• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19602

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Have you heard of the many worlds interpretation? Paralel evren teorisini duydun mu hiç? FlashForward-2 2009 info-icon
It was coined by a physicist called Hugh Everett in the'50s. Hayır. Fizikçi Hugh Evertt tarafından 50'li yıllarda ortaya atılmıştır. FlashForward-2 2009 info-icon
The idea is, anything that could have happened in our past actually Teoriye göre, geçmişte gerçekleşmeyen şeyler bir başka evrende gerçekleşirmiş. FlashForward-2 2009 info-icon
All the alternate decisions and choices you made Bütün alternatif kararlar, seçilebilecek seçenekler diğer evrenlerde gerçekleşirmiş. FlashForward-2 2009 info-icon
If you buy the theory, I suppose, in some other universe, you... Eğer teoriye inanırsan ki öyle varsayalım, diğer evrende... FlashForward-2 2009 info-icon
did go to Harvard. ...Harvard'a devam etmişsindir. FlashForward-2 2009 info-icon
And we did meet. Biz de tanışmışızdır. FlashForward-2 2009 info-icon
Of course, that's not the world we live in. Ama tabii ki yaşadığımız evren o değil. Hayır, değil. FlashForward-2 2009 info-icon
Thank you again for this. Tekrar teşekkür ederim. Önemli değil. FlashForward-2 2009 info-icon
You're both very lucky men. İkiniz de çok şanslısınız. Hayatlarınızı kurtardım... FlashForward-2 2009 info-icon
Why are you keeping us from her? You don't need to know what she knows. Neden bizi ondan uzaklaştırıyorsun? Nhdra'nın bildiklerini bilmenize gerek yok. FlashForward-2 2009 info-icon
Let me get you on the flight, OK? Şimdi sizi uçağınıza bindireyim, tamam mı? FlashForward-2 2009 info-icon
Just a friendly service Legats provides. Dış işler size dostane bir elveda hazırladı. FlashForward-2 2009 info-icon
You're not Legats. Sen dış işlerden değilsin. FlashForward-2 2009 info-icon
If you were Bureau, you never would have let us off the plane. Eğer bürodan olsaydın uçaktan inmemize asla izin vermezdin. FlashForward-2 2009 info-icon
And after what went down in that alley, Ayrıca buraya geldiğimden beri bütün bunlar bir şirket işi gibime geliyor. FlashForward-2 2009 info-icon
We prefer the term "Central Intelligence Agency." "Merkezi İstihbarat Birimi" "CIA" denmesini tercih ederiz. FlashForward-2 2009 info-icon
I hate to break it to you, but Mosaic is bigger than you. Umudunu kırmak istemem ama Mozaik senin boyunu aşar... FlashForward-2 2009 info-icon
Bigger than the FBI. Bigger than any intelligence organisation. ...FBI'ın boyunu aşar, herhangi bir istihbarat birimini aşar. FlashForward-2 2009 info-icon
You're just a... Sen sadace zayıf bir halkasın, Mark. FlashForward-2 2009 info-icon
A flake of dandruff on the nape of this thing's neck. Sen omuzlara dökülmüş kepek gibisin. Ama seni iyi hissettirecekse... FlashForward-2 2009 info-icon
to take a swing at me, ...durma, yumruk at bana. FlashForward-2 2009 info-icon
It's not like you've got anything else to lose. Zaten kaybedecek bir şeyin kalmamış gibi görünüyor. FlashForward-2 2009 info-icon
That call, I would take. Aç telefonu, sonra da gideceğiz. FlashForward-2 2009 info-icon
You know what I'm staring at? Şu anda neye bakıyorum biliyor musun,... FlashForward-2 2009 info-icon
I'm watching the security camera feed of your amazing foot screw ...senin Hong Kong'da yaptığın Kung Fu'ya bakıyorum. FlashForward-2 2009 info-icon
Shut up! Stan... Kes sesini! Bunu bana Çin'deki Amerikan büyükelçiliği gönderdi. FlashForward-2 2009 info-icon
So I'm calling to congratulate you. Yani seni tebrik etmek için aradım. FlashForward-2 2009 info-icon
You've succeeded in changing the future. Geleceği değiştirmeyi başardın. FlashForward-2 2009 info-icon
I got it. Evet, anladım. FlashForward-2 2009 info-icon
Wedeck's orders. Wedeck'in emri. FlashForward-2 2009 info-icon
Looks like we finally have something in common. Sanırım sonunda ortak bir yanımız var. FlashForward-2 2009 info-icon
