Search

English Turkish Sentence Translations Page 15156

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Yes, he's a drug addict.	Evet, bir uyuşturucu bağımlısı.	Deusynlige-1	2008
But he is my little boy.	Ama yine de benim küçük oğlum o.	Deusynlige-1	2008
So it would be better if he were dead.	Yani ölse daha iyi olurdu.	Deusynlige-1	2008
Then we'd have a place to mourn him.	En azından yasını tutabileceğimiz bir yeri olurdu.	Deusynlige-1	2008
Is this really necessary to talk about right now?	Bunu şu an konuşmak zorunda mıyız?	Deusynlige-1	2008
I'm only saying this because I love him.	Bunu onu sevdiğim için söylüyorum.	Deusynlige-1	2008
But every day I ask myself why.	Ama her gün kendime "Neden" diye soruyorum.	Deusynlige-1	2008
Now he's almost an adult.	Şimdi neredeyse bir yetişkin olmuştur.	Deusynlige-1	2008
When we moved I buried all of his clothes in the garden.	Taşınırken bütün elbiselerini bahçeye gömdüm.	Deusynlige-1	2008
Sofie...	Sofie...	Deusynlige-1	2008
I buried the son I once knew.	Bir zamanlar tanıdığım oğlumu gömdüm.	Deusynlige-1	2008
Agnes?	Agnes?	Deusynlige-1	2008
I haven't been able to drink hot chocolate since that day.	O günden beri bir daha sıcak çikolata içemiyorum.	Deusynlige-1	2008
Everytime I feel the smell of it I have to throw up.	Kokusunu her aldığımda kusuyorum.	Deusynlige-1	2008
Is there anything you need?	İstediğiniz bir şey var mı?	Deusynlige-1	2008
May we have four cinnamon buns for dessert?	Tatlı oalrak dört tarçınlı kek alabilir miyiz?	Deusynlige-1	2008
Just be creative. You can do it. Four cinnamon buns for...	Biraz yaratıcı ol. Yapabilirsin. Dört tarçınlı çörek...	Deusynlige-1	2008
You should've told me if anything was wrong.	Yanlış giden bir şey varsa bunu bana söylemeliydin.	Deusynlige-1	2008
He plays so beautifully.	Çok güzel çalıyor.	Deusynlige-1	2008
He plays the organ in a church.	Kilisede org çalıyor.	Deusynlige-1	2008
Jan, the youngest of them.	Jan, genç olan.	Deusynlige-1	2008
Did you know that?	Biliyor muydun bunu?	Deusynlige-1	2008
I love you, Agnes.	Seni seviyorum, Agnes.	Deusynlige-1	2008
Is that why...	Bunun için mi...	Deusynlige-1	2008
Are we moving because he has been released?	...hapisten çıktığı için mi taşınıyoruz?	Deusynlige-1	2008
I'm just trying to protect you. Protect me from what?	Sadece seni korumaya çalışıyorum. Neyden korumaya çalışıyorsun?	Deusynlige-1	2008
You can't prevent his release and you can't pretend it never happened.	Hapisten çıkmasına engel olamadığın gibi, hiçbir şey olmamış gibi de davranamazsın.	Deusynlige-1	2008
I'm not a child, Jon.	Çocuk değilim, Jon.	Deusynlige-1	2008
All right. We won't move. Of course we should move.	Tamam. Taşınmıyoruz. Tabiî ki taşınıyoruz.	Deusynlige-1	2008
Then what? Is he going to run free while we have to hide?	Sonra ne olacak? Biz saklanırken o, özgürce dolaşacak mı?	Deusynlige-1	2008
He can't control our life forever.	Hayatımıza her zaman müdahale edemez.	Deusynlige-1	2008
We told the kids we're going to move. You took the job.	Çocuklara taşınacağımızı söyledik. Sen de işi kabul ettin.	Deusynlige-1	2008
I'll make him confess. I won't let him deny it any longer.	Onu itiraf etmeye zorlayacağım. İnkâr etmesine daha fazla izin vermeyeceğim.	Deusynlige-1	2008
Leave him alone! Me?	Onu rahat bırak! Ben mi?	Deusynlige-1	2008
Should I leave him alone? And you do what you want?	Onu rahat mı bırakayım? Ve sen de istediğini yap, öyle mi?	Deusynlige-1	2008
Hi. Did it go well? Yes, it went well.	Merhaba. Nasıl geçti? İyiydi.	Deusynlige-1	2008
Did you get them to go to bed? Here. Thanks for your help.	Onları yatırabildin mi? İşte. Yardımın için teşekkürler .	Deusynlige-1	2008
I'm sorry, Agnes, I...	Affedersin, Agnes, ben...	Deusynlige-1	2008
He had a boy with him.	Yanında bir çocuk vardı.	Deusynlige-1	2008
No, I don't want to hear this. He had a boy with him.	Hayır, duymak istemiyorum. Yanında bir çocuk vardı.	Deusynlige-1	2008
There is no boy. It's all in your head. He's a murderer...	Hayır, yok. Bunların hepsi senin kafanda. O bir katil...	Deusynlige-1	2008
There is no boy. It's all in your head, Agnes.	Çocuk falan yok. Hepsi senin kafanda, Agnes.	Deusynlige-1	2008
There is no boy!	Çocuk falan yok!	Deusynlige-1	2008
Did you have trouble sleeping?	Uyuyamadın mı?	Deusynlige-1	2008
There...	İşte oldu...	Deusynlige-1	2008
We need some help carrying. Afterwards we'll have a barbecue.	Taşınırken yardıma ihtiyacımız olacak. Sonra da barbekü partisi yaparız.	Deusynlige-1	2008
Get your bags and we'll go. Fine. Good bye.	Çantalarınızı alın da gidelim. Peki. Hoşça kal.	Deusynlige-1	2008
Out now!	Dışarı Şimdi!	Deusynlige-1	2008
I make mistakes all the time.	Durmadan hata yapıyorum. Hoşça kal.	Deusynlige-1	2008
No, it's not your fault. It's mine.	Hayır, bu senin hatan değil, benim hatam.	Deusynlige-1	2008
I'm through with him. I promise you.	Ondan bir daha bahsetmeyeceğim. Söz veriyorum.	Deusynlige-1	2008
Jon? How did you know?	Jon, nasıl haberin oldu?	Deusynlige-1	2008
We got a letter. When?	Bir mektup aldım. Ne zaman?	Deusynlige-1	2008
A few weeks ago.	Birkaç hafta önce.	Deusynlige-1	2008
Did anybody move him?	Kim götürdü onu?	Deusynlige-1	2008
Take me over there.	Beni oraya götür...	Deusynlige-1	2008
And spin around.	...ve etrafı dolaştır.	Deusynlige-1	2008
You have a little boy.	Küçük bir oğlun var.	Deusynlige-1	2008
His name is Jens. Take good care of Jens.	Jens. Jens'e iyi bak.	Deusynlige-1	2008
Where did you put Jens? He was right here.	Jens'i nereye bıraktın? Buradaydı.	Deusynlige-1	2008
He murdered my son.	O benim oğlumu öldürdü.	Deusynlige-1	2008
A four year old boy. Did you know this?	Dört yaşında bir erkek çocuğu. Hatırladın mı?	Deusynlige-1	2008
He is a child murderer and you let him work here?	O bir çocuk katili ve sen de onun burada çalışmasına izin mi veriyorsun?	Deusynlige-1	2008
This is a church. Where else would he get a second chance?	Burası bir kilise. Başka nerede ona bir şans daha tanırlardı?	Deusynlige-1	2008
Yes, but... He has a little boy!	Evet, ama... Yanında küçük bir çocuk var!	Deusynlige-1	2008
He's going around with a little boy!	Etrafta küçük bir çocukla dolaşıyor!	Deusynlige-1	2008
