English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 18891
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| If you insist on not working with them... | Onlarla çalışmamakta ısrar edersen ajansının sözleşmesini iptal etsen bile... | Fated to Love You-1 | 2014 |  |
| ...you'll look like someone trying to escape from them. | ...sanki onlardan kaçmaya çalışıyor gibi görüneceksin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| That’s not true. | Öyle değil. İşe başlamak için para lazım olursa... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| …you do have alimony… | ...nafaka paran var. Bay Hong. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I’d rather not talk about that again. | Bu konuda konuşmak istemiyorum. Rica ediyorum. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Mr. CEO! | Başkanım! Mutlu olma zamanı! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Our CEO is always happy eating sweets. | Başkanımız tatlı şeyler yediğinde hep mutlu olur. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Candy and chocolate! | Şeker ve çikolata! Marşmelov ve makaron! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| We’ll follow your will. | İsteğinize uyacağız. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| He’s touched! | Duygulandı! Duygulandı! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Get rid of this. | Atın şunları. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| It’s too sweet. | Çok fazla tatlılar. Başımı ağrıtıyorlar! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Oh headache! | Başım, başım! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| But we prepared it just for you. | Bunları sizin için hazırladık ama. Başka bir şey mi istiyorsunuz? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I’d like to have something… | Bir şey istiyorum ama... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| …not sweet like this, but… | ...böyle tatlı bir şey değil. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| …something that makes me feel warm. | İçimi ısıtacak bir şey. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Something warm? | Sıcak bir şey. Evet. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hello. Mi Young? | Alo, Mi Young. Neredesin? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Really? | Şimdi mi geliyorsun? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hey, girl! | Kızım benim. Atölyedeydin herhalde. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why would you come here when you must be tired? | Niye yorgun olduğun zaman buraya geliyorsun? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Give me food! | Yemek ver bana! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Actually, no. Visit me later. | Daha sonra gel sen. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I’m tired. Food! | Yorgunum. Yemek! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Do you have any food left? | Yemeğin kaldı mı? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hey, today isn't your visiting day. | Ziyaret günün bugün değil ki. Niye geldin buraya? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Give me food! Give me food! | Yemek ver! Yemek ver bana! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I don’t have any rice left today. | Bugün pilavım kalmadı. Evine git. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Are you rejecting a customer? | Müşteriyi geri mi çeviriyorsun? Yemek vermezsen şuradan şuraya gitmem. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I won't move an inch until you give me something to eat. | Burada bitiyor mu? Mi Young. Efendim? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You’re acting like a brat! | Çocuk gibisin! Çabuk ye de git. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Don’t pretend that you’re weak. | Zayıf numarası yapma. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hey. What really brings you here today? | Sahi, bugün niye geldin? Bir şey mi oldu? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Nothing happened. Oh, it’s hot. | Bir şey olmadı. Sıcakmış. Acıktığım için geldim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I really came to eat. | Yemek için geldim. Midene bir şey olursa sonra beni suçlama. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Eat slowly! Slowly. | Yavaş ye, yavaş! Müşteriye daha kibar davranmalısın. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Ssambap lady! | Ssambap hanım! Ne var? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| By any chance, is Mi… | Acaba, Mi... Mi... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| My, you're a beauty! | Çok güzelsin! Bu yaşta bile çok güzelsin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Unforgettable! Ssambap lady! | Unutulmaz Ssambap hanım! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You're crazy... | Delisin ama yine de keskin gözlerin var! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I have good eyes… | Keskin gözlerim var ve deliyim! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Don’t just eat rice. | Sadece pilav yeme. Pilavı bununla ye. İşte. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Here. | Ellie Kim'in sergisinin başarılı olması için... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Wow! It tastes like honey! | Tadı aynı bal gibi. Uzun gece geçtiğinde ve güneş parıldadığında... ~ | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| It tastes like taffy, not honey. | Bal değil karamel. Öyle mi? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Yes, it tastes like taffy. | Evet, karamel gibi. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hey, hey! What, what? | Ne? Ne? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| So what? | Ne var? Yedim. Evet yedim! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Have you been seeing my mother until now? | Tamam. Şimdiye kadar annemle görüşüyor muydun? Evet, ne var bunda? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You know that my mother liked you very much, right? | Annem seni çok severdi biliyorsun değil mi? Ben de anneni seviyorum. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| So stop visiting her. Please. | Lütfen onu ziyaret etmeyi bırak. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I know that you’re her daughter… | Onun kızı olduğunu biliyorum ama... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| …but I don’t need your permission to meet her. | ...onunla görüşmek için iznine ihtiyacım yok. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| If you keep seeing her, she'll get attached to you... | Onu görmeye devam edersen sana bağlanıp eninde sonunda acı çekecek. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| That’s an issue between your mother and me. | Bu annenle benim aramdaki bir mesele. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You shouldn’t let someone have affection for you... | Mesuliyetini alamayacaksan birinin sana bağlanmasına izin vermemelisin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I hope that you won't do something like that to my mother. | Umarım bir daha anneme böyle bir şey yapmazsın. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hey, Kim Mi Young... | Bana bak Kim Mi Young... | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| No, Ellie Kim. Don't overreact. | Yani Ellie Kim. Aşırı tepki verme. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why are you being so serious about it? | Niye bu kadar ciddiye alıyorsun? Sadece anneni görmeye geldim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Then you don’t feel... | O zaman beni gördüğünde rahatsız da olmuyor musun? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| No, not at all. | Evet hiç olmuyorum. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Is that why you sent me an offer for the collaboration through my agent? | Bu yüzden mi ajansım aracılığıyla bana işbirliği teklifi gönderdin? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Yes. So what? | Evet, ne olmuş? Sorun ne ki? Şikayetin mi var? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why me? | Niye ben? Bir sürü ressam var. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Are you being a snob now? | Züppelik mi yapıyorsun şimdi? Ne? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| My staff recommended you as an artist for the project. | Çalışanlarım proje için ressam olarak seni önerdi. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I can’t just tell them... | Onlara kişisel duygularım yüzünden, "Hayır, asla, o olmaz!" diyemezdim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Hello, Ellie Kim! | Bak Ellie Kim! İşbirliği projesi sadece bir iş. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Do you really think so? | Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? Altında başka bir neden yok mu? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Of course not. | Elbette. Zerre kadar! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| What if I reject it? | Ya reddedersem? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| That's your choice. | Senin tercihin sonuçta. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| But! | Ancak! Reddedişini korkakça bir kaçış olarak değerlendireceğim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| …unless you have a reasonable excuse for it. | Geçerli bir mazeretin yoksa tabii. Korkakça! | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why would I escape from you? | Niye senden kaçayım ki? Neyden korkacağım? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Not at all? | Hiç mi? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| That’s right. | Doğru. Niye senden kaçayım ki? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| [Jang In Chemical] | Jang In Kimya | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| I’m the contractor, you're a subcontractor. | Ben işverenim sen çalışan. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| One more time. I’m the contractor, you're a subcontractor. | Hadi bir daha. Ben işverenim sen çalışan. Ne var? | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| As soon as you sign the contract here… | Bu sözleşmeyi imzalar imzalamaz. Bir daha tekrar edeyim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| If I ask you to go to eat and say, "Let's go, let's go!"... | Sana yemeğe gidelim, hadi hadi dediğimde evet diyeceksin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| If I tell you to do something, you should say yes. | Bir şey yapalım dediğimde evet diyeceksin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Mr. CEO, Miss Ellie Kim is here. | Başkanım, Bayan Ellie Kim geldi. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Okay, let her in. | İçeri alın. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Would you like to have some tea? No thank you. | Çay alır mısın? Hayır, almayayım. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Anyway, you seem to be in hurry. | Acele ediyor gibisin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You've gone through this process rather quickly... | Teklifi aldıktan sonra hızlıca sözleşmeyi imzalamayı kabul ettin. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why don’t we review the contract first? | Önce sözleşmeye bakalım. Elbette. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Let’s review it. | Hadi bakalım, bakalım. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| You just need to sign here. | Burayı imzalaman gerekiyor. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Here’s a pen for you. | İşte kalem. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| When will you start your work? | Ne zaman çalışmaya başlayacaksın? Hemen başlasak iyi olur. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| If you provide me the materials, I can start work today. | Gerekli materyalleri hazırlarsanız bugün çalışmaya başlayabilirim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Ah, also… | Ayrıca şirket benimle sadece Müdür Tak aracılığıyla görüşsün isterim. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Then… | İzninle. Bekle. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
| Why are you in hurry? | Ne bu acelen? Çalışmam gerek. | Fated to Love You-1 | 2014 | |
