Search
English Turkish Sentence Translations Page 158012
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What if ? | Peki ya ? | Syriana-1 | 2005 | |
| What if it involved somebody at your firm? | Şirketinizden biri de bu işe karışırsa? | Syriana-1 | 2005 | |
| We'd have to have an understanding. | Anlayışa ihtiyacımız var. | Syriana-1 | 2005 | |
| ...if.... | ...eğer... | Syriana-1 | 2005 | |
| If he's as big as you say... | Söylediğin kadar büyük biriyse... | Syriana-1 | 2005 | |
| We're looking for the illusion of due diligence, Mr. Pope. | Bir durum tespitine ihtiyacımız var, Bay Pope. | Syriana-1 | 2005 | |
| Two criminal acts successfully prosecuted... | Takip altındaki iki ciddi suç... | Syriana-1 | 2005 | |
| ...it gives us that illusion. | ...bize istediğimiz şeyi sağlıyor. | Syriana-1 | 2005 | |
| He's a visionary. He's like Faisal or Atat�rk. The people love him. And he's | O ulusal bir sembol. Faysal veya Atatürk gibi. | Syriana-1 | 2005 | |
| The country's gonna be his by Monday. | Pazartesi gününden itibaren ülke onun olacak. | Syriana-1 | 2005 | |
| It's not like you guys have backed the wrong horse here. | Siz çocuklar yanlış ata binmemişsiniz, anlaşılan. | Syriana-1 | 2005 | |
| Silver Range Rover. | Gümüş rengi Range Rover. | Syriana-1 | 2005 | |
| With a sunroof. | Üstü açık. | Syriana-1 | 2005 | |
| Silver Range Rover, sunroof, fourth from lead. | Gümüş rengi Range Rover, üstü açık, baştan dördüncü. | Syriana-1 | 2005 | |
| Guys, help me out here. It's coming now. | Yardım edin, çocuklar. Geliyor. Yardım edin, çocuklar. Geliyor. | Syriana-1 | 2005 | |
| His wife will be there. Pat. | Karısı orada olacak. Pat. | Syriana-1 | 2005 | |
| ...which we did. | ...bizim yaptığımız da buydu. | Syriana-1 | 2005 | |
| And the best option seemed to be... | En iyi çözüm... | Syriana-1 | 2005 | |
| Mr. Leland Janus of Connex Killen. | Connex Killen'dan, Bay Leland Janus. | Syriana-1 | 2005 | |
| Excuse me. Hey, are you seeing that? | Bunu görüyor musun? | Syriana-1 | 2005 | |
| Take the target out. Roger. | Hedefi yok edin. Anlaşıldı. Hedefi yok edin. Anlaşıldı. | Syriana-1 | 2005 | |
| Four miles. | Dört mil. | Syriana-1 | 2005 | |
| You're the Canadian. | Kanadalı sensin. | Syriana-1 | 2005 | |
| I'd like to accept this award... | Connex Killen çalışanları adına... | Syriana-1 | 2005 | |
| ...on behalf of the employees of Connex Killen. | ...bu ödülü kabul ediyorum. | Syriana-1 | 2005 | |
| Our people, the finest in the world. | Bizim insanlarımız, dünyada bir tane. | Syriana-1 | 2005 | |
| Connex Killen. | Connex Killen. | Syriana-1 | 2005 | |
| And I'd also like to thank... | Aynı zamanda, bu gece burada olan... | Syriana-1 | 2005 | |
| ...our strategic friends from around the globe who are here tonight. | ...dünyadaki tüm stratejik dostlarımıza teşekkür ederim. | Syriana-1 | 2005 | |
| ...Emir Meshal Al Subaai. | ....Emir Meshal Al Subaai'ye. ...Emir Meshal Al Subaai'ye. | Syriana-1 | 2005 | |
| Emir. Thank you so much. | Emir. Çok teşekkürler. | Syriana-1 | 2005 | |
| During the funeral... | Cenaze töreni boyunca... | Syriana-1 | 2005 | |
| ...I want everyone to be quiet... | ...herkesin sessiz olmasını... | Syriana-1 | 2005 | |
| You should throw dust on my body three times while saying: | Üstüme üç kürek toprak atmalı, ve şöyle demelisiniz: | Syriana-1 | 2005 | |
| ...and to dust we return. | ...ve toprağa döneceğiz. | Syriana-1 | 2005 | |
| Everyone should mention that I died pure of heart... | Temiz bir vicdanla öldüğümü herkes bilsin... | Syriana-1 | 2005 | |
| ...and that the next world is the true life. | ...gerçek hayat, bu dünyanın ötesinde. | Syriana-1 | 2005 | |
| The next world is the true life. | Gerçek hayat, bu dünyanın ötesinde. | Syriana-1 | 2005 | |
| But all schools remain closed. | Yine de bütün okullar kapalı tutuluyor. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Excuse me, miss. | Afedersiniz hanımefendi. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Where are you taking those two monsters? | Nereye götürüyorsunuz bu korkunç şeyleri? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Do you want one? I don't believe in guns. | Birini ister misiniz? Silahları sevmem. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I'm Father Bal�zs. | Ben Peder Balázs. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I didn't know priests were taking part in the revolution. | Rahiplerin devrime katıldığını bilmiyordum. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| The Lord prohibits me to bear arms but not to love my country. | Tanrı silah taşımamı yasakladı, ülkemi sevmemi değil. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| If the Lord would care, we wouldn't need guns. | Tanrının umrunda olsaydı silahlara ihtiyacımız olmazdı. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Guns can't change the world, only love can. | Dünyayı silahlarla değil, sevgiyle değiştirebilirsin. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| You'll see. | Anlayacaksın bunu. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Where is everybody going? | Herkes nereye gidiyor? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| To the Parliament, they're hoping to hear from Imre Nagy. | Parlementoya gidiyorlar, Imre Nagy'yi dinleyebilmek için. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| He's just screwed up over this girl. | Bir kız yüzünden dağıttı kendini. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| How did you get the coach to let us go? | Ayrılmak için koçtan nasıl izin kopardın? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I told him we needed to get our passports. | Pasaportlarımızı alacağımızı söyledim. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| He has no idea we're going to see Karcsi? | Karcsi'yi görmeye gittiğimizi biliyor mu? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Sure he does! That's why he let us go. | Tabii biliyor! Bu yüzden ayrılmamıza izin verdi. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| She got dressed, left and no one saw her? | Üstünü giydi, gitti ve kimse onu görmedi demek? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Calm down, it's better this way. What did you tell her? | Sakin ol, böylesi daha iyi. Ne anlattın ona? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| What did you say to her? Just the truth. | Ne söyledin? Sadece doğruyu söyledim. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| That your place is on the Olympic team. | Olimpiyat takımında olman gerektiğini. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Karcsi... | Karcsi... | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Where are you going? I've got to find Viki. | Nereye gidiyorsun? Viki'yi bulmam lazım. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I thought that was yesterday's news. | Bu meseleyi hallettin sanıyordum. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| There's no one who likes sex more than I... | Benim kadar seks düşkünü biri yoktur, | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| but what's that got to do with the Olympics? | ama Olimpiyatlar ne olacak? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| You go. Win it for me, too. | Siz gidin. Benim için de kazanın. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| We can't win without you. | Sensiz kazanamayız. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| You'll screw up the whole team... especially me. | Bütün takımı mehvediyorsun... En çok da beni. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I've made my decision. Just accept it. | Tibi, ben kararımı verdim. Siz de kabul edin. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| You idiot, your life is in danger. | Hayatın tehlikede, gerizekalı. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| They know everything about you. The Parliament, the Radio, your gun. | Senin hakkında her şeyi biliyorlar. Parlementoyu, Radyoyu, silahını. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| If you stop now, they won't bother you. You're important to them. | Şimdi bırakırsan seninle uğraşmazlar. Onlar için önemlisin. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Let's just leave. We have to get to Melbourne. | Ayrılalım buradan. Melbourne'e gitmemiz lazım. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| What the hell have you done? They threatened to throw me off the team. | Ne işler çevirdin sen? Takımdan atmakla tehdit ettiler. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Water polo is all I've got. | Su topu benim her şeyim. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Did you join them? Yes, I joined. Everybody joins. | Onlara mı katıldın? Herkes onlara katıldı. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| These people are everywhere... at the university... | Bu insanlar her yerde... üniversitede... | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| in the store, on the street, everywhere. | mağazada, sokakta, her yerde. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| In this country everyone's a snitch. | Bu ülkede herkes muhbir. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| But you, Tibi? You of all people? | Sen hariç Tibi. Sen olamazsın. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| It's easy for you. You're the best. The favorite. | Senin için kolay tabii. Sen en iyisin. Herkesin gözdesi. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| But who am I? A nobody. | Ben kimim peki? Hiç kimse. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| The son of a drunk, who they can kick out at any time. | Bir ayyaşın oğlu, her an gözden çıkarabilecekleri biri. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| What did you tell them? | Onlara neler anlattın? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Nothing... What did you tell them? | Hiçbir şey. Neler anlattın? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Nothing important. But if you go with her, you're finished. | Hiçbir şey. Ama onunla gidersen, seni bitirirler. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Go ahead and tell them! Stop! | Git, söyle onlara. Dur! | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Come with me, we can own the world. | Gel benimle, dünya şampiyonu olabiliriz. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| I'm not going anywhere with you. Because of a woman? | Seninle hiçbir yere gitmiyorum. Bir kadın için mi? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| No, because this is my country... and I'm not the one who should leave. | Hayır, ülkem için... Burayı terk etmesi gereken ben değilim. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| That's what this is all about. | İşte bunun için! | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Wait, Karcsi. Take your hands off me! | Dur, Karcsi. Çek ellerini üstümden! | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| What are you doing on that Russian tank? | Rus tankının üstünde ne işin var? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| They've been stationed here for years, they like us. | Onlar yıllardır burada görevli, bizi seviyorlar. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| If the Russians are with us then who is against us? | Ruslar bizim yanımızdaysa karşımızda olanlar kim? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Who is shooting? | Ateş edenler kim? | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Never... ever... leave me again. | Bir daha sakın beni terk etme. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| It's the �VO! | Bunlar AVO! | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| Kill the bastards! | Gebertin alçakları. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| They were shooting at us! | Bize ateş ediyorlardı. | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 | |
| No! Don't! | Hayır! Yapmayın! | Szabadsag, szerelem-1 | 2006 |