Search
English Turkish Sentence Translations Page 168750
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| On the same day, December 8th | ...ancak aynı gün içinde, diğer kısımdaki... Aynı gün, 8 Aralık'ta... Aynı gün, 8 Aralık'ta... Ayni gün, 8 Aralik'ta... Ayni gun, 8 Aralik'ta... Aynı gün, 8 Aralık'ta... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| On the other side of the international dateline, | ...Uluslararası tarihe göre 8 Aralık gününde,... ...dünyanın kalanının kullandığı zaman birimine göre... ...dünyanın kalanının kullandığı zaman birimine göre... ...dünyanin kalaninin kullandigi zaman birimine göre... ...dunyanin kalaninin kullandigi zaman birimine gore... ...dünyanın kalanının kullandığı zaman birimine göre... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| In places called guam, wake, | ...Guam, Wake, Malakka Yarımadası... ...Guam, Wake, Malakka Yarimadasi... ...Guam, Wake, Malakka Yarımadası... ...Guam, Wake, Malakka Yarimadasi... ...Guam, Wake, Malakka Yarımadası... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hong kong and the philippine islands | ...Hong Kong ve Filipin adalarında da... ...Hong Kong ve Filipin Adaları'na da... ...Hong Kong ve Filipin Adaları'na da... ...Hong Kong ve Filipin Adalari'na da... ...Hong Kong ve Filipin Adalari'na da... ...Hong Kong ve Filipin Adaları'na da... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Were also attacked by the army, air force | ...ordumuza karşı, Japon İmparatorluğu tarafından... ...aynı şekilde Japonya İmparatorluğu'nun... ...aynı şekilde Japonya İmparatorluğu'nun... ...ayni ºekilde Japonya imparatorlugu'nun... ...ayni sekilde Japonya Imparatorlugu'nun... ...aynı şekilde Japonya İmparatorluğu'nun... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And navy of the empire of japan. | ...ordusu, hava ve deniz kuvvetleri tarafından saldırıldı. ...ordusu, hava ve deniz kuvvetleri tarafindan saldirildi. ...ordusu, hava ve deniz kuvvetleri tarafından saldırıldı. ...ordusu, hava ve deniz kuvvetleri tarafindan saldirildi. ...ordusu, hava ve deniz kuvvetleri tarafından saldırıldı. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The japanese are in the process | Japonlar neredeyse Dünya'nın yarısını almak üzere. Japonlar, dünyanın yarısına... Japonlar, dünyanın yarısına... Japonlar, dünyanin yarisina... Japonlar, dunyanin yarisina... Japonlar, dünyanın yarısına... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Of taking half of the world. | ...sahip olmak yolunda ilerliyorlar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And they mean to keep it | Bunu da havada, karada ve denizde ölümler saçarak yapmaya niyetliler. Havadan, karadan ve denizden gelen ölüm ile ellerinde tutmakta da ciddiler. Havadan, karadan ve denizden gelen... Havadan, karadan ve denizden gelen... Havadan, karadan ve denizden gelen... Havadan, karadan ve denizden gelen ölüm ile ellerinde tutmakta da ciddiler. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| With death from the air, land and sea. | ...olum ile birlikte de ellerinde tutmakta ciddiler. ...ölüm ile birlikte de ellerinde tutmakta ciddiler. ...ölüm ile birlikte de ellerinde tutmakta ciddiler. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| But here is what the japs are not expecting: | Ancak Japonların hesaba katmadığı bir şey var: Ama burada Japonların beklemediği bir şey var... Ama burada Japonların beklemediği bir şey var... Ama burada Japonlarin beklemedigi bir ºey var... Ama burada Japonlarin beklemedigi bir sey var... Ama burada Japonların beklemediği bir şey var... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The United States marine corps. | Amerika Birleşik Devletleri Piyade Birlikler. Amerika Deniz Piyade Sınıfı. Amerika Deniz Piyade Kuvveti! Amerika Deniz Piyade Kuvveti! Amerika Deniz Piyade Kuvveti! Amerika Deniz Piyade Sınıfı. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The nazis, mussolini. | Nazilermiş, Mussoliniymiş... ...Naziler, Mussolini... ...Naziler, Mussolini... ...Naziler, Mussolini... ...Naziler, Mussolini... ...Naziler, Mussolini... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hitler is not gonna be our job, | Hitler bizim meselemiz değil... ...Hitler, hiçbiriyle işimiz yok. ...Hitler, hiçbiriyle işimiz yok. ...Hitler, hiçbiriyle iºimiz yok. ...Hitler, hicbiriyle isimiz yok. ...Hitler, hiçbiriyle işimiz yok. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Not until they can't whip him without us. | Tabii onu bizsiz durduramazlarsa. Biz olmadan onun defterini düremezler ya, neyse. Biz olmadan kırbaçlayamazlarsa ayrı tabii. Biz olmadan kirbaçlayamazlarsa ayri tabii. Biz olmadan kirbaclayamazlarsa ayri tabii. Biz olmadan onun defterini düremezler ya, neyse. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The pacific will be our theater of war. | Savaşta bizim sahnemiz Pasifiktir. Pasifik, bizim savaş sahnemiz olacak. Pasifik, bizim savaş sahnemiz olacak. Pasifik, bizim savaº sahnemiz olacak. Pasifik, bizim savas sahnemiz olacak. Pasifik, bizim savaş sahnemiz olacak. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The marines will do battle with the japs | Piyadelerimiz Japonlarla... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| On tiny specks of turf that we have never heard of. | ...minicik otlaklarda savaşacaklar. ...minicik otlaklarda savasacaklar. ...minicik otlaklarda savaşacaklar. ...minicik otlaklarda savaºacaklar. ...minicik otlaklarda savaşacaklar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You noncommissioned officers, | Siz astsubaylar... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You are the sinew and the muscle of the corps. | Sizler birliklerin kasları arasındaki sinirler olacaksınız. Sizler Piyadelerin kuvveti ve kas gücüsünüz! Sizler Piyadelerin kuvveti ve kas gücüsünüz! Sizler Piyadelerin kuvveti ve kas gücüsünüz! Sizler Piyadelerin kuvveti ve kas gucusunuz! Sizler Piyadelerin kuvveti ve kas gücüsünüz! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The orders come from the brass and you get it done. | Üstlerinizden emirler gelecek ve siz de yapacaksınız. Emirler yukarıdan gelir ve siz de halledersiniz! Emirler yukarıdan gelir ve siz de halledersiniz! Emirler yukaridan gelir ve siz de halledersiniz! Emirler yukaridan gelir ve siz de halledersiniz! Emirler yukarıdan gelir ve siz de halledersiniz! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And whenever this war is over, | Bu savaş bittiği zaman da... Bu savaº bittigi zaman da... Bu savas bittigi zaman da... Bu savaş bittiği zaman da... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| When we have swept upon the main islands of japan | ...bu başlıca adalardan Japonları temizledikten sonra da... Japonya'nın ana adalarını pırıl pırıl edip... Japonya'nın ana adalarını pırıl pırıl edip... Japonya'nin ana adalarini piril piril edip... Japonya'nin ana adalarini piril piril edip... Japonya'nın ana adalarını pırıl pırıl edip... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And destroyed every scrap of that empire, | ...bu İmparatorluğun bütün kalıntılarını yok edeceğiz. ...imparatorluğun her parçasını yok ettiğimiz zaman da... ...imparatorluğun her parçasını yok ettiğimiz zaman da... ...imparatorlugun her parçasini yok ettigimiz zaman da... ...imparatorlugun her parcasini yok ettigimiz zaman da... ...imparatorluğun her parçasını yok ettiğimiz zaman da... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The strategy will have been that of others. | Taktikler başkaları tarafından oluşturulacak... ...savaş taktiğinin her şeyden önemli olduğu anlaşılacak. ...savaş taktiğinin her şeyden önemli olduğu anlaşılacak. ...savaº taktiginin her ºeyden önemli oldugu anlaºilacak. ...savas taktiginin her seyden onemli oldugu anlasilacak. ...savaş taktiğinin her şeyden önemli olduğu anlaşılacak. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| The victory will have been won by you | ...fakat zafer sizler tarafından kazanılacak. Zafer sizler tarafından kazanılacak! Zafer sizler tarafından kazanılacak! Zafer sizler tarafindan kazanilacak! Zafer sizler tarafindan kazanilacak! Zafer sizler tarafından kazanılacak! