Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20817
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Now I've got you, and the minute you're | İşte, yakaladım seni ve sen erir erimez... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| all melted the hat will be mine! [Evil laughter] | ...şapka benim olacak! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Santa had arrived but was he too late? | Noel Baba gelmişti ama geç mi kalmıştı? | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Hocus explained the situation to Santa, who (as you know) speaks a fluent rabbit. | Hocus ileri derecede tavşanca bilen Noel Baba'ya durumu anlattı. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And when they didn't find Frosty and Karen on the hill... | Yamacın dibinde Frosty ve Karen'ı bulamayınca... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Santa followed Frosty's path in the snow to the greenhouse. | ...Noel Baba seraya kadar Frosty'nin ayak izlerini takip etti. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| But when they got inside, a terrible sight met their eyes. | İçeri girdiklerinde o korkunç manzarayı gördüler. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| They were too late. | Çok geç kalmışlardı. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Too late? Why, nonsense! | Çok geç mi? Ne saçma! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Don't cry, Karen. Frosty's not gone for good. | Ağlama Karen. Frosty temelli gitmedi. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| You see, he was made out of Christmas snow | O Noel karından yapıldı... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| and Christmas snow can never disappear completely. | ...ve Noel karı asla tamamen yok olmaz. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Oh, it sometimes goes away for almost a year at a time | Bazen bir yıllığına kaybolur... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| and takes the form of Spring and Summer rain, | ...ve İlkbahar ve Yaz yağmuru olarak geri gelir. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| but you can bet your boots that | Neşeli Aralık rüzgârı tarafından öpülünce... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| when a good jolly December wind kisses it, | ...tekrar Noel karına dönüşeceğine... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| it will turn in to Christmas snow all over again! | ...bahse bile girebilirsin! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Yes, but he was my friend. | Evet ama o benim dostumdu. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| [Chuckle] Just watch. | İzle bakalım. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Wait a minute! I want that hat and I want it now! | Durun bakalım! O şapkayı hemen istiyorum! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Don't you dare touch that! | Ona dokunmayı aklından bile geçirme! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And just what are YOU going to do about it? | Bu konuda ne yapacaksın bakalım? | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| If you so much as lay a finger on the brim, | Şapkaya dokunacak olursan... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| I'll never bring you another Christmas present as long as you live. | ...sana bir daha asla Noel hediyesi getirmem. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| No more trick cards or magic balls or... | Hileli kartlar, sihirli toplar yok mu? | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| No more anything. | Hiç bir şey. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Oh, that's not fair. | Bu haksızlık. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| I mean, we evil magicians have to make a living too. | Yani biz kötü sihirbazların da para kazanması gerek. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Now you go home and write "I am very sorry | Eve dön ve yüz zilyon kez... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| for what I did to Frosty" a hundred zillion times. | ..."Frosty'ye yaptıklarım için özür dilerim" yaz. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And then maybe, just maybe, mind you... | O zaman belki...Belki diyorum... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| you'll find something in your stocking tomorrow morning. | ...yarın sabah çorabında bir şey bulabilirsin. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| A new hat maybe? | Yeni bir şapka gibi mi? | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Oh, yes sir. Goodbye everyone. | Evet, efendim. Hoşça kalın millet. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Sorry to lose and run, but I've got to get busy writing. | Koşmak zorundayım çünkü yazmam gereken şeyler var. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Busy busy busy! | Meşgul, meşgul, meşgul! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Come on, Frosty, we're all waiting for you. | Hadi Frosty, seni bekliyoruz. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And so Santa took Karen home and made | Böylece Noel Baba Karen'ı evine götürdü... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| ready to bring Frosty back to the north pole. | ...ve Frosty'yi Kuzey Kutbu'na geri götürmek için hazırlandı. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| Karen hated to say goodbye to Frosty, | Karen Frrosty'yle vedalaşmaktan hiç hoşlanmadı... | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| but as Santa promised, Frosty returned every year with the magical Christmas snow. | ...ama Noel Baba, Frosty'nin her yıl sihirli Noel karıyla döneceğine söz verdi. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And every year there was a great celebration with a great Christmas parade. | Ve her yıl kocaman Noel geçit töreninin olduğu büyük kutlamalar yapıldı. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| And with Frosty the snowman, Christmas was always very merry indeed. | Kardan Adam Frosty'yle Noel hep daha neşeliydi. | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| You have a merry Christmas too! | Size de Neşeli Noeller! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| I'll be back on Christmas day! | Noel Günü geri geleceğim! | Frosty the Snowman-1 | 1969 | |
| I don't see her. | Kızı görmüyorum. Kızı görmüyorum. | Frozen-1 | 2010 | |
| The shift changes. Just give it a couple of minutes. | Vardiya değişimi saati. Bir iki dakika daha bekle. Vardiya değişimi saati. Bir iki dakika daha bekle. | Frozen-1 | 2010 | |
| You guys sure about this? | Beyler bundan emim misiniz? Beyler bundan emim misiniz? | Frozen-1 | 2010 | |
| Yeah yeah, works all the time. | Evet, daima işe yarar. Evet, daima işe yarar. | Frozen-1 | 2010 | |
| Besides, this lady loves Lynch. 1 | Ayrıca bu hatun Lynch'e bayılıyor. Ayrıca bu hatun Lynch'e bayılıyor. | Frozen-1 | 2010 | |
| Loves him. I'm cute. | Ona aşık. Sevimliyim. Ona aşık. Sevimliyim. | Frozen-1 | 2010 | |
| ls that is that her? | Bu o mu? Bu o mu? | Frozen-1 | 2010 | |
| Shit. | Kahretsin. 1 Kahretsin. 1 | Frozen-1 | 2010 | |
| Parker, what you could do | Parker, oraya gidip... Parker, oraya gidip... | Frozen-1 | 2010 | |
| is go down there and look beautiful and smile. | ...hoş görünüp gülümseyebilir misin? ...hoş görünüp gülümseyebilir misin? | Frozen-1 | 2010 | |
| What? Me? Yeah. | Ne? Ben mi? Evet. Ne? Ben mi? Evet. | Frozen-1 | 2010 | |
| No no, this is your thing. | Hayır, bu sizin numaranız. Hayır, bu sizin numaranız. | Frozen-1 | 2010 | |
| All you have to do is go over there and say, like, | Tek yapman gereken oraya gidip... Tek yapman gereken oraya gidip... | Frozen-1 | 2010 | |
| "Hey, me and my friends " | 'Selam, ben ve arkadaşlarım...' 'Selam, ben ve arkadaşlarım...' | Frozen-1 | 2010 | |
| Girlfriends. Say girlfriends. | Kız arkadaş. Kız arkadaş de. Kız arkadaş. Kız arkadaş de. | Frozen-1 | 2010 | |
| "Me and my girlfriends totally forgot our credit cards | 'Ben ve kız arkadaşlarım kredi kartlarımızı unutmuşuz... 'Ben ve kız arkadaşlarım kredi kartlarımızı unutmuşuz... | Frozen-1 | 2010 | |
| so we can't get our lift tickets from over there. | ...yani teleferik biletlerimizi vezneden gidip alamıyoruz. ...yani teleferik biletlerimizi vezneden gidip alamıyoruz. | Frozen-1 | 2010 | |
| So can you, like, help us out?" That is so lame. | Bize yardımcı olabilir misin?' Hiç inandırıcı değil. Bize yardımcı olabilir misin?' Hiç inandırıcı değil. | Frozen-1 | 2010 | |
| Give me my money back. Your money. | Paramı geri ver. Al paranı. Paramı geri ver. Al paranı. | Frozen-1 | 2010 | |
| It's not gonna work. Take this. Start at 50. | Bu numara işe yaramaz. Al şunu. 50 dolarla başla. Bu numara işe yaramaz. Al şunu. 50 dolarla başla. | Frozen-1 | 2010 | |