They have been following you ever since you destroyed that doll factory. Oyuncak fabrikasını imha ettiğinden beri seni takip ediyorlar. FlashForward-2 2009 info-icon
Coming here was a mistake. Buraya gelmen yanlıştı. FlashForward-2 2009 info-icon
Then I just have to find someone who can. O zaman ben de beni koruyacak birini bulurum. FlashForward-2 2009 info-icon
Mrs Noh, I think I understand why you didn't want to talk to me Bayan Noh, sanırım neden düğünüm hakkında konuşmak istemediğinizi anladım. FlashForward-2 2009 info-icon
Zoey... We need to talk about this. Zoey... Konuşmamız gerekiyor. Gördüklerim hakkında. FlashForward-2 2009 info-icon
You were there. Siz de oradaydınız, Bay Noh'la birlikte. FlashForward-2 2009 info-icon
I didn't see Demetri. Demetri'yi görmedim ama sonra bir şey fark ettim. FlashForward-2 2009 info-icon
No matter how much I begged you, Size ne kadar yalvarsam da... FlashForward-2 2009 info-icon
you'd never come to our wedding. ...siz düğünüme gelmezdiniz. FlashForward-2 2009 info-icon
Why didn't you tell us? Neden bize söylemediniz? FlashForward-2 2009 info-icon
Talking about it with you, Sana veya herhangi birine anlatmak... FlashForward-2 2009 info-icon
Maybe before all this, Belki bundan önce senin ve oğlumun evliliği konusunda zorluk çıkardık... FlashForward-2 2009 info-icon
but what I saw that day, ...ama o gün, o anda... FlashForward-2 2009 info-icon
the love you have for Demetri... ...sen de Demetri sevgisini gördüm. FlashForward-2 2009 info-icon
I want you to know, Bilmeni isterim ki şu anda çok daha farklı düşünüyoruz... FlashForward-2 2009 info-icon
and we'd be proud for you to be a part of our family. ...ve seninle, bu ailenin bir parçası olmanla gurur duyuyoruz. FlashForward-2 2009 info-icon
We wish that was the future. Geleceğin böyle olmasını istiyoruz. Bunu her şeyden çok istiyoruz. FlashForward-2 2009 info-icon
We can do more than wish, Mrs Noh. İstemekten daha fazlasını yapabilirsiniz. FlashForward-2 2009 info-icon
We can change the future. Bayan Noh, geleceği değiştirebiliriz. FlashForward-2 2009 info-icon
Answer one question. Şu soruma cevap ver. FlashForward-2 2009 info-icon
Are these the shadows of things that will be, or that may be? Bunlar kesin gerçekleşecek mi, yoksa gerçekleşmesi muhtemel mi? FlashForward-2 2009 info-icon
Spirit, hear me, I am not the man I was. Ruh, duy beni! Sandığın kişi değilim ben. FlashForward-2 2009 info-icon
Why show me this if I am past of hope? Neden bana bu umut yolunu gösteriyorsun? FlashForward-2 2009 info-icon
Assure me that I may yet change these shadows you show me, Ahiret hayatım hakkında gösterdiklerinin kesin olmadığı hakkında bir şey göster! FlashForward-2 2009 info-icon
I will live in the past, the present and the future, Geçmişte, şimdide ve gelecekte yaşayacağım. FlashForward-2 2009 info-icon
and not shut out the lessons they teach. Onların öğrettikleri dersleri de dinlemeyeceğim. FlashForward-2 2009 info-icon
But tell me that I will... Bana şimdi tüm doğru yolları anlat ve ahir hayatta... FlashForward-2 2009 info-icon
What are you sorry for? Ne için üzgünsün? FlashForward-2 2009 info-icon
It's my murder. Benim cinayetim, benim problemimdi. FlashForward-2 2009 info-icon
Meanwhile, I'm sitting here with your badge in my pocket. Buna rağmen, cebimde senin rozetinle oturuyorum. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm not gonna shoot you, Dem. Seni vurmayacağım, Dem. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm not gonna let this investigation kill you, either. Bu araştırmanın seni öldürmesine de izin vermeyeceğim. FlashForward-2 2009 info-icon
Smile, Bryce. Haven't you heard? It's the most wonderful time of year. Gülümse, Bryce. Fark etmedin mi? Noeldeyiz. Bu nedir? FlashForward-2 2009 info-icon
Open it and find out. Aç ve gör. FlashForward-2 2009 info-icon
It's a lucky cat. Maneki neko in Japanese. Şans kedisi. Japoncada Maneki Neko demektir. FlashForward-2 2009 info-icon