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You, the n.C.O.S., | Sizler, Gönüllü Subaylar. Siz astsubaylar... Siz astsubaylar... Siz astsubaylar... Siz astsubaylar... Siz astsubaylar... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| With the chevrons on your sleeves and the instincts in your guts | Sizlerin kolundaki şeritler, içinizdeki yetenek... ...kolunuzda nişanlarınızla ve içinize doğanlarla... ...kolunuzda nişanlarınızla ve içinize doğanlarla... ...kolunuzda niºanlarinizla ve içinize doganlarla... ...kolunuzda nisanlarinizla ve icinize doganlarla... ...kolunuzda nişanlarınızla ve içinize doğanlarla... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And the blood on your boots. | ...ve postallarınızdaki kan sayesinde kazanacağız. ...botlarınızdan kanlar aka aka kazanacaksınız! ...botlarınızdan kanlar aka aka kazanacaksınız! ...botlarinizdan kanlar aka aka kazanacaksiniz! ...botlarinizdan kanlar aka aka kazanacaksiniz! ...botlarınızdan kanlar aka aka kazanacaksınız! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Those of you who are lucky enough to get home for christmas, | Noel'de evinize gidecek kadar şanslı sizler... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hold your loved ones dearly | ...sevgililerinizi kollarınızda tutun... Sevdiklerinize içten bir şekilde sarılın... Sevdiklerinize içten bir şekilde sarılın... Sevdiklerinize içten bir ºekilde sarilin... Sevdiklerinize icten bir sekilde sarilin... Sevdiklerinize içten bir şekilde sarılın... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And join them in prayers for peace on earth | ...ve Dünya barışı için ettikleri dualara katılın. ...ve hep birlikte dünya barışı... ...ve hep birlikte dünya barışı... ...ve hep birlikte dünya bariºi... ...ve hep birlikte dunya barisi... ...ve hep birlikte dünya barışı... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And goodwill toward all men. | ...ve iyi niyetimiz tüm insanlığa ulaşsın. ...ve insanlığın iyiliği için dua edin. ...ve insanlığın iyiliği için dua edin. ...ve insanligin iyiligi için dua edin. ...ve insanligin iyiligi icin dua edin. ...ve insanlığın iyiliği için dua edin. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And then report back here | Sonra da burada hazır olun. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Ready to sail across god's vast ocean | Allah'ın geniş okyanuslarına açılıp,... ...düşmanımızla tanışıp hepsini öldüreceğimiz... ...düşmanımızla tanışıp hepsini öldüreceğimiz... ...düºmanimizla taniºip hepsini öldürecegimiz... ...dusmanimizla tanisip hepsini oldurecegimiz... ...düşmanımızla tanışıp hepsini öldüreceğimiz... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Where we will meet our enemy | ...Tanrı'nın uçsuz bucaksız okyanusuna... ...Tanri'nin ucsuz bucaksiz okyanusuna... ...Tanrı'nın uçsuz bucaksız okyanusuna... ...Tanri'nin uçsuz bucaksiz okyanusuna... ...Tanrı'nın uçsuz bucaksız okyanusuna... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And kill them all. | ...açılmaya hazır olun. ...acilmaya hazir olun. ...açılmaya hazır olun. ...açilmaya hazir olun. ...açılmaya hazır olun. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Happy 1942. | Ve mutlu seneler. Mutlu yıllar. Mutlu yıllar. Mutlu yillar. Mutlu yillar. Mutlu yıllar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Squad, atten hut! | Bölük, hazır ol! Bölük, hazir ol! Boluk, hazir ol! Bölük, hazır ol! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Carry on. | Rahat! Rahat. Rahat. Rahat. Rahat. Rahat. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| I got it, ma. | Ben bakarım anne. Baktım ben anne. Baktım ben anne. Baktim ben anne. Baktim ben anne. Baktım ben anne. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Angelo? Angelo? | Angelo? Angelo? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hey! Where you fellas been? | Selam! Nerelerdeydiniz? Selam! Nerede kaldınız yahu? Selam! Nerede kaldınız yahu? Selam! Nerede kaldiniz yahu? Selam! Nerede kaldiniz yahu? Selam! Nerede kaldınız yahu? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| We had to walk from the station and we took the wrong street. | Merkezden buraya kadar yürüyelim dedik ama yanlış sokağa girmişiz. İstasyondan yürümemiz gerekti ve yanlış sokağa girdik. İstasyondan yürümemiz gerekti ve yanlış sokağa girdik. istasyondan yürümemiz gerekti ve yanliº sokaga girdik. Istasyondan yurumemiz gerekti ve yanlis sokaga girdik. İstasyondan yürümemiz gerekti ve yanlış sokağa girdik. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Yeah, manny had the wrong street. You believe that? | Evet, Manny yanlış sokağa soktu. İnanabiliyor musun? Evet, Manny yanliº sokaga soktu. inanabiliyor musun? Evet, Manny yanlis sokaga soktu. Inanabiliyor musun? Evet, Manny yanlış sokağa soktu. İnanabiliyor musun? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Get in here. Come on, come on. | Girin haydi. Haydi, haydi. Geçin içeri. Hadi, hadi! Geçin içeri. Hadi, hadi! Geçin içeri. Hadi, hadi! Gecin iceri. Hadi, hadi! Geçin içeri. Hadi, hadi! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Salute! | Şerefe! Şerefe. Şerefe. ºerefe. serefe. Şerefe. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Come here. Hey, everybody! | Millet buraya bakın! Geçin, bana bakın millet! Geçin, bana bakın millet! Geçin, bana bakin millet! Gecin, bana bakin millet! Geçin, bana bakın millet! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| This is j.P. And manny! All: Hey! | Arkadaşlarım, J.P ve Manny! Selam! J.P. ile Manny geldi. Merhaba. J.P. ile Manny geldi. Merhaba. J.P. ile Manny geldi. Merhaba. J.P. ile Manny geldi. Merhaba. J.P. ile Manny geldi. Merhaba. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hey, everybody. How you doin'? | Selam millet. Nasılsınız? Merhaba millet. Nasılsınız? Merhaba millet. Nasılsınız? Merhaba millet. Nasilsiniz? Merhaba millet. Nasilsiniz? Merhaba millet. Nasılsınız? | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Nice to see you. Good to see you. | Sizi görmek güzel. Çok güzel. Sizi görmek güzel. Çok memnun oldum. Sizi görmek güzel. Çok memnun oldum. Sizi görmek güzel. Çok memnun oldum. Sizi gormek guzel. cok memnun oldum. Sizi görmek güzel. Çok memnun oldum. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| thank you, sir. | Teşekkürler, efendim. Sağ olun efendim. Sağ olun efendim. Sag olun efendim. Sag olun efendim. Sağ olun efendim. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| J.P. | J.P. J.P. J.P. sensin. J.P. J.P. sensin. J.P. J.P. sensin. J.P. J.P. sensin. J.P. J.P. sensin. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Your wife is so beautiful! | Karın çok güzelmiş! Eşin çok güzelmiş. Eşin çok güzelmiş. Eºin çok güzelmiº. Esin cok guzelmis. Eşin çok güzelmiş. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| I wish my sons could marry someone this beautiful. | Oğlumun da böyle güzel birisiyle evlenmesini çok isterim. Keşke benim oğlanlar da bu kadar güzel biriyle evlenebilseler. Keşke benim oğlanlar da bu kadar güzel biriyle evlenebilseler. Keºke benim oglanlar da bu kadar güzel biriyle evlenebilseler. Keske benim oglanlar da bu kadar guzel biriyle evlenebilseler. Keşke benim oğlanlar da bu kadar güzel biriyle evlenebilseler. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Eh! Ma! | Anne. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You sound like my mama. | Tıpkı annem gibi konuştunuz. Benim annem gibi konuştunuz. Benim annem gibi konuştunuz. Benim annem gibi konuºtunuz. Benim annem gibi konustunuz. Benim annem gibi konuştunuz. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| She could not understand how I could get through high school | Liseyi ne zaman bitirip, ne zaman evlendiğimi dahi anlamamıştı. Düğün gününü belirlemeden liseyi nasıl bitirdiğimi... Düğün gününü belirlemeden liseyi nasıl bitirdiğimi... Dügün gününü belirlemeden liseyi nasil bitirdigimi... Dugun gununu belirlemeden liseyi nasil bitirdigimi... Düğün gününü belirlemeden liseyi nasıl bitirdiğimi... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Without that wedding date set. I could. | ...bir türlü anlayamadı. Ben anladım. ...bir turlu anlayamadi. Ben anladim. ...bir türlü anlayamadı. Ben anladım. ...bir türlü anlayamadi. Ben anladim. ...bir türlü anlayamadı. Ben anladım. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| all right. | Pekala. Tamamdır. Tamamdır. Tamamdir. Tamamdir. Tamamdır. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Everybody listen up, please. | Millet, lütfen dinleyin. Herkes dinlesin lütfen. Herkes dinlesin lütfen. Herkes dinlesin lütfen. Herkes dinlesin lutfen. Herkes dinlesin lütfen. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| J.P. Morgan, | J.P. Morgan... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Manny rodriguez, welcome to our home. | ...Manny Rodriguez, evimize hoş geldiniz. ...Manny Rodriguez, evimize hoº geldiniz. ...Manny Rodriguez, evimize hos geldiniz. ...Manny Rodriguez, evimize hoş geldiniz. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| We're happy you could join us tonight. | Bu akşam bize katıldığınız için çok mutluyuz. Bu gece bize katılabilmenize çok sevindik. Bu gece bize katılabilmenize çok sevindik. Bu gece bize katilabilmenize çok sevindik. Bu gece bize katilabilmenize cok sevindik. Bu gece bize katılabilmenize çok sevindik. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Soon two of my brothers are leaving to serve their country. | Yakında iki kardeşim vatanlarına hizmet etmek için gidecekler. Yakında kardeşlerimden ikisi de ülkelerine hizmet için ayrılacaklar. Yakında kardeşlerimden ikisi de ülkelerine hizmet için ayrılacaklar. Yakinda kardeºlerimden ikisi de ülkelerine hizmet için ayrilacaklar. Yakinda kardeslerimden ikisi de ulkelerine hizmet icin ayrilacaklar. Yakında kardeşlerimden ikisi de ülkelerine hizmet için ayrılacaklar. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And george, we're losing sleep wondering | Tabii George, bizler de uyumadan önce... George, acemi eğitiminde ne yaşayacağını... George, Piyadelerin acemi birliğinde sana ne yapacaklarını... George, Piyadelerin acemi birliginde sana ne yapacaklarini... George, Piyadelerin acemi birliginde sana ne yapacaklarini... George, acemi eğitiminde ne yaşayacağını... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| My brother john, you've been there rough and ready for years. | Kardeşim John, yıllardır orada çarpışıyorsun. Kardeşim John, sen ortamı gördün, zordu ve yıllar aldı. Kardeşim John, sen ortamı gördün, zordu ve yıllar aldı. Kardeºim John, sen ortami gördün, zordu ve yillar aldi. Kardesim John, sen ortami gordun, zordu ve yillar aldi. Kardeşim John, sen ortamı gördün, zordu ve yıllar aldı. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You were in the philippines and came back to join the marines | Filipinlerdeydin fakat geri dönüp piyadelere katılmak istedin. Filipinler'deydin, geri döndün denizcilere katıldın... Filipinler'deydin, geri döndün denizcilere katıldın... Filipinler'deydin, geri döndün denizcilere katildin... Filipinler'deydin, geri dondun denizcilere katildin... Filipinler'deydin, geri döndün denizcilere katıldın... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Because you wanted to be the best and first in. | Çünkü daima en iyisini yapmak istersin ve en önde gidersin. ...her zaman tek istediğin ilk gidip en iyi olmaktı! ...her zaman tek istediğin ilk gidip en iyi olmaktı! ...her zaman tek istedigin ilk gidip en iyi olmakti! ...her zaman tek istedigin ilk gidip en iyi olmakti! ...her zaman tek istediğin ilk gidip en iyi olmaktı! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Let's say a year from tonight, | ...diyelim ki bir sene sonra... ...bir yıl sonra, bugün diyelim... ...bir yıl sonra, bugün diyelim... ...bir yil sonra, bugün diyelim... ...bir yil sonra, bugun diyelim... ...bir yıl sonra, bugün diyelim... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| We'll sit down at this table again | ...yine bu masada oturalım... ...yine bu masaya oturacak... ...yine bu masaya oturacak... ...yine bu masaya oturacak... ...yine bu masaya oturacak... ...yine bu masaya oturacak... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| For a welcome home feast. | ...ve eve hoş geldin ziyafeti verelim. ...evine hoş geldin ziyafetimizi çekeceğiz. ...evine hoş geldin ziyafetimizi çekeceğiz. ...evine hoº geldin ziyafetimizi çekecegiz. ...evine hos geldin ziyafetimizi cekecegiz. ...evine hoş geldin ziyafetimizi çekeceğiz. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| To all of you, | Hepiniz için çocuklar. Her biriniz... Her biriniz... Her biriniz... Her biriniz... Her biriniz... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Just get the job done | Gidip görevinizi yapın... ...işinizi bitirin... ...işinizi bitirin... ...iºinizi bitirin... ...isinizi bitirin... ...işinizi bitirin... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| And come home to us. | ...ve eve bize dönün. ...ve evlerinize dönün! ...ve evlerinize dönün! ...ve evlerinize dönün! ...ve evlerinize donun! ...ve evlerinize dönün! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Salute. All: Salute. | Şerefe! Şerefe. Şerefe! Şerefe! Şerefe! Şerefe! ºerefe! ºerefe! serefe! serefe! Şerefe! Şerefe! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Those cannoli for the guests! | O tatlılar misafirlerimiz için. O Cannoli'ler misafirler içindi! O Cannoli'ler misafirler içindi! O Cannoli'ler misafirler içindi! O Cannoli'ler misafirler icindi! O Cannoli'ler misafirler içindi! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| He won't catch him. Yeah, you know it. | Onu yakalayamaz. Evet, biliyorsun. Yakalayamayacak. Evet, tabii ki. Yakalayamayacak. Evet, tabii ki. Yakalayamayacak. Evet, tabii ki. Yakalayamayacak. Evet, tabii ki. Yakalayamayacak. Evet, tabii ki. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Depot announcer: Bus to rochester leaves in 20 minutes. | Rochester'a giden otobüs 20 dakika sonra kalkacaktır. Rochester otobüsü 20 dakikaya kalkıyor. Rochester otobüsü 20 dakikaya kalkıyor. Rochester otobüsü 20 dakikaya kalkiyor. Rochester otobusu 20 dakikaya kalkiyor. Rochester otobüsü 20 dakikaya kalkıyor. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Please have yourickets ready. | Lütfen biletlerinizi hazırlayın. Lütfen biletlerinizi hazırlayınız. Lütfen biletlerinizi hazırlayınız. Lütfen biletlerinizi hazirlayiniz. Lutfen biletlerinizi hazirlayiniz. Lütfen biletlerinizi hazırlayınız. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Thanks for the ride, dad. | Bıraktığın için sağ ol, baba. Getirdiğin için sağ ol baba. Getirdiğin için sağ ol baba. Getirdigin için sag ol baba. Getirdigin icin sag ol baba. Getirdiğin için sağ ol baba. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Must be a branch or something stuck under the wheel. | Direksiyonda bir şey olmalı veya tekerin altına bir şey sıkıştı. Tekerleğin altına dal mı ne takılmış! Tekerleğin altına dal mı ne takılmış! Tekerlegin altina dal mi ne takilmiº! Tekerlegin altina dal mi ne takilmis! Tekerleğin altına dal mı ne takılmış! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| It's pulling to one side. | Araba bir yöne çekiyor. Bu tarafa çekiyor araba. Bu tarafa çekiyor araba. Bu tarafa çekiyor araba. Bu tarafa cekiyor araba. Bu tarafa çekiyor araba. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Thanks for the ride. | Bıraktığın için sağ ol. Getirdiğin için sağ ol. Getirdiğin için sağ ol. Getirdigin için sag ol. Getirdigin icin sag ol. Getirdiğin için sağ ol. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Oh yeah, sure. | Tabii, önemli değil. Evet, tabii. Evet, tabii. Evet, tabii. Evet, tabii. Evet, tabii. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| You hardly packed a thing. | Çok az şey almışsın. Hiçbir şey almadın bile yanına. Hiçbir şey almadın bile yanına. Hiçbir ºey almadin bile yanina. Hicbir sey almadin bile yanina. Hiçbir şey almadın bile yanına. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Final call for the 6:45 to newark. | 6.45 Newark otobüsü için son çağrı. 18:45 Newark için son çağrı. 