1986 | |
| You really like it? | Hoşuna gitti mi? | Summer-5 | 1986 | |
| I reread ''20,000 Leagues Under the Sea'' | "Denizler Altında 20,000 Fersah" ı yeniden okudum... | Summer-5 | 1986 | |
| and it bored me stiff. | ...acayip sıkıldım. | Summer-5 | 1986 | |
| Until I picked up this book | Bu kitabı alıp... | Summer-5 | 1986 | |
| and read ''The Green Ray'', | ..."Yeşil Işın" ı okuyana dek... | Summer-5 | 1986 | |
| I found him paralysing. | ...onu çok sıkıcı bulurdum. | Summer-5 | 1986 | |
| But now, I think ''The Green Ray'' | Ama şimdi "Yeşil Işın"ın... | Summer-5 | 1986 | |
| is amazingly interesting. | ...çok ilginç olduğunu düşünüyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| I read ''The Green Ray''. I thought it was very good. | Yeşil Işın'ı ben de okudum. Bence çok iyiydi. | Summer-5 | 1986 | |
| It seemed to me a kind of fairy tale. | Bana peri masalı gibi geldi. | Summer-5 | 1986 | |
| The heroine is a fairy tale heroine. | Kadın kahraman bir masal kahramanı gibi. | Summer-5 | 1986 | |
| She's as simple as Cinderella or Snow White. | Cindirella ya da Pamuk Prenses kadar sade. | Summer-5 | 1986 | |
| Is it a love story? And it's set in Scotland. | Bir aşk hikâyesi mi? Ve İskoçya'da geçiyor. | Summer-5 | 1986 | |
| You love it there! | Oraya bayılırsın! | Summer-5 | 1986 | |
| Yes, a country I liked a lot. | Evet, çok sevdiğim bir ülke. | Summer-5 | 1986 | |
| Have you read it? | Sen okumuş muydun? | Summer-5 | 1986 | |
| When I was a child, but I remember it only vaguely. | Çocukken okumuştum ama hayal meyal hatırlıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| You're reading it now? | Şimdi onu mu okuyorsun? | Summer-5 | 1986 | |
| I've finished it, and although I don't much like Verne, | Yeni bitirdim ve Jules Verne'i çok sevmesem de... | Summer-5 | 1986 | |
| I found ''The Green Ray'' extraordinary, | ...çünkü çok romantik bir aşk hikâyesi... ...Yeşil Işın'ı olağanüstü buldum... | Summer-5 | 1986 | |
| because it's a love story, a romance, | ...çünkü çok romantik bir aşk hikâyesi... | Summer-5 | 1986 | |
| with characters who are... | ...ve karakterleri... | Summer-5 | 1986 | |
| Searching. | Araştırmacı. | Summer-5 | 1986 | |
| Yes, searching for something. | Evet, araştırmacı. | Summer-5 | 1986 | |
| The Green Ray. You've seen it? | Yeşil Işın. Sen hiç gördün mü? | Summer-5 | 1986 | |
| Three times, in fact. | Aslında, üç kere. | Summer-5 | 1986 | |
| The first time, when I was 8 or 9, at La Baule. Know La Baule? | İlkinde, 8 ya da 9 yaşındaydım, La Baule'de. La Baule'ü bilir misiniz? | Summer-5 | 1986 | |
| There's a lovely beach, nearly 5 miles long. | 7 kilometre uzunluğunda harika bir sahili vardır. | Summer-5 | 1986 | |
| I was with my father, and he spoke to me about Verne's book. | Babamla beraberdim. Bana Verne'nin kitabını anlatıyordu. | Summer-5 | 1986 | |
| The day was very clear and dry, there were no clouds. | Hava çok açık ve kuruydu. Hiç bulut yoktu. | Summer-5 | 1986 | |
| He said, ''Maybe we'll be lucky today,'' | "Belki bugün şanslı günümüzdür" dedi. | Summer-5 | 1986 | |
| and I did see it, | Ve güneş ufukta... | Summer-5 | 1986 | |
| just for a split second, | ...tam batarken... | Summer-5 | 1986 | |
| when the sun set on the horizon. | ...yarım saniyeliğine onu gördüm. | Summer-5 | 1986 | |
| At the final stage | Tam final anında... | Summer-5 | 1986 | |
| there was a kind of pale green shaft, | ...soluk yeşil bir ışık belirdi... | Summer-5 | 1986 | |
| like a sword blade, a horizontal beam, | ...kılıç gibi, yatay bir çizgi... | Summer-5 | 1986 | |
| very pretty, but extremely brief. | ...çok güzel ama çok kısa bir an. | Summer-5 | 1986 | |
| We won't see it today. Look at the sky, | Bugün göremeyiz. Gökyüzüne bakın... | Summer-5 | 1986 | |
| all hazy and... | ...çok puslu ve... | Summer-5 | 1986 | |
| Very hazy and grey. | Yeşil bir ışın gördüğünüzde... Çok puslu ve gri. | Summer-5 | 1986 | |
| Not a hope. | Hiç umut yok. | Summer-5 | 1986 | |
| Know what Verne says? | Jules Verne ne der, biliyor musunuz? | Summer-5 | 1986 |