Search
English Turkish Sentence Translations Page 171911
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
The human voice is not real complex. | İnsan sesi gerçekten karmaşık değil. Gerçek bir insan sesi karmaşık değildir. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's a sound that nature | Doğanın kolayca taklit ettiği Bu zorla taklit edilebilecek... | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
has very little difficulty mimicking. | bir ses. türden doğal bir ses. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Now, what I'm gonna play for you is real. | Şimdi, sana dinleteceğim gerçek. Şimdi, ben de sana gerçeğini yapayım öyleyse. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It was recorded in a farmhouse in the Berkshires, 1976. | 1976'da Berkshires'da bir çiftlikte kaydedilmiş. Bir çiftlik evinde Berkshires tarafından 1976'da kaydedildi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It was heard by multiple witnesses, caught on tape, | Birçok kişi tarafından duyulmuş, yeminli ifadelerle, Birden fazla fısıltılı sesler duyuluyor teyipte. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
sworn to in an affidavit. | kaydedilmiş. Bu bir yeminli beyanname. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Okay? | Tamam mı? Tamammı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's the real McOoy. | Gerçek bir McCoy. İşte gerçek McOoy. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Please. | Lütfen. Yaklaşın. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Isn't that amazing? | İnanılmaz değil mi? Şaşırtıcı, değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
This is an authentic aural event. | Gerçekbir işistsel olay. Bu bir Otantik bir işitsel olay. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And it's probably what we call a chi cluster. | Ve belki de bizim chi kümesi dediğimiz. Ve bu ancak bir ruh aradığımızda olur. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's a buildup of chi field energy, | Chi alanı enerjisi yığıntısı, Bu ruh enerjisinin gelişmesine dair | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
then released into the sonic spectrum. | daha sonra işistsel görüngede salınmış. işitsel bir olay. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
But it's not words. | Ama bunlar kelime değil. Ama bir kelime değil. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
How does it come out as words, you know, | Anlamı bir cümle yapısıyla, yani, Zeki yapılı bir cümledeki gibi, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
in an intelligent sentence structure? | nasıl kelimeler olarak ortaya çıkıyor? kelimeler nasıl dışarı çıkıyorsa hani bilirsin ya | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Well, it doesn't. | Şey, çıkmıyor. Pekala, bu değil. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I mean, maybe it does once in a million, | Yani, belki milyonda bir, Demek istiyorum ki bu defalarca kere | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
like those monkeys typing sonnets, but... | şiir yazan maymunlar gibi, fakat... tekrarlanabilir. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, but it did for me. | Hayır, ama bana oldu. Hayır, ama bu benim içindi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
The voice that I heard spoke. | Duyduğum ses konuştu. Bu benim konuştuğunu duyduğum sesti. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It did not just say, "Ooh, aah, aah. " | Sadece, "Ooh, aah, aah" demedi. "Ooh, aah, aah. " Sadece bunları söylemedi değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It said something like "an old trunk. " | "eski bir sandık" gibi birşey söyledi. "eski bir salon gibi konuştu." | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And it kept repeating it over and over. | Ve tekrarlamaya devam etti, yeniden ve yeniden. ve bu kept yenilene yenilene bitti. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
"An old trunk" or "in an old trunk" as if to suggest that I... | "eski bir sandık" veya "eski bir sandıkta" sanki bana teklif ediyormuş gibi... Eski bir salon gibi ya da eski salondaki gibi.. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Bryan, is it? | Bryan, öyle mi? Bryan idi, değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
How well can you hear through a door? | Kapının arasından ne kadar iyi duyabilirsin? Nasıl bir kapıyı bu kadar iyi duyabiliyorsun? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Pretty well, I guess. | Sanırım, oldukça iyi. Peki, şimdi sesi tahminen | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Okay, now, what was the volume like? | Tamam, şimdi, sesin gücü ne kadardı? tam olarak neye benziyordu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Like I'm talking now? | Şimdi konuştuğum gibi mi? Şuanda benim konuştuğum gibimiydi mesela? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Maybe a little lower. | Belki biraz daha az. Biraz daha alçak olabilirdi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, I'm gonna tell you what you did, | Yani, sana ne yaptığını söyleyeceğim, Bilirsin, ben sana senin söylediklerini söylüyorum | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
and I don't want you to get embarrassed, because you're not the first. | ve utanmanı istemiyorum, çünkü sen ilk değilsin. ve bundan dolayı seni utandırmak istemiyorum, çünkü sen ilk değilsin. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
But you heard whispering sounds. | Ama fısıldayan sesler duydun. Ama fısıltılı sesler duyuyorsun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And presuming that they must be human, | Ve bunların insan olduğunu sanıyorsun, Ve bu insanlarda küstahlık olmalı | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
your brain strove to put speech to them. | Beynin bunları konuşma haline çevirmeye çalışıyor. beynin strove onlara lafını yedirtmek için. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
So "old trunk," or "in the old trunk" was the best it could come up with. | Böylece "eski sandık," veya "eski sandıkta" ortaya çıktı. Evet, gel gelelim, "eski salon,"mu yoksa "eski salonda mı" davasına | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's called psychoacoustics. | Buna psiko akustik denir. Bir psikoloğu aradı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me. | Efendim. Pardon. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Really. | Gerçekten. Gerçektenmi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I respect the concept. | Buna değer veriyorum. Bu uygulamalarla grur duyuyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I really do. | Gerçekten veriyorum. Gerçekten duyuyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What I heard was so... | Duyduğum öylesine... Duyduğum neydi... | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What'd I say? | Ne dedim? Neydi o duyduğum şey? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oh, did you catch that? | Ah, Anladın mı? Bunu yakaladın mı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You said, "What'd I say?" | "Ne dedim?" dedin. Dedin ki, "ben ne söyledim?" | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, I didn't. | Hayır, Demedim. Hayır, değil. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I said, "Rud lie stay. " | "Nar dildim" dedim. Ben dedim ki, "Rud bir yalan alanıdır." | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Rud lie stay. | Nar dildim. Rud bir yalan alanıdır. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You made it into "what'd I say. " | Sen bunu "ne dedim." diye anladın. Şimdide buna mı çevirdin | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Huh. | Ha. Huh. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Shit. | Hay aksi. Kahretsin. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Your aunt did the same thing. | Halan da aynısını yaptı. Halanız da aynı şeyi yaptı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She took a garden variety acoustical sub event | Bir sürü işitsel alt olayı aldı Çeşitli akustik nesnelerle dolu bir bahçe aldı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
and made it into a haunting. | ve onları perilere bağladı. ve burada avlandı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'll be damned. | Lanetleneceğim. Allah kahretsin. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You're surprised, huh? | Şaşırdın, değil mi? şaşırdın değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You thought I'd accept your hearing voices | Senin duyduğun sesleri sıradan bir şey Benim sizin bu duyduğunuz sesleri ve herbir şeyi | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
as an everyday thing, didn't you? | sandığımı düşünüyorsun, değil mi? kabul edeceğimi mi sanıyorsunuz? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, I thought it was an everyday thing for you people. | Hayır, ben bunların insanlar için sıradan olduğunu düşünüyorum. Hayır, hayattaki herşeyin insanlar için olduğunu düşünüyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Don't they have nuns for that kind of work? | Böyle işşleri rahibelerin başına gelmiyor mu? Rahibelerden hiç bu tür birşey duydunuzmu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oareful. | Dikkatli ol. Ağır ol bakalım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You'll get me in trouble. | Balımı derde sokacaksın. Benim başımı belaya sokuyorsun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm late for our meeting, Father. | Randevuma geç kaldım, Peder. Seninle görüşmeye geç kaldım, baba. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
My apologies. | Afedersin. Affet beni. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, some people would say | YAni, bazıları Pederle randevuya Bilirsin ki bazı insanlar | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
being late for a meeting with a priest | geç kalmanın rahiple görüşmeye gecikmenin | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
shows a subconscious hostility towards the church. | kiliseye karşı bilinçaltı düşmanlığı gösterdiğini söyler. ruhu kiliseden soğuttuğunu söylerler. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You think it's subconscious? | Sence bu bilinç altından mı? kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What'd you want to see me about? | Beni neden görmek istedin? Benimle ilgili her ne düşünmek istiyorsanız onu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Your aunt's place. | Halanın evi mi? Halanızın mekanı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I drove by there last night, and I saw some lights on, | Geçen gece ortadan geçtim, ve bazı ışıkların yandığını gördüm, Geçen gece buraya geliyordum ki bir ışık gördüm. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
and I was very curious about who you were letting stay there. | ve orada kim kalıyor diye merak ettim. ve sana bu ışığı yakanın kim olduğunu merak ettim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm stayin' there. | Ben kalıyorum. Orda kalıyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Robin and I are taking a little breather. | Robin ve ben bir süreliğine ayrıldık. Robin ve ben biraz nefas alıyoruz. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Why, is somethin' wrong? | Niçin, bir sorun mu var? Niçin birşeyler yolunda gitmiyor? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oh, you're gonna think I'm silly for even saying this. | Ah, bunu söylediğim için bile benim aptal olduğumu düşüneceksin. Ah, her söylediğimin aptalca olduğunu mu düşünüyorsunuz? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oh, I think half what you say is silly anyway. | Ah, söylediklerinin yarısı bile aptalca sanırım. Ah, her nedense her söylediğinizin yarısı saçma geliyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's part of your charm. | Bu cazibenin bir parçası. Bu senin çekici parçan | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
So what is it? | Yani ne? Bu da ne? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Be careful in that house. | Evde dikkatli ol. Evdeyken dikkatli ol. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What does that mean? | Bunun anlamı nedir? Bu da ne demek? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It means | Anlamı Bu şu demek | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
there's something not quite right there. | orada sessiz olmayan birşey var. Burada sessiz birşeyler dolaşıyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Are you tryin' to tell me you think the house is haunted? | Bana evin perili olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun? Yani sen şimdi bana bu evde hayaletlerin olduğunu düşündüğünümü söylüyorsun? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You don't believe in haunted houses, do you? | Perili evlere inanmazsın, değil mi? Sen bu evde hayalet olduğuna inanmıyorsun öyle değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, I do not. | Hayır, inanmam. Hayır, inanmıyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Do you believe in evil? | Şeytana inanır mısın? Kötü ruhlara inanır mısın? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, I do not. | Hayır, inanmam. Hayır, ona da inanmam. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Your aunt believed that the place was haunted. | Halan evin perili olduğuna inanıyordu. Halanız inanırdı ama. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Would you like to know how I see | Tüm bu perili ev işini Evdeki hayaletlerin nasıl çalıştıklarını | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
this whole haunted house business? | nasıl gördüğümü öğrenmek ister misin? sana göstermemi ister misin? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
My aunt in her younger, stronger days | Halam genç ve güçlü olduğu günlerde Benim halam gençliğinde, güçlü günlerinde | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
would never have fallen prey to superstition. | doğa üstü güçlere dua etmek için asla eğilmedi. asla birgün kurban olacağına inanmazdı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
But at 81, in failing health, | Ama 81 yaşında, sağlığı bozulunca, Ama 81'inde hastalığa yakalandı, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
living all alone in a great big house with lots of memories, | bir çok anıyla büyük bir evde yaşamaya başlayınca, bu koskocaman evde hatıralarla tek başına yaşamaya başladı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
some regrets, no doubt, when she heard something, | Bazı üzüntüler, şüphesiz, bir şey duyunca, biraz pişmanlık, ama dert yok Birşeyler duyarsa, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
whatever it was, | ne olursa olsun, duyduğu her ne olursa olsun | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |