Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20914
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| So, I'll be moving on. | Yani önüme bakacağım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| But, please, continue to enjoy the party. | Lütfen, partinin tadını çıkarmaya devam edin. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Stephanie, this party is a dud. | Stephanie, parti tam bir fiyasko. | Fuller House-1 | 2016 | |
| It's not my fault. D.J. bummed everybody out. | Benim hatam değil ki. D.J. herkesi hayal kırıklığına uğrattı. | Fuller House-1 | 2016 | |
| No, it's not just that. | Sadece o değil ki. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Your sacred cow got into the curry | Senin kutsal ineğin köriye dadandı... | Fuller House-1 | 2016 | |
| and we're about 15 minutes away from Cowmageddon. | ...ve mahşerden on beş dakika uzağız sayesinde. | Fuller House-1 | 2016 | |
| This is the last straw. | Bu son pipet. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I just said. This is the last straw. | Dedim ya. Bu son pipet. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Kimmy, it's time for us to ask, "What would Stephanie do?" | Kimmy, şimdi kendimize sorma zamanı: "Stephanie ne yapardı?" | Fuller House-1 | 2016 | |
| Fine. What would Stephanie do? | Peki. Stephanie ne yapardı? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, in all my years of DJ ing, | DJ'lik yaptığım yıllarda öğrendiğim... | Fuller House-1 | 2016 | |
| I have learned that one thing always brings people joy: dance. | ...tek şey şuydu: Dans, insanları her zaman eğlendirir. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Hey. Hit it! | Ver coşkuyu! | Fuller House-1 | 2016 | |
| Come on. Everybody on the dance floor! | Herkes dans pistine! | Fuller House-1 | 2016 | |
| This is really not my thing. | Ben yapamam. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Thank you. Thank you, Gibbler Style. What a party! | Teşekkürler. Teşekkürler, Gibbler Stili. Ne parti ama! | Fuller House-1 | 2016 | |
| And because I am forsaking all material possessions, | Bütün dünyevi materyallerden vazgeçtiğim için... | Fuller House-1 | 2016 | |
| I am giving you a very large bonus. | ...sana yüklü bir bonus veriyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You thought of everything. The sacred cow, the happy dance, valet parking. | Her şeyi düşünmüşsün. Kutsal inek, dans, vale servisi. | Fuller House-1 | 2016 | |
| We didn't have valet parking. | Vale servisimiz yok. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Oh. I paid a guy to steal my car. | Arabamı çalması için birisine ödeme yaptım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, I guess the universe wants you to walk home. | Galiba evren eve yürümenizi istiyor. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Wow. This is the biggest tip Gibbler Style has ever gotten. | Bu Gibbler Stili'nin bugüne kadar aldığı en yüksek bahşiş. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Turns out you did a great job. Thank you, Stephanie. | Baya iyi iş çıkarmışsın. Teşekkürler Stephanie. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You're welcome, Kimmy. | Rica ederim, Kimmy. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I used to think of you as D.J.'s annoying little sister. | Seni eskiden D.J.'in sinir bozucu küçük kardeşi olarak görürdüm. | Fuller House-1 | 2016 | |
| But you're actually a talented, creative, beautiful young woman. | Ama aslında yetenekli, yaratıcı, güzel bir genç kadınsın. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, thank you. And I used to think of you as a goofball. | Teşekkür ederim. Ben de senin sersem olduğunu düşünüyordum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| And I still do. | Hala öyle düşünüyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I like your honesty. | Dürüstlüğünü sevdim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| How would you like to be a junior partner at Gibbler Style? | Gibbler Stili'nde küçük ortak olmak ister misin? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Oh. Can I get a dental plan and a company car? | Sağlık sigortası ve şirket arabası alacak mıyım? | Fuller House-1 | 2016 | |