18:45 Newark için son çağrı. 18:45 Newark için son çagri. 18:45 Newark icin son cagri. 18:45 Newark için son çağrı. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Marine's outfit includes everything from bayonets to socks. | Ordu zaten baştan aşağı her şeyi veriyor. Denizci malzemeleri süngüden çoraba kadar her şeyi içeriyor. Denizci malzemeleri süngüden çoraba kadar her şeyi içeriyor. Denizci malzemeleri süngüden çoraba kader her ºeyi içeriyor. Denizci malzemeleri sunguden coraba kadar her seyi iceriyor. Denizci malzemeleri süngüden çoraba kadar her şeyi içeriyor. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| I just wish I could have brought my typewriter. | Keşke daktilomu alabilseydim. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Can't see why you need that. | Ona ne ihtiyacın olacak ki? Ona ne gerek var anlamadım. Ona ne gerek var anlamadım. Ona ne gerak var anlamadim. Ona ne gerek var anlamadim. Ona ne gerek var anlamadım. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Oh, I thought I might fight by day and write by night, dad. | Belki gündüz savaşıp, gece yazarım, baba. Ya ben gündüz savaşırım, gece de yazarım diye düşünmüştüm baba. Ya ben gündüz savaşırım, gece de yazarım diye düşünmüştüm baba. Ya ben gündüz savaºirim, gece de yazarim diye düºünmüºtüm baba. Ya ben gunduz savasirim, gece de yazarim diye dusunmustum baba. Ya ben gündüz savaşırım, gece de yazarım diye düşünmüştüm baba. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Can't see a thing. | Hiçbir şey göremiyorum. Bir şey görünmüyor! Bir şey görünmüyor! Bir ºey görünmüyor! Bir sey gorunmuyor! Bir şey görünmüyor! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Oh, I hope I don't need a new axle. | Umarım yeni bir dingile ihtiyacım olmaz. Umarım yeni bir aks almam gerekmez! Umarım yeni bir aks almam gerekmez! Umarim yeni bir aks almam gerekmez! Umarim yeni bir aks almam gerekmez! Umarım yeni bir aks almam gerekmez! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| No way I'll get one. | Yeni bir tane alamam. Ona param yetmez! Ona param yetmez! Ona param yetmez! Ona param yetmez! Ona param yetmez! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| There's a war on. | Ortada bir savaş var. Dışarıda bir savaş var. Dışarıda bir savaş var. Diºarida bir savaº var. Disarida bir savas var. Dışarıda bir savaş var. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Everybody's got to make sacrifices. | Herkes bazı fedakarlıklar yapıyor. Herkesin fedakârlıklar yapması gerekiyor. Herkesin fedakârlıklar yapması gerekiyor. Herkesin fedakarliklar yapmasi gerekiyor. Herkesin fedakârliklar yapmasi gerekiyor. Herkesin fedakârlıklar yapması gerekiyor. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Your mother said I was a fool not to buy a ford. | Annen Ford almamakla salaklık ettiğimi söylüyordu. Annen bir Ford almayarak aptallık ettiğimi söylemişti. Annen bir Ford almayarak aptallık ettiğimi söylemişti. Annen bir Ford almayarak aptallik ettigimi söylemiºti. Annen bir Ford almayarak aptallik ettigimi soylemisti. Annen bir Ford almayarak aptallık ettiğimi söylemişti. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Hope she's not right. | Umarım haklı değildir. Umarım haklı çıkmaz! Umarım haklı çıkmaz! Umarim hakli çikmaz! Umarim hakli cikmaz! Umarım haklı çıkmaz! | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Bus 45 and 73, direct service to new york city, | 45 ve 73 numaralı New York Ekspres otobüsleri... 45 ve 73 numaralı New York'a giden otobüsler... 45 ve 73 numaralı New York'a giden otobüsler... 45 ve 73 numarali New York'a giden otobüsler... 45 ve 73 numarali New York'a giden otobusler... 45 ve 73 numaralı New York'a giden otobüsler... | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 | |
| Loading at depots 5 and 7. | ...5. ve 7. perondan kalkacaklardır. ...5 ve 7 numaradan yük alıyor. ...5 ve 7 numaradan yük alıyor. ...5 ve 7 numaradan yük aliyor. ...5 ve 7 numaradan yuk aliyor. ...5 ve 7 numaradan yük alıyor. | The Pacific Guadalcanal/Leckie-1 | 2010 |