Search
English Turkish Sentence Translations Page 171908
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Sully! Sully! | Sully! Sully! | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Sully? | Sully? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Where's your juice? | Meyve suyun nerede? İçeceğin nerede? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Where's your ju... okay. | nerede mey... tamam. İçeceğin nerede? tamam... | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
All right, just hang on, pal. | Pekala, bekle, dostum. Tut şunu dostum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Let's just get some juice in you. | Haydi biraz meyve suyu iç. Biraz iç şundan. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
There's something upstairs in the closet | Üst katta dolapta birşey var... Yukardaki dolaptaki eşyaların | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
behind the crucifix. | ...haçın arkasında. arkasında bir haç duruyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Sip this. | Yudumla şunu. Yudumla. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Sip it. | Yudumla. Yudumla | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Good, good. | Güzel, güzel. İyi, iyi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
That better? | Daha iyi misin? Daha iyisin değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. Feelin' better? | Evet. İyi misin? Evet. Daha iyi hissediyorsun? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Is it working? Mm hmm. | İyi geldi mi? Mm hmm. İşe yarıyor mu? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You didn't eat today, did you? | Bugün yemedin, değil mi? Bugün birşey yemedin, öyle değil mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Well, God damn it, Sully. | Yani, kahretsin, Sully. Allah kahretsin, Sully, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You can't take those pills and not eat. | Bu ilaçları yemek yemeden içemezsin. Bunu kullanamazsın sen. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
How long's it gonna take you to learn that? | Ne zamandır biliyorsun bunuı? Bunu kullandığımı ne zamandır öğrendin? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Apparently a little while longer. | Aslında, daha yeni öğrendim. Yeni mi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, have a little more. | Hadi, biraz daha. Evet, biraz daha önce. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oh. | Oh. Ah. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What was that you were blabbing about? | O mırıldandığın neydi? Sen demin ne saçmaladın öyle? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
A closet upstairs with a crucifix? | Yukarıdaki dolapta bir haç mı var? Yukardaki dolapta bir haç var öylemi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Did I say something? | Birşey mi dedim? Öyle mi söyledim? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Did I say something weird? | Tuhaf birşey mi dedim? Sana tuhaf birşey mi söyledim? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I think it was on the desk. | Sanırım masaydı. Sanırım masanın üzerindeydi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
All right, come on. | Pekala, gel hadi. Pekala, gel. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You need food. | Yemelisin. Yemek yemen lazım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You and I need to have a little talk. | İkimiz bir az konuşmalıyız. Biraz konuşmamız gerekiyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Now, your mom and I told you that my Aunt Marlene died, right? | Şimdi, annen ve ben Marlene halanın öldüğünü söyledik, tamam mı? Sana annenle Halam Marlene'in öldüğünü sana söylemiştik, değilmi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Her heart got old. | Kalbi yaşlanmıştı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And I'm in charge of selling her house. | Ve ben de bu evi satmakla görevliyim. Bende onun evini satmak üzere görevlendirildim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She's got a lot of expensive stuff over there, | Orada halanın bir sürü pahalı eşyası var, Orda bir sürü malvarlığı var. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
so I'm gonna have to go and live there for a while, | bu nedenle bir süre gidip orada yaşamak zorundayım, Oyüzden oraya gidip, herkesi birşeylerden emin kılana kadar, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
make sure nobody takes anything. | birşeyler alınmasını engellemek için. bir süreliğine orada yaşamak zorundayım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oan I visit? | Ziyaret edebilir miyim? Seni ziyarete gelebilir miyim? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Of course you can. | Tabii ki, Elbette ki gelebilirsin. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Whenever you want. | ne zaman istersen. Her ne zaman istersen. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And you can call me too, okay? | Ve beni arayabilirse de, tamam mı? Ve arayabilirsin de, tamam mı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I got to go tell Mom. | Şimdi annene söylemeliyim. Bunu annene söylemeye gidiyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She's still mad from breakfast. | Kahvaltıdan beri çok kızgın. Hala çılgınca kahvaltıda. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Look, my aunt's house is just gonna sit there until we sell it. | Baksana, satıncaya kadar halamın evi orada öylece duruyor. Bak, halamın evi biz satana kadar orda öylece duruyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
So I was thinking maybe I'd use it. | Yani belki kullana bileceğimizi sanıyorum. O yüzden onu kullanabileceğimi düşündüm. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You know, just for a few weeks or so like we talked about. | Yani, birkaç haftalığına veya konuştuğumuz kadar. Anlarsın ya, sadece bi' beş haftalığına ya da konuştuğumuz gibi. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Like we talked about? | Konuştuğumuz kadar mı? Konuştuğumuz gibimi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Didn't we talk about this? | Konuşmamış mıydık? Bunun hakkında konuşmamış mıydık? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Didn't we talk about how some time apart | Şu sıralar bir süre ayrı kalmanın doğru olduğunu Seninle bir süre ayrı kalmamız gerekebileceğini | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
might be exactly what we need right now? | konuşmamış mıydık? ve dayanmamız gerektiğini konuşmadık mı şimdi? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Didn't we say that was something we should seriously consider? | Bunu cidden düşünmemiş gerektiğini söylemedik mi? Bazı şeylerin hakkında ciddi düşüneceğiz dememiş miydik? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Yes, we said that. | Evet, söyledik. Evet, bunu demiştik. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
