Search
English Turkish Sentence Translations Page 20273
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| That sounds crass. Miscarriage is not cool. | Biraz tuhaf kaçtı. Düşük yapmak pek ilginç değil. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Would you have had it? No. | Doğurmak ister miydin? Hayır. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Are you gonna marry Patch? No. | Patch ile evlenecek misin? Hayır. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I can't believe that pregnant is no longer crazy. | Ben de hamilelik olayına katlanamazdım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't want to stay in Tokyo. I hate it there. | Tokyo'da kalmak istemiyorum. Oradan nefret ediyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| And then when I got pregnant, I was just like, "Get me the fuck out. " | Hamile kaldığımda, "beni buradan kurtarın" durumundaydım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| But your blog looks so happy. | Ama bloğunuz çok mutlu görünüyor. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't think my mom would read it if it were about depression. | Depresyonla ilgili olsaydı annem asla okumazdı. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| My mom would. | Benimki okurdu. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I was telling the truth. I like Patch. | Gerçeği söylüyordum. Patch'den hoşlanıyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't hate him. | Ondan nefret etmiyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I'm sorry about | Ben özür dilerim... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It's just, if something funny happens on the way to the deli... | Dünyanın en tatlı kızına yolda komik bir şey olursa... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| you'll only tell one person, and that'll be Patch... | ...sadece bir kişiye anlatacaksın ve bu kişi Patch olacak... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and I'll never hear about it. | ...ben asla duymayacağım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Fuck, I'm tired. | Kahretsin çok yorgunum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It's bedtime for all good children. | Bütün akıllı çocuklar için yatma zamanı. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I want to leave Patch and leave Tokyo and come back to New York. | Patch'den ve Tokyo'dan ayrılıp New York'a dönmek istiyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You should. I'm going to. | Yap. Yapacağım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I could I don't know. I could I could help you. | Bilemiyorum ama sana yardım edebilirim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I was gonna say, "You could live with me"... | Benimle birlikte yaşayabilirsin derdim... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| but I don't have a home. | ...ama evim yok. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I am going to do it. Fuck, yeah, girl. | Ben hallederim. Aynen öyle, kızım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I miss my job. | İşimi özledim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I miss old skyscrapers. | Eski gökdelenleri özlüyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Maybe we'll move back to New York at the same time and be like... | Belki aynı zamanda New York'a taşınır ve boşanma sonrası... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| women who rediscover themselves after a divorce. | ...kendilerini yeniden keşfeden kadınlar gibi oluruz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's what my mom did. Oh, yeah. Sorry. | Annem de böyle yapmıştı. Pardon özür. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| No. I think it'll be great. | Hayır, bence süper olacak. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We should get apartments close to each other in Brooklyn. | Brooklyn'de birbirimize yakın daireler almalıyız. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah. That's what we'll do. | Evet, aynen öyle yapacağız. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I've always felt so competitive with you. | Senin hep rekabetçi biri olduğunu düşünmüştüm. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I don't think I realized we were competitive. | Rekabet içinde olduğumuz hiç aklıma gelmemişti. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Fran? Yes? | Fran? Efendim? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Can you I know it's not my bed, but | Benim yatağım olmadığını biliyorum ama... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Can you take off your socks? | Çoraplarını çıkarabilir misin? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Oh, yeah. Sure. | Elbette. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It's just, you know socks in bed. | Yani yatakta çorap falan... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Right. Gross. | Doğru, hoş değil. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I love you, Frances. | Seni seviyorum, Frances. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I love you, Sophie. | Seni seviyorum, Sophie. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| F, I'm sorry I was so drunk last night... | F, dün gece çok sarhoş olduğum için kusura bakma... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| but' thank you for being nice to me, which I know... | ...ama benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim, | Frances Ha-1 | 2012 | |
