Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20104
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| No matter how high the ideals, you're just human. | İdeallerin ne kadar yüksek olursa olsun, alt tarafı insansındır. | Forever-1 | 2014 | |
| We'd have ended that war years earlier | O gelmeseydi savaşı yıllar önceden bitirmiş olurduk. | Forever-1 | 2014 | |
| If there's a girl involved, watch out. | İşin içine bir kız karışmışsa gözünü dört aç. | Forever-1 | 2014 | |
| Sure, we catered Lawrence Creff's fundraiser last month, | Tabii, geçen ay Lawrence Creff'in etkiliğinde yemek dağıtımı yaptık... | Forever-1 | 2014 | |
| but he didn't work it. | ...ama o burada çalışmadı. | Forever-1 | 2014 | |
| Did he ever have pasta nero here? No clue. | Buradayken hiç soslu spagetti yedi mi? Bilmiyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| I see hundreds of people a day. | Günde yüzlerce insan görüyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Can we get a list of everyone that worked the fundraiser? | Etkinlikte çalışan herkesin bir listesini alabilir miyiz? | Forever-1 | 2014 | |
| Let me look it up. | Bir bakayım. | Forever-1 | 2014 | |
| We already did this with Mr. Creff's people. | Bay Creff'in konuklarına aynısını yapmıştık. | Forever-1 | 2014 | |
| We vetted all the waitstaff. | Bütün garsonları inceledik. | Forever-1 | 2014 | |
| We're looking in the kitchen? | Mutfakta mı arıyoruz? | Forever-1 | 2014 | |
| Half the workers in a kitchen restaurant are undocumented... | Mutfakta çalışanların yarısı belgesiz. | Forever-1 | 2014 | |
| Part time, in and out, often not vetted. | Yarı zamanlı, hem içerideler hem dışarıda, genelde incelenmiyorlar. | Forever-1 | 2014 | |
| You must be the first dishwasher I've ever met | Omzuna Boltzmann'ın entropi formülünün dövmesini yaptıran... | Forever-1 | 2014 | |
| I'm Dr. Henry Morgan, | Ben Dr. Henry Morgan,... | Forever-1 | 2014 | |
| and this is Detective Jo Martinez, NYPD. | ...ve bu da Dedektif Jo Martinez, NYPD. | Forever-1 | 2014 | |
| You're the first cop I've ever met | Siz de Boltzmann'ın entropi formülünü bilen tanıştığım... | Forever-1 | 2014 | |
| Is there a reason you're hassling me? | Beni rahatsız etmenizin bir nedeni var mı? | Forever-1 | 2014 | |
| I don't want to lose this job. | Bu işi kaybetmek istemiyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Murder investigation. His name's Eric Shaw. | Cinayet soruşturması. Adı Eric Shaw. | Forever-1 | 2014 | |
| You ever seen him before? Has he ever been here? | Onu daha önce gördün mü? Buraya hiç geldi mi? | Forever-1 | 2014 | |
| I believe you knew him. | Onu tanıdığını düşünüyorum. Hem de yakından. | Forever-1 | 2014 | |
| Like I said, I've never seen him. | Dediğim gibi, onu daha önce görmedim. | Forever-1 | 2014 | |
| Then you wouldn't mind coming down to the station | O zaman kurbanın alnında bulduğumuz sıyrıkla... | Forever-1 | 2014 | |
| Yes, if you were kissing, it would be right here. | Öpüştüyseniz tam orada olurdu. | Forever-1 | 2014 | |
| Is he serious? | Bu adam ciddi mi? Her zaman. | Forever-1 | 2014 | |
| All right. Let me just wipe this off. | Tamam. O zaman şunu bir sileyim. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, hell! | Olamaz! | Forever-1 | 2014 | |
| Okay, there she is. | Tamam. İşte orada. | Forever-1 | 2014 | |
| What the hell? | Bu ne? | Forever-1 | 2014 | |
