Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20319
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You said that I need to let him go. | Ondan vazgeçmem gerektiğini söylemiştiniz. | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Sometimes adults don't know what they're talking about. | Bazen yetişkinler ne dediklerini bilmez. | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Start your engines! | Motorları çalıştırın! | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Give it more juice! | Kökleyin! | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Turn off your engines! | Motorları kapatın! | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| It's okay, boy. You don't have to come back. | Sorun değil, oğlum. Geri gelmek zorunda değilsin. | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| You'll always be in my heart. | Her zaman kalbimde olacaksın. | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Sparky! (BARKS) | Sparky! | Frankenweenie-1 | 2012 | |
| Victor, I don't know that it's... | Victor, bunun tam Anne, gözlüğü takman lazım. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| It's 3D, honey. Yes, Of course. | Film üç boyutlu, hayatım. Tabii ya. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| So that's where my candlestick went. | Şamdanımı sen almışsın demek. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| That looks great. | Harika görünüyor. 1 | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Whoa! I just felt like I was attacked! | Vay be! Saldırıya uğramış gibi oldum. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Send in the marines! 1 | Piyadeleri gönderin! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Over here, men! This way! | Buraya sıkın, şu tarafa! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| You tell them, Sparky. | Hadlerini bildir, Sparky! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Bravo! | "...mu acaba?" Bravo! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Yeah, it was a big finish. Well done, son. | Evet, görkemli bir finaldi. Aferin, oğlum. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Hello, Victor. | Merhaba, Victor. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Did you get that out of the litter box? 1 | Tuvalet kabından mı çıkarttın bunu? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| It says no death rays. See? | "Ölüm ışını yapılamaz" diyor. Gördün mü? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Will you sign my permission slip? | İzin kâğıdımı imzalar mısın? Yemek hazır. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Come on, Victor. You can do it, honey. | Hadi, Victor. Yapabilirsin, hayatım! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Just like lightning, the nervous system is electricity. | Tıpkı yıldırım gibi, sinir sistemi de elektrikle ilişkilidir. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Shoo! | Pist! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Quiet down, boy. | Sessiz ol, oğlum. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Sparky, Shh! | Sparky. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| In the middle of a thunderstorm? | Fırtınanın ortasında mı? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| That's what she said. | Öyle söyledi. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Victor? Could you come down here, please? | Victor? Aşağı gelir misin lütfen? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Can I help you, young man? | Yardımcı olabilir miyim, delikanlı? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| We got to come up with something better. | Daha iyi bir şey bulmamız lazım. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| We have to collect data. | Veri toplamamız gerek. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| As mayor of New Holland, | New Holland belediye başkanı olarak... | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| She's right! He's crazy! | Doğru söylüyor. Adam kafayı yemiş! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| When I was a kid, Pluto was a great planet. | Ben küçükken Plüton harika bir gezegendi. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Your neighbor, of course. | Komşunuzum ya. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| The sidewalks. Okay. | Kaldırımlar... Peki. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Here, Mr. Whiskers. | Gel, Bay Whiskers. | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Let me through! | Durun geçeyim! | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| That's Elsa's wig. Where's my niece? | O da Elsa'nın peruğu. Yeğenim nerede? | Frankenweenie-2 | 2012 | |
| Mr. Bash... | Bay Bash, burası bir mahkeme salonu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Your honor, we are proving ***. | Sayın hakim, ürünün açıkca suistimali mevzubahis. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| If I end up on the Internet... | Eğer internete düşersem | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| All right, go. And hurry up. | Hadi peki. Çabuk ol ama. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Ladies and gentlemen, Aquacage claims | Hanımlar ve beyler. Aquacage firması iç emniyet pedalının... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| should release my associate. | ...arkadaşımı kurtaracağını iddia ediyor. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| As you can see, it did not work. 1 | Gördüğünüz gibi, öyle olmadı. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| What what's going on? What | Ne nasıl yani? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| No, no, no, it's okay. He's a surfer. | Durun, merak edecek bir şey yok. Sörfçüdür zaten. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| All right, people. Calm down. | Tamam, sakin olun. Hadi be, hadisene! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Bailiff! Oh, my God! Oh, my God! | Mübaşir! İnanmıyorum, inanmıyorum! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Your locks are defective, too?! No! | Kilitleriniz de mi hatalı? Hayır! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Does anything that comes out of your factory work? | Fabrikanızda üretilen hiçbir şey çalışmıyor mu sizin? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| It doesn't even come out of my factory! It comes from China!! | Fabrikamdan gelmiyor ki; Çin'de üretiliyor. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| China? | Çin'de mi? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| But you swore you manufactured it all here. | Her şeyi burada ürettiğinize yemin etmiyor muydunuz? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Let's discuss that. | Biraz da bundan bahsedelim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Hanna: This Banco Popular deal is critical | Rio'da bir büro istiyorsak Banco Popular anlaşması... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| if we want a Rio office. | ...çok önem taşıyor. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Ms. linden has recently learned Portuguese. | Bayan Linden Portekizce öğrendi. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Partners stay. | Ortaklar kalsın. Geri kalan herkes bize müsade etsin. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Hanna, gentlemen, our little experiment | Hanna, beyler, Franklin ve Bash ile yapmış olduğumuz... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Jared: I almost got shot. | Az kalsın vurulacaktım ha. Müthiş olurdu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Then they'd be cleaning blood and water. | Yerden hem suyu, hem de kan temizliyor olurlardı. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I should have worn a wet suit. [ Elevator bell dings ] | Keşke dalgıç kostümü giyseymişim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Then it would have looked like we knew what we were doing. | O zaman ne yaptığımızı biliyormuşuz gibi olacaktı. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah. 'Cause that was gonna happen. | Evet. Öyleyiz ya çünkü. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Robbo! Robbie! | Robbo! Robbie, gel bakayım! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| What are you doing here? | Ne yapıyorsun sen burada? Fıçı Adam Triatlonu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah. You're still the commissioner? | Hâlâ sorumlusu sen misin? Evet, koskoca kurumuz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We miss you guys. | Siz de kendinizi özlettiniz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Oh, yeah, putting on crazy costumes | Çılgın kostümler giyip bira içerken yarışma işini... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We do that here now. | ...artık burada yapıyoruz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You never did it. | Sen hiç yapmamışsındır. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You know, it is impossible to wear heels when you swim. | Yüzerken topuklu ayakkabı giymek neredeyse imkânsız. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So, the cop was trying to take away your beer, | Polis biranı almaya çalıştı, ama çok seksi olduğu için... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| No, I thought she was just some sexy chick in a sexy cop outfit. | Seksi polis kostümlü seksi bir hatun zannettim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So I hit on her. | Öyle olunca biraz yavşadım. O da sana elektriği verdi. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| It's why we love him. Totally. | Bu adamı bu yüzden seviyoruz. Kesinlikle. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Here's the thing this could cost me my job. | Yalnız şöyle bir mesele var: Bu yüzden işimden olabilirim. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah. They like me at that school. | Beni okulda seviyorlar. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I'm the only guy there with enough energy for the kids. | Benim dışımda kimse çocuklara yetişemiyor. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| I get convicted of this, I'm done. | Bu yüzden hüküm giyersem, işim bitik demektir. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| First, we ignore the fact that you teach our young. | Öncelikle gençlerimizi eğittini görmezden geliyoruz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Second, we argue mens rea, all right? | İkincisi, kast olmadığını savunacağız, tamam mı? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Ignorance of the facts you did not have a guilty mind. | Durumdan haberin yoktu Yani kötü bir niyetin yoktu. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yeah, so first things first, we'll talk to the arresting officer, | Her şeyden önce, seni tutuklayan memurla konuşup... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| see if she'll drop the case. | ...davadan vazgeçmesini rica edeceğiz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Free me. Free you. | Beraat edeceğim yani. Beraat edeceksin. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Free Robbie. Free Robbie. | Özgür Robbie! Özgür Robbie ya! | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| One of these. There you go. Ba boom! | Öyle diyelim. Hadi bakalım. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| So, gentlemen, I heard what happened in court today. | Beyler, bugün mahkemede olanlar kulağıma geldi. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Well, the bailiff is the one who broke the glass. | Mübaşir camı kırdığından Bence hayat kurtardık biz | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| You know, you showed commitment, | İşinize bağlılık, cesaret ve maharet gösterdiniz. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| That's the qualities that we want here at Infeld Daniels. | Hepsi, Infeld Daniels'da bizim aradığımız özellikler. | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| We work here now. You know that, though, right? | Yalnız burada çalışıyoruz. Hatırlıyorsun, değil mi? | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Yes, but I've proposed | Evet, fakat Infeld Daniels'a ticari ortağımız olarak... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| Two TVs? We could have more. | Ne ikisi? Daha bile fazla. Bir saniye. Ortak olarak... | Franklin Bash-1 | 2010 | |
| we still get to choose the cases we want? | ...hâlâ istediğimiz davaları seçme olanağımız olacak mı? | Franklin Bash-1 | 2010 |