| How about a toothbrush and a bus pass? | Diş fırçası ve akbile ne dersin? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Put 'er there, partner. | Ver elini ortak. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Junior partner. | Küçük ortak. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Guys, can we talk? | Gençler, konuşabilir miyiz? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Now what do you want, a kidney? | Şimdi ne istiyorsun? Böbrek mi? | Fuller House-1 | 2016 | |
| I realized something during the dance. | Dans sırasında bazı şeylerin farkına vardım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Life is short. We must savor every moment. | Hayat kısa. Her bir anı değerlendirmeliyiz. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I will no longer boss you around. | Artık sizin sahibiniz değilim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Yes. Be at peace, my children. | Evet. Huzur içinde olun, evlatlarım. | Fuller House-1 | 2016 | |
| And we don't have to pay you back? | Sana paranı geri ödemek zorunda da değiliz, değil mi? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Of course you do. I'm at peace, I'm not an idiot. | Tabii ki ödeyeceksiniz. Huzurluyum, aptal değilim. | Fuller House-1 | 2016 | |
| D.J., I don't want you to leave Harmon Pet Care. | D.J., Harmon Hayvan Kliniği'nden ayrılmanı istemiyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, I really don't want to, either, but I think it's time. | Ben de istemiyorum ama galiba zamanı geldi. | Fuller House-1 | 2016 | |
| But we are too good of a team to break this up. So listen. | Ama biz ayrılamayacak kadar iyi bir takımız. Dinle bir. | Fuller House-1 | 2016 | |
| This is what I've been trying to tell you all day. | Gün boyunca sana bunu söylemeye çalışıyordum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| I want you and I to be partners. | Seninle ortak olmak istiyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Let's run the clinic together, fifty fifty. | Kliniği beraber yönetelim. Yüzde elli elli. | Fuller House-1 | 2016 | |
| You really want to give me half the business? | Gerçekten bana iş yerinin yarısını vermek mi istiyorsun? | Fuller House-1 | 2016 | |
| Harmon Fuller Pet Care. | Harmon Fuller Hayvan Kliniği. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Or Fuller Harmon Pet Care. As long as we still do pet care. | Ya da Fuller Harmon Hayvan Kliniği. Hayvan kliniği olduktan sonra fark etmez. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Is that a good idea, mixing business with pleasure? | İşle aşkı karıştırmak iyi bir fikir mi? | Fuller House-1 | 2016 | |
| It's been working fine so far. | Şimdiye kadar gayet iyi gitti. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Well, I really do love all our clients and all our pets. | Ben gerçekten bütün müşterilerimizi ve hayvanlarımızı seviyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| They're like a second family to me. | Benim ikinci ailem gibiler. | Fuller House-1 | 2016 | |
| And I really love working with you. | Ve seninle çalışmayı da seviyorum. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Yeah, I am pretty great. | Evet, oldukça iyiyimdir. | Fuller House-1 | 2016 | |
| So, was that a "yes," partner? | Yani bu "evet" demek miydi ortak? | Fuller House-1 | 2016 | |
| That's a "yes," partner. | "Evet" demekti ortak. | Fuller House-1 | 2016 | |
| Now that we're done with the business, can we mix in a little pleasure? | İş konusunu hallettiğimize göre biraz aşk konusuyla ilgilenelim mi? | Fuller House-1 | 2016 | |
| especially in Cleveland. | Özellikle de Cleveland'da. | Fun Size-1 | 2012 | |
| When you're known as "The Mistake By The Lake," | Eğer "herşeyin ters gittiği yer"de yaşayan birisi isen, | Fun Size-1 | 2012 | |
| the chance to pretend you're somebody else for a night sounds pretty good. | Bir geceliğine de olsa başka biri gibi davranabilme fırsatı kulağa hoş geliyor. | Fun Size-1 | 2012 | |
| My dad grew up here, too. | Babam da burada büyüdü. | Fun Size-1 | 2012 | |
| His theory was, "No matter what happens in high school, | Onun felsefesi: "Lise hayatın nasıl geçerse geçsin, | Fun Size-1 | 2012 | |
| "college is where you figure out who you really are." | "gerçekte kim olduğunu keşfettiğin yer üniversitedir." | Fun Size-1 | 2012 | |
| Not just some pretend for a night version of yourself, but the real deal. | sadece bir geceliğine değil, hayatın boyunca olacağın kişiye dönüşürsün. | Fun Size-1 | 2012 | |
| He went to NYU after he graduated, which is where I'm planning on going, 1 | O mezuniyetten sonra New York Üniverisitesine gitti, benim şu an gitmeyi planladığım yere, 1 | Fun Size-1 | 2012 | |
| provided I can survive the insanity that is my family. | tabii eğer adı "ailem" olan çılgınlıktan sağ kurtulabilirsem. | Fun Size-1 | 2012 | |
| I know. Everyone thinks their family's crazy. | Biliyorum. Herkese ailesinin çılgın olduğunu düşünür. | Fun Size-1 | 2012 | |
| But trust me, | Ama bana güvenin, | Fun Size-1 | 2012 | |
| you don't have... Albert! | Sizin evde... Albert! | Fun Size-1 | 2012 | |
| ...him. | ...o yok. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Seriously? | Yok artık? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Where are my boobs? | Göğüslüklerim nerede? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Mom, Albert struck again, that is twice this week. | Anne Albert yine yapacağını yaptı, hem de bu hafta ikinci kez. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Oh, hon, he wants to be close to you. | Ooo tatlım o sana yakın olmak istiyor. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Well, that makes one of us. | Senin düşüncenin tersine. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Have you signed my application yet? | Benim başvurumu imzaladın mı? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Application for what? | ne başvurusu? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Afghan citizenship. Hello? College loans. | Afgan vatandaşlığı. Tabii ki üniversite kredileri. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Oh, right. No. | Oo doğru ya. hayır. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Oh, again with that jacket. | Gene mi o ceket? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Why couldn't you have gotten attached | Neden babanın ceketine | Fun Size-1 | 2012 | |
| to something of your dad's from this decade? | günümüzden bir şeyler eklemedin? | Fun Size-1 | 2012 | |
| Mom. Application. Focus. | Anne. Başvuruya odaklansan. | Fun Size-1 | 2012 | |
| We need to talk about this, Wren. | Bunun hakkında konuşmalıyız, Wren. | Fun Size-1 | 2012 | |
| I understand that you want to go to NYU, | Senin New York Üniversitesine gitmek istediğini biliyorum, | Fun Size-1 | 2012 | |
| but Ohio State is just much less expensive. | Ama Ohio Eyaleti çok daha ucuz. | Fun Size-1 | 2012 | |
| I know it's a lot of money and I promise not to major in English | Biliyorum çok para ve İngilizce'de uzmanlaşmayacağıma söz veriyorum | Fun Size-1 | 2012 | |
| so I can help pay it off. | böylece masraflarda yardımcı olabilirim. | Fun Size-1 | 2012 | |
| When my dad died, my mom kind of lost it. | Babam öldükten sonra, annem de kendini kaybetti. | Fun Size-1 | 2012 | |
| She started dyeing her hair blonde, | Saçlarını sarıya boyamaya, | Fun Size-1 | 2012 | |
| shopping at Forever 21, | her gün akşam dokuzda alışveriş yapmaya, | Fun Size-1 | 2012 | |
| and going out with a person named Keevin. | ve adı Keevin olan biriyle takılmaya başladı. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Oh, Joy. | Oo, Joy. | Fun Size-1 | 2012 | |
| M'dawg. Yeah. | Küçük bey, evet. | Fun Size-1 | 2012 | |
| Apparently, dating a 26 year old | Görünüşe göre, 26 yaşında biriyle çıkmak | Fun Size-1 | 2012 |