| Okay, red light. | Kırmızı ışık yandı. Onu yakaladık. | Forever-1 | 2014 | |
| What the hell was that, with the lights? | Işıklara ne oldu öyle? | Forever-1 | 2014 | |
| Someone's controlling them. | Birileri onları kontrol ediyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Her cellphone. | Telefonu. Teknolojiye bayılıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| What have you been able to glean regarding this Faceless woman? | Bu Yüzsüz kadın hakkında bir şeyler öğrenebildin mi? | Forever-1 | 2014 | |
| Liz Chamberlain. Address, phone, social. | Adı Liz Chamberlain. Adresini, telefonunu öğrendim. | Forever-1 | 2014 | |
| All of it is on file at work, and all of it is fake. | Hepsi iş yerinde dosyasında ve hepsi de sahte. | Forever-1 | 2014 | |
| Girl's a total ghost. | Kız bildiğin hayalet. | Forever-1 | 2014 | |
| But the print we pulled off the phone she dropped was real. | Ama düşürdüğü telefondan aldığımız parmak izi gerçek. | Forever-1 | 2014 | |
| She's in the system? | Sistemde kayıtlı mı? | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, yeah... Vandalism, B&E. | Evet. Mala zarar verme, hırsızlık. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, check out why she got kicked out of Caltech. | Caltech'ten neden atılmış bir baksana. | Forever-1 | 2014 | |
| Posted names and addresses of guys | Çocuk pornolu siteleri ziyaret eden erkeklerin... | Forever-1 | 2014 | |
| who visited kiddie porn sites. | ...adlarını ve adreslerini postalamış. | Forever-1 | 2014 | |
| I kind of like this chick. | Bu hatunu sevdim ben. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, the, uh, Wonder Twins were over here | Şuradaki Wonder İkizler... | Forever-1 | 2014 | |
| monkeying with the phone, doing who knows what. | ...telefonu kurcalayıp, kim bilir ne yapıyorlar. | Forever-1 | 2014 | |
| Unlocking it, actually. | Kilidini açıyoruz. | Forever-1 | 2014 | |
| You were able to determine | Trafik ışıklarını nasıl değiştirdiğini bulabildiniz mi? | Forever-1 | 2014 | |
| She had someone do it for her. | Kendi için birine yaptırıyordu. | Forever-1 | 2014 | |
| Her last text was to a known cybercriminal. | Son mesajı bilinen bir siber suçluyaymış. | Forever-1 | 2014 | |
| We've dealt with him before. | Daha önce de onunla uğraşmıştık. | Forever-1 | 2014 | |
| Calls himself Warlock. | Kendine Büyücü diyor. | Forever-1 | 2014 | |
| Warlock? | Büyücü mü? | Forever-1 | 2014 | |
| I'm gonna get unis on this one right now. | Birimlere haber vereceğim. Fazladan adam alın. | Forever-1 | 2014 | |
| And don't let them anywhere near a computer. | Kimsenin bilgisayara yaklaşmasına izin vermeyin. | Forever-1 | 2014 | |
| Tell me how a computerengineering hacktivist | Bilgisayar mühendisliği okuyan bir hacktivisitin... | Forever-1 | 2014 | |
| ends up washing dishes. | ...neden bir bulaşıkçı olduğunu söyler misin? | Forever-1 | 2014 | |
| Lying low? | Gizlenmek için? Belki de yeni bir başlangıç yapmak istemiştir. | Forever-1 | 2014 | |
| By hooking up with the Faceless? | Yüzsüz'le yatarak mı? Olabilir. | Forever-1 | 2014 | |
| Sometimes the life we wish to leave behind... finds us. | Bazen unutmak istediğimiz hayat, bizi bulur. | Forever-1 | 2014 | |
| How are you feeling today, Mrs... | Bugün nasılsınız Bayan... | Forever-1 | 2014 | |
| Morgan. | Morgan. Bayan Henry Morgan. | Forever-1 | 2014 | |
