Search
English Turkish Sentence Translations Page 171907
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Hey, do you want to take a ride with me later? | Hey, daha sonra benimle bir tura ne dersin? Baksana, benimle bir yolculuk yapmak ister misin? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'll drop you back. Where? | Geri getiririm. Nereye? Seni bir yere götüreceğim. Nereye? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
My aunt's house. | Halamın evine. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I just got the key from the sheriff. | Şeriften anahtarı yeni aldım. Şeriften anahtarları aldım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I may stop by. | Uğrarım. Geçerken uğrayabilirim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Bryan Becket. | Bryan Becket. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Thank you for doing this, Father. | Yaptıkların için teşekkürler, baba. Yaptıklarınız için teşekkürler, baba. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She would've appreciated it. | Görseydi takdir ederdi. Görseydi bunu takdir ederdi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Well, at least she came on time. | Yani, en azından zamanında gelirdi. En az görmüş kadar olmuştur. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You don't take any of this seriously, do you? | Bunları ciddiye almıyorsun, değil mi? Bu konuda hiç ciddi olmayacaksın, değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What? | Neleri? Ne? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Religious ritual, the church. | Dini tören, kilise. Kilisede dini tören var. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Hey. | Hey. Evet. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'd love to take the church seriously, | Kiliseyi ciddiye alırım, Kiliseyi sahiden severdim, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
but it's kind of hard with the Pope runnin' around | ama o şapkalarla dolaşan Papayla bu iş ama o şapkalı papaların | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
wearin' those hats. | biraz zor. ortalıkta dolanması çok komiktir. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You want to know what I think your problem with death is? | Bu ölümle ilgili senin ne yaşadığını düşünüyorum, bilmek ister misin? Ölümüyle ilgili düşündüklerimi merak ediyorsun öyle değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Not really. | Pek değil. Gerçekten hayır. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You don't believe in anything, you know? | İnancın yok, tamam mı? Hiçbirşeye inanmıyorsun öyle değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You don't believe in a higher power. | Üst bir güce inanmıyorusun. İlahi bir gücün olduğuna inanmıyorsun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You don't believe in the afterlife, nothin'. | Ölümden sonrasına inanmıyorsun, işte bu. Ölümden sonrasına inanmıyorsun, yada hiçbirşeye. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Life would be easier if I were gullible. | Salak olsaydık, hayat daha kolay olurdu. Eğer temiz olursak hayat kolay geçer. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You think I'm gullible, Becket? | Salak mıyım yani, Becket? Benim temiz olduğumu mu düşünüyorsun, Becket? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Sully, you believe in everything. | Sully, herşeye inanıyorsun. Sully, sen herşeye inanıyorsun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I don't believe in everything. | Herşeye inanmıyorum. Ben hiçbir şeye inanmıyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yes, you do. No. | Evet, inıyorsun. Hayır. Evet, öylesin. Hayır. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Okay, didn't you once tell me you believed in the Loch Ness monster? | Pekala, bir keresinde Loch Ness canavarına inandığını söylemedin mi? Peki daha önce bana Loch Ness canavarına inandığını söyleyen sen değil miydin? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
They're gonna catch that sucker. | O kan emiciyi yakalayacaklar. Milleti böyle sömürdüler. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Scottish scientists went down in that lake using sonar, Beck. | Iskoç bilim adamları sonarla göle daldılar, Beck. İskoç bilimadamlarının planları suya düştü, Beck. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And their results were inconclusive. | Ve sonuçta birşey bulamadılar. Ve sonları neticesiz kaldı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
They picked up a large moving mass changing directions in organic patterns. | Yön değiştirerek hareket eden organik bir kitle buldular. Büyük bir hareket başlatılarak organik desenler çıkarıldı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
So what else could it be? | Peki başka ne olabilirdi? Ee, ne olmuş yani? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I don't know what the military was covering up at Roswell. | Askerlerin Roswell'de neyin üstünü üstünü örttüklerini bilmiyorum. Askeriyenin Roswell'da neyi örtbas etmek istediğini bilmiyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Does that make it aliens? | Bu uzaylıları kanıtlar mı? Bu yabancı mı kılar? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
