Search
English Turkish Sentence Translations Page 20270
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm kinda wasted. I was gonna go home. Is that okay? | Yorgun gibiyim. Eve gidecektim. Sorun olur mu? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't care. I was just kidding. | Umurumda değil. Şaka yapıyorum sadece. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Thanks so much for having me tonight. Nice to have met you. | Bu gece beni ağırladığınız için çok teşekkürler. Çok memnun oldum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Good luck, Frances. | İyi şanslar, Frances. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You're leaving. | Gidiyorsun demek. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Actually, Andy... | Aslında, Andy... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I think I might be going to Paris this weekend. | ...sanırım bu hafta sonu Paris'e gidebilirim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Oh. D Do you want to stay in our apartment? | Peki, bizim evde kalmak ister misin? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Fantastic. Okay. | Süper! Tamamdır. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's wonderful. I'll get you the information. | Bu harika. Sana gerekli bilgiyi veririm. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Wonderful. Great. | Harika. Süper. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Frances! | Frances! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Benji! Hey! | Benji! Selam! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I knew it was you. I could tell by your weird man walk. | Sen olduğunu biliyordum. Garip yürüyüşünden anladım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| A beard! Yeah. | Sakal ha! Evet. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hello. This is Caroline. | Merhaba. Bu Caroline. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| How are the dances, Frances? | Dans işleri nasıl gidiyor, Frances? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Frances and I used to be married. What are you guys doing? You want to get a drink? | Frances'le eskiden evliydik. Ne? Ne yapıyorsunuz, bir içki içer miyiz? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We're going to my friend's party. it's a house party. | Arkadaşımın partisine gidiyoruz. Ev partisi. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I mean, that's the theme. How's that a theme? | Yani konsept öyle. Nasıl bir konseptmiş bu? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Amazing, right? And it's in an apartment. | İlginç değil mi? Apartman dairesinde olacak. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You can come if you want. No, I really | İstersen gelebilirsin. Maalesef gelemem. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I shouldn't. I'm going to Paris for two days. | İki günlüğüne Paris'e gideceğim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| What? Why so short? | Ne? Neden bu kadar kısa? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I have a meeting with Colleen on Monday. | Pazartesi günü Colleen ile bir görüşmem var. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't know you. Wait, I thought you were poor. | Seni tanımıyorum. Fakir olduğunu sanıyordum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm gonna use this credit card I got in the mail. | Şu kredi kartını kullanacağım. Postama gelen. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's not smart. They want to keep you in debt. | Akıllıca değil. Seni borç içinde tutmak isterler. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I know that. I see documentaries. | Bunun farkındayım. Ben de belgeselleri seyrediyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Good for you, kid. I lived there for a year. | Aferin sana evlat. Ben de orada bir yıl yaşamıştım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You never told me that. Yep. I was there when Serge Gainsbourg died. | Hiç bahsetmemiştin. Evet. Serge Gainsbourg öldüğünde oradaydım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It was a crazy time. Weren't you, like, eight? | Çılgın bir dönemdi. Sekiz yaşında falan mıydı? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah, it was the end of Euro disco. I have so much to do. | Evet, Euro disco türünün sonlarıydı. Yapmam gereken çok şey var. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I think I'll probably read Proust... | Sanırım Proust okuyacağım... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| because sometimes it's good to do what you're supposed to when you're supposed to. | ...çünkü bazen yapman gerekeni zamanında yapmak güzeldir. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Proust is pretty heavy. | Proust oldukça ağırdır. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It's worth it, I hear. I meant the book carrying it on the plane. | Buna değeceğini duydum. Yani uçakta okunacak bir kitap değil. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I should probably learn French first... | Öncelikle muhtemelen Fransızca öğrenmem... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and then read it in French. | ...ve akabinde onu Fransızca okumam gerek. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Undateable. | Çıkılamaz! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Well, kid, we've gotta run. | Evlat biz kaçalım artık. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Nice meeting you. Oh, you too. You're very pretty. | Seninle tanışmak güzel. Sen de öyle. Çok tatlısın. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Thank you. See you around, weirdo. | Teşekkür ederim. Görüşürüz garip şey! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hey, Abby, it's Frances. I just got in. | Abby, ben Frances. Biraz önce geldim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Uh, I'm going to this... | O arkadaşın... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| free apartment of this dude. | ...beleş dairesine gidiyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Right now I'm gonna get some sleep... | Şimdi biraz kestireceğim... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| uh, but call me. | ...ama ara beni. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'll be around all tomorrow. I'd love to see you and Paul. | Yarın buralarda olacağım. Paul ile seni görmek isterim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hey, Abby, ifs Frances again. | Selam, Abby. Yine ben, Frances. