Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21027
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| And I quote, "All good things must come to an end, | Demiştim ki, "Her güzel şeyin bir sonu vardır... Şöyle demişti, "Bütün iyi şeyler sona ermeli,... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| "preferably in a humongous explosion." | ...ve devasa bir patlamayla yok olmayı tercih eder." ...tercihen kapı gibi bir patlamayla." | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Let's pop this beach ball. | Hadi patlatalım şu balkabağını. Bu deniz topunu pıstlatalım şimdi. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Ten! Nine! | On! Dokuz! On! Dokuz! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Eight! | Sekiz! Sekiz! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| There's no one here whose thoughts can't be read. | Burada zihni okunamayan bir kişi bile yok. Burada düşünceleri okunamayan kimse yok. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| No one, except me! | Sadece, ben varım! Kimse,... benim dışımda! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| My thoughts can't be read. But that's crazy. | Benim düşüncelerim okunamıyor. Ama bu delilik. Okunamayan,.. benim düşüncelerim. Ama bu aptalca. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| If I were the Dark One, I'd know it, wouldn't I? | Eğer ben Karanlık Varlıksam, bunu bilirdim, değil mi? Karanlık Olan ben olsaydım, o zaman bunu bilirdim, değil mi? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| But, here I am, right where the Dark One would be, | Ama, buradayım, tam Karanlık Varlık'ın olması gereken yerde... Fakat, işte buradayım, Karanlık Olan'ın olacağı yerde,... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| about to blow up the star. | ...yıldızı patlatmak üzereyim. ...yıldızı havaya uçurmak üzere. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Oh, God! Somewhere deep inside of me, it's me! | Tanrım! İçimde bir yerlerde, o benmişim! Oh, Tanrım! İçimde derin bir yerde, o benim! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I'm the Dark One! | Karanlık Varlık, benim! Karanlık Olan benim! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Put your hands in the air! | Kaldırın ellerinizi! Eller havaya! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Should we wave them like we just don't care? | Yukarı doğru sallayabilir miyiz? Hiç de umrumuzda değil gibi sallayalım mı? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| That's optional. | İsteyen yapabilir. İsteğe bağlı. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| You girl punks gone too far this time. Your parents should be ashamed. | Sizi dişi serseriler, bu sefer çok ileri gittiniz. Aileniz utanıyordur. Siz pankçı kızlar bu defa çok ileri gittiniz. Anne ve babalarınız utanmalı. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Yes, you should! | Evet, utanmalısın! Evet, utanmalısın! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Amy? Amy! | Amy? Amy! Amy? Amy! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Destroy the star, Leo, hurry. | Yıldızı yok et, Leo, çabuk. Yıldızı yok et, Leo, çabuk. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| You got it, Mr. Voice in my head. | Emredersiniz, Bay Kafamdaki Ses. İstediğin şekilde, Bay Kafamdaki Ses. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I've gotta admit, Amy, you got a pretty good swing. | Kabul etmem gerek, Amy, oldukça iyi bir vuruşun var. Kabul etmeliyim, Amy, bayağı iyi savuruyorsun. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Really? Thanks, Dad. | Sahiden mi? Teşekkürler, baba. Gerçekten mi? Sağol, Baba. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Okay, time to defuse this star cracker once and for all. | Tamam, bu yıldız bombasını sonsuza dek susturmanın zamanı geldi. Artık bu yıldız kıracağını etkisizleştirme zamanı, ebedi olarak. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Leela, wait. You're making a mistake. | Leela, dur. Bir hata yapıyorsun. Leela, bekle. Bir hata yapıyorsun. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| You have no idea what's really going on. | Gerçekte neler olduğundan haberin yok. Gerçekten neler olduğunu bilmiyorsun. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| What is really going on? | Gerçekte neler oluyormuş? Neler oluyor peki gerçekten? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I can't tell you. | Sana söyleyemem. Sana anlatamam. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Then why should I trust you? Why? | O zaman sana neden güveneyim? Neden? O zaman sana neden güveneyim? Neden? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Because... Because... | Çünkü... Çünkü... Çünkü... Çünkü... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| No! Don't do it! Fiddlesticks. | Hayır! Yapma! Hayır! Saçmalık. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Leela, are you crazy? | Leela, aklını mı kaçırdın? Leela, aklını mı kaçırdın? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| We became fugitives and jail breakers to stop him. | Onu durdurmak için suçlu olduk, hapishaneden kaçtık. Onu durdurmak için önce kaçak sonra firari olduk. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| And hookers, don't forget hookers. | Fahişe olduk, fahişeyi unutma. Ve sokak kadını olduk, unutma. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Shame on all of you. | Utanın kendinizden. Utanın hepiniz. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| After everything we've been through together, do you really think Fry would... | Birikte bu kadar şey yaşadıktan sonra, gerçekten Fry'ın böyle bir şey Beraber yaşadıklarımızdan sonra, Fry'ın gerçekten... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Goodbye, Leela. I destroy myself to save you. | Elveda, Leela. Seni kurtarmak için kendimi feda ediyorum. Hoşça kal, Leela. Sana bir şey olmaması için kendimi yok ediyorum. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Where's the boom? I was expecting a boom. | Patlama nerede? Patlama olmasını bekliyordum. Patlama sesi nerede?! Patlama sesi bekliyordum. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| It didn't work. I'm the Dark One, and it didn't do anything. | İşe yaramadı. Karanlık Varlık benim, ama hiçbir şey olmadı. İşe yaramadı. Karanlık Olan benim, ve hiçbir şey yapmadı. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| You're not the Dark One, I am. | Karanlık Varlık sen değilsin, benim. Karanlık Olan sen değilsin, benim. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Leela? | Leela? Leela? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Not Leela, you moron. Me! | Leela değil, gerizekalı. Benim! Leela değil, geri zekalı. Ben! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| What did you do to me? | Bana ne yaptın? Bana ne yaptın böyle? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I am the Dark One. The very last Dark One. | Karanlık Varlık benim. Son Karanlık Varlık. Karanlık Olan benim. Karanlık Olanlar'ın en sonuncusu. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| How is it possible I couldn't read your mind? | Nasıl oluyor da zihnini okuyamıyorum? Nasıl oluyor da senin düşüncelerini okuyamıyorum? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Oh, I am momentarily disabled. | Geçici olarak durduruldum. Oh, bir süreliğine etkisiz haldeyim. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| What's happening out there? | Orada neler oluyor? Neler oluyor orada? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Somethings wondersful. | Harika bir şey. Mükemmelel bir şeyey. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| The star and the asteroid. They were an egg and a sperm. | Yıldız ve asteroid. Aslında, yumurta ve spermmiş. Yıldız ve de asteroit bir yumurta ve bir spermmiş. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Great modem of mercy. Cover the children's eyes. | Kablosuz modem aşkına. Çocukların gözlerini kapatın. Ulu modemin bağışlayıcı gücü. Çocukların gözünü kapatın. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| There are no children here. | Burada hiç çocuk yok ki. Burada çocuk yok. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Then move your fat head. I can't see. | O zaman çek şu koca kafanı. Göremiyorum. O zaman şu besili kafanı çek. Göremiyorum. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| The Encyclopod is reborn. A new green age has begun! | Ansiklopod yeniden doğdu. Yeni bir yeşil çağ başladı! Ansiklopod yeniden doğdu. Yeni bir yeşil çağ başladı. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| So the legend foretold. | Efsanelerde anlatıldığı gibi. Anlatılagelen efsane de. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Look! Inside its pouch. Extinct Tasmanian tigers. | Bakın! Kesesinin içinde. Nesli tükenmiş Tazmanya canavarları. Bakın! Kesesinin içinde. Soyu tükenmiş tazmanya kaplanları. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| And dodo birds. And white rhinos. | Ve dodo kuşları. Ve beyaz gergedanlar. Ve dodo kuşları. Ve beyaz gergedanlar. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| And striped biologist taunters. | Ve çizgili biyolog faresi. Ve çizgili biyolog dalgacıları. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| What are you gonna do, shoot us? | Ne yapacaksın, bizi mi vuracaksın? Ne yapacaksınız ki, bizi mi vuracaksınız? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Life! | Yaşam! Hayat! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| These once extinct plants and animals are my gift to the universe. | Bu nesli tükenmiş bitkiler ve hayvanlar, benim evrene bir hediyem. Bir zamanlar soyu tükenmiş bu hayvan ve bitkiler, benim evrene olan armağanımdır. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Through untold generations, my race has treasured their DNA. | Sayısız nesiller boyunca, benim ırkım bu değerli DNA'ları topladı. Sayısız nesiller boyunca ırkım, onların DNA'larına değer verdi. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Treat them wisely with the knowledge that all species are precious. | Onlara, tüm canlıların değerli olduğunu bilerek öyle davranın. Bütün türlerin değerli olduğu irfanıyla onlara bilgece yaklaştı. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| This is unbelievable. What's going on? | Bu inanılmaz. Neler oluyor? Bu inanılmaz bir şey. Neler oluyor? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| To answer that, I must tell you a story. | Bunu cevaplamak için, sana hikayeyi anlatmam gerek. Cevap verebilmek için, sana bir hikaye anlatmam gerek. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| A story of two alien species so ancient that... | İki çok eski uzaylı türü, o kadar eskiler ki Çok ama çok eski iki yabancı türün hikayesini,... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Hutch, are you okay? My sister's femi necklace. | Hutch, iyi misin? Kardeşimin kolyesi. Kümes, iyi misin? Kızkardeşimin femi kolyesi. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Hey, how come I can't read your thoughts anymore? | Hey, nasıl oluyor da artık zihnini okuyamıyorum? Hey, nasıl oluyor da düşüncelerini artık okuyamıyorum? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I shall avenge you, Hutch Waterfall. | İntikamını alacağım, Hutch Waterfall. Öcünü almalıyım, Kümes... Çağlayan. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| After all these eons, the Dark Ones are no more. | Milyarlarca yıldan sonra, Karanlık Varlıklar artık yok. Bunca çok uzun zamandan sonra, Karanlık Olanlar bir daha asla. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Will you preserve their DNA, O Great Encyclopod? | Onun da DNA'sını saklayacak mısın, Yüce Ansiklopod? Onların DNA'sını saklayacak mısınız, Büyük Yüce Ansiklopod? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I suppose I should. Wait, where did it go? | Sanırım saklamam gerekiyor. Hey, nereye kayboldu? Sanırım saklamalıyım. Bir saniye, nereye kayboldu? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Well, at any rate, I shall preserve the DNA of Homo sapiens. | Her neyse, Homo sapiens'in DNA'sını da saklamalıyım. Neyse, her ihtimale karşı, Homo Sapiens'lerin DNA'sını saklamalıyım ama. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I thought you only saved the DNA of endangered species. | Sadece nesli tükenmekte olanlarınkini saklıyorsun sanıyordum. Yalnız tehlikedeki türlerin DNA'sını sakladığınızı sanıyordum. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Farewell. | Elveda. Elveda. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I guess he didn't hear me. | Sanırım beni duymadı. Beni duymadı galiba. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Well, looks like that wraps everything up in a nice big, old, fat sack of... | Görünüşe göre yine her şey kaldığımız yerden devam Bu her şeyi toparladı gibi, şişko manyak bir çuvalın içine... | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| I hereby arrest you fugitives on 53 counts of fugivity. | Hepinizi işlediğiniz 53 suçtan dolayı tutukluyorum. Sonuçta, kaçaklıktan tutuklusunuz, 53 maddelik... kaçaklığınız sebebiyle. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Kif, round them up, and spare me the weary sigh for once. | Kif, kaçakları yakala ve yorgun olanları bana bırak. Kif, çevrele şunları, ve içi geçmiş iç çekişini bir kere de kendine sakla. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Kif. | Kif. Kif. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Wait for me. | Beni de bekleyin. Beni de bekleyin. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Well, this is the end. There was so many things I wanted to say to you. | İşte sona geldik. Oysa sana söylemek istediğim bir sürü şey vardı. Evet, sona geldik. Sana söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Like what? | Ne gibi mesela? Ne gibi mesela? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Like this is not the end. But mostly just, I love you, Leela. | Mesela bunun son olmaması gibi. Ama en çok da, seni seviyorum, Leela. Bunun bir son olmadığı gibi mesela. Ama aslında daha çok,.. seni seviyorum, Leela. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Maybe I waited too long to say this, but I love you, too. Wormhole! | Bunu söylemek için çok beklemiş olabilirim, ama ben de seni seviyorum. Solucan deliği! Bunu söylemek için çok fazla bekledim belki, ama, ben de seni seviyorum, kurt deliği! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Sweet topology of cosmology, it's huge! | Kozmolojinin topolojisi aşkına, bu çok büyük! Kosmolojinin tatlı topolojisi, dev gibi! | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| If we fly into it, it could take us trillions of light years away. | Eğer içine girersek, bizi trilyonlarca ışık yılı uzağa atabilir. İçine uçarsak, bizi trilyonlarca ışık yılı uzaklığa götürebilir. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| There's no knowing if we'll ever return. | Geri dönüp dönemeyeceğimizi bilemeyiz. Bir daha geri döner miyiz bilinmez. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| What do we do? Should we go for it? | Ne yapıyoruz? İçine giriyor muyuz? Ne yapıyoruz? Deneyecek miyiz? | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Into the breach, meatbags. Or not. Whatever. | Deliğe gidelim, köftehorlar. Ya da gitmeyelim. Nasıl isterseniz. Açık kapının içine, et çuvalları. Veya değil,.. hangisiyse işte. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Go, go, go, go, go, go, go, go, go, go. | Hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi. Hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, hadi, | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Go, go, go, go, go, go, go, go, go, go. | Hadi, hadi, hadi, hadi. Hadi, hadi. Hadi, hadi. | Futurama into the Wild Green Yonder-1 | 2009 | |
| Are you tired from traveling? | Oradan oraya gezmekten yoruldun mu? | Ga bi-1 | 2012 | |
| I want you to learn about the world. | Dünyada olan biten herşeyi öğrenmek istiyorum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| This country is a vast place. | Bu ülke kocaman. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Learn the Russian language and explore the world. | Rusça öğren ve dünyayı keşfet. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Yes, Father. | Tamam baba. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I prepared some gabi. | Size kahve yaptım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Oh, what a surprise... | Ne güzel bir sürpriz. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You love Dan. No, I don't... | Dan'ı seviyorsun. Hayır, sevmiyorum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Yes, you... No, I don't... | Evet, seviyorsun. Hayır, sevmiyorum. | Ga bi-1 | 2012 |