Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20103
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Oh, this won't take long. | Fazla sürmez. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A faint contusion around the mouth, | Ağzında belirsiz bir sıyrık var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
hidden by the beard. | Sakalında gizlenmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A hand, perhaps. | Ya da bir elde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was unconscious, | Baygındı yani ufak bir baskı yeterli olmuştur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So our killer was in the apartment. | Demek katil evdeymiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mm. Hey. | Selam. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look at this. Not eating breakfast at my desk. | Şu duruma bakın. Masamda kahvaltı bile yapamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I dig this new way of fighting crime. | Suçla savaşmada yeni bir yöntem olarak buldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes, about that. | Evet, söz açılmışken, biz de test yaptık... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
displaces air... Oh. Did I mention? | ...ve gazın havayı... Bahsetmiş miydim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We got the guy. | Katili yakaladık. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wait. You have a suspect? | Dur biraz. Şüphelin mi var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Lawrence Creff? | Lawrence Creff mi? Evet, bu arkadaşlar... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
they traced the signal... Whatever... from his laptop. | Laptobundan sinyalin izini sürdüler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was with his laptop? | Laptobu yanında mıydı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Witnesses put Creff in his condo with the laptop that night. | Tanıklar o gece laptobuyla evinde olduğunu doğruladı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We traced the command payload to Shaw's thermostat I.P. | Shaw'ın termostatındaki I.P. ile komut yükünü takip ettik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Through a randomized botnet path, | Geriye dönük arama yapıp onayladığımız rast gele bir I.P. adresinden. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We gassed ourselves, shaved a corpse, | Biz de gaza maruz kaldık, bir cesedi traş ettik... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and determined whoever killed Shaw | ...ve Shaw'ı dairesinde birinin eliyle öldürdüğünü belirledik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, if Creff was home, | Creff evdeyse, bu Eric Shaw'ı onun öldürmediğini kanıtlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You shaved a corpse? | Cesedi mi traş ettiniz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The idea that I killed Eric Shaw, | Eric Shaw'ı elimle veya bilgisayarımla öldürdüğüm fikri... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
is so ludicrous that I won't even wait for my lawyer. | ...o kadar saçma ki avukatımı bile beklemeyeceğim hiç. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was with my wife and our tax attorney all night. | Tüm gece eşim ve vergi avukatımlaydım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, what are you saying? Someone framed your computer? | Ne diyorsunuz yani? Biri bilgisayarınıza komplo mu kurdu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Who'd even think of that or know how? | Bunu kim düşünür veya yapmasını bilebilir ki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The Faceless spring to mind, no? | Yüzsüzler akla gelmiyor mu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay. Here are the shots of the contusions. | Tamam. Yaraların fotoğrafları. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I timed it with a little bit of extra blue there | Morluğu ortaya çıkarmak için fazladan mavilik ekleyecek şekilde ayarladım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey. | Merhaba. Lucas, adli tabip yardımcısı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Tasteful, huh? | Güzel, değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, sorry. In homicide, we're all rather used to dead bodies. | Kusura bakmayın, Cinayet Masası'nda hepimiz cesetlere epey alışkınızdır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The... gross stuff, it grosses me out. | İğrenç şeyler...beni iğrendiriyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, it's not that gross. | O kadar da iğrenç değil ya. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It doesn't look like that, you know? | Ona benzemiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The smell is what really gets to you, though. | Ama seni asıl etkileyen kokusu oluyor aslında. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can give you a tour a anytime, O.C.M.E. | Ne zaman isterseniz etrafı gezdirebilirim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Just come on down. I'll probably be there. | Siz yeter ki gelin. Büyük ihtimal burada olurum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So... | Öyle yani. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's a little strong. | Biraz sert olmuş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Maybe try again... A bit more subtly. | Tekrar dene. Biraz daha zarifçe. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where was this? What I'm saying, gentlemen, | Burası nereydi? Size şemsiyelere yatırım yapın... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
is invest in umbrellas, because next year, | ...derim beyler çünkü önümüzdeki yıl... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
it's gonna be raining money. Pac fundraiser. | ...başımıza para yağacak. Komite etkinliği. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They must have hacked the security footage. | Güvenlik kamerası görüntülerini hacklemiş olmalılar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where'd the sound come from? | Ses nereden geliyor? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Security cameras shoot images. | Güvenlik kameraları görüntüleri çeker. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Somebody planted a microphone. | Biri mikrofon yerleştirmiş. Mümkün değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Everyone is vetted, from guests down to cater waiters. | Konuklardan garsonuna kadar herkes incelendi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They don't pay 10 grand a plate for pasta nero if we're lax. | Umursamaz olsak bir tabak spagetti için bize 10 bin dolar ödemezler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Eric Shaw's last meal was squid ink pasta. | Eric Shaw'ın son yemeği mürekkep balıklı spagettiydi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Do you recall the caterer? | Yemek dağıtımını yapanı hatırlıyor musunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I don't hire the help. | Hizmetçi tutmam. Asistanıma sorabilirsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Great. | Harika. Şimdi böyle mi oldu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Does no one have any damn privacy anymore? | Kimsenin özel hayatı kalmadı mı artık? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know that hero doctor. | O kahraman doktoru tanıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This really wasn't necessary. | Buna hiç gerek yoktu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, you saved the life of a little boy. | Henry, küçük bir çocuğun hayatını kurtardın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I thought it was heroic. | Kahramanca olduğunu düşündüm. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And clearly, the newspaper did, too. | Belli ki gazete yazarları da öyle düşünmüş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's inspiring. People want to read about it. | İlham verici. İnsanlar bunu okumak isteyecektir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I really don't see the need for that display. | Neden göz önüne serilmesi gerektiğini anlamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The chief administrator | Baş idareci... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
thinks it's good promotion for the hospital... | Bir işlemi çok kadınlaştırılmış diğeri de burnunu daha uzun yapmış. ...hastane için iyi bir tanıtım olduğunu düşünüyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mercy doctors, saving lives on and off the job. | Merhametli doktorlar, her an hayat kurtarıyorlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'd want to be saved by you. | Ben de senin tarafından kurtarılmak isterdim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, is there something you haven't told me? | Henry, bana söylemediğin bir şey mi var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A secret, perhaps? | Bir sır belki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No. Why? | Hayır. Ne oldu da? Bekleme salonunda karın olduğunu... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
who says she's your wife. | ...söyleyen bir kadın var da. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm Dr. Morgan. You wanted to see me? | Ben Dr. Morgan. Beni mi görmek istemiştiniz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When I saw your picture in the paper, | Gazetede fotoğrafını gördüğüm zaman... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I I didn't believe it. | ...buna inanmadım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But it's true. | Ama doğruymuş. Henry, o gerçekten sensin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Stop, Henry! Don't do this! | Henry dur! Bunu yapma! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can prove that what I told you is real. | Sana söylediğimin gerçek olduğunu kanıtlayabilirim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm immortal. | Ben ölümsüzüm. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You're sick, Henry. They can help you here. | Sen hastasın Henry. Sana orada yardım edebilirler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Ah. What do you have there? | Neye bakıyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You know, that Faceless stuff | Yüzsüzler konusu eylemci günlerimi düşündürdü bana. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
you know, students against the war. | Savaşa karşı çıkan öğrencileriz burada. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey, there's eggs, if you're hungry. | Karnın açsa yumurta var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes, I wanted to ask you about that. | Ben de sana onu sormak istiyordum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In an activist group, you've got devoted individuals | Eylemci bir grupta, kendini çok adayan,... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
with strong held, high ideals. | ...yüksek idealleri olanlar olur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did things ever get tense between you? | Aranızda işlerin kızıştığı oldu mu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, it could. | Az kalsın olacaktı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I remember we had a daylong screaming fight | Tüm gün boyunca levhaya "haksız" mı "adaletsiz" mi yazalım diye... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
over whether to say "unjust" or "unfair" on a sign. | ...ağız dalaşı yaptığımızı hatırlıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But the biggest hassles, they were the personal dramas, | Ama en büyük sorunlar, kişisel dramalardan oluşuyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
you know, who's mean, who's bossy, | Kimileri kaba, kimileri patronluk taslar... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
who just smokes weed. | ...kimileri de ot içerdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, my God, look at that. | Aman Tanrım, şuna bak. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Julie Moskowitz. | Julie Moskowitz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She joined in '68. I fell hard. | 1968'de katılmıştı. Epey vurulmuştum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
She fooled around with this guy Ira Bing. | Ira Bing denen bir çocukla takılıyordu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Big mess. | Ne karmaşa ama. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
See, that's the problem with activism. | Bu da eylemci olmanın getirdiği sorun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |