Search
English Turkish Sentence Translations Page 19474
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
A government is a body of people usually notably ungoverned. | Bir devlet genelde önemli ölçüde yönetilmeyen insan topluluğudur. Bir devlet genelde önemli ölçüde yönetilmeyen insan topluluğudur. Bir devlet genelde önemli ölçüde yönetilmeyen insan topluluğudur. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Now you're quoting the captain. I'm just wondering if they put her | Şimdi de kaptandan alıntı yapıyorsun. Ne kadarını kaldırabileceğini... Şimdi de kaptandan alıntı yapıyorsun. Ne kadarını kaldırabileceğini... Şimdi de kaptandan alıntı yapıyorsun. Ne kadarını kaldırabileceğini... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
through this... just to see how much she could take. | ...görmek için mi bunu yaptılar diye merak ediyorum sadece. ...görmek için mi bunu yaptılar diye merak ediyorum sadece. ...görmek için mi bunu yaptılar diye merak ediyorum sadece. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
"To truly meet her," as Shan Yu would have said. No. | Shan Yu'nın dediği gibi "gerçekten tanımak" adına. Hayır. Shan Yu'nın dediği gibi "gerçekten tanımak" adına. Hayır. Shan Yu'nın dediği gibi "gerçekten tanımak" adına. Hayır. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
The more I see, the more I think their purpose was very specific. | İnceledikçe, çok özel bir amaçları olduğunu düşünüyorum. İnceledikçe, çok özel bir amaçları olduğunu düşünüyorum. İnceledikçe, çok özel bir amaçları olduğunu düşünüyorum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
And look at this, the pattern. | Şuna bak, şu şekle... Şuna bak, şu şekle... Şuna bak, şu şekle... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Besides, if all they cared about was hurting River, they wouldn't still be after her. | Zaten River'a sadece zarar vermek isteselerdi, hâlâ peşinde olmazlardı. Zaten River'a sadece zarar vermek isteselerdi, hâlâ peşinde olmazlardı. Zaten River'a sadece zarar vermek isteselerdi, hâlâ peşinde olmazlardı. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
But she's doing better? I've tried a couple different medications. | Ama durumu şimdi daha iyi, değil mi? Farklı birkaç ilaç denedim. Ama durumu şimdi daha iyi, değil mi? Farklı birkaç ilaç denedim. Ama durumu şimdi daha iyi, değil mi? Farklı birkaç ilaç denedim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
She's sleeping better. But nothing really stable. | Daha rahat uyuyor ama kalıcı bir durum değil. Daha rahat uyuyor ama kalıcı bir durum değil. Daha rahat uyuyor ama kalıcı bir durum değil. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I'll keep trying. I've certainly got enough drugs on hand. | Denemeye devam edeceğim. Yeterince ilaca sahip olduğum kesin. Denemeye devam edeceğim. Yeterince ilaca sahip olduğum kesin. Denemeye devam edeceğim. Yeterince ilaca sahip olduğum kesin. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Yes, I'd forgotten. You're moonlighting as a criminal mastermind now. | Evet, unutmuşum. Ek iş olarak suç fikir babalığı yapıyorsun. Evet, unutmuşum. Ek iş olarak suç fikir babalığı yapıyorsun. Evet, unutmuşum. Ek iş olarak suç fikir babalığı yapıyorsun. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Got your next heist planned? No. | Sıradaki vurgununu planladın mı? Hayır. Sıradaki vurgununu planladın mı? Hayır. Sıradaki vurgununu planladın mı? Hayır. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
But I'm thinking about growing a big, black moustache. | Ama kalın, siyah bir bıyık bırakmayı düşünüyorum. Ama kalın, siyah bir bıyık bırakmayı düşünüyorum. Ama kalın, siyah bir bıyık bırakmayı düşünüyorum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I'm a traditionalist. | Geleneklere bağlı biriyimdir. Geleneklere bağlı biriyimdir. Geleneklere bağlı biriyimdir. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Halt, please. | Dur lütfen. Dur lütfen. Dur lütfen. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
So, now we are past... preliminaries, the little questions. | Tamam. Her şey yoluna girecek. Evet, artık ısındırma turlarını, küçük soruları tamamladık. Tamam. Her şey yoluna girecek. Evet, artık ısındırma turlarını, küçük soruları tamamladık. Tamam. Her şey yoluna girecek. Evet, artık ısındırma turlarını, küçük soruları tamamladık. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Why you skim from protection fund. | Neden tedbir kaynaklarından aşırdın? Neden tedbir kaynaklarından aşırdın? Neden tedbir kaynaklarından aşırdın? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
How you could betray my trust. | Güvenime nasıl böyle ihanet edebildin? Güvenime nasıl böyle ihanet edebildin? Güvenime nasıl böyle ihanet edebildin? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
This we are past. | Bunları geçtik. Bunları geçtik. Bunları geçtik. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Now we get to the real questions... | Şimdi esas sorulara geliyoruz... Şimdi esas sorulara geliyoruz... Şimdi esas sorulara geliyoruz... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
about who you truly are. I'm sorry, sir. | ...gerçek kişiliğinle ilgili olanlara. Özür dilerim efendim. ...gerçek kişiliğinle ilgili olanlara. Özür dilerim efendim. ...gerçek kişiliğinle ilgili olanlara. Özür dilerim efendim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I get to heart of matter, and always interruptions. | En can alıcı noktada daima rahatsız ediliyorum. En can alıcı noktada daima rahatsız ediliyorum. En can alıcı noktada daima rahatsız ediliyorum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
One of our long ranges picked up a read on the other side of the world. | Uzun menzilli radarlardan biri gezegenin diğer tarafından bir sinyal aldı. Uzun menzilli radarlardan biri gezegenin diğer tarafından bir sinyal aldı. Uzun menzilli radarlardan biri gezegenin diğer tarafından bir sinyal aldı. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Might be Serenity, Malcolm Reynolds's ship. | Serenity olabilir. Malcolm Reynolds'ın gemisi. Serenity olabilir. Malcolm Reynolds'ın gemisi. Serenity olabilir. Malcolm Reynolds'ın gemisi. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
This is exciting news. | Çok sevindirici bir haber. Çok sevindirici bir haber. Çok sevindirici bir haber. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Send a team. Bring him here to me. | Bir ekip yolla. Buraya getirsinler. Bir ekip yolla. Buraya getirsinler. Bir ekip yolla. Buraya getirsinler. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Very exciting. Yes, sir. | Çok heyecanlı bir durum. Emredersiniz efendim. Çok heyecanlı bir durum. Emredersiniz efendim. Çok heyecanlı bir durum. Emredersiniz efendim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Now, we get to spend some time... | Şimdi, gerçek kişiliğini ortaya çıkartmak için... Şimdi, gerçek kişiliğini ortaya çıkartmak için... Şimdi, gerçek kişiliğini ortaya çıkartmak için... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
finding out about your true self. | ...beraber biraz vakit geçirebiliriz. ...beraber biraz vakit geçirebiliriz. ...beraber biraz vakit geçirebiliriz. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Tell me. | Söyle bana. Söyle bana. Söyle bana. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Are you familiar with the works of Shan Yu? | Shan Yu'nun eserlerini bilir misin? Shan Yu'nun eserlerini bilir misin? Shan Yu'nun eserlerini bilir misin? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
~I don't care, I'm still free ~ | * Umurumda olmaz, özgürüm hâlâ * * Umurumda olmaz, özgürüm hâlâ * * Umurumda olmaz, özgürüm hâlâ * | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I said yes already. Where's the outstanding issue? | Zaten kabul ettim. Çözülmemiş problem nedir? Zaten kabul ettim. Çözülmemiş problem nedir? Zaten kabul ettim. Çözülmemiş problem nedir? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
The counsellor is an important political figure and a very private person. | Diplomat önemli bir politikacı ve özeline düşkün biridir. Diplomat önemli bir politikacı ve özeline düşkün biridir. Diplomat önemli bir politikacı ve özeline düşkün biridir. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
