Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156663
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You look at guys? | Erkeklere mi bakıyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Sure I look at guys. I'm alone on vacation. | Tabi ki onlara bakıyorum. Tek başına tatildeyim. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I have to find a good one. The best! | İyi bir tane bulmalıyım. En iyisini! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You have a fianc�? | Nişanlın falan yok mu? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
My fianc�! | Nişanlım! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You don't have a fianc�? | Senin yok mu? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You're lucky! Why? | Şanslısın! Neden? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Because they're a pain. They're too jealous. | Çünkü beladırlar. Çok kıskanç oluyorlar. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You can't look | Sağa sola... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
right or left, they're always watching you, following you. | ...bakamazsın, hep seni izlerler, seni takip ederler. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Because it's really not good to be alone, | Çünkü tek başına olmak kadar... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
and it's not good to stay with one person too long. | ...biriyle uzun süre birlikte olmak da iyi değil. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Have you always been alone? | Hep yalnız mısın? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You've been engaged? | Bir ilişkin falan yok mu? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I was for a very long time, | Uzun süre biriyle beraberdim... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
and now it's not that way any more. | ...ama artık durum değişti. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
What happens is that's how it is, I'm alone. | Olan oldu işte, sonuçta yalnızım. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
He dropped you? | Seni terk mi etti? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You walked out on him, then? | Sen ondan ayrıldın o zaman? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
No, it's life. | Hayır, hayat böyle. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Yeah, but it's complicated. | Evet ama çok karmaşık. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You have to profit from a vacation. | Tatil fırsatını değerlendirmelisin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Sure, but if you stay in an apartment all day! | Tabi ya, bütün gün evde oturarak! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
We have to go out some evening. | Bir akşam bir yerlere gidelim. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Go out where? | Nereye? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Don't you want to go dancing? | Dansa gitmek istemez misin? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Don't you like it? We'll cruise around... | Hoşuna gitmez mi? Etrafta takılırız... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Cruise? | Takılmak mı? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Cruise? Bruise? | Takılırız, dağıtırız. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I'm ready for that! | Ben dünden hazırım. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Look there! Terrific guy! | Şuraya bak! Müthiş bir erkek. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I have trouble finding an ideal guy. | İdeal erkeği bulma konusunda sorunluyum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
What's your ideal? | İdeal ölçün ne? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
What you prefer? | Ne arıyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
My ideal is romantic. | İdeal erkeğim romantik olmalı. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
So money doesn't matter? | Yani parayı umursamıyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I always think... no, my ideal is romantic. | Her zaman inanırım ki... hayır, idealim romantik. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You like dinner with candles... | Mum ışığında yemek yemek... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
No, not candles, none of that stuff... | Hayır, mum ışığı falan değil... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I always hope that there, | Hep umut ediyorum... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
in the hollow of a wave, there'll be a... | ...orada, o dalganın içinde... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
How do you tell, when you see, | ...nasıl anlatayım, gördüğün anda... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I don't know, when you see someone go by, | Bilmiyorum, birini gördüğünde... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
a handsome guy, | ...yakışıklı bir erkeği... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
how do you know he's right for you? | ...senin için doğru erkek olduğunu nasıl anlarsın? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
How do you tell about the guy when he comes over | Yani, çıkıp gelse, seninle konuşsa... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
and talks to you? | ...nasıl bilebilirsin? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
How do you tell if you like him or not? | Ondan hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl anlarsın? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
How do you know, maybe you like him. | Nereden bileceksin, belki de onu seversin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
lf you don't look around... | Etrafına bakmazsan... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Don't you think I look? I look at people a lot. | Bakmadığımı mı sanıyorsun? İnsanları sürekli izliyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