| All I know is you don't have a trash can this morning, so it must've been bad. | Bu sabahtan itibaren artık çöp teneken yok, kötü bir durum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Ha, ha. I love you. | Ha, ha! Seni seviyorum. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I've got to get back to this funeral in New York. | Cenaze için New York'a dönmek zorundayım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Call me when you're a wake. My phone works in the States... | Uyandığında beni ara. Telefonum Amerika'da çalışıyor ve... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| and there aren't any charges or anything. | ...ücret falan da yok. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| XOXO. Sophie. | Öptüm seni. Sophie. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Sophie! Sophie! | Sophie! Sophie! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| How can they be so nasty? | Nasıl bu kadar iğrenç olabiliyorlar? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Probably head back in about five. Yes, hi. This is Frances. | 5 gibi geri döneriz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I just wanted to double check that we're still... | Arkadaşlarımı biraz daha erken getireceğimi teyit etmek istemiştim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Okay. Great. I'll see you in 30. | Tamam harika. Buçukta görüşürüz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I think the other two groups will be here by 6:45. | Bence diğer iki grup 6:45 civarı burada olur. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We'll be done by then. Thanks. | O zamana kadar hallederiz. Teşekkürler. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hey! Good to see you. | Selam! Seni gördüğüme sevindim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hi! Hi. Thanks for coming. | Selam! Geldiğin için teşekkür ederim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Urn, over there. | Oraya geçin. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Then you guys rest for a second. Can I see the two of you? | Biraz dinlenin. İkinizi görebilir miyim? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Okay. Cue one... | Tamam. Burayı işaretle... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| into the master, and you're all set. | ...sisteme gir, tamamen hazırsın. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yea! | Oley! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Fuck you guys. You got married. | Ha siktir lan, evlenmişsiniz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| We did. What? | Evlendik. Ne? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hey. That was great. | Selam, gösteri harikaydı. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Oh, thanks, Ben. | Sağ ol, Ben. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I like things that look like mistakes. | Hata gibi görünen işleri yapmak hoşuma gidiyor. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| No, at times it reminded me of | Hayır, zaman zaman bana hatırlattığı şey... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Did you see the exhibit at the Met... | Met'deki sergiyi gördün mü... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| about the textiles that influenced Matisse? | ...hani şu Matisse'nin etkilendiği tekstille ilgili olan? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's what your piece reminded me of | Bana resim yerine tekstili hatırlatan... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| not the paintings, but the textiles. | ...senin eserin oldu. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Hmm. Undateable. | Çıkılamaz! | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Me? No, I meant me that time. | Ben mi? Hayır, bana o zamanı hatırlattı. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Oh. Oh, yeah. Textiles. | Evet. Tekstil. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah, but also true. Meaning I'm not dating anyone. | Evet ama doğruluk payı da var. Kimseyle çıkmıyorum yani. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Undateable. Same difference. Oh. | Çıkılamaz. Aynı şey. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Are you really still, uh Are you undateable? | Gerçekten hala çıkılamaz mısın? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| You mean, am I Oh. Oh, yes. | Beni kastediyorsan... Evet. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yes. Very undateable. | Evet. Hiç çıkılamaz. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It was so interesting, and so you. | Çok ilginçti, sen de öyleydin. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Oh, thank you. To me it came right out. | Teşekkürler. Bana göre doğru zamanda çıktı. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I really appreciate that. | Gerçekten minnettarım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah. It's a huge accomplishment. it's a huge piece. | Evet, çok büyük bir başarı bu. Gerçekten çok büyük. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Yeah, I I know. It's a lot of people. | Evet, farkındayım. Bir sürü insan geldi. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| It's just great. | Çok güzel. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| I have to say, it just... | Söylemem gerekir ki... | Frances Ha-1 | 2012 | |
| is so impressive to me. | ...ben çok etkilendim. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| Who Who are you making eyes at? | Sana kaş göz eden kim? | Frances Ha-1 | 2012 | |
| That's Sophie. She's my best friend. | Sophie. En iyi arkadaşım. | Frances Ha-1 | 2012 | |
| is now at best a way of saying that, although it may be given... 1 | ...şimdilerde bu çalışmaların estetik veya entelektüel açıdan takdir edilmediğini... | Frances Ha-2 | 2012 | |
| no aesthetic or intellectual admiration " | ...bir başka deyişle söylemek demektir." 1 | Frances Ha-2 | 2012 | |
| [Frances] it's hairless? No, it has fine, curly hair. | Tüysüz mü? Hayır. Güzel, kıvırcık tüyleri var. | Frances Ha-2 | 2012 | |
| Hi! 1 | Selam! | Frances Ha-2 | 2012 | |
| [Sophie] I want a sip. Do you want your own? | Bir fırt istiyorum. Kendine bir tane yaksana. | Frances Ha-2 | 2012 | |
| 'Sup, brah? [Chuckles] | N'aber kanka? | Frances Ha-2 | 2012 | |
| [Sophie] And no children. And we'll speak at college graduations. | Çocuğumuz olmayacak. Üniversite mezuniyetlerinde konuşma yapacağız. | Frances Ha-2 | 2012 | |
| [Woman] Colleen? Yeah. | Colleen? Evet. | Frances Ha-2 | 2012 | |
| [Chuckles] A beat up old dancer doing paperwork? | Hurdaya çıkmış evrak işleri yapan yaşlı bir dansçıya mı? | Frances Ha-2 | 2012 |