Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20320
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| More power. More money. More everything. | Gücünüz de, paranız da artacak. Her şeyiniz artmış olacak. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah! Let's do this. That would be more. | El sıkışalım o zaman. Fazlaya itirazımız yok. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Just hold your water, gentlemen. I said I proposed you. 1 | Durun bakalım, beyler. Teklif ettiğimi söyledim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| The other partners they have to vote you in | Diğer ortakların 2/3'ünün lehinizde oy vermesi lâzım. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Oh. Okay. Okay. | Tamam, oldu. İyiymiş, sorun değil. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| 2/3. 2/3. Copy that. | 2/3. 2/3 diyor, anladık. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| People love us here. Yeah. | Bizi çok seviyorlar burada. 2/3 dert değil bence. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| <font color="ec14bd">Sync & corrections by honeybunny</font> <font color="ec14bd">www.addic7ed.com</font> | Rip: buraksahin & Morfin & natukh www.divplanet.com | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Stanton: I've done a straw poll. | Üstünkörü bir soruşturdum, oylar birbirine çok yakın. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| But I know how to tip it in your favor. | Ama lehinize nasıl çeviririm, biliyorum. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Muffins. | Muffin sayesinde. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Muffins. Seriously? | Muffin mi? Sahi mi? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| No. Look, partners bring in new clients. | Hayır. Ortaklar şirkete yeni müvekkiller getirir. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| And I'm not talking wienie waggers | Teşhircileri, davul grubunun amfi kullanma haklarını... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| The drum circle paid. | Davul grubu ücretini ödedi. Evet, peso olarak. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Now, look, you want to impress people, | Dudak uçuklatmak isterseniz, biraz yağmur yağdıracaksınız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Sign a big corporate client. | Büyük bir şirketi renklerinize bağlayın. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Someone who's litigation prone | Sürekli dava açılan, uzun süre gelir getirecek bir yer olsun. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Here. | Mesela. Nedir bu? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Lawrence J. Reynolds. | Lawrence J. Reynolds. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Chief counsel to pacific shores beverage, inc. | Pacific Shores Meşrubat Ltd'nin baş mümessili. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| They own or import half the spirits and ales | Şirket Batı Yakası'ndaki içki ve biraların yarısının... 1 | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We're big fans of their work. Oh, yeah. | Ürünlerin takipçisiyiz. Evet. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| He's in town this week. | Bu hafta şehrimizde. Kendisini müvekkilimiz yapın. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| And that will help get us the votes? | Bu sayede oy toplar mıyız? Evet. Buradaki ortaklarımız | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| they know you can cha cha with the best of them. | Karşınıza kim çıksa ça ça yapabildiğinizi biliyorlar. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Prove to them that you can waltz. | Vals yapabildiğinizi de gösterin şimdi hepsine. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah. All right. | Evet. Tamam. Tamamdır. Oldu bil. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| "Waltz" means we get our sophisticated corporate game on. | "Vals", yani kültürlü şirket dilini takınmamız lâzım. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We can do that. | Bence üstesinden gelebiliriz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Not really our strong suit talking with the big boys. | Pek maharetli değiliz bence kalantorlarla konuşmakta. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah. Well, the pitch is at 6:00. | Evet. Toplantı altıdaymış. Robbie'nin polisiyle görüşüp... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Is that her? Where? Oh. | Şu mu? Nerede, kimi diyorsun? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Officer Wendy Cowell? | Memur Wendy Cowell? Evet, sahiden oymuş. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Oh. Whoa, whoa. Hello. | Vay, vay. Mesai dışındayken demek | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Hi. God. Hi. | Avukatlarını kovduğundan beri herkes birbirini yese de... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I'm...virtually a partner at Infeld Daniels. | Infeld Daniels'da neredeyse ortak sayılırım. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I'm just...gonna let my buddy handle this. | Ben de... bırakayım en iyisi arkadaşım konuşsun. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| And I had a 9 minute pace going | Dokuz dakikalık tempomu niçin kestiğimi merak ediyorum. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Well, we're here on behalf of our client, Robbie Ambriano. | Müvekkilimiz Robbie Ambriano namına buradayız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You arrested him on the beach. | Kendisini plajda tutuklamışsınız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Oh, yeah. Spartacus. That was his costume. | Evet, Spartaküs'ü diyorsunuz. Kostümü oydu da. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yes, you know, it's funny that you mention costumes, | Evet, yalnız kostümlerden bahsetmeniz çok enterasan... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| He thought you were dressed up. | Kostüm olduğunu zannetmiş. Aklından bir zoru mu var? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| That's debatable, but, no, no, it's just | Orası tartışılır, yalnız şey | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Honestly, you don't look like a typical cop. | Bana kalırsa da pek tipik bir polis değilsiniz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| What should cops look like? | Polisler neye benzermiş? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Okay, now now you're putting words in my mouth. | Bakın ama, şimdi de siz ağzıma laf koyuyorsunuz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You're a lawyer? Really? Wouldn't know it right now. | Avukat mısınız sahiden? Şimdi baksam anlamazdım. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I'm just gonna come out and say it you're beautiful. | Çekinmeden söyleyeceğim: gerçekten çok güzelsiniz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So my arrest was bogus? | Dolayısıyla yaptığım tutuklama geçersiz mi yani? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Okay. Abort. Pull up. This is a bad idea. | Tamam. Eyvallah de, gidelim. Baştan kötü fikirdi zaten. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Look, Peter, the virtually a partner, | Neredeyse ortak sayılan Peter, adam kumsalda içki içiyordu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I even put him in a double armbar, and he wriggled free. | Zaptetmeye bile çalıştım, yine bir şekilde kurtuldu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So I tasered his ass. | Böylelikle hissedarların eline bir miktar para geçmiş olur. Ben de verdim elektriği. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| He's not walking on this. | Öyle kolay kolay kurtulamaz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Shut up. Didn't say anything. | Sakın ağzını açma. Her şey ortada zaten. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We know going to trial is your biggest expense. | Mahkemelerin en büyük masrafınız olduğunu biliyoruz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So, initially, we seek arbitration, mediation, | Bu yüzden başta uzlaşma, anlaşma ve mahkeme dışında... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| summary judgments. | ...çözüm yollarını arama gibi yöntemler deneyeceğiz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| It sounds like you're scared to take cases to trial. | Davaları mahkemeye taşımaktan çekiniyor gibi konuşuyorsunuz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Ha ha. Oh, no, sir, hardly. | Kesinlikle öyle değil. Biz duruşmalara bayılırız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We've seen "...And Justice For All" about 10 times each | "And Justice For All"u 10 kez izledik, gerisini siz düşünün. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| just to give you an idea. You're out of order! | Belki bir düzine defa. Siz de intizamsızsınız! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| The whole trial's out of order! Trial's out of order! | Bütün bu mahkemedeki herkes intizamsız! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| No, no, not working. | Yok, hoşlarına gitmedi. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Here's the thing. We're advocates. | Bakın şöyle söyleyelim. Bizim işimiz müdafaa. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| And we want this gig. So right now, we're advocates for ourselves. | Şu an dolayısıyla kendimizi müdafaa ediyoruz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| But if you hire us, we're advocates for you. | Ama bizi tutarsanız, sizi müdafaa edeceğiz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Trust me you want that. | İnanın bana memnun olacaksınız. Diğer avukatlara benzemeyiz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We're creative. We're relentless. | Yaratıcıyız, insafsızız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| And we're willing to fire every bullet in the chamber. | Şarjörde bulunan tüm mermileri sizin için kullanmaya hazırırz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Can you give me an example of one of your "bullets"? | Şu mermilerinizden bir tane örnek verebilir misiniz bana? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Sure. | Elbette. İyi ki nefesimi uzun süre tutmayı biliyormuşum. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| People vs. Aquacage. | Aquacage Davası. Müthiş Keith'i bilir misiniz? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Your clients paid for you to learn pilates in court? | Müvekkiliniz mahkemede Pilates derslerinizi mi karşıladı? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We had to prove that the stretch did not cause the stroke. | Felce esnemenin sebep olmadığını ispat etmeliydik. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Said the man who took a toke. | Deyip ottan bir fırt çektik. Bir saniye, The Pugs o. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Napa. We're flying? | Napa. Uçacak mıyız yani? Başka türlü olmaz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We're not gonna get to the airport in time. It's rush hour. | Havaalanına yetişemeyiz ki. Tam trafik vardır bu saatte. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We're not going to the airport. We're going up to the roof. | Havaalanına gitmeyeceğiz ki. Çatıya çıkıyoruz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| The roof. That's... Helicopter. | Çatıya. Demek ki Helikopter. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Dude, be cool, be cool, be cool. | Dostum, sakın renk verme. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You coming? | Ee, geliyor musunuz? Olur, neden olmasın | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Why is there a phone number on your back? | Neden sırtında telefon numarası yazılı? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Because we were in Napa at the best party ever, | Çünkü Napa'da gelmiş geçmiş en eğlenceli partideydik. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| and now I'm really, really, really good friends | Orada Olimpiyatlı bir Fransız artistik patinajcıyla... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| with a French olympic ice dancer. | ...çok çok yakın dost oldum. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Napa is an agricultural zone. You should be quarantined. | Napa tarım bölgesidir. İkinizin de karantinaya alınmış olması gerekiyor. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| There's a peacock in our house right now! | Eve tavuskuşu girmiş! Adı Douglas. Yaygara koparma. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Nice kilt. | Kiltin çok şıkmış. Kilt değil o, etek. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Hey, when you two are done being all corporate, | Profesyonelliği bıraktığınızda Robbie'nin davası hakkında... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I found three of the women who dressed up as sexy cops. | Seksi polis olarak giyinmiş olan üç kadını tespit ettim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Pindar: And they were coated | Umarım üzerinde bulduklarım ter ve güneş losyonuydu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Pindar washed them. I washed them. | Pindar tuttu yıkadı hepsini. Yıkadım evet. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| They were cheap costumes. I mean, they're totally ruined. | Ucuz kostümdü hepsi. Paramparça oldular tabii. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| That's great. Now the D.A.'s gonna claim spoliation of evidence. | Şahane. Savcılık delil kararttığımızı söyleyecek. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We can't use them now, Pindy. | İşimize yaramaz artık, Pindy. Pindy, olmaz böyle ama. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Peter and I are on the fast track now. | Peter'la ikimizi gözlerine kestirdiler. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We make partners, we can renovate this place. | Yapma. Ortak olursak, bu evi de yenileyeceğiz. | Franklin Bash-1 | 2010 |