Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 145896
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I don't know what you think you're hiding. | Ne sakladığını düşündüğünü bilmiyorum. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
We've seen what you can do. | Yapabileceklerini gördük. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
So are there more here? | Peki burada daha fazlası var mı? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You chased me, | Beni kovaladınız, | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You trapped me, you put me in this... In this cage. | tuzağa düşürüp, bu kafese kapadınız. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You experimented on me. | Üstümde deney yaptınız. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Well, that might make you angry, | Belki bu senin sinirlendiriyordur, ama hissettiğin bu değil. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
If he finds out I�m here, he'll kill me. | Eğer burada olduğumu öğrenirse, beni öldürür. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Nomad? | Göçebe mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Why would he kill you? | Seni niye öldürsün ki? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He gave me the signal, | Bana öldürmemi söyledi ama ben... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I hesitated. | Ben tereddüt ettim. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
And that's a capital offense? | Ve bu da ölümcül bir suç mu? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He came that close to executing me on the spot. | Beni oracıkta infaz etmesine şu kadar kalmıştı. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Son of a bitch! | O... çocuğu. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He hit the silent. | Sessiz alarma basmış. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
How do I know you're not Nomad? | Senin Göçebe olmadığını nereden bileyim? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Nomad never would've let himself get caught unless he wanted to be. | Göçebe istemediği sürece yakalanmasına izin vermez. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He would've turned you into a stain on the sidewalk first. | Yakalanmadan önce sizi öldürürdü. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Why'd you bring me here? What do you want from me? | Beni niye buraya getirdiniz? Benden ne istiyorsunuz? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I want you to help us get Nomad before he can do any more damage. | Daha fazla zarar vermeden önce Göçebe'yi yakalamamıza yardım etmeni istiyoruz. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Nomad's not the problem. | Sorun Göçebe değil. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You're the problem. | Sorun sensin. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The whole world of normals, | Dünyadaki tüm normaller, farklı olanları kabul edemiyorsunuz. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
What does that make you, the zookeeper? | Peki bu seni ne yapıyor, hayvanat bahçesi bakıcısı mı? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
And what about the drugs? | Ve uyuşturucu ne olacak? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
They make it less painful? | Daha az mı acı verici yapıyor? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
What, normals don't use? | Ne yani, normaller kullanmıyorlar mı sanki? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
They don't use gold. | Altın kullanmıyorlar. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Ah, so if I shot heroin, I�d be a model citizen, right? | Yani eroin kullanırsam, örnek bir vatandaş mı olurum? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You know that he plans to exploit every last one of you? | Her birinizi kullanmak istediğini biliyorsun, değil mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He wants to free us. | Bizi özgür bırakmak istiyor. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Children against their parents, | Çocukları ailelerine karşı, | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Abnormals against normals... | anormalleri normallere karşı... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
How many more people like that pawn broker need to get wasted on the road to freedom? | O rehineci gibi kaç kişi da özgürlük yolunuzda harcanacak? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I need a fix. | Mala ihtiyacım var. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Let me guess, | Tahmin edeyim, | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You used to set ant colonies on fire when you were a kid, right? | çocukken karınca kolonilerini ateşe verirdin, değil mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Where's Nomad? | Göçebe nerede? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I may be weak, | Zayıf olabilirim, ama kendi türüme ihanet etmeyeceğim. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
You'll see that what this lunatic is doing ensures their destruction. | bu delinin yaptıklarının yok oluşlarını sağladığını görürsün. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
It's pretty much what I expected. | Neredeyse beklediğim gibi oldu. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I can get him to talk. | Onu konuşturabilirim. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I just need more time. | Sadece zamana ihtiyacım var. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
There's an expression amongst creature hunters. | Yaratık avcılar arasında bir deyiş vardır. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
If you could teach a lion English, | Bir aslana dil öğretsen bile, yine de ne söylediğini anlayamazsın. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Oh, Will, that's exactly what we're talking about, | Oh, Will tam olarak bundan bahsediyoruz. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Only this guy's way more intelligent than most. | Sadece bu adam çoğundan daha akıllı. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
And, as a consequence, more dangerous. | Ve bunun neticesinde, çok daha tehlikeli. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Going out? | Dışarı mı gidiyorsun? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Yeah. I owe it to Mr. Jones to tell him what we've learned. | Evet, öğrendiklerimi Bay Jones'a söylemem gerekiyor da. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Stay safe. | Kendine dikkat et. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
