Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 157799
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| These gentlemen are from the Police. Please take us to the office. | Bu beyefendiler polis teşkilatından. Lütfen ofisinize geçelim. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| You know why we are here. Do you have any new children? | Neden buradayız biliyorsunuz. Hiç yeni çocuk var mı? | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| No. Show us the list of children. | Hayır. Bize listeyi gösterin. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| In Polish orphanages there are Jewish children hiding. | Polonyalı yetimlerin arasında bir Yahudi çocuğu saklanıyormuş. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Please, bring all the children to one place. | Çocukları buraya getirin lütfen. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| You can take the boys away. | Erkekleri götürebilirsiniz. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Miss Urszula. Take them away, please. | Bayan Urszula. Götürün onları lütfen. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| This one with black eyes! | Şu kara gözlü olan. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| What is your name? Irena Sieradzka. | Adın ne? Irena Sieradzka. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| For three months. | Üç aydır. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Where are your parents? I don't know. | Ailen nerede? Bilmiyorum. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Sir... Quiet! | Efendim... Sus! | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| You... Krysia, answer this gentleman. | Sen... Krysia, beyefendiye cevap ver. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| You, in a second row. | Sen, ikinci sıradaki. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Yes. I'm Polish. | Evet. Polonyalıyım. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Marysia Malinowska. | Marysia Malinowska. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Marysia Malinowska... Born in Pruzany. | Marysia Malinowska... Doğum yeri Pruzany. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Her father is a prisoner of war. | Babası bir savaş esiri. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| All Polish documents are fake. One big shit! | Bütün Polonya evrakları sahte! Koca birer yalan! | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| She has pure features of a Nordic race. Real German. | Saf kuzey ırkı özelliklerine sahip. Gerçek bir Alman. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| No, it's a Polish child. | Hayır, o çocuk Polonyalı. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Daughter of a Polish officer. Is she? | Polonyalı bir subayın kızı. Öyle mi? | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Tell her to walk a bit. | Biraz yürümesini söyle. Şuraya yürü! | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Yes, Mr Schmoltz. | Evet, Bay Schmoltz. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Purity of race can be distinguished in walking. | Irkın saflığı yürüyüşünden belli. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| No trace of any strange blood. | Yabancı kanından eser yok. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| should be sent to a German family or to a German orphanage. | ...bir Alman ailesine veya Alman yetimhanesine yollanmalı. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| Doctor said that you can move to a German orphanage. | Doktor Alman yetimhanesine yerleştirileceğini söylüyor. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| But my name is Marysia Malinowska. | Ama benim adım Marysia Malinowska. | Swiadectwo urodzenia-1 | 1961 | |
| What are your holding for your hundreds? | Sence 100'lerde nasıl gelişmeler olacak? Dakikada +50 30. | Swimfan-1 | 2002 | |
| I don't mean to put any undue pressure on you. | Sana gereksiz baskı uygulamak istemiyorum Benjamin, | Swimfan-1 | 2002 | |
| Nervous? Yeah, a little bit. | Heyecanlı mısın? Biraz. | Swimfan-1 | 2002 | |
| No, because you're an asshole. | Yatakta benimle başedemiyordun. Çünkü sen bir pisliksin. | Swimfan-1 | 2002 | |
| That's 3,000 miles. I know how many miles it is. | 1000 km uzak. Kaç km olduğunu biliyorum, buraya gel. | Swimfan-1 | 2002 | |
| I bought you something. What? | Sana bir hediye aldım. | Swimfan-1 | 2002 | |
| What if I didn't go to Rhode Island next year? | Rhode Island'a gitmezsem ne olur? Ne demek istiyorsun? | Swimfan-1 | 2002 | |
| What if I went to Berkeley instead? | Ya Berkeley'e gidersem? Böylece, sen Stanford'a gidince daha yakın oluruz. | Swimfan-1 | 2002 | |
| I plan to hear that Southern accent when she moans my name. | Yani benim ismimi söylerken veya talimat verirken | Swimfan-1 | 2002 | |
| Here's your order. Thank you. | Siparişiniz. Teşekkür ederim. | Swimfan-1 | 2002 | |
| That's hard to believe. | Siparişiniz. Teşekkür ederim. | Swimfan-1 | 2002 | |
| No, I had a situation with drugs which | Eskiden böyle iyi değildim. Buna inanmak çok güç. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Yeah, sometimes. | orada kimse bana ulaşamaz, | Swimfan-1 | 2002 | |
| I hope you like it. | Umarım hoşuna gider. Seni seviyorum. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Excuse me. I gotta use the bathroom. | Bana bir dakika müsaade edin tuvalete gitmeliyim, şunu tutar mısın? | Swimfan-1 | 2002 | |
| I'll do it. Just one second. | Hemen çekiyorum, bir dakika. | Swimfan-1 | 2002 | |
| She's so sweet and uncomplicated. | Çok tatlı | Swimfan-1 | 2002 | |
| We could go somewhere else. | Başka bir yere gitsek. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Friends see each other and are happy when they stop by with flowers. | Arkadaşlar birbirleriyle görüşür ve çiçek getirdiklerinde mutlu olurlar. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Ben, it's not good for him. | Onun için zararlı. Benim için de. | Swimfan-1 | 2002 | |
| You going into work later? Yeah. | Daha sonra mı çalışacaksın? | Swimfan-1 | 2002 | |
| Please enter your password. | Lütfen şifreyi giriniz. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Is it the meet? | Bu bir randevu mu? | Swimfan-1 | 2002 | |
| I'll give you a call. | Seni rahat bırakayım. | Swimfan-1 | 2002 | |
| You know? I know how freaked out you are. | Biliyor musun? Ne kadar stres altında olduğunu biliyorum. | Swimfan-1 | 2002 | |
| I'm late for work. | Josh'a mı kızdın? İşe geç kaldım. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Did I do something wrong? Talk to me. | Yanlış birşey mi yaptım? Konuşsana. | Swimfan-1 | 2002 | |
| But I also remember you told me you loved me. | Ama beni sevdiğini söylediğini de hatırlıyorum. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Take the pills. I'm running late. | Sadece şu hapları alın. Ben gecikiyorum. | Swimfan-1 | 2002 | |
| I'm sorry, Ben, but I have no choice but to let you go. | Ama maalesef işine son vermek zorundayım. | Swimfan-1 | 2002 | |
| You should've told me you like it rough. | Bana sertlikten hoşlandığını söylemeliydin. Bu bir oyun değil. | Swimfan-1 | 2002 | |
| You almost killed somebody. | Az kalsın birisini öldürecektin. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Good girl. | Bana koridorda rastlarsan, sanki ben yokmuşum gibi yanımdan geç ve git. | Swimfan-1 | 2002 | |
| We can't talk about it here. | Ters giden nedir? Burada konuşamayız. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Screw you, Ben. | O nerede? | Swimfan-1 | 2002 | |
| The winner is Josh Jefferson in lane two! | Şampiyonumuz Josh Ferguson, 2 No'lu kulvar. | Swimfan-1 | 2002 | |
| What? | Buraya gel. | Swimfan-1 | 2002 | |
| His love is kindness and redemption. | "Tanrıya inanıyorum ve ruhumda O'nun sözlerine güveniyor." | Swimfan-1 | 2002 | |
| Your prints are on the bat. | Parmak izlerin de var. Tüm takım arkadaşlarımın da olduğu gibi. | Swimfan-1 | 2002 | |
| We're not there yet. | Parmak izlerin de var. Tüm takım arkadaşlarımın da olduğu gibi. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Why you kids don't wear seatbelts, I don't know. | Siz çocuklar acaba niye emniyet kemerlerinizi bağlamazsınız? | Swimfan-1 | 2002 | |
| Please deposit 25 cents. You got to protect Amy. | Amy'i koruman gerekiyor. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Hey, watch the papers. | Kahretsin, işe bak. | Swimfan-1 | 2002 | |
| Mr. and Mrs. Lopez? | Bay ve bayan Lopez mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| The notary is ready. | Noter geldi. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's fine. All the details are correct. | Güzel. Bütün evraklar hazır. | Swindled-1 | 2004 | |
| We can now sign the cash sale of the property | 50 milyon peseta değerindeki mülkün satış işlemini... | Swindled-1 | 2004 | |
| for 50 million pesetas. | artık tamamlayabiliriz. | Swindled-1 | 2004 | |
| 40 years in that house. | O evde 40 yılım geçti. | Swindled-1 | 2004 | |
| If my wife were still alive | Karım hala hayatta olsaydı... | Swindled-1 | 2004 | |
| she wouldn't have let me sell it. | satmama kesinlikle izin vermezdi. | Swindled-1 | 2004 | |
| Well, here is all our money. | Paranın tamamı burda. | Swindled-1 | 2004 | |
| I hope everything is in order. | Umarım her şey yolunda gider. | Swindled-1 | 2004 | |
| If you'll excuse me, I'm very busy. | İzin verirseniz, biraz işim var. | Swindled-1 | 2004 | |
| Have a nice day. | Sizlere iyi günler diliyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| I forgot my glasses. | Gözlüğümü yukarıda unutmuşum. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's what a sucker must look like | Dolandırıldığının farkına varan bir enayinin yüzü... | Swindled-1 | 2004 | |
| when he realizes he's been conned. | bu hale bürünüyordur sanırım. | Swindled-1 | 2004 | |
| I've never seen it. | Buna şahit olma şansım hiç olmadı. | Swindled-1 | 2004 | |
| SUCKERS | ENAYİLER | Swindled-1 | 2004 | |
| Say something, for fuck's sake! Jesus Christ Almighty! | Bir şeyler söyle. Allah’ın belası konuşsana. | Swindled-1 | 2004 | |
| Shit, shit, shit! | Siktir, siktir, siktir git. | Swindled-1 | 2004 | |
| Everyone has been conned some time. | Herkes bir şekilde dolandırılmıştır. | Swindled-1 | 2004 | |
| Everyone has lied to get something. | Herkse bir şeylere sahip olabilmek için yalan söylemiştir. | Swindled-1 | 2004 | |
| Whoever denies it is lying. | Kim reddederse, bilin ki yalan söylüyordur. | Swindled-1 | 2004 | |
| I've always conned people. | Ben hep insanları üçkağıda getirdim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Listen, Ernesto. | Dinle, Ernesto. | Swindled-1 | 2004 | |
| The last thing I remember about my father is a lie. | Babamla ilgili hatırladığım son şey, yalandı. | Swindled-1 | 2004 | |
| The priests will take care of you. | Rahipler sana iyi bakacak. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll be back soon. | Yakında tekrar yanında olacağım. | Swindled-1 | 2004 | |
| THE BLESSED VlRGlN ORPHANAGE | KUTSAL MERYEM ANA KİMSESİZLER YURDU. | Swindled-1 | 2004 |