But one of us was bluffing. | Ama ikimizden biri blöf yapıyordu. Ama bize ilk blöfünü yaptın. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I guess we know now it wasn't you. | Sanırım senin yapmadığını biliyoruz. Ben bizim şimdi bunun sen olmadığını bildimiğizi tahmin etmiştim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It wasn't me. | Ben yapmıyordum. Yapmadım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Hi, this is Marlene Deaver. | Merhaba, ben Marlene Deaver. Selam, ben Marlene Deaver. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Please leave a message. | LÜtfen mesaj bırakın. Lütfen bir mesaj bırakın. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's Bryan Becket. | Ben Bryan Becket. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Please leave a message. | LÜtfen mesaj bırakın. Lütfen mesajınızı bırakın. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Mornin', Oarol. | Günaydın, Carol. Günaydın, Oarol. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Hey, it's no rush, | Hey, acelesi yok, Hey, acil değil ama, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
but I still need the Benes motion to compel. | ama yine de tohumları hareket ettirmeliyim. Benes'e hareket etmem gerekiyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Morning, Riley, Sarah. | Günaydın, Riley, Sarah. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
What is wrong with everyone today? | Herkesin nesi var bugün? Bugün herkeste ne var böyle? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Hey, could I talk to you for a second? | Hey, seninle biraz konuşabilir miyim? Baksana, seninle iki saniye konuşabilir miyiz? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Please be seated. | Otur lütfen. Lütfen biraz olgun ol. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Are you and Robin separated? | Sen ve Robin ayrıldınız mı? Robinle ayrıldınız mı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Now, I only know this because Robin called Oeleste | Yani, Robin Celeste'i aradığı için biliyorum Şimdi, Robin'in Oeleslte'yi niçin aradığını biliyorum. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
who called Karen, | o da Karen'i aradı, Karen'ı kimin aradığını, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
so it's gonna be on O SPAN in, like, five minutes. | yani beş dakikada herkes öğrendi. İşte böylece beş dakika içinde O SPAN gidiyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
That's between Robin and me. | Bu benimle Robin arasında. Robinle benim aramda. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And Oeleste and Karen. All right. | ve Celeste ve Karen arasında. Pekala. Tabii bir de Oeleste ve Karen'in Tabii ki. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Robin thinks that I'm too unemotional. | Robin benim duygusuz olduğunu düşünüyor. Robin sanıyor ki ben çok heyecansızım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Unemotional? | Duygusuz mu? Heyecansız? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She knew that goin' in. | Başında bunu biliyordu. Bunun yok olduğunu biliyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Thank you. Exa... thank you. | Teşekkürler. Kesi... teşekkürler. Sağol Gerçekten sağol yani... | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She knew that goin' in. | Başında bunu biliyordu. O, bunun böyle gittiğini düşünüyor. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm the exact same guy I advertised in the store window | On iki yıl önce mağazanın vitrininde ilan veren Ben hala mağazaların reklam panolarındaki adamlar gibiyim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
12 years ago. | aynı adamım kesinlikle. 12 sene önceki halim gibiyim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
You bet I'm unemotional. | Duygusuz olduğumua bahse girersin. Ama sende bahe girersin ki ben heyecansızım. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She used to be fine with that. | Bunu sorun etmiyordu. O, bununla iyi olurdu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It was a turn on. | Kışkırtıcıydı. Bir açılıştı. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
But suddenly it's not enough for her anymore, | Ama aniden ona yetmemeye başladı, Ama genellikle yeterli gelmezdi her nedense. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
'cause she turned 40, | Çünkü kırk yaşını geçti, Çünkü 40'ına varmıştı, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
and she wants someone to panic with. | ve endişelenecek birini arıyor. ve panikli birini istiyordu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
And she wants me to cry. | Ve benim ağlamamı istiyor. Ve bana ağlamak istiyordu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
About what? | Niçin? Ne için? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
It's my choice. | Benim seçimim. Bu benim özelim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
She just wants me to reach down and fall apart. | Sadece dibe vurmamı ve ayrılmamızı istiyor. O sadece beni aşağı ulaştırmak ve düşürmek istiyordu. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Oould you even do that? | Bunu yapabilir mi? Bunu hiç yaptın mı? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Are you kiddin' me, Sully? | Dalga mı geçiyorsun, Sully? Sen benimle kafa mı buluyorsun, Sully? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I'm a guy. | Ben erkeğim. Ben bir erkeğim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
I haven't cried since I went to Oooperstown. | Cooperstown'a gittiğimden beri ağlamadım. Şuana kadar Oooperstown'a bile ağlamaya gitmedim ben. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
The Lou Gehrig speech. | Lou Gehrig konuşması. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
So what's your plan? | Peki planın ne? Ee, planın nedir? | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
My plan is to stay separated until she realizes | Planım anlayıncaya kadar ayrı kalmak Planım şu ki o farkedene kadar ayrılmak ki, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
she can't change me, | Beni değiştiremez, beni değiştiremesin, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
gets scared that if she keeps tryin' to change me, | beni değiştirmeyi çabalamaktan vazgeçmezse korkarım, korkarım ki, eğer beni değiştirmeye çalışmaya devam ederse | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
she's gonna lose me forever, takes me back as is, | beni sonsuza kadar kaybedecek, beni olduğum gibi kabuledip, arkamı dönüp gideceğim ve beni sonsuza dek kaybecek, | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
gets used to bein' 40. | 40 yaşında olduğuna alışmalı. ve ta ki 40'ına gelene kadar da dönmeyeceğim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
We live happily ever after. | Heğ mutlulukla yaşarız o zaman. Biz ondan sonra da mutlu mesut devam ederiz. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |
Dismissed. | Reddedildi. Hayır efendim. | The Skeptic-1 | 2009 | ![]() |