How does a flying abnormal fall to his death? | Uçan bir anormal nasıl düşerek ölmüş? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Somebody literally clipped his wings. | Birisi gerçek anlamda kanatlarını kesmiş. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
And there was an struggle with the knife, | Bıçaklı bir boğuşma yaşanmış, şüphesiz binanın üstünde olmuş. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The assailant left traces of his own blood. | Saldırganın kanından izler var. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Did you run it for DNA? | DNA'sını araştırdın mı? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
No matches to an individual, | Kimseyle uyuşma bulunmadı. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
But genetic markers indicate it | Ama genetik işaretler kesinlikle bir bükülen adamın kanı olduğunu gösteriyor. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Retribution for the help that he provided us? | Bize yardım etmesinin cezası mı? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Not retribution, a power grab... | Cezalandırma değil, güç için. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Control of the city's crime syndicate and | Şehirdeki suç sendikasının ve yüz binlerce dolarlık uyuşturucu ile nakitin kontrolü için. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Just as Mr. Jones feared. | Tam da Bay Jones'un korku şey. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
No doubt Nomad will use it to pay for his truckload of TPG. | Şüphe yok ki Göçebe bunu kamyon dolusu ÜFA'sının ödemesi için kullanacaktır. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
We've got less than nine hours. | 9 saatten az zamanımız var. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
If we don't intercept that drug shipment and Nomad gets his way, | Eğer bu uyuşturucu sevkiyatını engelleyemezsek ve Göçebe'nin istediği... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The city had better brace itself for a major crime epidemic. | ...olursa, şehir kendini büyük suç dalgasına hazırlaması gerekiyor. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I still think Malcolm knows more than he's telling us. | Ben hala Malcolm'ın bize dediklerinden daha fazlasını bildiğini düşünüyorum. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Has he ever talked about Oliver�s son? | Hiç Oliver'ın oğlu hakkında konuştu mu? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
No, not yet. Why? | Hayır,daha değil. Niye? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Well, based on his father's description, | Babasının tanımına göre bence Göçebe'nin zırhındaki çatlak olabilir. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Intelligent, close to his family... | Zeki, ailesine yakın... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
See what you can find out. | Neler bulabileceğine bak bakalım. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
TPG, TPG, TPG... Nope, nope... | ÜFA, ÜFA, ÜFA... Yok, yok... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
I keep checking on all the key ingredients for making TPG, like you asked... | İstediğin gibi ÜFA'nın ana malzemelerini kontrol ediyorum. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Looking for shipments to any nearby locations, | Yakınlardaki mekânlara yapılan sevkiyatları inceliyorum. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
But still nothing. | Ama hala bir şey yok. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Break it down further, Henry. | Daha da basite indirge. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The chemist may be making the constituent compounds | Belki de kimyager fark edilmemek için bütünü oluşturan bileşikleri kendisi yapıyordur. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
See who's buying the ingredients to make the ingredients. | Malzemeleri yapacak malzemeleri kimin aldığını bak. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The gold drug... When does it arrive? | Altın uyuşturucu... Ne zaman geldi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Austin federal, 2005. | Austin Federal, 2005. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
That one took you down a notch, didn't it? | O olay biraz kendine güvenini zedeledi değil mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
What, did you expect me to deny it? | Ne yani inkâr etmemi mi bekliyorsun? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Nomad knew more about you than you knew about him. | Göçebe senin onu tanıdığından daha çok seni tanıyordu. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Irony was, you came so close to breaking that case. | Burada ironi ise, o davayı çözmeye çok yaklaşmıştın. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
He got a real kick out of that. | O işten ucu ucuna kurtuldu. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Were you in the vault with him? | Kasada onunla beraber miydin? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
That didn't bother you? | Bu seni rahatsız etmedi mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Of course they bothered me. | Tabi ki rahatsız etti. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
The bank manager was begging for his life... | Banka müdürü hayatını bağışlaması için yalvarıyordu... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Said he had two little kids, | İki tane çocuğu olduğunu ve birisinin ciddi zihinsel problemleri olduğunu söyledi. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Laughing the whole time. | Hem de gülerek. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
All those years, you didn't think about just walking away? | Onca yıldır hiç bırakıp gitmeyi düşünmedin mi? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
And go where? | Ve nereye gidecektim? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
We had to stay together for safety. | Güvenliğimiz için bir arada kalmalıydık. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Why is... | Niye... | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Why is that so hard for you to understand? | Bunu anlamanız sizin için niye bu kadar zor? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Why don't you tell me about Aaron Braithwaite? | Bana neden Aaron Braithwaite'ten bahsetmiyorsun? | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |
Aaron wanted to stand up to him. | Aaron ona karşı çıkmak istedi. | Sanctuary Folding Man-2 | 2008 | ![]() |