Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 148444
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| by the number of faces on my wall. | ...Şangay'a savaş gelmiş bile. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I have a waiting list of 300. | Bekleme listemde 300 kişi var. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You're lucky you're a friend of Ben's. | Ben'in arkadaşı olduğun için şanslısın. | Shanghai-1 | 2010 | |
| This one won't be convincing. | Bu pek tatmin edici olmayacak. | Shanghai-1 | 2010 | |
| She's not facing the camera. | Kameraya bakmamış. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Do you get many Japanese clients? | Fazla Japon müşteriniz var mı? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Mostly the Japanese are happy to stay where they are. | Çoğu Japon, kaldıkları yerden memnundur. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Why? | Neden? Ondan ne zaman şüphelensek, bize yanıldığımızı kanıtladı. | Shanghai-1 | 2010 | |
| An old buddy of mine was trying to smuggle his girlfriend out of Shanghai. | Eski bir arkadaşım, kız arkadaşını Şangay'dan dışarı çıkarmaya çalışıyordu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I was wondering if they came to you. | Acaba size geldiler mi diye merak ediyordum. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Everyone comes to me. | Herkes bana gelir. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You keep records? | Kayıt tutuyor musunuz? | Shanghai-1 | 2010 | |
| I'd love to find the son of a bitch. He owes me a fortune. | O aşağılık herifi bulmayı çok isterim. Bana borcu var. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I'm sorry. I guarantee confidentiality. | Üzgünüm. Gizlilik anlaşmam var. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You'll thank me for it yourself one day. | Bir gün bana bunun için teşekkür edeceksiniz. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Sir, have any change? | Bayım, bozuk paranız var mı? | Shanghai-1 | 2010 | |
| You fainted. | Bayıldınız. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I fainted. | Bayıldım mı? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Let me see. | Durun bir bakayım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Does he take over when you're done? | İşin bittiğinde yerine geçecek mi? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Only if I don't find out why you were following me. | Eğer beni neden takip ettiğini öğrenemezsem. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I wanted to see where you were taking the girl's passport. | Kızın pasaportunu nereye götürdüğünü öğrenmek istedim. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Which girl? | Hangi kızın? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Captain Tanaka's mistress. | Yüzbaşı Tanaka'nın metresinin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Look, Anna. | Bak, Anna. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I followed your man to the safe house after I delivered your message to the casino. | Mesajını kumarhaneye ilettikten sonra, adamını güvenli eve kadar takip ettim. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I actually saw them taking her away. | Kızı götürdüklerini gördüm. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I didn't realize it at the time... | O anda farkında varamadım... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...because they'd thrown a blanket over her head. | ...çünkü kafasını battaniye ile örtmüşlerdi. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Leave us alone, please. | Bizi yalnız bırak lütfen. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Why are you interested in her? | Neden onunla ilgileniyorsun? | Shanghai-1 | 2010 | |
| She was also having an affair with a friend of mine... | Aynı zamanda benim bir arkadaşımla da birlikteydi... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...and he was murdered the night Sumiko disappeared. | ...ve arkadaşım, Sumiko'nun kaybolduğu gece öldürüldü. | Shanghai-1 | 2010 | |
| We had nothing to do with it. | Bu konuyla bir ilgimiz yok. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I'd like to hear that from her. | Bunu ondan duymak isterim. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You're in no position to make demands, Mr. Soames. | İstekte bulunacak durumda değilsiniz, Bay Soames. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Why are you doing it? Why'd you kidnap her? | Bunu neden yapıyorsunuz? Onu neden kaçırdınız? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Tanaka has arrested hundreds of our people. | Tanaka, halkımızdan 100'e yakın kişiyi tutukladı. | Shanghai-1 | 2010 | |
| We are going to trade her for them. | Onlara karşılık, kızı önereceğiz. | Shanghai-1 | 2010 | |
| There's something you need to understand, Mrs. Lan Ting. | Anlamanız gereken bir şey var, Bayan Lan Ting. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Tanaka isn't negotiating | Tanaka anlaşma yapmaz... | Shanghai-1 | 2010 | |
| and he isn't interested in getting this girl back. | ...ayrıca kızı geri almakla da ilgilenmiyor. | Shanghai-1 | 2010 | |
| He wants her dead. | Onu ölü istiyor. | Shanghai-1 | 2010 | |
| She wasn't just his mistress. | Kız sadece onun metresi değil. | Shanghai-1 | 2010 | |
| She was spying on him. | Ondan bilgi sızdırıyordu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Why should I believe you? | Size neden inanayım? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Because my friend was an American agent. | Çünkü arkadaşım, bir Amerikan casusuydu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Whatever it is she knows | Kızın bildiği her ne ise... | Shanghai-1 | 2010 | |