Ja. And he loves Thomas.	Evet ve Thomas'ı seviyor.	Deusynlige-1	2008
What if he won't stop?	Peki ya değişmemişse?	Deusynlige-1	2008
Life goes on. In one way for you and in another way for him.	Hayat devam ediyor. Senin için de onun için de.	Deusynlige-1	2008
Are you defending him? No, but I'm glad he's here.	Onun tarafında mısın? Hayır; ama burada olduğu için mutluyum.	Deusynlige-1	2008
You don't know what you're talking about.	Sen ne dediğini bilmiyorsun.	Deusynlige-1	2008
Everybody gets a second chance here. You don't understand!	Burada herkese ikinci bir şans verilir. Anlamıyorsun!	Deusynlige-1	2008
It's okay. I'll keep my eyes open.	Önemli değil. Gözüm üstünde olacak.	Deusynlige-1	2008
Now go home. Now go home.	Şimdi evine git. Hadi git artık.	Deusynlige-1	2008
I'm sorry. It's okay.	Affedersin. Sorun değil.	Deusynlige-1	2008
I've never liked these.	Bunları hiç sevmedim.	Deusynlige-1	2008
Don't do it! Stop, stop, stop!	Yapma! Dur, dur, dur!	Deusynlige-1	2008
Don't do it! What is it?	Yapma şunu! O da ne?	Deusynlige-1	2008
She's going to bury Isak's shoes.	Isak'ın ayakkabılarını gömecek.	Deusynlige-1	2008
Don't do it, you can't. You can't, Selma, stop.	Yapma, yapamazsın. Yapamazsın, Selma, dur.	Deusynlige-1	2008
But they're Isak's shoes. It's okay. Now they're in the ground.	Ama onlar Isak'ın ayakkabıları. Sorun değil. Şimdi topraktalar.	Deusynlige-1	2008
What if he comes back. He's dead. You have to realize that!	Ya dönerse. O öldü. Bunu kabullenmelisin.	Deusynlige-1	2008
Selma, that's enough. Come.	Selma, bu kadarı yeter. Gel.	Deusynlige-1	2008
Calm down now.	Sakinleş artık.	Deusynlige-1	2008
Jon?	Jon?	Deusynlige-1	2008
I'm sorry. I spilled my coffee on the wall.	Affedersin. Kahvem duvara döküldü.	Deusynlige-1	2008
Is something wrong?	Bir sorun mu var? Yapma şunu! O da ne?	Deusynlige-1	2008
Were you talking to somebody?	Biriyle mi konuşuyordun?	Deusynlige-1	2008
No, it's that damn coffee cup.	Hayır, kahve döküldü de.	Deusynlige-1	2008
Isn't there anybody who asks you how you're feeling?	Sana nasıl hissettiğini soran kimse yok mu?	Deusynlige-1	2008
No, nobody does. Couldn't you do it?	Hayır, kimse yok. Sen yapamaz mısın?	Deusynlige-1	2008
Yes. How are you feeling?	Olur. Kendini nasıl hissediyorsun?	Deusynlige-1	2008
That's fine. Put it there.	Güzel. Oraya koyun.	Deusynlige-1	2008
Can you take this?	Bunu alabilir misin?	Deusynlige-1	2008
Do you want a hot dog?	Sosis isteyen var mı?	Deusynlige-1	2008
I propose a toast to Agnes and Jon.	Agnes ve Jon'un şerefine kadeh kaldırıyorum.	Deusynlige-1	2008
And don't worry. We'll come to Denmark before you know the word. Cheers!	Ve üzülmeyim. Size söz Danimarka'ya geleceğiz. Şerefe!	Deusynlige-1	2008
Since Sissel had to speak, I suppose I have to as well.	Madem Sissel konuyu açtı ben de birkaç söz söyleyeyim.	Deusynlige-1	2008
I promised not to make a speech, Agnes.	Konuşma yapmayacağıma söz vermiştim, Agnes.	Deusynlige-1	2008
But I want to tell you something anyway.	Ama yine de sana bir şeyler söylemek isterim.	Deusynlige-1	2008