Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21228
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I don't want to get tangled up in this. | Seninle bir işim olsun istemiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Sis, do you remember? | Beni hatırlıyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We tried to be Superman when we were little. | Küçükken Süpermen olmaya çalışmıştık. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We put on a cape and jumped off the roof. | Bir pelerin giyip çatıdan atlamıştık. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You cried for days when I broke my arm. | Kolumu kırdığım için günlerce ağlamıştın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You're the one who saved our mother too. | Annemi de kurtaran sendin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You found her in the mountains and... | Dağdayken annemizi buldun ve Beş yüz milyon won yeterli değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I want to see your eyes. | Gözlerine bakmak istiyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Can you take off your sunglasses? | Gözlüğünü çıkarabilir misin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Then I will believe you. | Sana ancak o zaman inanırım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm not your sister. | Ablan değilim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Take this money while you can and leave. | Alabiliyorken bu parayı al ve git buradan. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I would take it if my sister gave it to me. | Bunu ablam vermiş olsa alırdım. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I won't take it from some stranger. | Tanımadığım birinden alacak değilim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Because that would just make me a beggar. | Çünkü bu beni dilenci durumuna düşürür. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| As I promised, I won't ever bother you again. | Söz verdiğim gibi sizi bir daha rahatsız etmeyeceğim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Until you try, you never know what you're capable of. | Deneyene kadar gücün neye yeter bilemezsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm doing this all for you. | Bunu senin için yapıyorum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you don't lose weight, you're going to die soon! | Kilo vermezsen yakında nalları dikeceksin! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| This is what I've collected for today. | Bugün topladığım miktar. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I didn't think you could get money back from these people! | Bu insanlardan para alabileceğin aklıma gelmezdi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| At all costs. | Her ne pahasına olursa olsun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Yeah, all you need to do is collect money. | Evet, tek yapman gereken paraları tahsil etmek. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You've worked so hard, Ji Hyuk. Have a piece of chicken. | Çok gayret ettin, Ji Hyuk. Biraz tavuktan alsana. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm fine. Do you have any bigger jobs for me? A larger sum of money? | Böyle iyiyim. Benim için daha kârlı işlerin var mı? Daha büyük miktar bir para? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If you have none, then find one for me. Isn't that your job? | Elinde bir şey yoksa benim için bir tane bul. Senin işin bu değil mi zaten? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| That bastard! | Seni piç kurusu! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I should teach him a lesson some day. | Sana bir gün dersini vereceğim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I think we've been living too modestly. | Sanırım çok mütevazı bir hayat sürüyoruz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| And that person who wants to buy all of this from us. | Senetlerimizin hepsini almak isteyen o kişi... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| And when we were caught by the police when Ji Sook died | Ji Sook öldüğünde tutuklandığımız zaman... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's not like we have a good relationship with the cops! | Sanki aynasızlarla aramız çok iyiymiş gibi! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Yeah, something smells a lot. | Hem de çok pis. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| She'll be here soon, so please wait for a few more minutes. | Birazdan burada olacak o yüzden lütfen birkaç dakika daha bekleyin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Should I call Ms. Seo? It's only been five minutes. | Hanımefendiyi arayayım mı? Sadece beş dakika oldu. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| She's here! | İşte geldi! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| There are rumors that we are in an arranged marriage | Etrafta anlaşmalı bir evlilik yaptığımız dedikoduları dolaşıyor... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| but we don't care for any of that. | ...fakat hiçbirini umursamıyoruz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We just love and care for each other. Isn't that what's important? | Birbirimizi seviyor ve birbirimize değer veriyoruz. Önemli olan şey bu değil mi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| A lot of people are curious about your marriage. | Birçok insan evliliğinizi merak ediyor. Hikâyenizi anlatır mısınız? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| and we just continued seeing each other. And now we're married. | Daha sonra görüşmeye devam ettik. Artık evliyiz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Could you elaborate on that? | Ayrıntılara girebilir misiniz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We met while I was studying abroad in France. At an art gallery. | Ben Fransa'da okurken tanışmıştık. Bir sanat galerisinde. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We'll take a few pictures. Please look over here and smile. | Birkaç tane fotoğraf çekeceğiz. Lütfen bu tarafa bakın ve gülümseyin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Ma'am? Smile for us. | Hanımefendi? Lütfen gülümseyin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm sorry. I can't do this anymore. Seo Eun Ha! Please excuse us. | Özür dilerim. Artık bunu yapamayacağım. Seo Eun Ha! Müsaade eder misiniz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Seo Eun Ha! | Seo Eun Ha! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I can't do this anymore. I just can't lie anymore. | Artık bunu yapamıyorum. Daha fazla yalan söyleyemem. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you having a hard time pretending to be happy too? | Mutluymuşuz gibi davranmak ve herkese yalan söylemek senin için de zor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Cancel the interview we just did. | Yaptığımız röportajı iptal edin. O makalenin yayınlanmasına engel olun. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Let's be honest with each other, Seo Eun Ha. | Birbirimize karşı dürüst olalım, Seo Eun Ha. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Where were you this afternoon? | Bu öğleden sonra neredeydin? Önemli olan randevun neydi? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| But you keep on involving me. You are my wife. | Ama beni karıştırdın işte. Sen benim karımsın. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| How can I not be bothered | Karım yanı başımda suratı beş karış otururken nasıl rahatsız olmam? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If we leave now, we'll be back before the sun sets. | Şimdi çıkarsak gün batmadan dönmüş oluruz. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| To where? I told you we have an important event. | Nereye? Önemli bir mesele olduğunu söylemiştim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Aren't you curious? About where we are headed? | Hiç merak etmiyor musun? Nereye gittiğimizi. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'll find out when I get there. | Gidince görürüm. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I'm sorry about screwing up the interview. | Röportajı berbat ettiğim için üzgünüm. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It wasn't on purpose. As long as you're sorry. | Kasten yapmadım. Farkındaysan sorun değil. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Earlier... Today... | Öncesinde Bugün | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You go first. No, you go first. | Önce sen söyle. Hayır, önce sen söyle. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's nothing important... | Önemli bir şey değil... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't be bothered by what I said. | Daha önce söylemiş olduğum şeyi kafana takmana gerek yok. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What were you going to say? | Sen ne diyecektin? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I've finished things with that man. | O adamla olan ilişkimi bitirdim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Master Choi did good work at the head office today. | Efendi Choi bugün merkezde iyi iş çıkarmış. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Min Woo's interview today... | Bugün Min Woo'nun röportajı | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't you know how to knock? You scared me! | Kapı çalmayı bilmez misin sen? Ödümü kopardın! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| [June 11, 2015] | 11 Haziran 2015 | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You must have startled him. Turn that thing off right now. | Onu ürkütmüş olmalısınız. O şeyi hemen kapat. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Give me something with a lot of alcohol. Quickly! | Bana kuvvetli bir içki getir! Hemen! | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Me too. Give me some more. | Bana da. Aynısından. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why are you drinking with a straw? | Neden pipetle içiyorsun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You get drunk faster this way. | Böyle içersem daha çabuk sarhoş olurum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Is something wrong? Is Suk Won making things difficult for you again? | Bir sorun mu var? Suk Won sana yine sıkıntı mı çıkarıyor? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Mi Yeon, you can't let Min Woo take control of the company. | Mi Yeon, Min Woo'nun şirketi ele geçirmesine izin veremezsin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What happened? | Ne oldu? Bugün günlerden ne olduğunu biliyor musun? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's the anniversary of her death. | O kadının ölüm yıl dönümü. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I wanted to show you to my mother. | Seni anneme takdim etmek istedim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When I played my violin as a child | Minicik ellerimle keman çaldığım zaman... | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I don't even remember her that well anymore. | Artık onu doğru dürüst hatırlamıyorum bile. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I should have taken a lot of pictures of her. | Onun bir sürü fotoğrafını çekmeliydim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| We'll go see your biological mother as well. | Gidip biyolojik anneni ziyaret edelim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| When is her anniversary? | Konuşmak istediğin önemli bir mesele olduğunu söylemiştin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Don't worry about it. If you're done, I'll go wait outside. | Endişelenme. İşin bittiyse ben gidip dışarıda bekleyeceğim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| If my mom saw this ring, she would have showed it off to the whole town. | Annem bu yüzüğü görseydi bununla tüm kasabaya gösteriş yapardı. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Why did he give me such a beautiful ring? | Neden bana bu kadar güzel bir yüzük verdi ki? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Get out of there right now. Hold on. I've lost my ring. | Hemen çık oradan. Bekle biraz. Yüzüğümü düşürdüm. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| You want me to leave a diamond ring here and just take off? | Elmas yüzüğümü burada bırakıp çıkmamı mı istiyorsun yani? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's just a ring. | Altı üstü bir yüzük işte. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| What should I do? I lost the ring. | Ne yapacağım! Yüzüğü kaybettim. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's our wedding ring. | Nikâh yüzüğüydü o. Nikâh yüzüğünü nasıl bırakıp gidebilirdik? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| I didn't know that the ring was that important to you. | O yüzüğün senin için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It sounded like you're really good at it. | Oldukça iyi çalıyor gibiydin. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Of course. I always won first place when I entered competitions as a kid. | Elbette. Küçükken girdiğim yarışmalarda hep birinci olurdum. Noona, konuşabilir miyiz? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| It's been making weird noises for a while. | Bir süredir tuhaf sesler çıkarıyor. | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Someone messed with my car. What? | Birisi arabamı kurcalamış. Ne? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Someone broke it on purpose. Why? Who? | Birisi tarafından kasten bozulmuş. Kim? Neden? | Gamyeon-1 | 2015 | |
| Do you not have service here? | Telefon çekmiyor mu? | Gamyeon-1 | 2015 |