Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20102
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Same story from everyone... Nice guy, kept to himself. | Herkes aynı şeyi söyledi. İyi biri ve kendi halinde olduğunu. | Forever-1 | 2014 |  |
| We're canvassing his neighborhood now | Birini gören olmuş diye mahalleyi gözden geçiriyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| You won't find anything that way. | Öyle yaparsanız hiçbir şey bulamazsınız. | Forever-1 | 2014 | |
| The Faceless aren't nerds screwing around in the basement. | Yüzsüzler bodrumda takılan inek tiplerden değiller. | Forever-1 | 2014 | |
| They're a secretive political organization. | Gizli bir politik organizasyonlar. | Forever-1 | 2014 | |
| Cyberterrorists is what they are. | Bilgisayar korsanları. Ve siz de... 1 | Forever-1 | 2014 | |
| Cybercrimes Division. Can we set up here? | Siber Suçlar Departmanı'ndanız. Buraya yerleşebilir miyiz? | Forever-1 | 2014 | |
| I didn't know you guys did murder. | Cinayetle ilgilendiğinizi bilmiyordum. | Forever-1 | 2014 | |
| Here's what we have. | Bildiklerimiz şunlar: | Forever-1 | 2014 | |
| We got Eric's online alias off his laptop, | Eric'in laptobundan sanal takma adını aldık. | Forever-1 | 2014 | |
| which confirmed he's a member of the Faceless. | Bu da onun Yüzsüzler'den olduğunu doğruladı. | Forever-1 | 2014 | |
| Didn't get much else | Fazla şeye ulaşamadık... | Forever-1 | 2014 | |
| because the laptop fried itself when we touched it. | ...çünkü laptop dokunduğumuzda kendi kendine kızardı. | Forever-1 | 2014 | |
| And we have the murder weapon... His thermostat. | Ve cinayet aletini de bulduk. Termostatı. | Forever-1 | 2014 | |
| It received a system command reboot | Saat 1'de gösterge ışığını bozması için sistem komutu almış. | Forever-1 | 2014 | |
| That activated the gas and then turned it off at 4:00. | Bu da gazı harekete geçirmiş ve saat 4'te sönmüş. | Forever-1 | 2014 | |
| And that's it? | O kadarcık mı? Şüphelilerimiz var. | Forever-1 | 2014 | |
| Last year, the Faceless targeted | Yüzsüzler geçen sene kamu ve özel sektörde... | Forever-1 | 2014 | |
| 11 figures in business and government. | ...11 haneyi hedeflemişti. | Forever-1 | 2014 | |
| Very powerful people | Öldürmesi için amacı ve nedeni olan nüfuzlü insanları. | Forever-1 | 2014 | |
| We can cross check these names | Şehirdeki şüpheli listesiyle isimleri çapraz kontrol yapabiliriz. | Forever-1 | 2014 | |
| All due respect, detective, this isn't | Beni yanlış anlamayın Dedektif ama bu... | Forever-1 | 2014 | |
| the simple street stuff you're used to dealing with. | ...sizlerin alışkın olduğu o basit sokak durumlarına benzemez. | Forever-1 | 2014 | |
| That signal could have come from anywhere in the world. | O sinyal dünyanın herhangi bir yerinden gelmiş olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Once we have the warrants, | Mahkeme emrini aldığımızda... | Forever-1 | 2014 | |
| we can trace the I.P. path the hack followed, | ...hackerın takip ettiği ettiği IP adresini takip edebilir... | Forever-1 | 2014 | |
| and we can have a terminal point... | ...ve bir terminal bağlantasına ulaşabiliriz. | Forever-1 | 2014 | |
| within the day. | Aynı günde. | Forever-1 | 2014 | |
| And we just...? | Biz de... Sakin olun. Biz ilgileniriz. | Forever-1 | 2014 | |
| Relax? | Sakin mi olalım? Ben sakin olabilirim. | Forever-1 | 2014 | |
| Great news. | Haberler iyi. | Forever-1 | 2014 | |
| Cybercrimes Division is on the case. | Sanal Suçlar Departmanı davayla ilgileniyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Cybercrimes Division? There is such a thing? | Sanal Suçlar Departmanı mı? Öyle bir şey mi var? | Forever-1 | 2014 | |
| Yeah, we got computer dating, computer viruses. | Bilgisayar randevuları ve bilgisayar virüsleri var. | Forever-1 | 2014 | |
| Why not computer cops? | Bilgisayar polisleri neden olmasın? | Forever-1 | 2014 | |
| Press a button... boom. Who needs actual evidence? | Düğmeye bas ve işte o kadar! Kimin gerçek bir kanıta ihtiyacı var ki? | Forever-1 | 2014 | |
| What do you have? | Neler buldun? | Forever-1 | 2014 | |
| Time of death was between 3:40 and 4:00 A.M. | Ölüm saati 3:40 ile 4:00 arasındaymış. | Forever-1 | 2014 | |
| Two days ago. | İki gün önce. | Forever-1 | 2014 | |
| Victim was otherwise in good health, | Ama kurbanın sağlığı iyiymiş. | Forever-1 | 2014 | |
| with no suspicious marks or injuries. | Kuşku uyandıran bir izi veya yarası yok. | Forever-1 | 2014 | |
| What is that? | O ne? Kurbanın son yemeği. | Forever-1 | 2014 | |
| Pasta nero, squid ink. | Mürekkep balıklı spagetti. | Forever-1 | 2014 | |
| Otherwise, Eric Shaw died as he lived... | Yoksa Eric Shaw sırları gizliyken... | Forever-1 | 2014 | |
| With his secrets hidden. | ...yaşarken ölmüş olurdu. Haklı olabilirler. | Forever-1 | 2014 | |
| Murder by computer, solved by computer. | Bilgisayarla öldürüyorlar, bilgisayarla sırları çözüyorlar. | Forever-1 | 2014 | |
| Do you suddenly feel very old? | Birden bire kendini yaşlı hisseder misin? | Forever-1 | 2014 | |
| Yes, I do know the feeling. | Evet, o duyguyu bilirim. | Forever-1 | 2014 | |
| Did they confirm how the gas was triggered? | Gazın ne zaman nasıl başladığı doğrulandı mı? | Forever-1 | 2014 | |
| Remotely, between 1:00 A.M. and 4:00 A.M. | Düşük bir ihtimalle 1:00 ile 4:00 arasında. | Forever-1 | 2014 | |
| So gas flows anywhere in between | Yani gaz akışı saat başı 120 ila 200 kübik kadem arasında. | Forever-1 | 2014 | |
| Wouldn't have filled the room, but he was in bed. | Odayı kaplaması gerekmez miydi? Ama kurban yataktaydı. | Forever-1 | 2014 | |
| So fatal density would have to reach, | Yani ölümcül yoğunluğun yerden... | Forever-1 | 2014 | |
| say, 2 to 3 feet off the ground. | ...60 70 cm yükselikliğe ulaşması gerekir. | Forever-1 | 2014 | |
| It could work. | İşe yarayabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| "Could"? | Yarayabilir mi? Büyük ihtimalle. | Forever-1 | 2014 | |
| But there's only one way to find out for sure. | Ama kesin olarak öğrenmenin tek bir yolu var. | Forever-1 | 2014 | |
| We go gas ourselves. | Gazı üstümüze çekeceğiz. İşte şimdi konuşmaya başladın. | Forever-1 | 2014 | |
| So, hypothetically, can you guys work it | Diğerlerine para vermeden tam bir Ulusal Futbol Ligi... | Forever-1 | 2014 | |
| so I can get the full NFL package | ...paketi almamı sağlayabilir misiniz? | Forever-1 | 2014 | |
| Detective, I have a master's in computer science from M.I.T. | Dedektif, benim bilgisayar bilimi üzerine yüksek lisansım var. | Forever-1 | 2014 | |
| Got an I.P. | I.P. adresine ulaştım. Aktarma emri yok. | Forever-1 | 2014 | |
| Boom. | İşte bu. | Forever-1 | 2014 | |
| Detective, we got a terminal I.P. | Dedektif, terminal I.P.'sine ulaştık. | Forever-1 | 2014 | |
| A a what? | Neye? Onu öldüren bilgisayara. | Forever-1 | 2014 | |
| That's all there is to it? | Bu kadar mı? Hiç fena değil. | Forever-1 | 2014 | |
