Search
English Turkish Sentence Translations Page 166600
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Quick injection of antibiotics and he's out of here. | Antibiyotiği de yaptık mı, dışarı çıkartabiliriz. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
For once in your life, would it kill you to pick it up? | Hayatında bir kere telefona cevap versen, ölür müsün? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Help me get it out of here. No, we just set its leg. | ”Bunu dışarı çıkarmama yardım et. ”Kırığı daha yeni oturttuk. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Let's not disappoint them. | Hayal kırıklığına uğratmayalım. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Let me get his head, okay? | Ben başını tuttum, tamam mı? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
muzzle off. | Ağızlığını çıkaralım. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
I know. I see. How's Kelly? She's fine. She's right here. | ”Biliyorum. Görüyorum. Kelly nasıl? ”Gayet iyi. Yanımda. Bu yaratıkların, varolmak için yokluğumuza ihtiyaçları var, yardımımıza değil. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Kelly, are you okay? Yeah, I'm good. | ”Kelly, iyi misin? ”Evet, iyiyim. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Stay there. Don't move. I'll be right back up. Understand? | Orada Kal. Yerinden Kıpırdama. Hemen geri döneceğim. Anladın mı? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
The debate over the parental instincts of the T. Rex is now academic. | Rex'in analık içgüdüsü hakkındaki tartışmalar artık sona erdi. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Hang on. This is gonna be bad. | Sıkı tutunun. Bu çok sert olacak. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Straight into the woods. Come on! This is where they hit us. | ”Doğru ormana. Haydi! Buraya toslamışlar. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Hang on to something! Hang on to something! | Bir şeye tutunun! | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Oh, my God. Oh, God, please! | Aman Tanrım, lütfen! | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Here I come, Sarah. | Geliyorum Sarah. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
The satellite phone, get it! | Uydu telefonunu tut! | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Give me your hand. | Bana elini uzat. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Your lucky pack. | Uğurlu çantan. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Nick? We're in here. | ”Nick! ”Buradayız. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Wait. Hold on! I'm coming! | Durun. Dayanın! Geliyorum! | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
What did this? | Bu nasıl oldu? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Kelly. What'd you do with Kelly? | Kelly. Kelly'yi ne yaptın? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Rope. Anything else? | Halat. Başka bir şey? | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Eddie, you all right? Yeah. I'm coming. | Eddie, iyi misin? Evet. Geliyorum. | The Lost World: Jurassic Park-2 | 1997 | ![]() |
Back in school you were high class | Okuldayken sen çok popülerdin | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Didn't say much to me | Benimle pek konuşmazdın | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Johnny said on the outside | Johnny dışarıda derdi ki | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You were his beauty queen | Sen onun güzellik kraliçesiymişsin | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Have you heard about the lonesome loser | Yalnızlıktan bıkmış mağlubu duydun mu? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Beaten by the queen of hearts every time | Her seferinde kalplerin kraliçesi onu mağlup edermiş | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
He's a loser but he still keeps on trying | Mağlup oluyor ama denemeye devam ediyor | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Sit down, take a look at yourself | Otur, kendine bir bak | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Don't you want to be somebody? | Önemli biri olmak istemez misin? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Someday somebody's going to see inside | Bir gün biri içindekileri görecek | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You have to face up, you can't run and hide... | Yüzleşmelisin, kaçıp saklanamazsın | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Love this song. | Bu şarkıyı seviyorum. Bu şarkıya bayılıyorum. Bu şarkıya bayılıyorum. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You need a new car, Dad. No, I don't. | Sana yeni bir araba lazım, baba. Hayır, lazım değil. Arabanı yenilemen lazım baba. Hayır, değil. Arabanı yenilemen lazım baba. Hayır, değil. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Yes, you do. It's a piece of shit. | Evet, lazım. Bu çok boktan. Evet, öyle. Tam anlamıyla dökülüyor. Evet, öyle. Tam anlamıyla dökülüyor. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Hey, I love this car. | Bu arabayı seviyorum. Dur bakalım, bu arabayı seviyorum. Dur bakalım, bu arabayı seviyorum. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You were conceived in the back of this car. | Tohumların bu arabanın arkasında atıldı. Tohumların bu arabanın arka koltuğunda atıldı. Tohumların bu arabanın arka koltuğunda atıldı. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Jesus! | Tanrım! İnanmıyorum! İnanmıyorum! | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Thanks, that's great. I've got a mental image. | Sağ ol, bu harika. Bir anda gözümde canlandı. Sağ ol, bu güzel oldu. Aklımdan silinmeyecek bir anım oldu. Sağ ol, bu güzel oldu. Aklımdan silinmeyecek bir anım oldu. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Heater doesn't work. Doesn't even have a CD player. | Havalandırması çalışmıyor. Hatta CD çaları bile yok. Kaloriferi çalışmıyor. CD çaları bile yok. Kaloriferi çalışmıyor. CD çaları bile yok. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
And thank Christ for that. Otherwise I'd have to listen | Bunun için İsa'ya teşekkürler. Yoksa şu dinlediğin bilek falan kesilen... İşte onun için şükrediyorum ya. Yoksa senin dinlediğin gibi... İşte onun için şükrediyorum ya. Yoksa senin de dinlediğin gibi... | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
to that bloody heavy metal wrist slitting shit you listen to. | ...ağır metal zırvalarını dinlemek zorunda kalırdım. ...insanları intihara sürükleyen o berbat metal şarkıları dinlemek durumunda kalırdım. ...insanlara bileklerini kestiren o berbat metal şarkıları dinlemek durumunda kalırdım. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You sound like an old man, Dad. | Yaşlı biri gibi konuştun baba. İhtiyar bir adam gibi konuşuyorsun baba. İhtiyar bir adam gibi konuşuyorsun baba. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
There's nothing wrong with a good melody. | İyi bir melodinin nesi kötüdür? Güzel bir şarkıdan kimseye kötülük gelmez. Güzel bir şarkıdan kimseye kötülük gelmez. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Oh no, there's nothing wrong with a good melody. | Hayır. "İyi bir melodinin nesi kötüdür?" Hayır, güzel bir şarkıdan kimseye kötülük gelmez. Evet, güzel bir şarkıdan kimseye kötülük gelmez. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Don't think that she's not sneaking the odd one here and there. | O da oraya buraya saklanıp tüttürüyor, aksini düşünme sakın. Annenin de gizli gizli içmediğini sanma sakın. Annenin de gizli gizli içmediğini sanma sakın. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Look out! | Önüne bak! Dikkat et! Dikkat et! | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I got shit loads, man. Got the old man to pick it up. | Yükümü doldurdum adamım. Alması için yaşlı bir adam ayarladım. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'm OK. Coming to the after party? | Ben böyle iyiyim. Sonraki partiye geliyor musunuz? Bana uyar. Dans sonrası partiye geliyor musun? Bana uyar. Dans sonrası partiye geliyor musun? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
No, think we're just gonna smoke and hang out. | Hayır, sanırım biz sadece dumanlanıp vakit öldüreceğiz. Hayır, biraz tüttürüp sağda solda takılmayı düşünüyoruz. Hayır, piizlenip sağda solda takılmayı düşünüyoruz. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Smoke and hang out? | Dumanlanıp vakit mi öldüreceksiniz? Tüttürüp sağda solda takılmak mı? Piizlenip sağda solda takılmak mı? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Man, Holly's parents are overseas | Dostum, Holly'nin ailesi yurt dışında... Oğlum, Holly'nin ailesi yurtdışında... Oğlum, Holly'nin ailesi yurtdışında... | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
and you're just gonna smoke and hang out? | ...ve sen sadece dumanlanıp vakit mi öldüreceksin? ...ve siz sadece tüttürüp takılacak mısınız? ...ve siz sadece piizlenip takılacak mısınız? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You got a raincoat? | Kılıfın var mı? Prezervatifin var mı? Prezervatifin var mı? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Here, I've only got one, ribbed, for her pleasure. | Al, elimde bir tane var, tırtıklı, memnun etmek için birebir. Al, bende bir tane var, tırtıllı, zevkten çıldırması için. Al, bende bir tane var, tırtıllı, hatunu zevkten çıldırtır. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Seriously, take it dude. | Ciddiyim, al senin olsun dostum. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
It's only gonna run out of date if I hang onto it. | Bende durursa eskiyip gidecek. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Yes! She said yes! | Evet! Evet dedi! İşte bu! Evet dedi. İşte bu! Evet dedi. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Will you go to the dance with me? | Benimle dansa gider misin? Dansa benimle gelir misin? Dansa benimle gelir misin? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Sorry Lola, I'm going with Holly. | Üzgünüm Lola, ben Holly'le gidiyorum. Üzgünüm Lola, Holly ile gidiyorum. Üzgünüm Lola. Holly ile gideceğim. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Hey! Need a ride? | Araba lazım mı? Selam! Bırakayım mı? Selam! Bırakayım mı? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