But the rest is all hazy for me. | Ama hepsi benim için bulanık. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
All crazy? All hazy. | Bunak mı? Bulanık. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Why hazy? | Nasıl bulanık? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I don't know, because I'm not very operational in life, | Bilmiyorum, hayatta çok işlevsel olmadığım için... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I'm not functional, I look at people. | Yani, çok fonksiyonel değilim, insanlara sadece bakıyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
But I never do anything special to find someone or something. | Birini ya da bir şeyi bulmak için özel hiçbir şey yapmıyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Maybe I'm wrong. | Belki de hata yapıyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You wait for people to come to you? | İnsanların sana gelmesini mi bekliyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Like I told you... | Söylediğim gibi... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
A guy won't come to you. You have to do something. | Erkekler sana gelmez. Bir şeyler yapmalısın. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
To me that's just talk. ''Do something!'' I've heard it before. | Bunlar benim için boş laf. "Bir şey yap!" Daha önce de duydum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
My Paris friends tell me: do something, search! It's all talk! | Parisli arkadaşlarım da; bir şey yap, araştır, falan derler. Bunlar boş laf. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Have you looked? | Aradın mı peki? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I really don't believe in searching either. | Aramaya ben de inanmıyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You have to feel it. Do you feel it? You talk to people? | Hissetmelisin. İnsanlarla konuştuğunda hissediyor musun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
How do you feel it? They're just as... | Nasıl hissediyorsun? Sadece... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Girls as much as boys. | ...erkekler için değil, kızlar için de. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Sure I feel it... | Elbette, hissediyorum... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I'm very open to people. I feel it. | İnsanlara karşı çok açığım. Hissediyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I'm receptive, I listen, I'm open. | Kavrayıcıyım, dinlerim, açığım. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You're disappointed? | Hayal kırıklığı mı yaşıyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I don't know... Yes and no. lf nothing special's happened... | Bilmiyorum... Hem evet, hem hayır. Eğer özel bir şey olmayacaksa... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I listen to people, watch them live, but... | İnsanları dinliyorum, izliyorum ama... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You can't trust people right off. | İnsanlara hemen güvenemezsin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Yes, you can. | İnsanlara güvenmiyor musun? Evet, güvenebilirsin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You don't trust people? | İnsanlara güvenmiyor musun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I play with people. | İnsanları kandırıyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
To find someone who's right, who's nice, | Doğru ve iyi insanı bulmak için... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
you mustn't reveal your own feelings right away. | ...kendi duygularını hemen açık etmemelisin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Then what do you reveal of yourself? | Peki kendini nasıl gösteriyorsun? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I live, I have fun, | Hayat doluyum, eğleniyorum... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I observe others reactions, | ...diğerlerinin tepkilerini gözlemliyorum... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
then I decide. | ...sonra karar veriyorum. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Is it good or is it bad? | İyi mi, kötü mü? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
It's like a card game: | İskambil oyunu gibi: | Summer-5 | 1986 | ![]() |
you can't show what's in your hand right away. | Elindeki kağıtları hemen açık etmezsin. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
My hand's empty. | Benim elim boş. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You must have something! | Bir şey yapmalısın! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I don't have anything! | Hiçbir şeyim yok! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
It's really not sad. | O kadar da acı değil. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Listen, forget your troubles. | Dinle, sorunları boş ver! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
I'm forgetting them. I didn't think of them. | Ben boş veriyorum. Hiç düşünmemiştim. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You talk of showing things... I don't know, I don't have anything. | Sen bir şeyler göstermek deyince... Bilmiyorum, benim hiçbir şeyim yok. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
lf I had something to show, people would see it, that's all! | Gösterecek bir şeylerim olsaydı, insanlar bunu görürdü, bu kadar! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
What do people do? | İnsanlar ne yapıyor? | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Don't be like that! | Böyle olma! | Summer-5 | 1986 | ![]() |
You can see I'm not like you. I'm not... | Görüyorsun, ben senin gibi değilim. Ben... | Summer-5 | 1986 | ![]() |
Things aren't obvious to me. I'm not normal, like you. | Olaylar benim için çok net değil. Ben normal değilim. | Summer-5 | 1986 | ![]() |
lf I had something to give, people would see it. | Verecek bir şeyim olsaydı, insanlar bunu görürdü. | Summer-5 | 1986 | ![]() |