Depending upon which paw is raised Hangi eli yukarıdaysa ona göre gelecek için farklı şeyler ifade eder. FlashForward-2 2009 info-icon
What does the right paw indicate? Sağ el yukarıdaysa ne oluyor? FlashForward-2 2009 info-icon
Luck in love. Aşk için şans demektir. FlashForward-2 2009 info-icon
Thanks, Nicole. Teşekkürler, Nicole. FlashForward-2 2009 info-icon
Don't worry, Merak etme, onu bulacaksın. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm not surveilling you again, I promise. Seni yine gözetlemiyordum, gerçekten. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm here on a personal matter, I swear. How can I help you? Kişisel bir mesele için buradayım. Nasıl yardım edebilirim? FlashForward-2 2009 info-icon
Do you remember that whole... Daha önce bahsettiğimiz ne olursa olsun vazgeçme kısmını hatırladın mı? FlashForward-2 2009 info-icon
If I was to start trying now, what exactly should I be doing? Eğer bir şeye başlamaya karar verirsem, sence nereden başlamalıyım? FlashForward-2 2009 info-icon
First of all, İlk başta hamilelik öncesi vitaminlerden almalısın... FlashForward-2 2009 info-icon
That's all great. Tamam, harika. Ama benim... FlashForward-2 2009 info-icon
I need something a little more basic. ...aslında biraz daha temel bir şeye ihtiyacım var. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm actually gonna be doing this alone Aslında bunu tek başıma yapmak istiyorum... FlashForward-2 2009 info-icon
and the whole... ...ve bütün bu penis durumu falan... FlashForward-2 2009 info-icon
'cause I don't like them. ...çünkü bundan hoşlanmıyorum. FlashForward-2 2009 info-icon
You're gay? Sen homoseksüelsin yani? Hem de en katısından. FlashForward-2 2009 info-icon
And you need a sperm bank? Yeah. O zaman senin bir sperm bankasına ihtiyacın var? Evet. FlashForward-2 2009 info-icon
I know of a good one. Cubit Fertility Clinic, İyi bir tane biliyorum. Adı Cubit Doğum Hastanesi,... FlashForward-2 2009 info-icon
there's a doctor by the name of Jane Parker. ...Jane Parker isimli bir doktor var. FlashForward-2 2009 info-icon
Just tell her I sent you. She's great. Benim gönderdiğimi söyle. Harika biridir. Teşekkür ederim, Dr. Varley. FlashForward-2 2009 info-icon
I tell you, you're gonna love the ambulance, Dylan. Sana söylemiştim, ambulansı seveceksin, Dylan. FlashForward-2 2009 info-icon
Mr Simcoe, I'm John. Bay Simcoe, ben John. Sizi ve oğlunuzu nakil edeceğim. FlashForward-2 2009 info-icon
Thank you. Teşekkür ederim. Gitmeye hazır mısınız? FlashForward-2 2009 info-icon
Are you ready, little man? Hazır mısın, küçük adam? Evet, hazır. Biraz çekingen o kadar. FlashForward-2 2009 info-icon
I'm not sure if you've had your training, but Dylan's autistic. Bu konuda eğitimli misiniz bilmiyorum ama Dylan otistik. FlashForward-2 2009 info-icon
Sweetie, are you ready to get in the ambulance with these guys and your dad? Tatlım, babanla ve bu adamlarla ambulansa binmeye hazır mısın? FlashForward-2 2009 info-icon
Come on, let's do it. Haydi, beraber yapalım. İşte gidiyoruz. FlashForward-2 2009 info-icon
Yeah, it's gonna be fun. I've got a secret for you. Evet, eğlenceli olacak. Sana bir sır vereyim. FlashForward-2 2009 info-icon
Cool people call them ambos. Karizma kişiler buna Ambos derler. FlashForward-2 2009 info-icon
Ambos? Ambos, that's right. Ambos mu? Evet, Ambos. FlashForward-2 2009 info-icon
Ambos. That's right. Ambos. Aynen öyle. FlashForward-2 2009 info-icon
You're gonna go for a ride in the ambo. Ambo'da bir süreliğine yolculuk edeceksin. Hayır. FlashForward-2 2009 info-icon
Okay, all right. No restraints, just on the legs. Her şey yolunda. Buralara takmayın, sadece bacaklara. FlashForward-2 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 19597
  • 19598
  • 19599
  • 19600
  • 19601
  • 19602
  • 19603
  • 19604
  • 19605
  • 19606
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim