Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19604
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Well, he was older. He never lost it. | Yaşı büyüdü ama aksanını hiç yitirmedi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And one day, they cornered him in the alley | Bir gün, onu yolda kıstırmışlar ve... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
and beat him up bad. The head bully went to Sunday school | ...çok fena devmişler. Çocukların başı köşedeki Pazar vaazına gidiyordu... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
'round the corner. Simon marched right into the church | ...Simon tam da kilisenin köşesine geldi ve... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
and smashed the back of the kid's head | ...çocuğun kafasını Süpermen yemek kutusu ile patlattı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
with a superman lunch box. He'd filled it with them rocks, | İçini taşlarla doldurmuştu ve çocuğu bayılttı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
knocked the bully out cold. | Çocuklar da onu bir daha rahatsız etmedi. Eminim öyledir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We believe that this man was somehow connected to the blackout. | Bu adamın bir şekilde kararma olayıyla ilgisi olduğunu düşünüyoruz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
He's highly efficient in advanced computing equipment. | Bilgisayar teknolojisini kullanmada son derece yetenekli... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
He also seems to have a penchant for chess. | ...ayrıca satranca da ilgisi var gibi görünüyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
The man you call D. Gibbons his real name is Dyson frost. | Şu D. Gibbons dediğin adamın gerçek adı Dyson Frost. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Hello, demetri. My name is Dyson frost. | Merhaba, Demetri. Adım Dyson Frost. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Got your attention, didn't I? In my flash forward, I saw this symbol. | İlgini çekebildim, değil mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I remember the images, but I just can't put them together. | Kopuk kopuk görüntüleri hatırlıyorum fakat bir türlü bir araya getiremiyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Your have to find her, Bryce. | O kızı bulman gerek, Bryce. Soruşturmamız kafandakilere bağlı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm here to make sure you don't lose it before April 29th. | Ben de 29 Nisan'dan önce kafanı kaybetmemen için buradayım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We went to Utah. | Utah'a gittik. Memur vuruldu! | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Five minutes later, we're getting shot at. | Beş dakika sonra saldırıya uğradık. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're forgetting there's another part to what we saw | Gördüklerimizin başka bir yüzü olduğunu unutuyorsun... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
the part where we're not together. Hey, honey. | Ayrı olduğumuz gerçeği. Selam, tatlım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I want to go away with you and with Charlie. | Seni ve Charlie'yi alıp çekip gitmek istiyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I just want to get away from all of this. Yes or no? | Tüm bunlardan yakamızı sıyırmak istiyorum, evet mi hayır mı? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Hey, I'm sorry. I was in surgery. | Özür dilerim. Ameliyattaydım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Oh, I'm fine. I'm fine. Oh, God. What happened? | İyiyim, iyiyim. Tanrım, ne oldu? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Um, I ran into a bullet. | Kurşunla çarpıştım işte. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Babe, I'm serious. | Bebeğim, şakayı bırak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
6 inches this way, this bullet's in your heart. | 3 santim yanda olsaydı, kurşun kalbine girecekti. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm not sure I can handle this anymore. | Bununla artık başa çıkabilir miyim, bilmiyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Livy, I was an FBI Agent | Livy, benimle evlendiğine de, FBI ajanıydım ben. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But it is different now. We have a daughter. | Fakat artık durum farklı. Bir kızımız var. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I mean, if something happens to you, I... | Yani sana bir şey olursa, ben... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I don't wanna... | Bunları... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Look, I get that this is who you are. | Bak biliyorum, sen böylesin... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But it it's different. | ...fakat artık durum farklı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I I mean, I've got to know that our family comes first. | Yani artık ailemiz her şeyden önce gelmeli. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Something's gotta change. | Bir şeyler değişmeli. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Wedeck offered me a position | Wedeck bana Ulusal Güvenlik Terörle Savaş Biriminde bir görev önerdi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It's an improvement? | Terfii mi oluyor bu şimdi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Uh... it's surveillance. | Hayır, sadece izleme görevi. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Two guys in a car eating burritos, | İki kişi arabada oturup, burrito yiyip, Farsça telefon konuşmalarını dinleyeceğiz. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll be out of the line of fire. | En azından ateş hattından uzak olacağım. Tek sorunum sıkılmak ve kolesterol olacak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You're gonna hate that. | Bu işten nefret edeceksin. Evet ama katlanabilirim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
What I can't take is losing you and Charlie. | Katlanamayacağım şey, seni ve Charlie'yi kaybetmek olacaktır. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Our family will always come first. I promise. | Ailemiz her şeyden önce gelecek. Söz veriyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. I have no idea how to do this. | Özür dilerim. Bunu nasıl yapacağımı bile bilmiyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
She's been in there 20 minutes. | Yirmi dakikadır arabanın içinde. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'll call you tonight. | Gece sizi arayacağım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Are you my new partner? | Yeni ortağım sen misin? Eğer öyleyse kıyafetlerini değiştirmelisin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Can't catch bad guys in pajamas. | Kötü adamları pijamalarla yakalayamazsın. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I'm just going to the wedecks' for a little while. | Bir müddet Wedecklerde olacağım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
