Search
English Turkish Sentence Translations Page 151188
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| are using them as a protective shield. | bunları koruma kalkanı olarak kullanmaktadır. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| We're calling the operation "Support Hope. " | Operasyona "Destek Umut" diyoruz. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| General Jack Nix will lead it from Zaire. | General Jack Nix operasyonu Zaire'den yönetecek. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| We have army units distributing water for the refugees, | Ordu birliklerimiz mültecilere su dağıtmaktadır... | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| and we have 1/2 million tents. | ve yarım milyon çadırımız bulunmaktadır. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ON THE POLITICAL SIDE, JOHN. | Politik anlamda John. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ThFrench are working overtime to save | Fransızlar eski rejimden geri kalanları | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| what's left of the old regime, | korumak için çok çalışıyorlar. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| and the U.N. is in full damage control mode. | Ve birleşmiş milletler tamamen hasarlı modunda çalışmaktadırlar. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| The White House is very pleased | Mülteci krizine verdiğiniz çabuk cevap için... | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| with your quick response to the refugee crisis, | Beyaz Saray son derece memnun. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| and Congress is rallying around the flag. | Ve kongre bayrağın etrafında dolaşıyor. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| It's too bad the CNN factor didn't kick in a little sooner. | CNN faktörünün daha erken devreye girmemiş olması çok kötü. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| Anybody else? THANKS, FOLKS. THANK YOU, EVERYBODY. | Başka var mı? Teşekkürler arkadaşlar. Herkese teşekkürler. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WELL, I GUESS, THAT'S IT. | Hepsi bu kadardı. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| Prudence, our mission was not to intervene. | Prudence bizim görevimiz arabuluculuk değildi. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| Well, the system functioned perfectly. | Sistem kusursuz işledi. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| Two years down the road, the president will ask for forgiveness. | Bu yolda iki sene harcandı. Ve başkan affedilmeyi dileyecek. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| He'll make the promise of "Never again," | Bir daha olmayacağının sözünü verecek. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| but in terms of national interest, we did everything right. | Ama ulusal değerler kapsamında üzerimize düşen herşeyi doğru olarak yaptık. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WE WERE LOYAL TO A POLICY | Biz Yüzlerce insanın ölümüne sebep olan | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THAT ALLOWED HUNDREDS OF THOUSANDS OF PEOPLE TO BE KILLED. | bir politikaya sadık kaldık. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AS FAR AS MORAL IMPERATIVE, WE DID NOT DO THE RIGHT THING. | Ahlaki olarak doğru şeyi yapmadık. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| We're bureaucrats, | Biz büroklatlarız. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| not the political leadership. | Politik liderler değiliz. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| IS IT BECAUSE THEY'RE AFRICANS? Let's not do that, Pru. | Afrikalı oldukları için mi? Bunu yapmayın efendim. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| It was Rwandans killing Rwandans. | Ruandalıların Ruandalıları öldürdüğü bir durum bu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I DON'T... I DON'T RECOGNIZE THE CITY ANYMORE. | Artık... Artık şehri tanıyamıyorum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I'M LOOKING FOR MY DAUGHTER. | Kızımı arıyorum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SHE ATTENDED... | Kendisi... | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ANNE MARIE MUGANZA. | Anne Marie Muganza. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| HONORE. | Honore. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AUGUSTIN. | Augustin. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I SEE THEY ARE TREATING YOU WELL. | Gördüğüm kadarıyla sana iyi bakıyorlar. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SOME SAY TOO WELL. | Bazıları için öyle. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| BROTHER, IT HAS BEEN A LONG TIME. | Kardeşim, çok uzun zaman oldu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THEY SAY YOU WERE IN ITALY WHEN THEY ARRESTED YOU. | Tutuklandığın zaman İtalya'da olduğunu söylediler. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ITALY... | İtalya... | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ZAIRE, ANGOLA. | Zaire, Angola. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I WAS ON THE RUN FOR THREE YEARS BEFORE THEY CAUGHT UP WITH ME. | Yakalanana kadar geçen 3 yıl boyunca devamlı kaçtım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I DIDN'T KNOW IF I WAS GOING TO SEE YOU AGAIN. | Seni tekrar görebileceğimi tahmin etmiyordum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SO WHY DID YOU COME? | Eee, neden geldin? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| BECAUSE YOU ASKED ME TO. | Çünkü beni sen çağırdın. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AUGUSTIN, WHY ARE YOU HERE? | Augustin neden buradasın? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ARE YOU GOING TO BE LIKE EVERYBODY ELSE? | Sen de diğer herkes gibi mi oldun? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THEY COME IN HERE TO PARADE THEIR GOOD CONSCIENCE AROUND, | Buraya gelip kendi kusursuz vicdanlarının gösterişini yaparlar, | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AS IF IT'S A CROWN. | sanki yeterince taçlandırılmamışlar gibi. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THERE'S NO ONE HERE TO APPLAUD YOU. | Seni alkışlayan hiçkimse yok. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I DIDN'T... | Buraya... | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I DIDN'T ACCUSE YOU OF ANYTHING. | Buraya seni suçlamak için gelmedim. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I ALREADY STAND ACCUSED. | Ben zaten suçlandım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I'M READY TO HEAR WHAT HAPPENED. | Neler olduğunu duymaya hazırım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I DON'T THINK YOU ARE READY FOR THIS. | Buna hazır olduğunu sanmıyorum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I WANT HEAR IT. | Duymak istiyorum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I WANT TO HEAR IT. | Duymak istiyorum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WE MANAGED TO GET THROUGH SOME OF THE ROADBLOCKS. | Çevirmelerin birkaçından geçmeyi başardık. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I KNEW THE GAME. | Oyunun kurallarını biliyordum. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| BUT THE MILITARY ROADBLOCK | Ancak askeri çevirmede | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WAS ANOTHER MATTER. | başka bir sorun vardı. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| YES, COLONEL SENTORE? | Evet, Albay Sentore? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| HEY, AMAKURU. THIS IS HONORE BUTERA. | Hey Amakuru, ben Honore Butera. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I'M HERE AT THE ROADBLOCK | Hastane yolunun oradaki | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| ON THE HOSPITAL ROAD. | çevirmedeyim. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| NO, SIR, THEY WON'T LET ME PASS. | Hayır efendim, geçmemize izin vermiyorlar. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I TRIED TO NEGOTIATE WITH THEM... | Onlarla anlaşmaya çalıştım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| YES, SIR. YES, SIR. SO I CALLED COLONEL SENTORE. | Evet efendim, evet efendim. Ve Albay Sentore'yi aradım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| HE WAS UNDER A LOT OF PRESSURE | Çok büyük baskı altındaydı ve | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AND HE SAID TO ME, "I CANNOT HELP YOU," | bana "sana yardım edemem dedi" | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AND I WOULD HAVE TO GO. | Gitmem gerekiyordu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AND JEANNE AND THE KIDS | Jeanne ve çocuklar da | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WOULD HAVE TO GO INTO CUSTODY. | nezarethaneye gitmek zorundaydılar. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WHEN I HANDED THE PHONE OVER TO THE LIEUTENANT, | Teğmene telefonu uzattığımda, | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THEY WERE SPEAKING A DIFFERENT LANGUAGE. | farklı bir dilde konuştu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WHAT'S GOING ON HERE? | Neler oluyor orada? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| OKAY, LOCK THE DOORS! | Pekala, kapıları kilitleyin! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| MOM, MOM! STAY DOWN! | Anne, Anne! Yere yat! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| OH, PLEASE, STOP IT. | Oh lütfen kesin şunu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| GUYS, STOP IT, THEY ARE JUST KIDS. | Beyler kesin şunu, onlar sadece çocuk. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| MOMMY, MOMMY! | Anne, anne! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SHE'S JUST A WOMAN... HOW CAN YOU DO THIS? | Sadece kadın ve çocuklar. Bunu nasıl yaparsınız? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| HE'S JUST A BOY. THEY ARE HUTU CHILDREN. | Sadece bir çocuk. Onlar Hutu çocukları. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THEY ARE OURS. THEY ARE OURS. | Bizden. Bizden. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| PLEASE, THEY ARE JUST KIDS... | Lütfen, onlar sadece çocuk. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| LET THE BOYS GO. YOU DON'T HAVE TO DO THIS. I'LL GIVE YOU MONEY... | Çocukları bırakın. Bunu yapmanız gerekmez. Size para verebilirim. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| NO, MOMMY! | Hayır anne! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| TAKE IT, TE IT! | Alın hadi! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| LISTEN, STOP. STOP IT! | Dinleyin, hadi kesin şunu! | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| AND JEANNE? | Peki ya Jeanne? | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THEY WERE SO BUSY BURNING MY CAR... | Arabamı yakarlarken çok meşgul görünüyorlardı. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THAT I THINK THEY FORGOT HER. | Onu unuttuklarını düşündüm. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SO I PUSHED HER INTO THE DITCH, TO HIDE HER BODY. | Ben de onu hendeğe attım ve bedenini sakladım. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| BUT LATER THAT NIGHT... | Ama o gece, | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I CAME BACK, | sokak boşalınca, | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| WHEN THE STREET WAS DESERTED. | geri döndüm. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| SHE WAS STILL BREATHING. | Hala nefes alıyordu. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| FUCKING SAVAGES. | Lanet olası vahşiler. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THE BEST I COULD DO WAS A CHURCH, | Yapabileceğim en iyi şey onu, | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| THE SAINTE FAMILLE. | Saint famille kilisesine götürmekti. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I THOUGHT SHE WOULD BE SAFE THERE. | Orada güvende olabileceğini düşündüm. | Sometimes in April-1 | 2005 | |
| I CALLED AND KNOCKED, | Bağırdım, kapıyı yumrukladım, | Sometimes in April-1 | 2005 |