| That's what the other lady usually takes. | Genelde diğer bayanlar bunu kabul eder. Genelde diğer bayanlar bunu kabul eder. | Frozen-1 | 2010 | |
| And just, you know, work your way up if you need to. | Gerekirse yükseltirsin. Gerekirse yükseltirsin. | Frozen-1 | 2010 | |
| Dan... Hey, look at me. Look at me. | Dan... Bana bak, bana bak. Dan... Bana bak, bana bak. | Frozen-1 | 2010 | |
| You're gonna be fine. You'll be great. | Her şey yolunda gidecek. Başaracaksın. Her şey yolunda gidecek. Başaracaksın. | Frozen-1 | 2010 | |
| Parker, you've so got this. | Parker, sen bu işi yaparsın. Parker, sen bu işi yaparsın. | Frozen-1 | 2010 | |
| Yeah, and what's the worst that can happen? | Evet, hem başına gelebilecek en kötü şey ne olabilir ki? Evet, hem başına gelebilecek en kötü şey ne olabilir ki? | Frozen-1 | 2010 | |
| The guy says no. | Adam hayır der. Adam hayır der. | Frozen-1 | 2010 | |
| And he's not gonna say no. No one's ever said no. | Hayır demeyeceği belli. Daha hayır diyen çıkmadı. Hayır demeyeceği belli. Daha hayır diyen çıkmadı. | Frozen-1 | 2010 | |
| Dan, you do it. I feel stupid. | Dan, kendin yap. Kendimi aptal gibi hissediyorum. Dan, kendin yap. Kendimi aptal gibi hissediyorum. | Frozen-1 | 2010 | |
| Relax, okay? I promise, you're gonna be great. | Gevşe biraz. Söz veriyorum, bu işi becerirsin. Gevşe biraz. Söz veriyorum, bu işi becerirsin. | Frozen-1 | 2010 | |
| Why me? That's 'cause you're a girl. | Neden ben? Çünkü sen bir kızsın. Neden ben? Çünkü sen bir kızsın. | Frozen-1 | 2010 | |
| A beautiful hey, you're a beautiful girl. | Güzel bir kız. Sen çok güzel bir kızsın... Güzel bir kız. Sen çok güzel bir kızsın... | Frozen-1 | 2010 | |
| And you have a charming smile. | ...ve etkileyici bir gülümsemen var. ...ve etkileyici bir gülümsemen var. | Frozen-1 | 2010 | |
| Just... | Ama... Ama... | Frozen-1 | 2010 | |
| just... | ...biraz... ...biraz... | Frozen-1 | 2010 | |
| There we go. | Şimdi oldu. Şimdi oldu. | Frozen-1 | 2010 | |
| That's great. Go get him. | Harika. Git onu hakla. Harika. Git onu hakla. | Frozen-1 | 2010 | |
| Get in the game. Okay. | Numaranı yap. Tamam. Numaranı yap. Tamam. | Frozen-1 | 2010 | |
| Woman on P.A.: Attention all skiers. The Black Dog Trail is now open. | Tüm kayakçıların dikkatine. Siyah Köpek Hattı açıldı. Tüm kayakçıların dikkatine. Siyah Köpek Hattı açıldı. | Frozen-1 | 2010 | |
| Sorry for the inconvenience. | Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. | Frozen-1 | 2010 | |
| Can I bum a smoke? | Bir sigaran var mı? Bir sigaran var mı? | Frozen-1 | 2010 | |
| I'm Parker. Jason. | Ben Parker. Jason. Ben Parker. Jason. | Frozen-1 | 2010 | |
| Oh cool. My brother's name is Jason. | Ne güzel. Kardeşimin adı da Jason. Ne güzel. Kardeşimin adı da Jason. | Frozen-1 | 2010 | |
| That's awesome. | Çok güzel. Çok güzel. | Frozen-1 | 2010 | |
| Yeah, so I don't want to waste your time or anything | Evet, vaktini harcamak istemiyorum... Evet, vaktini harcamak istemiyorum... | Frozen-1 | 2010 | |
| because you seem like a wicked busy guy and everything. | ...çünkü göründüğü kadarıyla oldukça meşgul birisin. ...çünkü göründüğü kadarıyla oldukça meşgul birisin. | Frozen-1 | 2010 | |
| This is gonna sound really stupid. | Kulağa çok aptalca gelecek. Kulağa çok aptalca gelecek. | Frozen-1 | 2010 | |
| lt's just that my girlfriends and l | Ben ve kız arkadaşlarım... Ben ve kız arkadaşlarım... | Frozen-1 | 2010 | |
| came all the way up from Salem State. | ...Salem'den buraya uzun bir yol geldik. ...Salem'den buraya uzun bir yol geldik. | Frozen-1 | 2010 | |
| I was kind of the dumb ass who said that I could pay | Biri bana üç kişilik bilet ücretini annemim kredi kartıyla... Biri bana üç kişilik bilet ücretini annemim kredi kartıyla... | Frozen-1 | 2010 | |
| for all three of the tickets on my mom's credit card. | ...ödeyebileceğimi söylediği için kendimi biraz aptal hissediyorum. ...ödeyebileceğimi söylediği için kendimi biraz aptal hissediyorum. | Frozen-1 | 2010 | |
| And then I left her credit card at the gas station. | Ama onun kredi kartını benzin istasyonunda unuttum. Ama onun kredi kartını benzin istasyonunda unuttum. | Frozen-1 | 2010 | |
| Right. No, I mean... | Tabii ya. Hayır, yani... Tabii ya. Hayır, yani... | Frozen-1 | 2010 | |
| I totally have money. | ...tabii ki param var. ...tabii ki param var. | Frozen-1 | 2010 | |
| Just not enough for all three, you know? | Ama üçümüze yetecek kadar yok. Ama üçümüze yetecek kadar yok. | Frozen-1 | 2010 |