| I never remarried, Henry. | İkinci kez evlenmedik asla Henry. | Forever-1 | 2014 | |
| Yes. You took a nasty fall. | Evet. Kötü düşmüştünüz. O sersemleyiş hâlâ üstünüzde sanıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| And you're still my Henry... | Ve Henry, sen de hâlâ... | Forever-1 | 2014 | |
| My husband. | ...kocamsın. | Forever-1 | 2014 | |
| Please don't deny me this joy. | Lütfen beni bu zevkten mahrum bırakma. | Forever-1 | 2014 | |
| You denied me, as I recall. | Hatırladığım kadarıyla beni mahrum bırakan sizdiniz. | Forever-1 | 2014 | |
| Nora, please! Tell them! | Nora lütfen! Anlat onlara! | Forever-1 | 2014 | |
| Nora!! | Nora! | Forever-1 | 2014 | |
| You sent me to a lunatic asylum. | Beni akıl hastanesine göndermiştin. | Forever-1 | 2014 | |
| I was wrong. I know that now. | Yanılmışım. Şimdi anlıyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| You are immortal. | Sen ölümsüzsün. Bu bir mucize. | Forever-1 | 2014 | |
| That is a secret, | Bu bir sır ve böyle kalması niyetindeyim. | Forever-1 | 2014 | |
| Oh, Henry, no. | Henry, hayır. Sen ölümü zaptetmişsin. | Forever-1 | 2014 | |
| When I saw your picture in the paper, | Gazetede fotoğrafını görmem... | Forever-1 | 2014 | |
| it was a sign to me | ...bu mucizeyi dünyayla paylaşmamız gerektiğini gösteren bir işaretti. | Forever-1 | 2014 | |
| You ruined my life once before, Nora. | Hayatımı bir kere mahvettin Nora. | Forever-1 | 2014 | |
| No one must know. | Kimse bilmemeli. | Forever-1 | 2014 | |
| So... You're the infamous Warlock. | Adı çıkmış Büyücü sensin demek. | Forever-1 | 2014 | |
| I asked for a soda. | Gazoz istemiştim. | Forever-1 | 2014 | |
| Grape. I only drink grape. | Üzümlü. Yalnızca üzümlü içerim. | Forever-1 | 2014 | |
| We don't have any grape. | Üzümlü kalmamış. | Forever-1 | 2014 | |
| Listen, Bernard Belcic, I am Detective... | Dinle Bernard Belcic, ben Dedektif... | Forever-1 | 2014 | |
| Jo Martinez, badge number 1183, | Jo Martinez, rozet numarası 1183, bakiyesi kalmamış bir kredi kartı... | Forever-1 | 2014 | |
| $11 in late fees | ...kütüphanede BBC'nin "Pride and Prejudice" DVD'si için 11 dolar gecikme ücreti. | Forever-1 | 2014 | |
| Detective Hanson... | Dedektif Hanson Orada dur bakalım. | Forever-1 | 2014 | |
| And that's just my smartphone. | Bu sadece akıllı telefondan. | Forever-1 | 2014 | |
| You want to bully me? | Bana bulaşmak mı istiyorsunuz? Bulaşmanızı hakkıyla teslim ederim. | Forever-1 | 2014 | |
| Nobody's bullying you. | Kimsenin sana bulaştığı yok. | Forever-1 | 2014 | |
| We don't care about Faceless. | Yüzsüz umurumuzda değil. Umurumuzda olan Eric Shaw cinayeti. | Forever-1 | 2014 | |
| Well, I didn't do it, so why bother me? | Ben yapmadım ki, beni ilgilendiren ne? | Forever-1 | 2014 | |
| Because I suspect that if we dust the grape soda cans | Çünkü Eric'in evinde bulunan üzümlü gazoz şişelerinden... | Forever-1 | 2014 | |
| that we found at Eric's place, we might find your prints. | ...senin parmak izlerini bulabileceğimizden şüpheleniyorum. | Forever-1 | 2014 | |
| Fine. Yeah. | İyi. Tamam. Öldüğü akşam Eric'in evindeydim. | Forever-1 | 2014 | |
| What were you doing there? | Orada ne yapıyordun? Grup toplantısı. | Forever-1 | 2014 | |
| This group... It's you and Eric? | Bu grupta, Eric ve ikiniz miydiniz? | Forever-1 | 2014 | |
| And Liz. | Bir de Liz. Tam ben çıkmadan önce geldi. | Forever-1 | 2014 |