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Do you guys want to meet for dinner? I can meet you anywhere. | Akşam yemeğinde takılalım mı? Herhangi bir yer olabilir. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'll be the girl with the acne holding more acne. | Gitgide daha fazla sivilceli bir kız oluyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hello? Frances? | Alo? Frances? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Sophie! Oh, my God! Hi! Hi! | Sophie! Tanrım! Selam! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I called you to tell you I'm moving to Japan with Patch. | Patch ile Japonya'ya taşınacağımı söylemek için aradım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Is that good? Are you excited? | Harika değil mi? Heyecanlı mısın? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I know things are weird between us, but... | Aramızda tuhaf şeyler olduğunu biliyorum ama... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| we're having a kind of going away party tonight... | ...bu gece bir çeşit veda partisi yapıyoruz... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and I wanted to say you're invited. | ...ve seni davet ettiğimi söylemek istedim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I can't. You don't have to lie. | ...gelemem. Yalan söylemene gerek yok. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm not lying. I'm really not. | Yalan söylemiyorum, gerçekten. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's awesome about Japan. It's crazy. | Japonya harika. Tam bir çılgınlık. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Last week Patch's boss called Patch into his office... | Geçen hafta Patch'in patronu aradı... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and was like, "Japan, bitch. " | ...ve "Japonya lan hıyar" dedi. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I wish I could come tonight. | Keşke bu gece gelebilseydim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Me too. | Keşke. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We could get dinner next week. Why now? No, I want to... | Yemek işini gelecek hafta yapabiliriz. Çok isterdim... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| but Patch's grandfather is real sick... | ...ama Patch'in büyükbabası gerçekten hasta... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and we're all going to Chicago for these special treatments. | ...birlikte şu özel tedaviler için Chicago'ya gideceğiz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Being sick when you're rich is totally awesome. | Zenginken hasta olmak süper bir şey. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| They replace all his cells or something. | Bütün hücrelerinin yerlerini değiştiriyorlar falan. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We'll be back to New York a lot. We'll just be based in Tokyo. | Arada New York'a döneceğiz ama esas merkezimiz Tokyo olacak. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You'll learn Japanese. We can videochat. Twenty first century. What up? | Japonca öğreneceksin. Görüntülü sohbet edebiliriz. 21. yüzyıl, daha ne olsun? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| My computer doesn't have that. New places are good for you. | Bilgisayarımda böyle bir özelliği yok. Yeni yerler sana da iyi gelir. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah. You should travel, Fran. | Evet. Seyahat etmelisin, Fran. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I am. I will. | Ediyorum, edeceğim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm going to. | Yakında. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm really happy for you. I just | Senin için gerçekten çok mutluyum. Ben | Frances Ha-1 | 2012 | |
| No, you know What? I'm just really happy for you. | Neyse, senin adına çok sevindim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We're gonna have a blog. Together? | Blog hazırlayacağız. Birlikte mi? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah. Barf. | Evet. Kusmuk. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We'll upload pictures and stories and stuff. | Resimler yükleyeceğiz, hikâyeler falan anlatacağız. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm so sorry I missed your Christmas show. | Noel gösterini kaçırdığım için çok özür dilerim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I guess I was mad. I didn't | Sanırım kafayı yedim. Boş ver, | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I wasn't so good anyway. | ...zaten çok iyi değildim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| How's all that going? | Her şey yolunda mı? Güzel. Harika. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm meeting on Monday with Colleen to talk about stuff. | Pazartesi günü işle ilgili görüşmek için Colleen ile buluşacağım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You'll finally be in the company? For real? | Nihayet şirkette olacaksın, ha? Ciddi mi? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah. I'll probably be touring, though. | Evet, muhtemelen tur şirketinde olacağım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's so great, Fran. | Bu çok harika, Fran. Evet öyle. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Where are you living? I heard you're not with the boys anymore. | Nerede yaşıyorsun? Artık erkeklerle takılmadığını duydum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hey, do you want to live in our apartment while we're in Japan? | Baksana, biz Japonya’dayken bizim dairede kalmak ister misin? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| No, I No. | Hayır, gerek yok. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm gonna have my own place real soon. | Çok yakında kendi evime geçeceğim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Maybe one day I'll stay with you. | Belki bir gün seninle kalırım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I should go. Thanks for calling. | Kapatmam gerek. Aradığın için çok sağ ol. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm I'm sor I'm sorry too. | Ben çok özür dilerim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Apology accepted. Don't be a dick about it. I wasn't. | Özür kabul edildi. Bu konuda cinslik yapma. Yapmadım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| This phone call's costing me a fortune. Why? | Bu telefon görüşmeleri bana bir servete mal oluyor. Neden? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Just kidding. It's not. | Şaka şaka. Yok öyle bir şey. | Frances Ha-1 | 2012 |