How long is a little while? | O bir müddet ne kadar? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, I... hope it's not very long at all. | Fazla uzun sürmemesini umuyorum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
What's this? | Bu nedir? Bileziğini kaybetmişsin. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
It'll keep you safe from the bad guys | Bu seni eve dönene kadar kötü adamlardan koruyacaktır. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Let me put it back on. | Dur tekrar takayım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I love you so much, charlie bear. | Seni çok seviyorum Charlie’ciğim. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
if you're watching this message in 2010, | Eğer bu mesajı 2010'da izliyorsanız... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
that means the global blackout was successful. | ...bu küresel kararmanın başarılı olduğu anlamına geliyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That also means we've had a near miss in pigeon, Utah. | Bu aynı zamanda Utah, Pigeon'da sizleri son anda atlattığım manasına geliyor. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
How do I know all this? | Peki tüm bunları nasıl mı biliyorum? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Because I myself have had hundreds of flash forwards. | Çünkü ben, kendim, yüzlerce geleceği görüş yaşadım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
In nearly all of my futures, | Hemen hemen bütün geleceği görüşlerimde... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
i end up dying on march 15th | ...15 Mart'ta ölüyordum... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
like you, demetri. | ...tıpkı senin gibi Demetri. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So if you managed to find this tape in Somalia, | Yani bu kaseti Somali'de bulursan... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
it would seem our fates are on a collision course, | ...geleceğimizin kesişme noktası manasına gelir... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
and the possible outcomes of the game are rapidly narrowing. | ...aynı zamanda oyunun olası sonunun çok ama çok yaklaştığının habercisidir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
As for the endgame, | Oyunun son bölümünde... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
the next move is mark benford's. | ...gelecek hamle Mark Benford'dan gelecektir. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That's Dyson frost? | Dyson Frost bu mu? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And it's genuine? Yeah. It's legit. | Peki bu gerçek mi? Evet, üzerinde hiçbir oynama yapılmamış. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Degradation rate in the magnetic tape | Kasetin manyetik bantlarındaki bozulmalar... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
plus the date of production makes it authentic. | ...ve de üretim tarihi onun gerçek olduğunun kanıtı. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
The only explanation, however implausible, | Bunun tek açıklaması, ne kadar inanılmaz gelse de... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
is that frost flashed forward from 1991 to our present | ...Frost, 1991'de geleceği görüş geçirip günümüzü ve de Somali'de olduğumuzu görmüş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Then in 1991, he makes a tape he knows we'd find. | Sonra da 1991'de kaseti kaydetmiş, bulacağımızı biliyormuş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
That's a 19 year flash forward. | Bu 19 yıllık bir geleceği görüş. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
And march 15th the day he dies in his future... | Hem 19 mart... Gelecekte öldüğü günmüş öyle mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Is the date I'm supposed to be murdered. | Evet, benim de öldürüleceğim gün oluyor bu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Maybe that's the collision course he's talking about. | Belki de bahsettiği kesişim noktasıdır bu. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Dem, frost talks about narrowing outcomes | Dem, Frost, "olası son" demişti... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
another indication that what people see | Yani insanların geleceği görüşlerinde gördükleri şeyler,... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Could be warning us. 1 | Belki de bizi uyarıyordur. Ne konuda uyarıyor? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
There's gonna be another blackout. | Bir kararma daha olacak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
We have to assume that's Agent benford's next move | Sanırım Ajan Benford'un yapacağı hamle... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
to find out and to prevent it. | ...onu bulmak ve önlemek olacak. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
So let's make it a good one. | Yani şunu açığa kavuşturalım. Dün... "Dyson Frost'u bul." | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
This is magnificent work. | Bu harika bir şey. 1 | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Master circuits built from basic sketches | Sıradan eskizlerden yapılan, harika bir devre... | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I designed when I was 13. | Bunu 13 yaşımdayken tasarlamıştım. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, when you finish patting yourself on the back, | Kendinle övünmeyi bıraktığında çalışmaya devam edelim mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
I had to go to a lot of trouble to get all this, | Bunları almak için o kadar badire atlattım, hele o bodrumdan bahsetmiyorum bile. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yes, I know the missing dig. A terrible loss. | Evet kayıp bir toplu mezar. Çok büyük bir kayıp. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
You find anything in those documents we got in Somalia? | Somali'den aldığımız o belgelerin içinde bir şey bulabildin mi? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Yeah, um, a couple of things. | Evet, birkaç şey buldum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
There were several references to tachyonic dark matter. | Orada takyonik kara maddenin birkaç izini buldum. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
In '91? How is that possible? | 1991'de mi? Bu nasıl olabilir? | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, the theoretical basis existed. | Teorik olarak bulmuş olabilirler. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
But the experiment failed. Because they needed us. | Fakat deneyler başarısız olmuştu. Bu yüzden bize ihtiyaç duydular. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |
Well, clearly, you're missing the silver lining. | Açıkçası umut ışığımızı gözden kaçırmışsın. | FlashForward-2 | 2009 | ![]() |