So he visits you here instead of you going to his place, fine. | Bu yüzden de, sen oraya gideceğine, o buraya geliyor. Tamam. Bu yüzden de, sen oraya gideceğine, o buraya geliyor. Tamam. Bu yüzden de, sen oraya gideceğine, o buraya geliyor. Tamam. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Is the ship not clean enough? I just want... | Gemi yeterince temiz mi değil? Diplomatın rahat etmesini istiyorum. Gemi yeterince temiz mi değil? Diplomatın rahat etmesini istiyorum. Gemi yeterince temiz mi değil? Diplomatın rahat etmesini istiyorum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
And when I say "comfortable," I mean "totally alone." | Ve "rahat" derken, "tamamen yalnız" demek istiyorum. Ve "rahat" derken, "tamamen yalnız" demek istiyorum. Ve "rahat" derken, "tamamen yalnız" demek istiyorum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I love the pitter patter of tiny feet in huge combat boots. Shut up! | Koca asker postalları içindeki küçük ayak seslerine bayılırım. Gürültüyü kesin! Koca asker postalları içindeki küçük ayak seslerine bayılırım. Gürültüyü kesin! Koca asker postalları içindeki küçük ayak seslerine bayılırım. Gürültüyü kesin! | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
There's nobody sets foot on my boat that I don't meet him. | Tanışmadığım hiç kimse gemime ayak basamaz. Tanışmadığım hiç kimse gemime ayak basamaz. Tanışmadığım hiç kimse gemime ayak basamaz. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Don't worry. I'm not gonna start any sword fights. I'm over that phase. | Merak etme. Kılıç düellosu filan başlatmayacağım. O dönemi kapattım. Merak etme. Kılıç düellosu filan başlatmayacağım. O dönemi kapattım. Merak etme. Kılıç düellosu filan başlatmayacağım. O dönemi kapattım. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I'd appreciate it if you'd keep the others from ogling. | Diğerlerinin de göz süzmelerini engellersen, minnettar olurum. Diğerlerinin de göz süzmelerini engellersen, minnettar olurum. Diğerlerinin de göz süzmelerini engellersen, minnettar olurum. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
One of you is gonna fall and die, and I'm not cleaning it up. | Biriniz düşüp, ölecek ve ben temizlemeyeceğim. Biriniz düşüp, ölecek ve ben temizlemeyeceğim. Biriniz düşüp, ölecek ve ben temizlemeyeceğim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
She took my apple. Jayne bought a crate of them. | Elmamı aldı? Jayne bir kasa getirmişti. Elmamı aldı? Jayne bir kasa getirmişti. Elmamı aldı? Jayne bir kasa getirmişti. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
And this one's mine. Not anymore. | Bu benim. Artık değil. Bu benim. Artık değil. Bu benim. Artık değil. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
No power in the 'verse can stop me. | Kâinattaki hiçbir güç beni durduramaz. Kâinattaki hiçbir güç beni durduramaz. Kâinattaki hiçbir güç beni durduramaz. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
These really are the genuine article. I could get used to being rich. | Bunlar gerçekten hakiki. Zenginliğe alışabilirim. Bunlar gerçekten hakiki. Zenginliğe alışabilirim. Bunlar gerçekten hakiki. Zenginliğe alışabilirim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
It's Jayne being so generous with his cut that confuses and frightens me. | Jayne kendi payı ile cömert davranması, kafamı karıştırır ve beni korkutur. Jayne kendi payı ile cömert davranması, kafamı karıştırır ve beni korkutur. Jayne kendi payı ile cömert davranması, kafamı karıştırır ve beni korkutur. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
It does kind of freeze the blood. | Bir miktar insanın kanını donduruyor. Bir miktar insanın kanını donduruyor. Bir miktar insanın kanını donduruyor. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Zoe, how come you always cut your apples? You do? | Zoe, neden hep elmanı kesiyorsun? Öyle mi yapıyorsun? Zoe, neden hep elmanı kesiyorsun? Öyle mi yapıyorsun? Zoe, neden hep elmanı kesiyorsun? Öyle mi yapıyorsun? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Her and the captain both. Whenever we get fresh fruit... | O da, kaptan da. Ne zaman taze meyve olsa... O da, kaptan da. Ne zaman taze meyve olsa... O da, kaptan da. Ne zaman taze meyve olsa... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
they never just munch on them. You know what a Griswald is? | ...asla hatır hutur yemiyorlar. Griswald nedir bilir misin? ...asla hatır hutur yemiyorlar. Griswald nedir bilir misin? ...asla hatır hutur yemiyorlar. Griswald nedir bilir misin? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
It's a grenade. About the size of a battery. | El bombası. Pil büyüklüğünde. El bombası. Pil büyüklüğünde. El bombası. Pil büyüklüğünde. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
It responds to pressure. | Basınçla tetiklenir. Basınçla tetiklenir. Basınçla tetiklenir. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Our platoon was stuck in a trench outside of New Kashmir... | Kış seferi sırasında müfrezemiz New Kashmir dışında... Kış seferi sırasında müfrezemiz New Kashmir dışında... Kış seferi sırasında müfrezemiz New Kashmir dışında... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
...during the winter campaign. More than a week... | ...bir siperde kala kalmıştık. Bir haftadan uzun süre bizimkilerden... ...bir siperde kala kalmıştık. Bir haftadan uzun süre bizimkilerden... ...bir siperde kala kalmıştık. Bir haftadan uzun süre bizimkilerden... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
...completely cut off and the Alliance entrenched not 10 yards away. | ...tamamen ayrıydık ve İttifak siperiyle aramızda 10 metre bile yoktu. ...tamamen ayrıydık ve İttifak siperiyle aramızda 10 metre bile yoktu. ...tamamen ayrıydık ve İttifak siperiyle aramızda 10 metre bile yoktu. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
We even got to talking to 'em, yelling across insults and jokes and such. | Hatta onlarla konuşmaya bile başladık, hakaretler, şakalar filan. Hatta onlarla konuşmaya bile başladık, hakaretler, şakalar filan. Hatta onlarla konuşmaya bile başladık, hakaretler, şakalar filan. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
'Cause no ammo to speak of, no orders, so what are you gonna do? | Çünkü ne cephanemiz, ne de bize verilmiş bir emir vardı. Ne yapacaktık? Çünkü ne cephanemiz, ne de bize verilmiş bir emir vardı. Ne yapacaktık? Çünkü ne cephanemiz, ne de bize verilmiş bir emir vardı. Ne yapacaktık? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
We mentioned that we were out of rations, and 10 minutes later... | Hiç erzakımız kalmadığını söylemiştik ve 10 dakika sonra... Hiç erzakımız kalmadığını söylemiştik ve 10 dakika sonra... Hiç erzakımız kalmadığını söylemiştik ve 10 dakika sonra... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
a bunch of apples rained into the trench. And they grew into a big tree, | ...siperin içine bir sürü elma yağdı. Ve koca bir ağaç haline geldi ve... ...siperin içine bir sürü elma yağdı. Ve koca bir ağaç haline geldi ve... ...siperin içine bir sürü elma yağdı. Ve koca bir ağaç haline geldi ve... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
and they all climbed up the tree into a magical land with unicorns and a harp. | ...ağaca tırmanıp tek boynuzlu atlar ve harplar olan büyülü bir mekâna geldiler. ...ağaca tırmanıp tek boynuzlu atlar ve harplar olan büyülü bir mekâna geldiler. ...ağaca tırmanıp tek boynuzlu atlar ve harplar olan büyülü bir mekâna geldiler. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Blew off their heads, huh? | Kafaları uçtu, ha? Kafaları uçtu, ha? Kafaları uçtu, ha? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Captain said, "Wait." But they were so hungry. | Kaptan "bekleyin" dedi ama çok açlardı. Kaptan "bekleyin" dedi ama çok açlardı. Kaptan "bekleyin" dedi ama çok açlardı. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Don't make much noise. Just little pops and... | Çok ses çıkartmadılar. Ufak bir pat sesi... Çok ses çıkartmadılar. Ufak bir pat sesi... Çok ses çıkartmadılar. Ufak bir pat sesi... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
...there's three guys that kind of just end at the rib cage. | ...ve 3 adamın geriye sadece gövdesi kaldı. ...ve 3 adamın geriye sadece gövdesi kaldı. ...ve 3 adamın geriye sadece gövdesi kaldı. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
But these apples are healthsome, good. Yeah, grenades cost extra. | Elmalar çürük filan değil, lezzetliler. Evet, el bombası artı maliyet. Elmalar çürük filan değil, lezzetliler. Evet, el bombası artı maliyet. Elmalar çürük filan değil, lezzetliler. Evet, el bombası artı maliyet. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
We are about 20,000 miles from our last drop, people. | Millet, son teslimatımızdan 32.000 kilometre uzaktayız. Millet, son teslimatımızdan 32.000 kilometre uzaktayız. Millet, son teslimatımızdan 32.000 kilometre uzaktayız. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Then we can take a break and start thinking | Sonra biraz ara verip, bu paranın bir kısmını... Sonra biraz ara verip, bu paranın bir kısmını... Sonra biraz ara verip, bu paranın bir kısmını... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
about spending some of this money. All right. | ...harcamayı düşünmeye başlayabiliriz. Tamamdır. ...harcamayı düşünmeye başlayabiliriz. Tamamdır. ...harcamayı düşünmeye başlayabiliriz. Tamamdır. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Could have made more. That wasn't a bad idea, Wash, but | Daha çok para kazanabilirdik. Kötü bir fikir değildi, Wash, ama... Daha çok para kazanabilirdik. Kötü bir fikir değildi, Wash, ama... Daha çok para kazanabilirdik. Kötü bir fikir değildi, Wash, ama... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
eliminating the middleman never as simple as it sounds. You heard about... | ...aracıyı elemek hiç göründüğü gibi kolay değildir. Duydun mu benim... ...aracıyı elemek hiç göründüğü gibi kolay değildir. Duydun mu benim... ...aracıyı elemek hiç göründüğü gibi kolay değildir. Duydun mu benim... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
About 50% of the human race is middlemen and | İnsan ırkının %50'si aracı ve elimine edilmekten hoşlanmazlar. 1 İnsan ırkının %50'si aracı ve elimine edilmekten hoşlanmazlar. 1 İnsan ırkının %50'si aracı ve elimine edilmekten hoşlanmazlar. 1 | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
In this quadrant, we play nice. Got enemies enough as it is. | Bu bölgede milletle iyi geçineceğiz. Yeterince düşmanımız var. Bu bölgede milletle iyi geçineceğiz. Yeterince düşmanımız var. Bu bölgede milletle iyi geçineceğiz. Yeterince düşmanımız var. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
So, when you said that you didn't get a chance to tell the captain my idea... | Kaptana fikrimi söyleme fırsatı bulamadığını söylediğinde... Kaptana fikrimi söyleme fırsatı bulamadığını söylediğinde... Kaptana fikrimi söyleme fırsatı bulamadığını söylediğinde... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
What you actually meant... | ...aslında kastettiğin... ...aslında kastettiğin... ...aslında kastettiğin... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
was that you told him my idea, he rejected it out of hand... | ...fikrimi ona söyledin ve o da doğrudan reddetti... ...fikrimi ona söyledin ve o da doğrudan reddetti... ...fikrimi ona söyledin ve o da doğrudan reddetti... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
and you didn't argue the point or even give it another thought. | ...ve sen de tartışmadın ya da kafa bile yormadın demek oluyor. ...ve sen de tartışmadın ya da kafa bile yormadın demek oluyor. ...ve sen de tartışmadın ya da kafa bile yormadın demek oluyor. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I gave, honey. I... I... And then came the lying to me about it. | Yordum hayatım. Ben Ve sonra da gelip bana yalan söyledin. Yordum hayatım. Ben Ve sonra da gelip bana yalan söyledin. Yordum hayatım. Ben Ve sonra da gelip bana yalan söyledin. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Which for me is sort of the highlight of this little adventure. | Benim için bu olayın en önemli kısmı bu. Benim için bu olayın en önemli kısmı bu. Benim için bu olayın en önemli kısmı bu. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Is there any way I'm gonna get out of this with honour and dignity? | Onurlu ve itibarlı bir şekilde sıyrılmamın bir yolu var mı? Onurlu ve itibarlı bir şekilde sıyrılmamın bir yolu var mı? Onurlu ve itibarlı bir şekilde sıyrılmamın bir yolu var mı? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
You're pretty much down to ritual suicide, lambie toes. | İntihar törenine kaldın diyebilirim, bir tanem. Seni üzmek istemedim. İntihar törenine kaldın diyebilirim, bir tanem. Seni üzmek istemedim. İntihar törenine kaldın diyebilirim, bir tanem. Seni üzmek istemedim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
What did you think of it? Of what? | Nasıl buldun? Neyi? Nasıl buldun? Neyi? Nasıl buldun? Neyi? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