No, but alien bodies on the ground made it aliens. | Hayır, ama yerdeki uzaylı bedeni kanıtlar. Hayır, ama yabancı vücutlar yerde yabancılaştırılır. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know what your problem is, Sully? | Senin sorunun ne biliyor musun, Sully? Aslında senin sorunun ne biliyormusun, Sully? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What? You were raised Oatholic. | Ne? Sen Katolik yetişmişsin. Nedir? Senin yüce bir Katolik oluşun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oh, here we go. | Aha, işte başladık. Ah, yine başlıyoruz. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Really, I mean it. | Gerçekten, başladık. Gerçektenmi, ben de bunu kastetmiştim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
How big a stretch can it be believing in the Loch Ness monster | Bir zamanlar Kutsal Üçlemeye inanan birinin Loch Ness canavarına inanması Nasıl olur da böyle büyük bir dahi Loch Ness Canavarına inanıyor olabilir? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
once you bought the Holy Trinity? | ne kadar büyük bir zıplamadır? Daha önce hiç Holy Trinity aldığın oldu mu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
There it is. Oh, my God. | İşte orada. Aman tanrım. İşte burası! Aman Yarabbim | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's a monster. | Bu bir canavar. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She lived there alone? | BUrada yalnız mı yaşıyormuş? Yalnız mı yaşıyordu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I wouldn't be caught dead alone in there. | Burada tek başıma ölmeyeceğim. Onu burada yalnız başına ölürken yakalayamadım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oreep me out. | Ürktüm. Oreep beni dışarı götür. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I can't wait to get in there. | İçeri girmek için sabırsızlanıyorum. İçeri girmeyi daha fazla bekleyemeyeceğim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Hear there's all kinds of antiques, even a wine cellar. | Her türden antika, hatta şarap mahseni olduğunu duydum. Bütün ordaki antikalar bi şarap mahzeninde bile olsa duyulur. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You hear? Oh, that's right. | Öyle mi? Ah, evet. Duyuyor musun? Ah, evet doğru. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
This is the aunt that didn't like you, so she never invited you over. | Seni sevmeyen halan, yani seni bir kere bile davet etmedi. Görünen o ki halan seni sevmezmiş hiç davet etmediğine göre. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I don't care if she didn't like me. | Sevmemesi umurumda bile değil. Sevmese de önemli değil. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She's dead now. | Öldü artık. Nasıl olsa artık öldü. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm invitin' myself over. | Ben kendimi davet ediyorum. Artık ben kendimi davet ederim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but why didn't she like you? | Evet, ama seni neden sevmezdi? Evet, peki ama neden seni sevmezdi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Don't know. | Bilmem. Sen de bilmeyiver. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, I got to admit, I find this all very, very intriguing. | Yani, itiraf edeyim, Bu bence çok merak uyandırıcı. İtiraf ediyorum burası çok ilginç! | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, well you also find astrology intriguing, and it's not. | Evet, bunu bırak, sen astrolojiyi de merak uyandırıcı bulursun. Bunun gibi astrolojiyi de ilginç bluyuorsun değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Wow. | Hay canına. Vay canına. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
How rich was she? | Ne kadar zengindi? Nasıl bu kadar zengin oldu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She wasn't rich. | Zengin değildi. Zengin olmadı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
This house is the last of the old family money. | Bu ev aile servetinden kalan son şey. Bu ev aileden kalan mirasla alındı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but it's yours to sell, right? | Evet, ama senin ve satabilirsin, doğru mu? Evet, ama bu senin uydurman, doğrumu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, I heard about all the great parties she used to have up here. | Aslında, burada bir zamanlar büyük partiler düzenlediğini duydum. Şey, duyduğuma göre kendisi burada büyük partiler düzenlemeye çok meraklıymış. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You were never invited, not even once? | Bir kere bile davet edilmedin mi? Peki seni hiç davet ettiği oldumu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Look at this. | Şuna bakasana. Şuna baksana. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
This is a genuine Iroquois vase just sitting here. | Gerçek bir Iroquois vazosu orada duruyor. Hakiki bir Iroquois vazo. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Did you offend her in some way | Bir şekilde dini inançlarına saygısızlık veya başka türlü Ona hiç dini inançlarına ayrıkı | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
to insult her religious beliefs or somethin'? | onu gücendirdin mi? birşeyler teklif ettin mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
