Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20513
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Hi, Dad! | Merhaba baba! Merhaba yavrularım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| There you are. | Demek geldin. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hmm. I thought you weren't talking to me at the moment. | Benimle konuşmadığını sanıyordum. Öyle zaten. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Have you seen your youngest son? | Küçük olan çocuğunu gördün mü? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, Jonny. | Jonny. Aynen baba. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Why are you wearing your bleeding suit? | Neden o saçma takımı giyiyorsun ki? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What? | Ne? Yukarıda işin var be aptal! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Amazing. | Süper. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Martin, Jonny's not going anywhere. Can't you see he's injured? | Martin, Jonny'nin bir yere gittiği yok. Yaralanmış, görmüyor musun? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, I thought it was a scarf. | Kaşkol sandım onu ben. Kaşkol mu? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| A scarf? | Kaşkol mu? Moda falan işte. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, it's Val. | Val arıyor. Merhaba canım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| So it's just you and me, then? | İkimiz kaldık yani öyle mi? Aynen, seninle Sivilcesurat. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's quite nasty up in the loft. | Çatı katı feci kötü yalnız. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, dear. Is it? | Yapma ya. Öyle mi? Korkunç. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What's that on your chest? | Göğsündeki nedir? Güvercin boku. İçeri girdi de. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Um, Dad, can you excuse us just one sec? | Baba, bize biraz müsaade eder misin? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Right! | Aynen! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What? Get off! | Ne? Çek be ellerini! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What you doing, you div? What? | Ne yapıyorsun be? Ne var? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK. You are not to say a bloody word about Hayley Posner! | Pekâlâ. Hayley Posner hakkında en ufak bir şey bile söylemiyorsun! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| So long as you don't say a word about my shoulder. | Omzum hakkında bir şey söylemediğin takdirde. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jonny, Hayley Posner is Aunty Val's niece. | Jonny. Hayley Posner, Val teyzenin yeğeni. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Who you took on a date, shagged, and then never called back, | Onunla dışarı çıkıp mercimeği fırına verdikten sonra bir daha... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| just because you thought she "smelt like Mum"! | ..."Annem gibi kokuyor." diyerek onu aramayan kim acaba? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Number one, I never shagged Hayley Posner. Number two... | Birincisi, Hayley Posner ile mercimek olayı falan yok. İkincisi... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| she did smell like Mum! | ...annem gibi kokuyordu ya! Neyse ne! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It wasn't even her perfume, it was her natural smell. | Parfümden bile kaynaklanmıyordu, resmen doğal kokusuydu. Cidden bilmek istemiyorum. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It was like being in bed with... | Yatakta bile Annem mi? Of be! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What are you two berks doing, playing in the toilet? | Siz iki öküz ne yapıyorsunuz tuvalette? Adam, öpmeye çalıştı yine beni. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Pair of prannies. | Allah'ın geyleri. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Now, listen... I might as well let you know, | Dinleyin şimdi. Bilmenizi isterim ki... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| your mother and I haven't been getting on very well recently. | ...annenizle son günlerde aramız biraz limoni. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Great. That's not depressing. | Duymak çok da kötü değilmiş. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| We had a row. 1 | Tartıştık. Konu? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Personal stuff. | Kişisel şeyler. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What sort of personal stuff? | Ne gibi kişisel şeyler? Cinsel şeyler. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, Dad! | Baba ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| We didn't want you to actually answer that question. God! | Bu soruya cevap vermeyeceğini sanıyorduk aslında be baba! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Sorry! No, your mother's really not happy at the moment. | Pardon! O değil de anneniz şu an hiç mutlu değil. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Right. | Doğrudur. Geçen akşam üzerime erik attı. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Plums? | Erik mi? Evet, erik. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| And a lemon. | Bir de limon. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Sexual stuff? | Cinsel şeyler mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| So...? | Yani... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| They never have sex? | Hiç birlikte olmuyorlar mı yani? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| They always have sex? | Veya sürekli mi oluyorlar? Dolapta mı oluyorlar? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| In skips? | Çöp konteynerinde? Berduşlarla? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yeah, I know, Val, but... it's like he's obsessed with her. | Evet, biliyorum Val ama sanki ona takıntılı gibi. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| How can I compete with that woman? | O kadınla nasıl aşık atabilirim ki? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What's Dad been doing? | Babam ne yapıyor? Babam kimi yapıyor? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I don't think I want to know. | Bilmek istemiyorum. Ben de istemiyorum. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Let's not know. | Öğrenelim. Öğrenelim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Good boy, drink your tea. | Aferin oğluma iç bakalım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Your biscuits, Sir Piss. | Bisküviniz, Sidik Hazretleri. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, here, darling. | Al bakalım canım. Sağ ol anne. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, you smell nice tonight, Mum. | Bugün çok güzel kokuyorsun anne. Öyle mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yeah, you smell really lovely. | Evet, çok güzel hem de. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, thank you, darling. What a nice thing to say! | Sağ ol canımın içi. Ne güzel şeyler söylüyorsun öyle! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Adam, smell Mum. | Adam, annemi koklasana. Salaklaşma be! 1 | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Go on, smell her. | Koklasana. İyiyim böyle sağ ol. Omzun nasıl? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Fine. | İyi. İyi derken çok mu iyi yoksa... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, by the way, Val's coming tonight. | Bu arada Val geliyor bu akşam. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Really? Aunty Val? | Sahi mi? Val teyze? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yeah. I really needed a friend here tonight. | Evet. Bu akşam bir dosta ihtiyacım vardı. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh. OK. | Pekâlâ. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Well, it'll be lovely to see her. Won't it, Adam? | Onu görmek çok güzel olacaktır, değil mi Adam? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, she'll want to know all about how you got on with Hayley. | Hayley ile yaşadığınız şeyleri bilmek isteyecektir. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Really? | Sahi mi? Hayley mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Wait, isn't that Aunty Val's niece? | Durun, o Val teyzenin yeğeni değil miydi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| That's right. | Doğru ya. Jonny! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You were nice to her, weren't you, Bobble? | Ona iyi davrandın, değil mi Beceriksiz? Elbette iyi davrandım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Get us some more biscuits, would you? | Bize biraz bisküvi getirsene? Siktir gitsene! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Adam! | Adam! Adam, çatı katına. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Lovely to see you too. | Seni de görmek güzel. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Martin, we're having dinner soon. Go away. | Martin, biraz sonra yemek yiyeceğiz. Gitsene. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Does this mean you're talking to me now? | Bu benimle konuştuğun anlamına mı geliyor yoksa? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| And can you please not come near us with your filthy chest hair? | Bir de şu pis göğsünle gelmesen buraya olmaz mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, it's fine. | Bir şey olmaz. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Martin, there are things living in it. Just go and have a wash. | Martin, yaşadığımız şeyler var. Git de yıkan. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| But I had a wash yesterday... | Daha dün yıkandım ama... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Your father... | Babanız... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| He's really upset me. | ...beni gerçekten çok üzdü. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Has he? | Öyle mi? Ah kıyamam. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You know, sometimes he just needs to remember that... | Bazen hatırlaması gerekiyor ki... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I'm a woman. | ...bir kadınım ben. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK, more biscuits? | Bisküvi isteyen? Sağ ol. Ne demek. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Er, should you be doing that there? | O işi burada mı yapman lâzım? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| What? | Ne? Patateslerin üzerinde yapmasan? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's fine. | Bir şey olmaz. Ortaçağ'da mı kaldın! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You're worse than your mother. | Annenden bile daha kötüsün. Adam. Parçaları fırına koy, olur mu? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK. God! | Tamam! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Bloody hot tap. | Çok sıcak bu musluk. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Done it! | Tamamdır! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Burnt my shitting nipple! | Meme ucum yandı ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You definitely didn't mention this. | Bundan kesinlikle bahsetmemiştin. Öyle mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You definitely didn't. | Kesinlikle. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You said you wanted us to help you clear out the loft. | Çatı katını temizlememizi söylemiştin. Burası da çatı katı işte. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| This is the loft, yes. But this is the water tank. | Evet öyle ama bu da su deposu. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Well, I meant clean out the water tank, then. | Su deposunu temizlemeyi kastetmişim demek ki. | Friday Night Dinner-1 | 2011 |