You passed? Uh huh. | Geçtin mi? Evet. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Wow! Well done. | Vay! İyi iş. Vay canına! Aferin. Vay canına! Aferin. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
So where do you want to go? | Ee nereye gitmek istersin? Nereye gitmek istersin? Nereye gitmek istersin? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Guess who asked me to the dance? Who? | Bil bakalım beni kim dansa davet etti? Kim? Tahmin et dans için bana kim teklif etti. Kim? Tahmin et dans için bana kim teklif etti. Kim? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Guess. Brent, who was it? | Tahmin et. Brent, kim etti? Tahmin et. Brent, söylesene. Tahmin et. Brent, söylesene. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Tell me. Who is she? | Söyle bana. Kimdi? Söyle hadi. Kim sordu? Söyle hadi. Kim sordu? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I need more than that. | Bu kadarı yeterli değil. Bu kadarla söyletemezsin. Bu kadar kolay söyletemezsin. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Tell me. | Söyle. Söyle hadi. Söyle hadi. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I can't. She's very sensitive. | Olmaz. O çok hassas biridir. Olmaz. Çok hassas biri. Olmaz. Çok hassas biri. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'm very sensitive too. | Ben de çok hassasımdır. Ben de çok hassasım. Ben de çok hassasım. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Who is she? | Kimdi o? Kim teklif etti? Kim teklif etti? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Not you. | Sen değildin. Sen değil. Sen değil. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Who is she? | Kimdi o? Kimdi? Kimdi? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'll never tell. | Asla söylemeyeceğim. Söylemeyeceğim. Söylemeyeceğim. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Did you tell your mum I was getting my license? | Annene ehliyetimi aldığımı söyledin mi? Annene ehliyet aldığımı söyledin mi? Annene ehliyetimi aldığımı söyledin mi? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
So this is where I pick you up from? | Seni buradan mı alacağım? O halde seni buradan mı alıyorum? O halde seni buradan mı alıyorum? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
She's got to deal with it sometime. | Eninde sonunda bununla baş etmesi gerekecek. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
OK. | Pekâlâ. Öyle olsun. Öyle olsun. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'll pick you up at seven? | Seni saat yedide alayım mı? Seni yedide alayım mı? Seni yedide alayım mı? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Lola Stone. | Lola Stone. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
That's who asked me. | Beni davet eden oydu. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Well you should go with her. | O zaman onunla gitmelisin. O halde onunla gitmelisin. O halde onunla gitmelisin. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Maybe she won't mind having an emotional retard for a boyfriend. | Belki o duygusuz bir erkek arkadaşı olmasına aldırış etmez. Belki o duygusuz bir erkek arkadaşı olmasını kafasına takmaz. Belki duygusuz bir erkek arkadaşı olmasını o kafasına takmaz. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
How are you getting there? | Oraya nasıl gideceksin? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Holly's picking me up. | Holly beni alacak. Holly alacak. Holly alacak. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
She doesn't even have her licence. | Onun ehliyeti bile yok. Ama ehliyeti bile yok. Ama ehliyeti bile yok. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
She got it today. | Bugün aldı. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'll give you money for a cab. | Taksiyle gitmen için sana para vereyim. Para vereyim de taksiyle git. Para vereyim de taksiyle git. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
What's the difference, it's still a car. | Ne farkı var, o da araba bu da araba. Ne fark eder ki, o da araba. Ne fark eder ki, o da araba. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I'm still in a car. | Yine arabanın içinde olacağım. Her halükarda arabada olacağım. Her halükarda arabada olacağım. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
But they're experienced. | Ama onlar daha tecrübeli. Ama onlar deneyimli. Ama onlar tecrübeli. | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
And I wasn't, so Dad died? | Ve ben değildim, babam bu yüzden öldü, bunu mu diyorsun? Yani ben deneyimli olmadığım için mi babam öldü? Yani ben tecrübesiz olduğum için mi babam öldü? | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I could mean the world to you but that's predictable | Sana dünyanın anlamını söyleyebilirim ama bu çok belli | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
I could tell you secrets | Sana sırlarımı söyleyebilirim | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Don't be so sure you wouldn't miss me | Beni özlemeyeceğine çok emin olma | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |
Say you're in love like it's true... | Doğruymuş gibi âşık olduğunu söyle | The Loved Ones-1 | 2009 | ![]() |