| Tanaka won't stop till he finds her... | ...Tanaka onu bulana dek durmayacak... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...and when he does, he won't leave any of you alive to talk about it. | ...ve bulduğu zaman, hepinizi öldürecek. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Just show me where she is. | Bana onun nerede olduğunu gösterin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I promise you I'll do what I can to help. | Size söz veriyorum, elimden geleni yapacağım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You don't have time. | Zamanınız yok. | Shanghai-1 | 2010 | |
| If she's in Shanghai, | Eğer Şangay'da ise... | Shanghai-1 | 2010 | |
| Tanaka's going to find her. No matter what you do, he'll be waiting. | Tanaka onu bulacak. Yapacağınız herşeye karşı hazır. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I'll call you at your hotel this afternoon. | Öğleden sonra, sizi otelinizden arayacağım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| don't follow me again. | ...beni tekrar izlemeyin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I had no business thinking about her. | Onu düşünmem için bir sebep yoktu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| But I couldn't help myself. | Ama aklımdan çıkaramıyordum. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I knew it was a mistake. | Bunun bir hata olduğunu biliyordum. | Shanghai-1 | 2010 | |
| But I remembered an old saying... | Ama eski bir sözü hatırladım... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...The heart is never neutral. | "Kalp asla tarafsız olamaz." | Shanghai-1 | 2010 | |
| The Japanese were allowing only one train a week to leave Shanghai. | Japonlar Şangay'dan, haftada sadece bir trenin kalkmasına izin veriyordu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I got the passports for Kita and his girlfriend. | Kita ve kız arkadaşı için pasaportları aldım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| And I arranged for them to be on it | Ve onların trene binmelerini sağladım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| I was delivering on a promise made by Conner. | Conner tarafından verilen bir sözü yerine getiriyordum. | Shanghai-1 | 2010 | |
| It felt like the one decent thing I could do | Yapabileceğim en uygun şeyin, bu olduğunu hissediyordum. | Shanghai-1 | 2010 | |
| U.S. citizen. | Amerikan vatandaşıyım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Go. Hurry. | Yürü. Çabuk. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Create a diversion! | İlgilerini başka tarafa çek! | Shanghai-1 | 2010 | |
| Get her on the train, I'll meet you as planned. | Onu trene bindir, planladığımız yerde buluşuruz. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Nobody boards... | Kimse evrakları olmadan... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...without papers! | ...binemez! | Shanghai-1 | 2010 | |
| Resistance! | Direniş! | Shanghai-1 | 2010 | |
| We have to split up! I'll take her. | Ayrılmalıyız! Onu alacağım. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Let me out. | Çıkarın beni! | Shanghai-1 | 2010 | |
| I'm an American citizen! | Ben Amerikan vatandaşıyım! | Shanghai-1 | 2010 | |
| That's my wife! U.S. passport! U.S. passport! | O benim karım! Amerikan vatandaşıyım | Shanghai-1 | 2010 | |
| Go | Yürü! | Shanghai-1 | 2010 | |
| My people didn't think they could trust you. | Adamlarım sana güvenmediler. | Shanghai-1 | 2010 | |
| We needed to move the girl | Kızı göndermemiz gerekiyordu... | Shanghai-1 | 2010 | |
| So you told them, | Bu yüzden onlara... | Shanghai-1 | 2010 | |
| "I'll smuggle her out of Shanghai and everything will work out fine" | ...onu Şangay'dan kaçıracağını ve her şeyin yolunda gideceğini söyledin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| That's quite a risk you took. | Aldığın risk çok büyük. | Shanghai-1 | 2010 | |
| She could have turned you in at any minute... | Her an seni ihbar edebilirdi. | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...or did you tell your boy to shoot her at the first sign of trouble? | Tabi adamına en ufak tehlikede kızı vurmasını söylemiş de olabilirsin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| You had your chance. You followed me instead of her. | Şansın vardı. Onun yerine beni izledin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Where the fuck you going? | Nereye gittiğini sanıyorsun? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Where were you supposed to meet when something went wrong? | İşler ters giderse, nerede buluşacaksınız? | Shanghai-1 | 2010 | |
| There was no plan. | Bir plan yoktu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Bullshit! The girl didn't look too good tonight. | Saçmalık! Kız bu gece iyi görünmüyordu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| From what I could tell she could barely walk. | Görebildiğim kadarıyla, zar zor yürüyordu. | Shanghai-1 | 2010 | |
| What are they going to do to her once she slows them down? Huh? | Onları yavaşlattığı anda, ona ne yapacaklar? | Shanghai-1 | 2010 | |
| They won't hurt her. | Onu incitmeyecekler. | Shanghai-1 | 2010 | |
| Then they'll probably get themselves killed. | O zaman büyük ihtimalle kendilerini öldürtürler. | Shanghai-1 | 2010 | |
| How many will that make it, Anna? | Kaçı hayatta kalacak, Anna? | Shanghai-1 | 2010 | |
| Hey, you can play the heartbroken revolutionary all you want when I'm not around. | Ben etrafta yokken, kalbi kırık devrimci zırvalarını sıkabilirsin. | Shanghai-1 | 2010 | |
| The truth is you used everybody... | Gerçek şu ki, herkesi kullandın... | Shanghai-1 | 2010 | |
| ...your friends, your husband, | ...arkadaşlarını, kocanı... | Shanghai-1 | 2010 | |
| the girl, and for what? | ...kızı, ve ne uğruna? | Shanghai-1 | 2010 |