My idea. Call the local M.D.s. | Fikrimi. Yerel doktorlarla irtibata geçelim. Fikrimi. Yerel doktorlarla irtibata geçelim. Fikrimi. Yerel doktorlarla irtibata geçelim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Forget the fence. Go straight to the source. | Aracıyı boş ver. Doğrudan kaynağına gidelim. Aracıyı boş ver. Doğrudan kaynağına gidelim. Aracıyı boş ver. Doğrudan kaynağına gidelim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Better prices, and we know the drugs get to the right people. | Fiyat daha iyi olur ve doğru insanlara verildiğini biliriz. Fiyat daha iyi olur ve doğru insanlara verildiğini biliriz. Fiyat daha iyi olur ve doğru insanlara verildiğini biliriz. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
The captain thinks it'll get back to someone, just cause trouble. | Kaptan birinin duyacağını ve başımıza bela olacağını düşünüyor. Kaptan birinin duyacağını ve başımıza bela olacağını düşünüyor. Kaptan birinin duyacağını ve başımıza bela olacağını düşünüyor. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Was I ever not asking what the captain thought? | Kaptanın ne düşündüğünü sordum mu ki? Kaptanın ne düşündüğünü sordum mu ki? Kaptanın ne düşündüğünü sordum mu ki? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Well, I tend to agree with him. Tend to or have to? | Onunla aynı fikirde sayılırım. Sayılır mısın, olmak zorunda mısın? Onunla aynı fikirde sayılırım. Sayılır mısın, olmak zorunda mısın? Onunla aynı fikirde sayılırım. Sayılır mısın, olmak zorunda mısın? | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I love that you two are old army buddies. | Eski asker arkadaşı olmanız harika. Eski asker arkadaşı olmanız harika. Eski asker arkadaşı olmanız harika. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
You're losing the high ground here, sweetcakes. | Üstünlüğünü kaybediyorsun, hayatım. Üstünlüğünü kaybediyorsun, hayatım. Üstünlüğünü kaybediyorsun, hayatım. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I'm sure you and Mal will take that hill and fortify it... | Eminim ki Mal'le tepeyi ele geçirip, güçlenip... Eminim ki Mal'le tepeyi ele geçirip, güçlenip... Eminim ki Mal'le tepeyi ele geçirip, güçlenip... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I thought your plan was too risky. | Gemi kendi kendine enerjiyi kesmiş. 1 Planının çok riskli olduğunu düşündüm. Planının çok riskli olduğunu düşündüm. Planının çok riskli olduğunu düşündüm. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I thought. Then tell me. | Ben düşündüm. O zaman bana söyle. Ben düşündüm. O zaman bana söyle. Ben düşündüm. O zaman bana söyle. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
I am a large, semi muscular man. I can take it. | İri yarı, kaslıcana bir adamım. Kaldırabilirim. İri yarı, kaslıcana bir adamım. Kaldırabilirim. İri yarı, kaslıcana bir adamım. Kaldırabilirim. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Don't hide behind Mal 'cause you know he'll shoot it down for you. | Mal'in arkasına saklanma çünkü senin adına reddeder. Mal'in arkasına saklanma çünkü senin adına reddeder. Mal'in arkasına saklanma çünkü senin adına reddeder. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Tell me. Right. | Bana söyle. Tabi ya. İhtiyacımız olanı çalamayacağımız bariz. Planlama aşamasında herhangi... Bana söyle. Tabi ya. İhtiyacımız olanı çalamayacağımız bariz. Planlama aşamasında herhangi... Bana söyle. Tabi ya. İhtiyacımız olanı çalamayacağımız bariz. Planlama aşamasında herhangi... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
'Cause what this marriage needs is one more shouting match. | Çünkü bu evlilikte bir ağız dalaşı eksikti. Çünkü bu evlilikte bir ağız dalaşı eksikti. Çünkü bu evlilikte bir ağız dalaşı eksikti. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
No, what this marriage needs is one less husband. | Hayır, bu evlilikte bir kocanın azalması gerekiyor. Hayır, bu evlilikte bir kocanın azalması gerekiyor. Hayır, bu evlilikte bir kocanın azalması gerekiyor. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Right now it's kind of crowded. | Şu anda biraz kalabalık. Şu anda biraz kalabalık. Şu anda biraz kalabalık. | Firefly-1 | 2003 | ![]() |
Little sister... | Hayatım... Hayatım... Hayatım... | Firefly-1 | 2003 | ![]() |