| Guess there are worse ways to go. | Sanırım geriye daha kötü yöntemler kaldı. | Forever-1 | 2014 | |
| Fire, for instance... every nerve in agony. | Mesela yangın, bütün sinirlerimiz ölür. | Forever-1 | 2014 | |
| Drowning... the panic. | Boğulmak...panik. | Forever-1 | 2014 | |
| Although physiologically, not so far removed from this. | Ama fizyolojik olarak şimdiye kadar bundan bir şey çıkmadı. | Forever-1 | 2014 | |
| You want to avoid things involving sensory nerves... | Duyu sinirini kapsayan şeylerden insanlar uzak durmak ister. | Forever-1 | 2014 | |
| Being flayed, slow dismemberment. | Derinin soyulmasından, organ kaybından. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, and starvation. Takes longer than you think. | Ve de açlıktan. Sandığından daha uzun sürüyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Your body floods with toxins from your liver | Yavaşça dokunu sindirirken... | Forever-1 | 2014 | |
| as you slowly digest your own tissues. | ...vücut karaciğerdeki zehirle kabarır. | Forever-1 | 2014 | |
| Your brain atrophies. You literally lose your mind. | Beynin körelir. Tam anlamıyla aklını kaybedersin. | Forever-1 | 2014 | |
| Why death, Henry? | Neden ölüm, Henry? | Forever-1 | 2014 | |
| Feeling existential, detective? | Varlıksal mı hissediyorsunuz kendinizi Dedektif? | Forever-1 | 2014 | |
| Perhaps the gas is working. | Gaz işe yarıyor olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| No, I mean... | Hayır ama neden ölümü seçtin? | Forever-1 | 2014 | |
| Did you grow up next to a cemetery or something? | Mezarlığın yanında falan mı büyüdün? | Forever-1 | 2014 | |
| I mean, your file says you were a gravedigger. | Dosyanda mezar kazıcısı olduğun yazıyor. | Forever-1 | 2014 | |
| I enjoy solving puzzles. | Bilmece çözmeyi seviyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| I mean, what greater riddle is there? | Bu durumdaki bilmece ne? Çözecek ne var? | Forever-1 | 2014 | |
| You want to live forever? | Sonsuza dek yaşamak mı istiyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| Not exactly. | Tam olarak öyle değil. O zaman ne? | Forever-1 | 2014 | |
| No, Henry! What are you doing? | Hayır, Henry! Ne yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | |
| Well, the levels are quite low. | Seviyeler çok düşük. | Forever-1 | 2014 | |
| See, this window is badly sealed. | Bu pencere çok kötü mühürlenmiş. | Forever-1 | 2014 | |
| Some of the gas would have escaped here. | Gazın bir kısmı buradan sızmış olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| It might have rendered him unconscious, but... | Onu baygın hale getirmiş olabilir ama... | Forever-1 | 2014 | |
| He didn't asphyxiate. | Ama o boğulmadı. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, no, he did. | Yok hayır, boğuldu ama gazdan değil. | Forever-1 | 2014 | |
| There are four ways a man can asphyxiate... | Bir insan 4 şekilde oksijensiz kalabilir: | Forever-1 | 2014 | |
| Strangulation, blocked airway, inert gas inhalation, | Boğulursa, solunum yolu tıkanırsa, soy gaz solursa ve... | Forever-1 | 2014 | |
| compression of chest and diaphragm. | ...göğüsünde ve diyaframında sıkışma olursa. | Forever-1 | 2014 | |
| I'm missing something. | Kaçırdığım bir nokta var. | Forever-1 | 2014 | |
| Time for a closer look. | Daha yakından bakma vakti. | Forever-1 | 2014 | |
| If we are doing blades and cutting, | Traş bıçağı falan kullanacaksan... | Forever-1 | 2014 | |
| I might just go get a coffee. | ...bari gideyim de kahve alayım. | Forever-1 | 2014 | |