'Oause, you know, you're known for that. | 'Çünkü, yani, bunu hep yaparsın. Neyi kastettiğimi anladın herhalde, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
The woman wasn't religious, Sully. | Kadın dindar değildi, Sully. Dindar bir kadın değildi, Sully. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She went to church every Sunday, Bryan. | Her Pazar kiliseye giderdi, Bryan. Pazarları kiliseye giderdi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, so did all those people in Salem who burned the witches. | Evet, Salem'de cadıları yakan tüm o insanlar da giderdi. Evet, böylece oradaki insanlarla yanan cadılar hakkında konuşurdu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, right there, that comment? | Evet, işte budur, bu düşünce mi? Evet, doğru bir yorum değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
That's the kind of thing that might offend someone that was human. | Bu insan olan birini kalbini kıracak türden bir şey. Başka biri tarafından da bu tür tekliflerle karşı karşıya bırakılmış olabilir. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I wasn't offensive, Sully. | Ben kalp kıran biri değildim, Sully. Ben teklifçi değilim, Sully. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I was sweet and thoughtful, | Tatlı ve düşünceliydim, Ben, ailemin hoş ve | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
and I was the lawyer in the family. | ve ailedeki en namuslu kişiydim. düşünceli avukatıydım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Get you out of a parking ticket, manslaughter, whatever you need. | Park parası, cinayet, ne olursa sorumluluktan sıyrıl. Otoparktaki biletçiden çık ve aklına eseni yap. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Solid mahogany. | Sert bir maun ağacı. Taş maundan. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, but, you know, something still doesn't add up, you know? | Evet, ama, yani, hala mantıklı olmayan birşey var, ha? Evet, ama bilirsinki birşeyler hala eksik, değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You got your classic mystery here. | İşte klasik öyküye geri döndük. Bana klasik hikaye anlatıyorsun. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Don't you see that? | Görmüyor musun? Buna inanmıyor musun? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, it's right up there with crop circles. | Evet, sağda yukarıda uzaylı belirtisi hasat çemberleri var. Evet, çalıntı daireyle ilgili olan kısmı doğru. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Okay. You know what? | Tamam. Ne olduğunu biliyor musun? _ Pekala. Ne biliyorsun? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I don't care how high your IQ test scores were. | Zeka testi sonuçlarının ne kadar yüksek olduğu umrumda bile değil. Zeka testi sonuçlarının kaç çıktığı umrumda değil. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You lack common curiosity, and that's a flaw. | Senin merakın yok, ve bu hata. Senin ortaklığında merak eksikliği var. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It is. | Hatadır. Öyledir. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And I've got it. | Ve ben bunu düzelttim. Ve ben bunu tamamladım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, I'm curious all day long. | Yani, ben her an meraklıyım. Bilirsin, tüm gün boyunca tıpkı iki yaşında gibi, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm like a two year old. | Sanki iki yaşındayım. oldukçe meraklıyımdır. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You want to hear my theory on my aunt? | Halam hakkındaki teorimi bilmek ister misin? Halam hakkındaki düşüncelerimi mi öğrenmek istiyorsunuz? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You have a theory? | Bir teorin mi var? Bir düşüncen mi vardı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I don't think she was the saint that everybody thought she was. | Herkesin inandığı gibi onun bir ermiş olduğunu düşünmüyorum. Sadece ben de herkes gibi onun çok mübarek biri olmadığını biliyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I think she was hiding something about herself or about her past. | Sanırım kendisi veya geçmişiyle ilgili birşey saklıyordu. Bence kendiyle ya da geçmişiyle ilgili birşeyleri saklıyordu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And she feared being around someone like me, | Ve benim gibi birinin ortalıkta olmasından korktu, Ve korktuğu sonunda gerçekleşti | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
someone who was smart and shared her blood. | zeki ve kendi kanından olan birinin. benim gibi zeki biri onun malına ortak çıktı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I just might figure it out. | Öyle sanıyorum. Bunu böyle düşünüyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
That's a pretty juicy theory. | İlgi çekici ve ilginç bir teori. Aman ne şirin teori! | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's right up your alley. | Senin tarzına uygun. Söylediklerinin hepsi doğru. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What do you think, Sul? | Ne düşünüyorsun, Sul? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |